resim
Franklin Edmundo Rijkaard
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:61
Uyruk:Hollanda
  • 3227
    herşeye rağmen gönderilmesi yönetimin tek doğru hareketiydi. rijkaard geldiği gün yaptığı yanlışı 1.5 sene sonra bile düzeltmeyi beceremeyen bir kas kafalıydı. şahsen birebir aynı gölü 3 maçta üst üste yediğimizi hatırlıyorum. sadece bu yüzden bile kovulmayı hakeder bir teknik direktör. ama bizim taraftarımızda son 2 senedir beliren acayip bir özellik var. yakışıklı ya da karizmatik sporculara sebepsiz ekstra tahammül ve sevgi gösteriliyor. tıpkı artık takıma hiçbir faydası olmadığı gibi üstüne zarar da veren kewell'in * ve frank rijkaard' ın aşırı sevilmesi gibi.
    bu rijkaard 2 sene boyunca her maç banko oynatmadı mı mustafa sarp'ı. en sevdiği ve en çok forma verdiği adam sarp değil miydi? rijkaard' ın aptallığı değil miydi bu? kovulduğu güne kadar sarp'a, barış'a, servet'e sarılmadı mı? peki ya bu adamları oynatma aşkı yüzünden emre çolak' ın gelişimini engelleyen bu adam değil miydi? bana ne messi'ye ne yaptığından? messi'nin başında hikmet karaman da olsaydı o çocuk messi olacaktı eninde sonunda.
    güle güle frank. ardından başta sarp,servet,pino,elano,ali turan vs. vs. olmak üzere sabri ve lorik cana dışındaki tüm futbolcuları da uğurlamayı ve o bildiğim büyük takımın kurulmasını umuyorum. elimden başkası bir şey de gelmez zaten.
  • 3228
    galatasaray'daki yönetim ve kadro derinliği'nin kurbanı olan teknik direktör. türkiye'de 1960'ların futbolu oynanıyor diyen bernd schuster hala beşiktaş'ta kalabilirken, rijkaard kovuluyor ya işte buna yanıyorum. galatasaray'ın 2010/2011 sezonundaki haline göre onun futbol anlayışı gerçekten zamanın ötesindeydi. kimse anlamadı. nitekim o öteye gönderildi. umarım yollarımız bir daha kesişir. ama yönetim gibi yönetimle.
  • 3230
    vakti zamanında forvete değil de defansa takviye isteyerek bizi yakmış olan hoca. biz şimdi baros a mahkum kaldık. o varsa biz varız o yoksa biz yokuz. keşke o zaman baros a bi alternatif isteseydin de şimdi hem sen hem biz daha iyi yerde olsaydık. bak biz 14 maçta 10. sıradayız. sen de işsiz kaldın (hoş bizden aldığın bilmemkaç avroyu sayman bitti mi bilemiyorum)

    defans denince aklına stoper gelen arkadaşlar için 2010-2011 transfer dosyasını burada paylaşayım.

    gidenler : mehmet topal (valencia), leo franco(real zaragoza), dos santos (tottenham), caner erkin (), emre aşık (jübile), keita ( al sadd), uğur uçar (ankaragücü), emre güngör (gaziantepspor), murat akça (denizlispor), erhan şentürk (kartalspor-kiralık), serdar eylik (denizlispor-kiralık), jo alves (manchester city), semih kaya (kartalspor - kiralık), çetin güngör (şanlıurfaspor - kiralık), özgürcan özcan (adanaspor), sadrettin fırat kocaoğlu (denizlispor)

    gelenler : zvjezdan misimovic (vfl wolfsburg), emiliano insúa (liverpool fc - kiralık), ali turan (kayserispor), musa çağıran (altay), mehmet batdal (bucaspor), serdar özkan (beşiktaş jk), çağlar birinci (denizlispor), lorik cana (sunderland), juan pablo pino ( as monaco )

    evet burada görüldüğü üzere topun önünde arkasında oynayan, oynayacak, oynayabilecek futbolcuları görüyoruz ki içlerinde baros a alternatif olacak onlarca futbolcu var. sabah kalkınca bari bi kahve için de ayılın. hala geçen sene gördüğünüz rüyaları sayıklıyorsunuz.

    defans mı alındı takıma diyenler için bi daha editliyorum entryyi.

    gelenler : zvjezdan misimovic (vfl wolfsburg), emiliano insúa (liverpool fc - kiralık), ali turan (kayserispor), musa çağıran (altay), mehmet batdal (bucaspor), serdar özkan (beşiktaş jk), çağlar birinci (denizlispor), lorik cana (sunderland), juan pablo pino ( as monaco )
  • 3233
    bu durumun ne hagi ile, ne de oyuncularla bir ilgisi var ama eğer kendisi gönderilmeseydi şu an içinde bulunduğumuz durumdan daha kötü bir durumda olmazdık gibime geliyor. en azından kendince alışmıştı takıma. şimdi hagi takımı sezon ortasında devralarak süreç sıfırdan başlamış oldu... hani liderdik şampiyonduk demiyorum ama 10. da olmazdık sanki...
  • 3236
    vay be adam meğerse takımın ağzına ağzına sıçmış da haberimiz yok. kalecisiz oynattı ne ya? ufuk ile aykut bu takımı götürür diyenlerle doluydu bu sözlük. yabancı kontenjanını kaleciden kullanmayalım diyenler vardı. şimdi kalecilerimizin performansı da fr'ye bağlandı. bir arkadaşın da dediği gibi; gönderilmeseydi şu an ki durumdan daha kötü bir durumda olmazdık. gol atamıyoruz, averaj eksilerde. hikmet karaman, yılmaz vural falan bile gelseydi bundan kötü olmayacaktı. hagi'ye sevgim-saygım en az sizler kadar. burda hagi'ye giydirmiyorum ama şu takımın şu halini fr'ye bağlayacak kadar sapıtmayınız efenim. kabul edin işte. sorun rijkaard değildi bu takımda. çok mu zor bunu söylemek?
  • 3237
    bize hali hazırda sezon başına 25 maç yapsa 2 sezon sonra fırtınalar esirtecek gio ve jo gibi oyuncular aldırmıştır. gayet baros'un gol yollarında alternatifleri olacak. ama biz beğenmedik. bize hemen gol atıcaklar, karıya kıza gitmeyecekler. hatta gay olsunlar daha iyi. keşke jo gay olsaydı lan. beki o zaman ıslıklanmazdı.

    biz zaten öyle erkekleriz ki hiç bir kadında gözümüz yok, futbolcumuz yapınca hemen çıldırıyoruz. hay zihniyetinize ya.

    sen 2010 yılında 2 metreye yakın hızlı forvet bulmuşsun, adam okey demiş sen herifi itin götüne sok. şimdi de eksi averajlarda dolaş. hakkın ki bu amk biz niye üzülüyoruz soktuğumun yerinde.
  • 3238
    öncelikle belirteyim ki, gidişinin ardından ilk entry'imdir;

    rijkaard, orospu çocuğu bir italyan hakem yüzünden şuan bizden uzaklarda olan umudumuzdur.

    pozisyonun ardından geçirdiği/geçirdiğimiz sinir harbini görünce, iki kelam etmekten alıkoyamadım kendimi. 2:17'
    öncelikle pozisyon: http://www.youtube.com/watch?v=A44IkHrdJW4

    bir kitapta, kader bir ağaca benzetiliyordu. kökten başlayan bir ağaç, tek gövde, devamında iki büyük dala ayrılıyor. büyük dalların her birinin küçük dal uzantıları, her bir küçük dalın daha da küçük uzantıları. gövdeden başlarsın deniyordu kaderi anlatırken, karşında iki büyük dal vardır; birini seçersin. o dalda karşına onlarca daha küçük dal çıkar; onların arasından da bir tane seçersin. daha küçük dallar, daha küçük dallar; ilerlersin ağacın üzerinde. somutlaştırıyorum; şuan burada zaman geçirebilir ya da uyuyabilirim. burada zaman geçirmeyi seçersem bundan sonraki hayatımdan burada geçirdiğim zaman kadarki ihtimali geride bırakırım. yarın yarım saat geç uyanırım ve yarım saat erken uyansaydım karşıma çıkması muhtemel durumlardan seçme olasılığım olan ihtimaller bütün hayatım değişir falan. neyse; son dala gelene kadar seçersin diyor kitap, son dalın ucu kaderdir; dalın ucunda yaprak mı var, elma mı, armut mu; ya da hiçbir şey mi? ağaç bir elma ağacı ise ve sen elma yemek istiyorsan; oraya kadar seçenekler sunulur sana, doğru yolda gidersen yersin; armut yemek istiyorsan, kader... bazen, dışardan gelen müdahaleler; elma yemek isteyen seni, doğru dalın üzerinde olmana rağmen; ucunda hiçbir şey olmayan dala savurur; bir karıncasın ağacın üzerinde, sert bir rüzgar, ansız bir yağmur.

    işte rijkaard'ı ucunda hiçbir şey olmayan dala savuran orospu çocuğu bu gianluca rocchi isimli italyan dölüdür. atletico madrid'i forvetsiz geçebileceğini düşünmüştü rijkaard; geçiyordu da 6 tane orospu çocuğun görmediği ama milyonlarca kişinin gördüğü o penaltı verilse; hemen akabinde sakatlar dönecek, o olumlu atmosferde yapılacak doğru işlerle hem ligde hem de avrupa'da sonuna kadar gidilecekti. olmadı; avrupa'ya veda edildi.

    lige dönelim dedik, yorgun argın kasımpaşayı dörtledik. bir sonraki hafta, yine bir orospu çocuğu, eskişehirspor'lu sezgin'in el yordamıyla 2 gol birden atmasına izin verdi. iyice kırılgan hale gelmiş takım, trabzon deplasmanındaki olağanüstü emre güngör performansı ile son darbeyi yemiş bulundu. sonrasında leo franco'nun lensleri, mehmet yıldız'ın 90+'daki komik golü; yine hüsran. bu arada, bu kadar kötü sonuçlar alan galatasaray'ın bahsi geçen tüm maçlarda rakibinden çok daha üstün oynadığı notu düşülmelidir.

    lig bitti. kendisi geldiğinde 5 yıl başarısız olunsa bile kendisine sabır göstereceği konusunda kararlı olan galatasaray taraftarı, "ilk senenin günahı olmaz." deyip "avrupa'da kupa, türkiye'de kupalar." beklentisi ile açtı yeni sezonu. rijkaard onlarca, alternatifli listesini yönetime veriyor, yeni yılın hesaplarını yapıyordu. haziran, temmuz, ağustos; onlarca eksiği olan takıma sadece 2 adam katılıyor; "zaten sorulu" olan keita katar'a gönderiliyordu. transfer sezonu cana, pino, insua ve aykırı misimovic ile bir kaç 3. sınıf türk futbolcu ile kapatılmış; servet'li; bam'lı; alternatifsiz ve daraltılmış bir kadroya teslim edilmişti rijkaard'ın türkiye'ye galatasaray için özgün olarak modellediği ekollü futbol hayalleri.

    sonrası dün gibi, yeniçeriler, boş kafalılar, vizyonsuz adamlar, yavşak medya; el birliği ile.

    şimdi ne olacak? konu sapıyor ama;
    hacciiiiii. büyük efsane. bülent korkmaz gibi; yine bir sistem adamının, güzel yüzlü adamın; skibbe'nin ardından gelen. hagi galatasaraylı'nın ilahıdır; önüne süper de fırsat sunduk bak, başarısız olursa bizi bir müddet götürür, başarılı olursa ne âlâ. hagi yapıyorsa doğrudur, hagi bu takımı küme düşürsün "niye yaptın?" demem. ben de demem; ben de kızamam hagi'ye niye küme düştük diye. ama niye geldin diye kızarım. neden geldin hagi? neden izin verdin galatasaray'ı canından çok seven ve asla şerefsiz olmayan adnan polat'ın seni kullanmasına? biliyoruz, galatasaray'ı en az bizden; belki bizden daha çok seviyorsun lâkin; keşke gelmeseydin be giga. neden onların göt gibi ortada kalmasına izin vermedin? neden bizi yeniden umutlandırıyorsun?

    neyse, şu güzel adamın altını, adnan polat nefretim ile kirletmeyeyim de, çok özledim be frank.

    * **
App Store'dan indirin Google Play'den alın