resim
Franklin Edmundo Rijkaard
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:61
Uyruk:Hollanda
  • 3176
    adama vurmak için ajansspor kaynak gösterilir oldu. eğer habere inanmayıp sırf vurmak için kaynak gösteriliyorsa bunun adı adiliktir, yok harbiden habere inanılıp kaynak gösteriliyorsa bunun adı cehalettir. fr türkiye'de sadece tff'nin dergisi tam sahaya ve galatasaray dergilerine konuşmuştur. bilip bilmeden sallamayın. ha bi de hatırlatmakta fayda var; adam kovuldu daha ne istiyorsunuz be kardeşim, susun artık.

    tanım: galatasaray'da harcanan teknik direktör
  • 3178
    hakkında basında yer alan övgü dolu haberler, türk futbol bloglarının haline benzer. hani birbirlerinin bloglarına gidip blogdaki yazının altına yazıyorlar ya; "burcucum çok güzel çıkmışsın" hesabı. (sen benim götümü yala ben de senin götünü yalıyayım siyaseti). yemezler.

    xavi rijkkard'ı över, rijkaard cruyff'u över, curuyff bilmemkimi över, böyle gider bu.
    hesap, centilmenlik kisvesi altında yeni kazanılacak milyon euroların hesabıdır.

    geleneksel iki yüzlülük anlayacağın.
    vatandaş, sen de yeme bu numaraları. büyük bir endüstri ve büyük bir pasta var ortada. zekanı kullan biraz.
  • 3179
    hakkinda xavi'nin yaptigi yorumlari okuyunca http://ntvspor.net/...-kazanan-rijkaarddir galatasaray'a ve dahi turkiye'ye asla gelmemesi gerektigini bir kez daha anlamis bulunuyorum. bizim futbolcu gerektiginde teknik direktoru tarafindan itilip kakilmayi sever ve medyamiz da bunu ' babacanlik' olarak yorumlarken, bugun dunyanin en profesyonel futbolcularina sahip takimlardan biri olan barcelona'nin kaptani tarafindan bile ' rijkaard oyuncularla arasina cizgi cekse daha iyi olur' diye elestiriliyorsa, gelmesi gereken en son yere gelmis frank rijkaard demek ki. saygimiz sonsuz hatta kisisel olarak cocukluk kahramanimdir ama biz boyle bir ulkeyiz iste. ne rijkaard suclu ne biz diyebiliriz aslinda bu durumda. ne ingiliz soguk kanliligina ne de alman prensiplerine hayranligim vardir acikcasi. alaturka bir kisi de degilim ama her ulkenin kendine has degerleri ve bu degerlerle basa cikabilecek liderleri olur. despot olmasi gerekmiyordu rijkaard'in ama yuzde yuz guler yuz; birak turkiye'yi, ispanya'nin barcelona'sinda bile suistimal ediliyor iste. umarim bir gun kendisinin insanligina karsi mesafesini koruyabilecek sporcularla calisir, mutlu olur, gokten elmalar duser kafasina falan.
  • 3180
    parçası olduğu endüstriyel futbol'un bir yüzünü teşhir etmeye çalıştığımız adam. kimse merak etmesin zizon'un hiç bir sıkıntısı yok. hagi'nin de böyle bir orta oyununun parçası olduğunu gördüğümüz an yazarız buraya. biz evlatlarına dik gömülmeyi vasiyet etmiş adamız. hagi babamızın oğlu mu! galatasaray'a kattığı güzellikler için sempati duymamız yanlışa yanlış dememizi engellemez. hangisi zorunuza gidiyor bilmiyorum ki! endüstriyel futbol'un siyasetini teşhir etmemiz mi, yoksa endüstriyel futbol'un kuyruğuna takılıp frank rijkaard diye bik bik öterken mars olan futbol blogları'nın yavşaklığını teşhir etmemiz mi!

    bilsek ona göre yazıcaz.

    edit: imla: üüürüüüüü.. aşağıya bak anlarsın.
  • 3181
    düne kadar eski futbolcularının filan hakaret dolu mesajlarıyla kovulduğu iddia ediliyordu. bu asılsız iddiaya "yalan." diyen çıkıncada gaza gelinip "araştırıp detaylı yazıcam, o zaman görücez kim yalancı." şeklinde gazada gelinmişti hatta.

    şimdi eski futbolcularından o iddiayı yalanlarcasına gelen-gelmeye devam eden-övgüler endüstriyel futbola bağlanıyor. akıllıca tabi..

    bizse hala kanıt bekliyoruz saf gibi.

    neyse, aslında şaşırmadık tabi. feroxius'a selam edip geçmek en temizi.
  • 3182
    gitmiş olmasıyla yeterince sarsılan duygularım, "creep" şarkısı eşliğinde sunulan havaalanı görüntüleriyle daha da bir altüst oldu, olmaya da devam ediyor. galiba günlerdir aynı videoyu tekrar tekrar izliyorum. neyse bu tekrarlar iyi oldu, gitmiş olduğunu algılamama yardımcı oldu en azından! fakat bu haberle ilgili bir sıkıntım var:

    ey haberci arkadaş! niye o şarkıyı seçersin? niye beni bunalımlara sürüklersin? bu kadar hassas olduğum bir konuda haber yaparken, niye benim için çok özel olan bir şarkıyı seçersin? telefon melodilerimden biri olan ve her dinlediğimde beni ruhsal bunalımlara sokan bu şarkının frank rijkaard görüntüsünün üzerinde ne işi var?

    tabii bu şarkının, rijkaard'ın ağzından söylenmesi muhtemel bir cümleyi barındırması da ilginç olmuştur:
    "(gbkz: what the hell am i doing here? i don't belong here...)"

    http://www.dailymotion.com/...ca-24-uyurladi_sport
  • 3184
    en iyi savunma saldırıdır düsturu ile savaşan taraftarlara sahip teknik direktör.
    yemezler. daha önce başkalarına söktü bu numara. millete alçakça saldırarak sözlükten bir sürü yazarın uçurulmasına neden oldu bu güruh. o çocuklar genç ve cahildiler. bu alçakça saldırılara hak ettiği cevabı verdikleri için uçuruldu bu sözlükten. bana karşı da gerek cevap entryleri gerekse özel mesaj yolu ile denendi. tutmadı. tutmazda.

    bana yapılan saldırı tarihi olan 1 eylül 2010 tarihinde entryimi yazıp sözlüğü kapattım.
    bu arada rijkaard kovuldu, hagi geldi, sözlüğe girmedim. 25 ekim 2010 tarihine kadar 55 gün yazmadım. 5 kasım 2010 gününe kadar 65 gün frank rijkaard başlığının altına da yazmadım.

    bunun iki nedeni vardı;
    birincisi : ligde olacakları ve bazı terbiyesizlerin mars olmanın verdiği ruh hali ile sözlükte sağa sola aldıracaklarını biliyordum,
    ikincisi; o süreçte burada olsaydım uçurulmam kaçınılmazdı. çünkü gerek yapılan alçakça saldırılar, gerekse yorumlara vereceğim tepki benim sözlükteki sonum olacaktı.

    25 ekim 2010 tarihli fenerbahçe maçı sonrasında sözlüğü açıp yazmaya başladım. ilk entrim maçla ilgili idi. ikinci entryimde yapılan saldırı ile ilgili olacaktı. entryi yazarken muhatabının sözlükten uçmuş olduğunu fark ettim. o nedenle yazmaktan vazgeçtim. ama madem ki şimdi sözlükte vekil çük’ü var, bize o da uyar. kaşımıyım diyorum ama zorla kaşınıyorsunuz bilader.

    öncelikle bana yapılan saldırıda dikkat çekici nokta; halamın oğlundan duydum, teyzemin kızı söyledi gibi argümanların kabul edilmeyeceği idi. ama bana bunu söyleyen vatandaş blogculardan örnek vermekten imtina etmiyordu. verdiği link ben kesington adlı bir blogger’e ait.

    http://footballfraternity.wordpress.com/...o-rebuilt-barcelona/

    blogger’imizin rijkaard’ın ağzından yazdığı söz şu;
    “i have no intention of leaving. it would be different if the players were saying it is time for me to go but that is not the case.”

    istenirse uzun uzun izah ederim ama sonuçta bu bloger’in yaptığı çeviri eklemeli mesela. konunun özü ile ilgili olmadığı için bunu geçiyorum. sadece vatandaşın çelişkisini sergilemek için anlattım. kimse merak etmesin, bloger bile kaynak göstermiyeceğim.

    gelelim konunun özüne;
    la porta’nın geçenlerde goal com’da yer alan bir açıklaması türk basınına da yansımış. bunun tercümesine filan gerek yok.
    linki şurda;
    http://www.milliyet.com.tr/...mp;ArticleID=1136527

    ne diyor la porta;
    "rijkaard, soyunma odasında otoritesini kaybetmişti"

    soyunma odası gibi yerlerde yaşananlar genellikle çok uzun yıllar sonra açıklanır ama la porta’nın yaptığı bu açıklaması yaşananlar konusunda önemli bir ipucu vermekte. la porta diyor ki; “rijkaard’ı soyunma odasında sallamıyorlardı. 2 ispanya süper kupası, 2 la liga, 1 şampiyonlar ligi şampiyonluğu kazanan rijkaard futbolcularının adam yerine koymadığı birisiydi” diyor.

    gelelim sürece;

    rijkaard, barcelona’nın başında 2004-2005 sezonunda ispanya süper kupası ve la liga şampiyonluğu kazandı, 2005-2006 sezonunda ise ispanya süper kupası-la liga şampiyonluğu-şampiyonlar ligi şampiyonluğu kazandı.

    2006-2007 sezonunda, şampiyonlar ligi çeyrek final öncesi oynanan elemede kendi sahasında 1-1 berabere kalarak liverpool’a elendi. averaj ile şampiyonluğu real madrid’e kaybetti. barcelona lig ikincisi olarak şampiyonlar ligine kaldı. kral kupası yarı finalinde getafe’ye 4-0 yenilerek elendi. (o zaman getafe’nin başında bernd shuster vardı)

    2007 2008 sezonunda ise şampiyonlar ligine manchester’e kendi evinde 0-0 berabere kalıp deplasmanda 1-0 mağlup olarak veda etti. birkaç hafta sonra kendi sahasında real madrid’e 4-1 mağlup olup şampiyonluğu ve şampiyonlar ligine katılma şansını tamamı ile kaybetmişti (bkz: 7 mayıs 2008 barcelona real madrid maçı) ama uefa’yı kesin olarak garantilemişti.

    ligin bitmesine 2 maç ve 11 gün kalmıştı. ligin bitmesine iki maç ve 11 gün kalmış olmasına ve uefa’yı garantilemiş olmalarına rağmen la porta ligin bitmesini beklemeden daha bir yıllık sözleşmesi olan rijkaard ile ilgili açıklamayı yaptı. frank rijkaard’ın yerine b takımı hocası guardiola’yı getirdiklerini söyledi.

    açıklamanın linki bu;
    http://www.fcbarcelona.cat/...5/n080508104104.html

    ne diyor la porta;
    “es una prueba de que no se han podido corregir los errores que se detectaron la temporada pasada”
    (mealen) “geçen sezon saptanan hataların düzeltilmesi mümkün olmamıştır”
    “-geçen sezon biz sana bir sürü şeyin yanlış olduğunu söyledik ama bizi dinlemedin, bir haltta beceremedin-”

    ne diyor la porta;
    “creemos en guardiola para que lidere el nuevo proyecto deportivo. garantiza la continuidad renovada del ideario futbolístico que nos ha llevado a los éxitos”
    (mealen) “biz guardiola ile başlattığımız projemize inanıyoruz. futbol da yenilik başarı getirir”
    –rijkaard için- sen de bizim projemizin parçasıydın. senin zamanın geçti, şimdi b takımı hocası gelip gereğini yapacak. biz “projemize” güveniyoruz. diyor.

    ne diyor la porta;

    "los jugadores no han respondido a las expectativas que teníamos todos, ni tampoco al entrenador", ya que "habíamos planificado una de las mejores plantillas del mundo."
    (mealen) “bizim dünyanın en iyi kadrosunu yapmamıza rağmen ne oyuncular ne de koç bizim beklentilerimizi karşılayabildi.”
    “biz dünyanın en iyi kadrosunu kurduk ama eleman sıçtı batırdı”

    -kimse bana “ama futbolcular bik bik bik” demesin. rijkaard’ın kovulmasının ardından en büyük sorunu yaşadığı eto’o takımda kalmış olmasına rağmen sezon sonunda gönderilen futbolcuları yazıyorum. zambrotta, ronaldinho, (28 yaşındaydı ve sakatlık geçirmişti. la liga da toplam 12 maçta forma giyebildi onlarında bi kısmını tamamlayamadı), thuram (futbolu bıraktı), edmilson(32 yaşındaydı ve sakatlık geçirmişti), deco(31 yaşındaydı), ezquerro(öyle ahım şahım bir futbolcu değildi).

    zaten la porta yukarıda yaptığı açıklama ile “rijkaard soyunma odasında otoritesini kaybetmişti” diyerek asıl sorumlunun kim olduğunu yıllar sonra beyan ediyor.
    ha diyorsan ki e adam ana avrat sövmemiş ki kardeşim, kusura bakma onlar senin gibi adamlar değil. açıktan ana avrat sövmezler ince skerler adamı.

    ardından eto’nun tepkisi;
    http://www.elpais.com/...70213elpepudep_4/Tes

    sayfanın sağında basına verdiği demecin ve söylediği bu sözün videosu’da var. ne diyor eto’o rijkaard için;
    (bkz: mala persona)

    hiçbir şey bilmiyorsan google translate var ispanyolca “mal”(a-çekim eki) yaz ingilizce ne anlamlar taşıdığını gözünle gör.

    gerçi eto’nun
    “mal(a) persona”ı hakaretin ağa babasıdır.

    ha bunlardamı kesmedi seni;
    al bir link daha;
    buna ilişkin http://www.telegraph.co.uk/...d-for-Guardiola.html linkinde ingiliz telgraph’tan charlie caroe yaptığı kısa incelemede şöyle demiş;

    “the news will please many in spain. following barcelona's 4-1 loss to real madrid last night the spanish newspapers said:
    "(bkz: you dishonour the barca shirt)”

    you dishonour the barca shirt’ün ne anlamına geldiğini çakıyormusun. ingilizce bilmeyenlere google translate tavsiye ederim.

    ne oldu; kimmiş yalancı, kimmiş şerefsiz.
    uzun zamandan beri bu sözlükte yazarlara yapılmadık pislik kalmadı. ben bir yazar arkadaşın diğer yazarlardan birine “orospu çocuğu” dediğine bile şahit oldum. bu tür küfürleri kullananlar hep aynı ekibin elemanları. ilk gün söylemiştim ya bu küfür kafir ve alçakça saldırılardan vazgeçip adam olacaksınız, ya da sonsuza kadar bir yerlere sokulup çıkarılmaya muhatap kalacaksınız. çocukların acısı var diye tam 65 gün sesimi çıkarmadım. 65 gün sonra bile bu tavırları hortlatırsanız daha çok sıkıntıya girersiniz, uyarayım. bu süreç galatasaray da yaşanmış bir süreç. eğrisi ve doğrusu ile zaman zaman analinizini yapmaya çalışacağız. herhangi bir fikre karşı olan düşüncenizi böyle pis bir şekilde şahsileştirdiğiniz müddetçe benden hakkettiğiniz tavrı ve cevabı alacaksınız, haberiniz olsun. zaten şurada bir avuç adamsınız, sizde kuyruğunuzu kıstırıp efendi efendi yazın. aklıma gelmişken bir daha söyliyeyim; böyle pis numaralara başvurmayın, bana kurnazlık sökmez.

    hadi kalın sağlıcakla.
  • 3185
    samuel eto'o kendisine vaktiyle"mala persona" demiş. mala= kötü, haylaz, kaba, zararlı, hasta. bunlardan istediğini al yerine koy, "hakaret" sonucunu ancak öyle algılamak istersen çıkarırsın. muhtemelen "kötü" anlamında kullanmıştır eto'o.

    xavi, iniesta, messi gibi adamların her sene 1 kere arkasından güzellemeler yaptığı bir adamın barcelona'da oyuncularının hakaret dolu mesajlarıyla kovulduğunu kanıtlamak için "kötü insan" kalıbını anlamını yazmadan hakaret ilan etmek, türkçe'den "yani ne demek istiyor, bunu bunu demek istiyor." şeklinde tercüme yapmak, gaste manşetlerinden medet ummakta boş atıp dolu tutma çabasının bir sonucu. oyuncu olarakta sadece eto'o ismi geçebiliyor ama elden bu geliyordur muhtemelen. bu kadarını bile bulmak için kim bilir ne kadar araştırma yapıldı, emek harcandı. takdir ediyorum sözlüğün en eğlenceli ve hayalperest yazarını. vallaha ben kendimi hayalperest zannederdim. kafasında kurdukları ibretlik... arkamızda ergenekon var bizim aga, planlı çalışıyoruz, sen ne diyon? çükün aslıda, vekilide aynı işi görür. hepimiz rahat olalım o yüzden. ajitasyon yaparkende kendi laflarımızı unutmayalım bundan sonra...
  • 3186
    ben bu adamı çok sevmiştim lan. başarılı olacağına da inanmıştım yürekten. gidişi pek hüzünlü olmuş, içime dokundu, arkaya da radiohead'ten creep'i koymuşlar. fena da durmamış hani, dokundu...

    http://www.dailymotion.com/...ca-24-uyurladi_sport

    yani öyle ağlanacak bir durum değil çok çok üzülmedim ama moralim bozuldu yani ne bileyim böyle olacaksa niye geldi ki? benim gözümde galatasaray'ın 1.5 senesi çöpe atılmıştır. bu güzel futbol adamı da bir güzel meze olmuştur bu başarısızlığa ve plansızlığa...

    kısa vadede başarısız oldu, kalsa başarılı olur muydu bilemiyorum ama ben inanmıştım, kendimce de bu ortamda elimden geldiğince yorum ve analiz yapmaya çalıştım. neyse işte sonuç olarak gönderildi. kendisini ben şahsen hiç unutmayacağım, gittiğim her yerde de takımımızdan bahis açılınca adını gheorghe hagi, gheorghe popescu, hakan şükür, claudio taffarel, harry kewell ve milan baros ile beraber anacağım... bence beğensek de beğenmesek de kulübümüz açısından unutulmaz bir karakter oldu, benim yorumum böyle açıkçası...

    bir de önceden adını bildiğim ve hakkında kabaca fikir sahibi olduğum total futbolu bu adam benim önüme tekrardan getirdi ve hakkında daha fazla şey öğrenme isteği doğurdu. sayesinde barcelona ve ispanya milli futbol takımı sempatizanı oldum. yani zincirleme gelişti olaylar tabi ki frank rijkaard ile doğrudan ilgisi yok bu olayların. ideal örnekler olarak bu takımlar o dönem yolunda gitmeye çalıştığımız sistem açısından hafızamda bolca yer etti.

    o gittiğinden beri ne total futbol, ne barcelona, ne ispanya, ne de 4-3-3 umrumda bile değil... kafama silah dayasan önceden tonla yaptığım analizin birini bile yapamam artık şu dakikadan sonra. artık benim için hiçbir şey ifade etmiyorlar... hatta özüme, çocukken sempatizanı olduğum real madrid'e geri döndüm bile diyebilirim, bu aralar oynadıkları oyunu beğeniyorum açıkçası. chelsea da bu aralar iyi geliyor gözüme mesela arsenal'i severdim oysa eskiden... falan filan konu dağıldı işte... devir değişti artık gündeme ayak uydurmak lazım. beğensek de beğenmesek de geçmişte kaldı yaşananlar. şimdi gheorghe hagi önderliğindeki yeni futbol anlayışımızı ve bunun dışındaki diğer felsefeleri anlamaya çalışıyorum.

    iki sonuç;

    ilki; frank rijkaard bir karakter olarak, galatasaray futbol takımı başında bulunduğu dönem beni oldukça etkiledi ve birçok konuda okumamı, araştırma yapmamı sağladı, bunla bağlı olarak genel beğeni çevrelerimi derinden etkiledi. kendisine beni fazla fikir sahibi olmadığım bir alanda olumlu şekilde yönlendirdiği için teşekkür ederim. ayrıca görev aldığı süre zarfında başarılı olamasa da takımımıza verdiği emekler için de kendisine sonsuz teşekkürler...

    ikincisi ise; galatasaray dışındaki, özellikle de yabancı takımların hiçbirine ne gönül bağım, ne de hatrım vardır, dönem dönem kulüp veya milli takım bazında kimine ilgi duyarım, takip ederim, alacağımı aldığım zaman, veya beni germeye başladıkları vakit korum tekmeyi*.

    not: merak eden falan olur diye küçücük bir ekleme, çocukluk yıllarımda dünyanın en iyi takımları olan real madrid'e ve brezilya milli futbol takımı'na*, 2000'lerin başında ufaktan italyan futboluna ve ac milan'a*, sonrasında bilimum yugoslav ekolüne*, daha sonrasında bayern münih'e ve alman futboluna* ilgi duymuştum, bunlardan yegane baki kalan alman futboludur diyebilirim. hala severim almanları.

    edit: ya bi de kendisini onore etmek için kocaman bir entry* girdim, akabinde yolladılar adamı, bu da ayrıca dokundu...
  • 3187
    çok sevdiğin biriyle sevgili olmuşsun da araya bir sürü saçma sapan şey girip ayrı düşmüş gibi hissediyroum rijkaard konusunda. ne bileyim başka şehirlere, ülkelere gitmek zorunda kalmışsınızdır, karşı taraf iki kişi arasında bocalıyordur ve sizi seçmemiştir ya da kötü bir ânına denk gelmiştir, olmamıştır vs. vs.

    rijkaard'la da böyle oldu sanki. bazı şeyler biraz daha oturmuşken gelseydi iki taraf adına da çok güzel olurdu. olmadı. severek ayrılmak en kötüsü, nereye gideceğini bilmeden.
  • 3188
    --- alıntı ---

    messi'den rijkaard itirafı
    galatasaray ile yolları ayrılan frank rijkaard’ın eski öğrencisi lionel messi rijkaard'a...
    messi'den rijkaard itirafı geçtiğimiz haftalarda galatasaray ile yolları ayrılan frank rijkaard’a, eski öğrencisi lionel messi’den övgü dolu ifadeler geldi.

    rijkaard’ın kendisine inandığını ve adım adım geliştirdiğini belirten yıldız futbolcu hollandalı teknik adama müteşekkir olduğunu söyledi, “bana topu beklememeyi, daha aktif olmayı ve serbest oynamayı öğretti. benim gerçek hocam rijkaard’dır” dedi

    --- alıntı ---

    servet'ten de bir rijkaard itirafı bekliyorum.
  • 3189
    biz böyleyiz abi. gelemeyiz. sabır nedir, sikeyim oni lazın dediği gibi. başarı mı? amına koyayım benim olmayan cinsinin. kar da kışta kıyamette yola çıkmaya bayılan bir milletiz neticede. çıkma olm, yolda kalacaksın işte.sabret. –bişet olmaz yeaaa

    ölürsün, öldürürsün kimsenin sikinde olmaz kimi zaman bu memlekette. işe başlarken gözler ışıl ışıldır. sonu en başta düşünür başlarız o işe. heaaaa? geldik mi en zor kısmına, götümüz 3,5 tan 4 diye ötmeye başlar. hem de öyle bir öterki mozart armonisiyle çözemez ahengarenk ses kompozisesini. e noldu hani? sen değil miydin biraz önce celallenip, götünü borozan gibi öttüren. sen değil miydin başladığım bu işi yapacam, ben ağayım ben paşayım diyen. ne oldu hacıieee ?
    -zırt

    gecenin en karanlık anı şafak sökmeden az öncedir demişti bir atam. (neyse benim atam demediyse de ata atadır kardeşim)

    güzel bir adam daha geçti ülkeden. sessiz sedasız. diğer güzel adamların sonu gibi bir sonu oldu. her boka tesadüf etiketini takan ülkemin cins idareci sıfatındaki isimleri asıl bunun sebeplerini bir incelese ya. yok. bunlar da tesadüf. löw’ün gidişi, gidişinden sonra ki yaptıkları, del bosqe'nin gidişi ve sonrası, aragones’ e yapılanlar, vs vs vs. şimdi mi? senaryo yine aynıydı. yönetmen de değişmedi. başrol oyuncusu değişti sadece. sakin, sessiz, adam gibi bir adam. yaşamadıklarımızı yaşamak umuduyla getirdik. yaşamadıklarımız yakınlaşsın dedik. o yapar dedik. karışmayın işine yapar o dedik. yaptı dedik. i ıh. bunların önemi yoktu. ‘’yaptım, olacak’’ diyen bir adam olmalıydı o. bu da mı tesadüf hakim bey demek düştü yine bize. oysa ne lüle saçlarına hastaydık, ne güzel gözlerine. istedik ki o değerimize değer katsın. yine ilklerin sahibi olmamızı sağlasın. değerinden değer çalmaya çalıştık el birliğiyle. basınla medyayla bombardımana tuttuk. sabır ve sukunet içinde hocasına sahip çıkan galatasaray taraftarı da pes etti. kolay değil, bilinç altı öğrendiğini sana sunuyor vesselam. nereye kadar dayanacaksın. sen şampiyon olmazsan bir hiçsin diyor öğrenilmişliklerin. buydu, bu kadardı yani. bizim sabrımız 1 milyonluk pille aynı seviyede işte. zorlamanın anlamı manası yoktu. 17 kere aldık. şimdi veya seneye 18. kez alacağız. ee ? sonra. bekle bir fatih terim geleki elden obadan adam toparlasın. sonra.. sonrasını yazmama gerek yok. yoruldum. sabrım bu. sabrımız bu…

    bu adamı getiriyorsan sabredeceksin. sabır süresini azaltmak istiyorsan o gelmeden uygun ortamı hazırlayacaksın, geldiğinde yapamadı mı ? terleteceksin o zaman. 33milyon299bin8yüz78. kez de ben dedim. aslında sabırlı milletiz sanırım. ha bire diyoruz...

    edit: bu satırları yazan adam ali asım balkaya hastası, cenk işler için boğaz yırtmış, taner demirbaş için stada koşmuş adam. bu arada dilenci ??

    what does this mean dilenci ?!?!?!
  • 3192
    antremanda futbolcuların yanına gidip "sen futbolcu musun la" diye dalga geçtiğini düşünüyorum. tamam bizim çocuklar süper değil ama bu kadar özgüvensiz değil(di). en azından aylardır saydırılan servet 3 yıl önce taraftarın baş tacıydı. kondisyona tecavüz etti motivasyon desen motivasyon ne arar la rijkaard'da.

    hayır ben oyuncu listesini merak ediyorum. istediği oyuncuların her biri en az 10 milyon avro. o kadar değilse bile türkiye'ye gelmiyor demek. gelmeyen adamı burdan mı suçlayalım? 10 milyon euro bir oyuncuya vermedi diye yönetimi mi suçlayalım? *. türk futbolculara yönelsen yönetimin hatası büyük ama bu da anlamıyor ki türk oyuncudan . biri bunun türk oyunculardan anladığını söylesin. söyleyin olum bi faruk falan demiş başka demiş mi söyleyin ? söyleyin bilelim. bizim takımda forvet yoktu altyapıda falan da mı yok ? ne için var olum altyapı ? söyleyin bilelim. sonra yok ipi çekilmiş falan . beter olsun! kitledi bıraktı takımı sonra gitti diye bide ağlıyor adam ya.
    hakkaten sizin şu yabancı yavşaklığınızdan utanıyorum be. 2-3 transfer yapıldığı zaman "ooo bu sene şampiyonuz" "bu sene yüz atcaz bin atcaz" demeyi biliyorsunuz. hadi bunları da söyleyin bakalım. sabah akşam boş boş savunmalarla geçmiyor zaman.

    türkiye için çok fos, teknik biligili kişi diyelim bi direktörlük bi antrenörlük görmedik.

    ***

    rijkaard'ın istekleri, oynatacağı oyunu oynayacak adamların değerleri belli değil mi? değil. zaten bu takıma bu ekonomik şartlar altında yüksek beblağlı * transferler yapılacağını zannediyorsa galatasaray taraftarı , ya çok şımartılmıştır ya da sanal bir hayat sürdürüyordur ki onları bu duruma düşürenler utansın.

    ***
  • 3194
    10 milyon €'ya istediği adam alınamıyorsa, 8 milyon €'ya nasıl oluyor da misimovic alınıyor lan?

    tamamen işgüzarlık sonucu istediği adamlar alınmamış. mehmet topal gitmiş, musa gelmiş. keita gitmiş, serdar özkan'la pino gelmiş ki pino'yu kötülemiyorum. bana göre büyük takım ise bizim takım as oyuncu keita, yedeği pino olmalıydı. yedeğe serdar, ilk 11'e pino değil.

    10 milyon €'luk adam istemişmiş. ne isteyecek peki? madem böyle bir kadro kuracaksın niye rijkaard'ı getiriyorsun? rijkaard'ın istekleri, oynatacağı oyunu oynayacak adamların değerleri belli değil mi? madem götüne güvenmiyorsun, ne diye getiriyorsun da hem para, hem zaman kaybı yaşatıyorsun galatasaray'a?

    hala kişileri eleştiriyoruz ya yemin ederim anlamıyorum. futbol takımı için özellikle bu yaz yapılan hamlelerin tamamı fiyaskodur. yola başlangıç iyiyken bir anda yoldan sapılıp saçmasapan işlere girişen yönetim baş suçludur. daha sonra kendisini biraz olsun geliştirmek yerine ben terry'im, ben zurnayım diye açıklama yapan andavallar suçludur.
  • 3199
    ilk senesinin sonlarına doğru bir adamla sorun yaşamaya başladı, kadroya almadı. medyanın ve taraftarın büyük kısmı "yahu adam türkiye'nin en iyi stoperi, kullansana işte" diye çemkirdi. yaz geldi, gönderilmesini istediği adam yönetim tarafından gönderilmedi. "istediğimiz teklif gelmedi, satamadık, sen de oynatıver işte rijkaard" dedi yönetim. "ısrarla yönetimden savunmacı istedim ama alınmadı" dedi transfer döneminin sonlarına doğru. kulübede de sakat gökhan zan ve ne olduğu belirsiz ali turan oturduğundan; "hadi bi şans daha" dedi ve oynattı eli mecbur.

    şimdi bu adamı bütün taraftar sopayla kovalıyor, yuhalıyor.

    iyi teknik direktör, kötü teknik direktör, her neyse; sabaha kadar tartışılabilir. ancak "enkaz bıraktı" demek, körlüktür, saplantılıktır. ulan mustafa sarp, barış, servet neydi de enkaza dönüştürdü bu adam? saydığım adamlara kalli gelip "koşun ulan" dediğinde aslan olurlar; rijkaard gelip "pas yapın" dediğinde kazma.
  • 3200
    bıraktığı enkaz.. negzel lan hayat.. dün gibi yuhluyordunuz servet'i mi? hani şu rijkaard'ın göndermek için elinden geleni yaptığı ama yönetimin göndermemekte direttiği herifi?

    ulan yönetimin yarattığı, basiretsizliği yüzünden altında kaldığı enkaz demiyorsunuz da rijkaard'a sallamak hoşunuza gidiyor değil mi?

    takım sabote ediliyor dendiğinde "soropu çocuğu" olunuyor da şimdi her gün takımı 76 kere siken adamı ıslıklarken siz ne oluyorsunuz acaba? bunu sormak lazım aynanın karşısına geçip.

    bırakın artık rijkaard'a neeskens'e sallamayı. bundan 2-3 sene sonra yine ağzınızdan salyalar aka aka izlersiniz oynattığı futbolu. sonra da oturur sergen gibi çirkefleşirsiniz, ben de şampiyon yapardım o başarıları başarıdan saymıyorum galatasaray'ı enkaz haline getirdi dersiniz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın