evet sıkıntılı bir sezonu geride bıraktık. bunu hem ligi hem de kupayı kazanmış bir takımın teknik traktörü olarak söylüyorum ama öyle. hiç istediğimiz futbolu oynayamadık. hepi topu 73 puanla şampiyon olduk ama istediğimiz futbolu son 5-6 haftaya kadar hiç oynayamadık. kupayı da kazanarak double yaptık ama o kadar da önemli değil kupayı kazanmak.
efendim takıma uygulatmaya çalıştığım 4-2-3-1 bir maç iyi bir maç kötü sonuç verdi. bunda tabi ki daralmış kadronun ve sürekli sakatlıkların etkisi büyük. siz ne kadr düzgün antrenman yaptırsanız ve dünyanın sayılı fizyoterapistlerinden ikisiyle çalışıyor olsanız da her oyuncuda 'injury pronesses' diye bir nane var. işte eğer o nanenin değeri yüksekse, ne yaparsanız yapın o adam sık sakatlanıyor, buna engel olamıyorsunuz. dolayısıyla ne kadar injury pronesses'i düşük olan adamı takıma kazandırırırsanız sakatlık seviyeniz o derece düşüyor.
ne zaman ki 26. hafta puan farkını 8'e çıkardım ve şampiyonluk şarkıları söylemeye başladım, işte o zaman oyun bana sırasıyla erciyes, trabzon ve karabük maçlarında toplam 2 puan kazandırarak 'sen daha hiçbir şey kazanamadın' mesajını verdi. daha gideceğim fener, bursa ve eskişehir deplasmanları vardı. işimiz hayli zorlaşmıştı ki radikal bir karar alana kadar. sene başından beri açık farklı kazandığım maçlarda dahi yediğimiz goller artık canıma tak etmişti. ayrıca kanat oyuncularımın genel performansından da memnun değildim. dortmund'dan kiraladığım erik durm ile alex telles iyi oynuyorlardı ve 3'lü savunmaya geçmemde bana yol gösteren bu iki oyuncu oldu açıkçası.
semih-chedjou-koray, telles-durm, selçuk (jojic) - melo (dzemaili), sneijder, volland-pandev düzenini kurdum ve seri galbiyetler gelmeye başladı. sene başından beri tüm zor deplasmalarda yenilmeme rağmen fener deplasmanında çok net pozisyonları harcayarak 1-1 berabere kaldım. aynı şekilde eskişehir deplasmanında ise 3-0 galip geldim ki kendileri ligi benim ardımdan 2'nci bitirdiler. son 2 haftaya girilirken 5 puan öndeydim. sondan bir önceki hafta bursa'da 2-0 maglup oldum. takipçimiz eskişehir de galip gelince fark 2'yü düştü ama son maçı içeride full tribünlerin önünde akhisar'a karşı oynadım ve sneijder'in 2 gol attığı maçı 3-0 kazanarak 'fener ağlama' tezahuratlarıyla şampiyonluğu kutladım.
türkiye kupasını ise ligde 2, grup aşamasında 2 yani toplam 4 maçta 3 mağlubiyet 1 beraberlik alabildiğim trabzonspor'u pozisyon vermeden 2-0 yenerek kazandım. önceki 4 maçta 4-2-3-1 oynamış, son maçta ise 3-5-2'yle mücadele etmiştim.
yeni sezon ve yeni umutlarla 2014-2015 sezonuna başlıyorum. staff tamamen değişti. oyuncu kadrosunda da büyük değişiklikler var. bu seneki amaç tabi ki lig şamipyonluğu ve şampiyonlar ligi'nde iyi bir kura çekersem en azından 2'nci tura yükselmek.
mevcut kadro >>>
http://i.hizliresim.com/31qyZA.png transferde gelenler gidenler >>>
http://i.hizliresim.com/LYn9zj.png staff >>>
http://i.hizliresim.com/99dk1k.png bu arada ianis hagi'ye sırasıyla city, chelsea, barcelona ve real madrid transfer teklifinde bulunuyor ki yaşı henüz 16 bile değil. minimum 2m ve sonraki satıştan %30 pay veriyorlar ama onu bu takımda oynatmadan satmaya niyetim yok. bu sene yavaş yavaş kupa başta olmak üzere süre vermeyi düşünüyorum.babasının verdiğinin %1'ini versin, yeter de artar.