sonuçlarından bağımsız olarak çok önemli ve gerekli bir olaydır. futbol kulüpleri de birer şirket, bunun sonucunda da uymaları gereken mali sorumluluklar olmalı. bir futbol takımı gelişirken sürekli borçlanıyorsa zaten sonu iyi bitmeyecektir, sonra soluğu parma
* gibi amatörde alıyorlar. eğer bir başarı gelecekse bu başarının belli bir temeli olmalı, sürdürülebilir olmalı. bu kriterlere uyamayan takımlar hiç kusura bakmayıp sorunu kendilerinde aramalılar. aslında biz de bu kriterlere uyamayan takımların muazzam bir örneğiyiz.
2011/2012 sezonu;
2010/2011 sezonundaki ağır başarısızlığı yeni yönetim ve efsane teknik direktörümüzün gelişiyle unutmak istiyoruz. ortada yeni yapılmış bir stadyum ve bunun getirdiği yeni sponsorluklar, yeni gelir kapıları var. takım olması gerektiği gibi büyük bir mali yükün
* altına giriyor, bazı yanlış transferler yapılsa da genel olarak başarılı bir transfer sezonu geçiyor. sezon sonunda da bunun meyvelerini alıp şampiyon oluyor.
2012/2013 sezonu
şampiyonlar ligi gelirlerinin de yardımıyla yatırımlar devam ediyor
* yine iyi paralar harcanıyor kadro daha da güçlendiriliyor. yine yapılan bazı yanlış transferler olsa da sezon sonunda gelen şampiyonluk ve şampiyonlar ligindeki başarıyla bu durum rahatça telafi ediliyor.
2013/2014 sezonu
geçen 2 yıldaki başarılarla doğal olarak iddaalı giriliyor fakat bu sefer önceki sezonlara göre daha başarısız bir yaz transfer sezonu geride kalıyor. önceki transfer sezonlarında yapılmış başarılı transferler bile yabancı sınırı sebebiyle sıkıntı olmaya başlıyor. ayrıca
ünal aysal ve
fatih terim arasında sıkıntılar baş gösteriyor. buna bağlı olarak sezon içerisinde hoca değiştiriliyor. takımın başına
roberto mancini getiriliyor. yeni gelen hocayla ve daralan yabancı sınırının etkisiyle devre arasında can havliyle transferler yapılıyor, plansızlık devam ediyor ve altına girilen maddi yük daha da büyüyor. aynı can havliyle eldeki yerli oyuncuların devam eden sözleşmeleri maaş yükü artırılarak aptalca uzatılıyor. şampiyonlar liginde yine başarılı olunsa da bu kez ligde şampiyonluk gelmiyor, ligdeki egemenliğe darbe vurulmuş oluyor.
2014/2015 sezonu
yaz transfer döneminde yine hoca değişiyor, takımın başına
cesare prandelli getiriliyor. fenerbahçe şampiyon olmasına rağmen şike mevzusu yüzünden şampiyonlar ligi'ne katılamıyor, galatasaray direkt gitme hakkı kazanıyor. bu durum bizim geçen sezondan kalan yaralarımızı sarmamız için büyük bir fırsat oluyor. buna rağmen fazlasıyla başarısız bir transfer sezonu geride kalıyor. sezon yine hoca değiştiriliyor, takımın başına
hamza hamzaoğlu getiriliyor. ligde güç bela şampiyon olunuyor fakat bu kez şampiyonlar liginde başarı gelmiyor. artık saçma maaş yükünün yarattığı mali sorunlar ciddi problem oluşturmaya başlıyor.
2015/2016 sezonu
yabancı kontenjanı fazlasıyla genişliyor. fakat bu sefer iyice ayyuka çıkan mali problemler nedeniyle doğru dürüst transfer yapılamıyor, yapılanlar da başarısız oluyor. önceki sezonlarda nispeten daha tutumlu davranan rakipler sınırın kalkmasıyla kadro kalitesi olarak bizi geride bırakıyor. başarısız sonuçların ardından sezon içerisinde yine hoca değiştiriliyor,
mustafa denizli'yle anlaşılıyor. fakat tenik direktör değişikliği bu sefer işe yaramıyor. ne ligde ne şampiyonlar liginde başarı gelmiyor, bu da halihazırda sıkıntı olan mali problemleri daha da körüklüyor. sezon sonuna doğru
mustafa denizli istifa ediyor, takımın başına geçici olarak altyapı sorumlusu
jan olde riekerink getiriliyor. ayrıca çözüm bulunamayan mali problemler sebebiyle avrupa kupalarından men geliyor.
2016/2017 sezonu
geçici olarak başa getirilen
jan olde riekerink ile devam kararı alınıyor. avrupa kupalarından men edilmesi sebebiyle takım sadece lige odaklanıyor. fakat yine yeni yeniden olağanüstü başarısız bir yaz transfer sezonu geride kalıyor, sezon başında takım biraz kıpırdansa da balonumuzun patlaması çok sürmüyor. şampiyonluk yarışından kopmadan önce son bir umut yeniden sezon içerisinde hoca değiştiriyoruz, takımın başına
igor tudor geliyor. yine işe yaramıyor, sezonu hezimetle tamamlıyoruz.
2017/2018 sezonu
avrupa kupalarından gelen men cezası bu sezon kalkıyor.
igor tudor'la devam kararı alıyoruz. riva'nın satışından gelen maddi destekle ffp konusunda elimiz bir nebze rahatlıyor. taraftar tepkisi sebebiyle yönetim yine büyük bir mali yükün altına giriyor. önceki sezonlardan çok çok daha fazla para harcanıyor, takım baştan aşağı yenileniyor. takım bu yenilenme sırasında avrupa ligi 3. ön eleme turunda adı sanı duyulmamış bir takıma eleniyor, bu da hafiften bastırılmış taraftar tepkisini yeniden ateşliyor. bir şekilde bu baskıya rağmen aynı hocayla sezona başlanıyor, iyi de başlanıyor. yapılan transfer farkını gösteriyor, takım daha ilk haftalarda ciddi bir puan farkı yakalıyor. sonrasında başlayan zorlu periyotta arka arkaya 4 deplasman kaybediliyor, puan farkı eriyor ve liderlik kaybediliyor. bunun sonunda 16. haftada
igor tudor'la yollar ayrılıyor, takımın başına yeniden
fatih terim getiriliyor.
şöyle ne olmuş ne bitmiş genel olarak baktığımızda aslında yine en başa dönmüşüz. 2011/2012 sezonuyla beraber başlayan başarılı dönemi sürekli hale getirememişiz, üstüne başımıza bir sürü dert açmışız. bu sezon şampiyon olamazsak daha da kötü duruma düşeceğiz. şimdi ben burada uefa'yı ya da ffp kurallarını suçlayamam, şu hikayenin tek suçlusu dönemin galatasaray yönetimleridir. aslında bu durum genel olarak diğer ffp sıkıntısı çeken takımlarda da böyle. ortada uzun süreli bir başarısızlık ve mali problemler varsa suçlusu yönetimdir, bu kadar basit.
şuanda ffp kurallarının adil bir şekilde uygulanmadığı, para babalarına iltimas geçildiği çok açık. olur da yakın gelecekte bu kurallar adil olarak uygulanmaya başlanırsa izlediğimiz futbolun kalitesinin her geçen yıl artacağını, transfer piyasasının da bir nebze normale döneceğini düşünüyorum. ben galatasaray'ın 3 yıl esip gürleyip, 3 yıl puan tablosunun üst yarısının en altında takılmasını hazmedemiyorum. bu istikrarsızlıktan kurtulmak için ffp kuralları ne gerektiriyorsa fazlasıyla yapılması gerektiğini düşünüyorum. hatta adil bir düzende bu kuralların daha da ağırlaştırılmasına da sıcak bakıyorum.