taraftarlarca eleştirilemez, eleştirilmesi kabul edilemez, eleştirilmesi teklif dahi edilemez konuma yükselmeye başlayınca; eleştirilmesi elzem olmuş canımız, ciğerimiz, kalecimiz.
evet sevgili arkadaşlar, abilerim, ablalarım; şimdi öncelikle bazı şeylere açıklık getirmek istiyorum:
1)muslera kötü bir kaleci değil.
2)muslera eleştiren insan vefasız değil.
3)muslera eleştiren de galatasaray taraftarıdır.
4)muslera da insandır, hata yapar.
şimdi gelelim muslera’yı neden eleştirdiğimize. bu adam her şeyden önce bizleri başarıya, istikrara, forma, kupalara, başarılı performanslara alıştırdı . biz de hatırlıyoruz şampiyonluklardaki paylarını, aldığı maçları, getirdiği kupaları; ama bunları yapmış olması onu eleştirilemez bir konuma getirmez. bizi üzen mesele de zaten bu başarılı performansı aratır hale gelmesi ve bizim derdimiz neden bu hale geldiği, nasıl eski performansına ulaşacağıdır. başka bir şey değil, hepimiz galatasaray’ı düşünüyoruz, nasıl daha iyi olabiliriz, derdimiz bu.
şimdi de
2018-2019 sezonu performansından bahsedelim. çok gereksiz sorumluklar alıyor, riske giriyor , kalesini saçma sapan terk ediyor, penaltı konusunda da rakiplerini bence de analiz etmiyor. hadi düşünebilirsiniz ki adamın önünde adam akıllı savunma mı var; bu bir takım oyunu ve muslera takım arkadaşına güvenmek zorunda. güvendi gol yedik, tamam suçlu arkadaşı; ya da risk almak kaçınılmazdı, tamam al riski biz yine bir şey demeyiz ama biraz fantastik şeyler denemeye başladı ve işin suyu çıktı açıkcası. bu sezon iyi maçlar da çıkartmıştır illa ki ama ben “abi iyi ki muslera var “ dediğim maç sayısı bir, iki ? burda bahsetmek istediğim o eski formunu aratması ve asıl mesaj büyük tabloya bakınca şu: muslera bu sezon kurtardığı maçlardan çok hatalarıyla ön plana çıkıyor.
maaş konusunda eleştirilere de katılmıyorum maalesef. şu takımda oynadığı futbolla kazandığı paranın çeyreğinin çeyreğini hak etmeyen adamlar varken maaşından dem vurmak pek mantıklı bir yaklaşım değil. kaldı ki şu takımda ekmeğini taştan çıkaran üç beş adamdan biridir. muslera bir klastır, markadır, kazandığı para da helaldir; benlik bir sıkıntı yok bu konuda. hakkı neyse onu alıyor.
satılıp satılmaması konusundaysa kesinlikle satılmamalı. bizim buffon’umuz olabilir şahsen. 40’ına kadar kalsın bir sıkıntı yok. şimdi satsan alternatifi ayrı dert, hadi buldun parası ayrı dert, hadi ödedin getirdin, alışma süreci cardı curdu hiç maceraya gerek yok daha elzem, önemli önceliklerimiz var.
artık toparlamak gerekirse kimse eleştirilemez değil ve eleştiri bir mecburiyet gibidir; gelişime katkı sağlar, ivme kazandırır, yol aldırır, eksiklerimizi saptamamıza yardımcı olur, ufuk açar, perspektifler genişler, yorum yapma kabiliyetini artırır, olmazsa olmazlardandır. kedimiz de yukarıda saydığım hususlarda kendini geliştirip, açığını kapatıp, ağzımıza bal sürdüğü yıllara geri dönmeli en tez vakitte çünkü her sezon olduğu gibi yine bu sezon da ona çok ihtiyacımız var.
edit: imla