*

  • 78
    empati yapmaya kalktığın zaman çok kötü durum lan. hakikaten...

    bak düşün:

    - türkiye'nin en zenginlerinin taraftarı olduğu bir kulüpsün,
    - hükümeti, federasyonu, iş adamları, bürokratları falan hep senin tarafında.
    - taraftarın da taassupçu, sorgusuz sualsiz, iyi-kötü düşünmeksizin destek veriyor, cebinde ne kadar para varsa sayıyor saçıyor.
    - gelirin hep rakiplerinden daha fazla çünkü duygu sömürüsü ve mağdur edebiyatı konusunda uzman bir camiaya sahipsin.
    - yöneticilerin ülkenin en pislik adamları, mafyasından kaçakçısına gelip gidiyorlar seri halinde. yani pissin ama güçlüsün öyle düşün... futbolun mafyası konumundasın.
    - ülkenin "kayırmacı" olarak tanınan başbakanlarının çoğu senin taraftarın, hatta askerin üst düzey yöneticileri bile, bir nevi "mason locası" kimliğin var.
    - en büyük rakibin 2000'de avrupa şampiyonu olmuş, türkiye'de 14 yıl boyunca şampiyonluk yaşayamamış olmasına rağmen senden önde
    - o rakibinin 3. yıldızı taktığı türkiye kupasını 30 sene alamamış olmak gibi bir ünvanın var
    - son maçta rakibinin şampiyon olduğu anda kendi sahanda yapılmış şampiyonluk kutlamaların var, onların gol sevinciyle dalga geçerek şampiyonluk kutlarken aslında şampiyon olmadığını falan öğreniyorsun
    - 18 takımlı ligde kendi taraftarın hariç herkes senden nefret ediyor
    - seri rezillikler yaşıyorsun, şike yapıyorsun, yakalanıyorsun, ligden düşürülmüyorsun,
    - avrupadan kovuluyorsun, uefa seni turnuvalarına almıyor, spor mahkemesi şikeden hüküm giydiriyor, itiraz ettiğin tüm kurumlar seni şikeden suçlu buluyor,
    - kulüp olarak "bizim namusumuz değerimiz" dediğin herşeyi eziyor ve tükürdüğünü yalıyorsun, cas'a tazminat davası açıp sonra geri çekiyorsun
    - taraftarın ve futbolcuların şikecilikten farklı olarak bir de "ırkçı" damgası yiyor, kaptanın zenci futbolcuya sahada ırkçılık yapıp ceza almıyor, taraftarın zenci futbolcuya muz gösterirken "midem hasta muz yiyebiliyorum sadece" diyerek yırtıyor, sen de bunu basın toplantısı yapıp savunacak kadar küçülüyorsun

    yaz yaz bitmez ki...

    fenerbahçeli olmak...
    fenerbahçeli olmak aslında yukarıda yazanlara dahil olmak değil,
    fenerbahçeli olmak, yukarıda yazanların verdiği utançla yaşamak zorunda olmak, bunları kaldırmak, sindirmek zorunda olmak.

    empati yapın oğlum, zor değil lan, çıldırmak için çok sebepleri var...

    yoksa futbol dostluktur, futbol kardeşliktir, futbol sevgidir...
    ama son keeeeezzzz....

    (bkz: fener için opera)
  • 79
    olum çok farklı bir şey lan bu... bence bu takımı gönüllü olarak tutan herkesin içinde bir kötülük vardır. kötülük derken şu şekilde

    feneri tutanlar; yılan hikayesinde kürşat'ı tutarlar, tweety'ye karşı sylvester'ı tutarlar, ne bileyim ulan ninja kaplumbağalar'da shredder'ı tutar olum bunlar, x-men'de magneto, yüzüklerin efendisinde saruman'ın tarafına geçerler, şirinler'e karşı gargameli tutarlar, road runner'a karşı o çakalı desteklerler.

    yanlış anlaşılmasın kimseye karşı kinim vs hiç bir şey yok fakat bu kadar haksızlığa ses çıkarmayan adamlar yaparlar bu dediklerimi, böyle insanlardır. fener bu ligdeki kötü karakter ağa resmen adamlarda her türlü saf kötülük var. her türlü hile hurdayla alınan galibiyetlere seviniyorlar ulan...

    hea birde galatasaray'dan ölümüne slogan çalarlar bunun son örneği; sağ ayağına 500 sayfa roman yazılır ve son paragrafına solaktı eklenir. biliyorsunuzki bu söz hagi için söylenmiştir ama alex mal ediyorlar. hagi'nin karşısına çıkaracakları bir efsaneleri olmadığından olsa gerek... aynısını metin oktay'ın karşısına lefteri çıkarmalarındada görebiliriz. oysa buna en uygun isim bana göre kesinlikle can bartu'dur

    edit: rouhie kardeşim o çakalın isminin rouhie coyote olduğunu söyledi.
  • 80
    kendilerine kufur eden ve butun gucun kendinden ibaret oldugunu surekli hatirlatan, sikeden iceri girmis birine 20 yildir katlanmaktir. ezeli rakibin futbol ve basketbolda yurt disinda kazandigi kupalar ve zaferlerle ovunurken, senin tek argumanin "biz size kendi sahamizda yenilmiyoruz" ezikligidir. surekli transfer donemi sampiyonu olup, sene sonlari husrana ugramaktir. 3 sampiyonlugu son hafta kaybetmenin travmasidir. super tesislerimiz var diye ovunurken bu tesislerden dogru duzgun bir futbolcu bile cikaramamanin ikilemidir. yurt disinda ezeli rakibin basariyi temsil ederken, senin taraftari oldugun kulubun isminin ya hic bilinmemesi ya da sikeci olarak bilinmesidir.

    zordur fenerbahceli olmak!
  • 82
    arefeyi görüp bayramı görememektir fenerbahçeli olmak.

    kanırta kanırta şampiyon olduk, 17'de 16 yaptık denen sezonda o başarıyı şikeyle gerçekleştirdiğini öğrenmek; bu gerçeği bal gibi biliyor olmasına rağmen bahanelere sığınmak, kafayı kuma gömmektir fenerbahçeli olmak.

    her branşta allah'ı var güzel yatırımlarla her sene üst sıralara, şampiyonluğa oynamak ama bir o kadar da istikrarlı şekilde her sene eline almaktır. galatasaray'ın kötü olduğu sezonlarda bile şampiyonlukları bursaspor'a, trabzonspor'a, karşıyaka'ya, beşiktaş'a falan kaptırmaktır fenerbahçeli olmak.

    fenerbahçeli olmak galatasaray erkek basketbol takımının aldığı eurocup'la "biz euroleague'deyiz zaaa xd" diye dalga geçerken, erkek basketboldan daha büyük branş olan futbolda 2009'dan bu yana şampiyonlar ligi'ne gidememe gerçeğini unutup uefa kupası'nda alınan kıytırık bir tur için çıldırıp deliye dönmektir. aynı şekilde ivan bebek faciası için de tabi. o da onla paralel zaten.

    paralel demişken, fenerbahçeli olmak anıtkabir'e gidip ardından şike operasyonu'nun erdoğan'a yönelik olduğunu söyleyen aziz yıldırım'a 6. filoyu denize döken devrimci muamelesi yapmaktır. tutarsızlıktır, muhalefet yapmayı bile becerememektir. fenerbahçeli olduğu için değil atatürkçü olduğu için canına kıyılan ali ismail korkmaz'ı anlamsız biçimde fenerbahçe'yle, fenerbahçelilikle birlikte anmak, yeteri kadar reklamını yaptıktan sonra adını taşıyan tişört basarak * 19 yaşındaki bir çocuğun üzerinden rant elde etmektir.

    fenerbahçeli olmak sırf galatasaray şampiyon olamasın diye beşiktaş maçı'nda penaltıyı kasıtlı şekilde dışarı atan futbolcuyu kulübün en büyük efsanesi yapmak, basketbol maçında yine galatasaray'a kaybedeceğini ve şampiyonluk armağan edeceğini anlayınca parkeden çekilmektir. fenerbahçeli olmak kürek branşında galatasaray'a ezilmekten bitap düştüğü için haksız şekilde lisanssız sporcu yarıştırmaktır.

    fenerbahçeli olmak emek çalmaktır. korcan çelikay'dır, recep ankaralı'dır fenerbahçeli olmak. 2014 türkiye basketbol ligi final serisinde kendi evinde galatasaray'a maç kaybedeceğini anlayınca hakemi devreye sokarak maçı almaktır son saniyede. bir şehrin rüyasını, alınterini gaspetmektir, daha sonra da "kupa müzemizde ehe ehe" diye yüzsüzce üste çıkmaktır.

    fenerbahçeli olmak devletin bütün kademelerinde adam bulundurmak, savcılara fenerbahçe forması giydirerek dereağzı'nda halı saha maçına çıkarmaktır. fenerbahçeli olmak karanlık bağlantılara sahip bir kulübü tutmak, ittihatspor'un sahasını haksız şekilde gasp eden, ırkçılıktan kafayı yemiş bir başbakanın adını stadyuma vermektir.

    yani kısaca fenerbahçeli olmak karışmadığı suç kalmamış, ırkçılığı canlı yayında savunmuş, ırkçılığı ortaya çıkaran kişiyi tehdit ederek videonun kaldırılmasına sebep olmuş, * yargıtay ve cas gerekçeli kararıyla şikesi tescilli, futbolcu arabası kurşunlatacak kadar mafya bir yönetimi olan kulübü tutmak; küfürbaz, ağzı bozuk, hatta kendi taraftarına bile söven, onları aşağılayan bir başkanın kıçını yalamaktır. "arabanın anahtarını çevirdik ancak açamadık. bu şike mi oluyor şimdi?" şeklinde bir soru soran başkanına tüm akli melekelerini kapatıp inanmak, haksızlığı savunmak için sokaklara dökülmektir. tüm bunların sonucunda gelen ilahi adaleti canlı canlı yaşayıp en sonunda stadı, stadın oradaki bp'yi yakmaktır.

    galatasaray kompleksi altında ezilmektir fenerbahçelilik. en büyük olduğunu sanarken, mayıs ayında aslında en küçük olduğunu yüzünde sarı kırmızı bir şamar gibi hissetmektir. boğaz'da dalgalanan galatasaray bayrağına kıskançlık ile bakmak, hatta saldırıp indirmeye çalışmaktır. oysa ki bilmez o armanın oradan inmekle gönüllerden düşmeyeceğini. bilmez o armanın avrupa arenasında daima, her branşta ülkenin yüz akı ve efsanesi olmuş olduğunu ve daima da olacağını. bilmez o armanın hiçbir zaman "kestane" olarak anılmayacağını.

    gece gece biraz uzatmış olabilirim ancak aklıma ne geldiyse düşünüp düşünüp yazdım. saygılar.
  • 84
    şike yapmiş takimin arkasinda durmak ile övünmektir.

    takim şike yapmiş ama taraftar sayesinde 3 temmuz sürecini atlatmiştir. ne kadar ironik bir laf.

    büyük adalet divanimiz diyor ki bu takim hirsizlik yapti. ve bu tescillendi. ve bu taraftarlar çikip evet biz takimimizin ve başkanimizin arkasindayiz diyorlar.

    bunun bir hirsizin arkasinda durmaktan farki nedir acaba bir galatasarayli olarak hep bunu düşünmüşümdür.

    başka takimlarin başarilarini küçümseyip kendileri yillar sonra oraya yakinlaştiğinda abartmaktir fenerbahçeli olmak.

    uefa için gereksiz kupa der iken yari finale çikip ülkeyi bekle bizi amsterdam diye manasizca inletmektir. daha önce tü kaka dedikleri kupa için.

    karşisinda dünya devi dururken onlarin başarilarini eski abi sizin yaptiklariniz diye küçümser iken avrupa'da 2 3 tane başari ile övünmektir.

    amaci yabanci takimlari yenmek olan bir kulübü arada sirada yendiği için mutlu olmaktir fenerbahçeli olmak.

    açikçasi tam bir ezikliktir fenerbahçeli olmak.
  • 85
    özellikle son yılları ağır doz dram şeklinde geçen kişi olmaktır.

    (bkz: 14 mayıs 2006 denizlispor fenerbahçe maçı)

    (bkz: 16 mayıs 2010 fenerbahçe trabzonspor maçı)

    (bkz: 12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı)

    (bkz: 13 nisan 2014 galatasaray fenerbahçe kadın basketbol maçı)

    tarih boyunca gs-fb arasında oynanan 4 tane türkiye kupası final maçının 4'ünü de galatasaray'ın almasından falan bahsetmiyorum bile.

    ezeli rakibinin her istediğin ve bunun için paralarar saçtığın hedefe çok daha az para ve zamanda ulaşması.

    gerçekten adamı kanser eder.

    zor zanaattir. düşünsene lan 1998'den beri aziz yıldırım'ın başkan'ın olduğunu. (düşünemedi)
  • 89
    kesinlikle nörolojik açıdan incelenmesi gereken bir vakadır.

    hepimizin hayatında arkadaş,akraba, meslektaş, komşu, patron, müdür, eleman ve daha bir çok sayabileceğimiz sıfatta fbliler bulunuyor.

    benim de bu sıfatlarda çok tanıdığım insan var etrafımda. kimi çok yakınım kimi öylesine kişiler. bu insanlar ile futbol/spor dışında kendi özelliklerine göre çeşitli konularda çok sohbetlerim oluyor. mesela çok yakın bir arkadaşım bir firmada satış müdürü saatlerce piyasa-satışlar hakkında konuşabiliyorum, mesela kuzenim benim gibi bankacı, acaip kaliteli bankacılık sohbetleri yapabiliyorum. avukat bir arkadaşım var, hukukla ilgili bir sorum olduğunda onu arayabiliyorum.

    ama konu futbol/spor olunca hepsi neden ve nasıl aynı zeka seviyesine inip dünyanın en saçmalayan insanı oluyorlar anlayamıyorum. gerçekten çok ciddi bir nörolojik sorun olduğunu düşünmeye başladım.

    mesela şuna bakın. (bkz: ali koç/#2429059).. ali koç denilen adam, türkiye’nin en zengin en ünlü en başarılı ailelerinden birinin 2 varisinden biri. yurtdışında alınabilecek en iyi eğitimleri almış çok kaliteli gözüken bir adam. ama konu fb olunca o da bir anda dünyanın en saçma insanı oluyor. saçmalıyor, bu donanımdaki birisine, bu herif aptal galiba diyosun.

    gerçekten inanılmazlar. allah şifa versin hepsine *
  • 90
    9 mart 2019 başakşehir fenerbahçe maçında deneyimlediğim eylem.

    maçın ilk yarısına yetişemedim. ikinci yarı başladı ve 45 dakikada ömrümden ömür çaldı. öyle bir takım ki zaman zaman seni umutlandırıyor. birkaç saniyelik acaba iyi takım mıyız diye düşündürtüyor.

    işte fenerbahçeli afyonunu burada anladım. acaba jailson iyi futbolcu mu, valbuena biraz daha oynasa neler yapar ki, aslında klas takımız falan diye uyutuyor takım seni. ama olmazsa olmaz çok önemli bir kuralı var. tam olduk dediğin anda öyle bir acı yaşatıyor ki koltuğa çakılıp kalıyorsun. "fenerbahçeliliğimin" son dakikalarında neyse ya basket... der gibi oldum. şahitlerim var.
  • 92
    1950 yılı öncesi şampiyonluklardan medet umacak kadar aciz ve vizyonsuz olmaktır.

    düşünsene başkanın şikeden dolayı kodese giriyor, binlerce ses kayıdı var ama utanmadan bu şike eylemini inkar ediyorsun. adalete fener yak diyerek adalet lafını o pis ağzına alıyorsun. yürüyüşler düzenleyerek bir emek hırsızı olarak ev sahibini bastırmaya çalışıyorsun. antu.com'da zaman harcıyorsun. boş beleş muhabbetlere yorum yazıyorsun ve dünya'yı kurtarmaya çalışıyorsun. sevmediğin bir futbol karakterine ana avrat sövüyorsun. 6s gibi ergence söz öbekleri ile cümleni süsleyip küçük beynin ile bundan haz alıyorsun.

    yeterli sanırım.

    (bkz: başkaları adına utanmak)
  • 94
    dna değişikliğine yol açıyor. ne kadar okuduğunuzun tahsilinizin önemi kalmıyor. yazıldığı gibi haksızlığı hak sanıyorlar. çirkeflik bir numaralı gündem oluyor. yaşanan deprem sonrası 4 kulüp taraftar bir arada maç izlemiş yine kendi medyası örnek olsun bu tablo derken adamlar hakemlerin kendisine çalıştığı hafta hakemleri de yenip şampiyon olacağız diye paylaşım yapıyor. hayır ateşi yakan sensin benzini döken yine sen. adamlar bir gün herkes fenerbahçeli olacak sloganını diğer takımı taraftarlarının futbol zevkinin içine ederek, türk futbolundan soğutarak kaçırarak gerçekleştirmek istiyorlarmış. entry girerken istanbul trafiği ve kulağımda çalan şarkının etkisiyle * daha sertleşebilirim de ama sertleşmek her zaman iyi değil bir kere de sakin gidelim fb’nin üzerine.
  • 95
    arada sırada twitch üzerinde yayın yapıyorum, seçim esnasında hem güldüğüm hem gerçekten üzüldüğüm bir tespit paylaştı izleyicilerimden birisi.

    "abi sen yine galatasaraylısın, seçimleri kaybetsek de senin mutlu olacağın bişey var. ben hem fenerliyim hem de chpliyim, mutluluk nedir unuttuk artık" dedi. yayında baya bi güldüm, cidden nasıl bi lanet düşünmek dahi istemiyorum. *
  • 97
    https://twitter.com/...5ZjDhx62LQg&s=19

    2020ler türkiyesi'ni yıllar sonra anlatacak bir belgeselde mutlak suretle deginilmesi gereken sosyolojik bir fenomen olmuştur artık.

    12 eylül sonrası neoliberal restorasyon toplumu günden güne nietczheci jargonla köle ahlakına buladı sapına kadar. eğitimin özelleşmesi ve sınav sisteminin ucubeleşmesi ile 120 soruyu en hızlı ve pratik nasıl çözüleceğini anlatan yıllığı 200k'lık temel liseler ile sermayenin düsturuna artık uymayan kemalizmin pratiklerini unutturma bir haliyle de yerini kapma amacıyla imam hatiplere kaldı ortalık. bu tarih,ulus,matematiksiz eğitimin üstüne pek çok açıdan bize benzeyen brezilya ile liderlik icin kapıştığımız sosyal medya bağımlılığı eklenince ı support current thing müptelası, histerik, şımarık ve ağlak bir kişimsiler yıgını oldu toplum.

    mevzuya bahis fenerbahçeliler ve daha da çok fenerbahçe'yi yönetenler de bunun üstüne bir de sapına kadar başarısızlık, umut-heyecan-hayal kırıklığı döngüsüný yaşadılar tekrar ve tekrar. bu da haliyle artık onları tamamen sapıttı. üstte alıntıladığım tweete gülemiyorum dahi. 5 yıl içinde eski asbaşkanlarından tut var operatörlerini fetöcülük suçlamaya varan geniş yelpazede atağa, 100 yıllık ezeli rakiplerine 1. kurumsal ağızdan 'malum kulüp' gibi çocuksu zihniyet ürünü olabilecek garipliklere, iktidardan ekrem imamoğluna; uğur dündar'dan rasim ozan'a kadar şaşırtıcı kutup içeren siyasi figürler ile ve bu figurleri içeren kavgalara tanık olduk.

    'ehehehe komplocu' geyiğini sevmiyorum.kitlenin ekserisini oluşturan düz insanı, hayali capcahile karşı okşayan ve bunun ile dolaylı rıza üretimi yapan 'tamam kanka dünya düzmüş :p' bilinçli stratejisinin dünyaya ve ülkeye sadece son 5 yılda bile neler yaptığı acık. ama fenerbahçelilerin komploculuğu, nice entelicansiya örgütünü , nice plot-twistci senaristi solda sıfır bırakır oldu. resmi ağızdan milli takıma ayar vermek ne aga? logona 5 yıldız taktırmak ne? ulan hepimiz oradaydık 2011'e, 2015 nisan sonrasına yeni bir tarih yazmaya çalışmak ne? sen bir spor kulübüsün ya, artık bu beklenmedik 4.5 yaş zihinli capslock açık 'siz hepiniz ben tek' ara temalı fenerbahçe açiklamasının vücuda getirdiğini ne yapıyor bunlar yine amk tepkisine eslik eden orgazmik zevk dahı sıktı, kendine gel...
  • 100
    asıl sorunları sürekli 'yansıtma' psikolojisine girmeleri.
    bu yüzden gerçeklerle de yüzleşemiyorlar.

    dünkü maçı hakemle kazandıklarını biliyorlar, sinirliler.
    dünkü maçta hiçbir şey oynamadıklarını biliyorlar, ondan dolayı gerginler.
    uzun vadede kadrolarının büyük bir yük olduğunu biliyorlar, o yüzden umutsuzlar.
    ismail kartal'la bir gelecek olmadığını görüyorlar, o yüzden mutsuzlar.
    ali koç'a zerre sevgi duymuyorlar, ancak mevcut ekonomik durum ve nakit ihtiyacı için muhtaçlar.

    bütün bunların sonucunda, bugün deniz türüç, yarın hakem, ertesi gün galatasaray... kudurmuş köpek gibi saldırıyorlar. ve bunu kollandıkları halde yapıyorlar.

    bu mentalite ile 'loser' olmaya mahkumlar. psikolojileri de iyi durumda değil. hata yapmaya devam edeceklerdir.

    neyse zehirli oku atmayacağım tabii ki, ama biz kenetlendikçe şansımızın her geçen gün artacağını düşünüyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın