en son söyleyeceğimi başta söyleyeyim, allah aşkına, bizi yenmeyi bir kenara bırakın. gelin dünyaya açılalım. türk olmayan takımları birlikte yenelim. biliyorum yarın bu saatlerde, ne olursa olsun, yazdıklarım pembe götlü şeyler olarak gözükecek, ama olsun.
anam ve babam fenerli. geçen çaykur rize'yi tuttum diye içerlediler. ki çaykur rize'yi tutmak mı? (bkz:
28 kasım 2020 çaykur rizespor galatasaray maçı/@uefa cebimde misket)
neyse. mesele bu değil, sevilla karşısında sizi tutmuşluğum da var...
bre kardeşler, bizi yeterince yendiniz, daha da yenin, dert değil. fakat allah aşkına, bu rekabeti uluslararası düzeye taşısak çok mu kötü olur? yüz on yıllık rekabette birbirimizi yenip durduk. ahlaksızlık yapanı- şu an olmayan- ortak hedefimizden sapanı aforoz etsek, bu seviyeyi terk eden zihniyetleri aforoz etsek kötü mü olur?
ne olurdu, metin oktay'ın, "benim ağları delen golümün büyüklüğü, tabii fenerbahçe'nin büyüklüğünden ileri gelmektedir" beyanı bir gerçek olsaydı.
kendi söylediklerime bile inanmakta zorluk çekiyorum elbette. keşke beraber inanabilsek idi.