2006'dan itibaren yaşadığı travmalarla, üstüne 7 senelik şampiyonluk hasreti de eklenince deliren, şirazesi kayan, freni patlamış kamyon gibi düşen türkiye'nin en büyük toplu delilik örgütü.
fenerbahçelilik birkaç sene öncesinde bu kadar keskin kodlarla kafamda belirlenmiş değildi. ama son yıllardaki hal ve tavırları ile önümde apaçık duruyor. her olayda gelebilecek muhtemel tepkileri tahmin edebiliyor, dışa vurmadıkları iç hezeyanları gözlemleyebiliyorum.
bir kere post-truth'u baştan yazdı fenerbahçe. buna ihtiyaçları vardı. ben bu yalanların, alternatif tarihin genel kanının aksine çıldıran ve cadı avına çıkan kitleleri konsolide etmek için olduğuna inanmıyorum. fenerbahçe tarih boyunca masada en güçlü oldu. ordu erkanı fenerbahçeliydi, burjuva fenerbahçeliydi, medya fenerbahçeliydi. işte bu unvan sahibi para sahibi adamlar kendileri de delirmemek için yaratıyor bu alternatif tarihi. çünkü ortalamaya baktığında fenerbahçeliler bizden çok daha bağlı takımlarına, buna eminim. kabullenemiyorlar. ve bu onları günden güne delirtti. 1917'de 6ya 6 yapılan maçtan kupa istemeye başladılar. mehmet şenol mesela bunun ne kadar saçma bir şey olduğunu delilleri ile çürüttü. onlar içinde gerçekçi olmayan, cılız sesle başlayan bu ekstrem olay, galatasarayın başarıları ile mainstream istek haline geldi. hep böyleymiş gibi davrandılar. hepsi gözleri ile gördükleri bir gerçekmişcesine inanmaya başladılar; hem de şuan bu istekleri onlara yutturan başkanlarının, eski başkanlarını yıldız rekabetinde geri kalmaları üzerinden vurduğunu unutarak..
son hafta kaybettikleri her şampiyonluğa bir hikaye yazdılar. denizli'ye de trabzon'a da ellerinden kupalar aldığımız kadıköye de kulplar bulup, düşmanlar yarattılar. düşman demişken... sadece bu sene içinde hem tff'nin hem yayıncı kuruluşun hem mhk'nın hem diğer kulüplerin kendilerine düşman olduğunu iddia ettiler;tff başkanının onca yıl asbaşkanları olduğu, galatasaray taraftarı tarafından emzik uzatılan bir adam olduğunu bile bile. hükümetin onları şampiyon yapmadıklarını iddia ettiler; cumhurbaşkanına kongrede plaket verdikleri halde. yayıncı kuruluşu protesto ettiler, yenildikleri ve bahanelerini kamuoyuna sunma mecburiyeti oldukları ilk gün protestolarını unuttular...
sadece düne bakalım.. bu düşmanlarla, lobilerle sıkıştırılan türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütü(!), sağlık çalışanlarının aylardır bin bir zorlukla ortaya koyduğu destansı emeği, terbiyesizliklerine meze etmek için kullandılar. fenerbahçe düşmanı futbol federasyonu, seyircisiz maça seyirci soktu sezonda ilk defa. bununla kaldı mı, kalmadı. donk'un net penaltısı, linnes'in muhtemel penaltısı, caner'in net kırmızısının atlandığı maçta yine ülkeyle alay eder gibi; mahalle maçındaki çocukların itibar etmeyeceği bir açıdan ofsaytta haklarının yendiğini iddia ettiler. bu sefer de ofsayt yazılım programı ile kavga etmeye başladılar...
sayfalarca örnek yazarım, ama gerek yok. çünkü bunları onlar görmeyecek. kendilerini yalandan bir tarihe inandırmış, gözlerine kapamış gidiyorlar. normalde banane derim. ama bunu yaparken türk futboluna her zamanki gibi onarılmayacak yaralar açıyorlar. herkesin malumu olduğu kendine gazeteci denen kişilere düşmanlık pompalatarak, yalanları yaygın hale getirerek yapıyorlar.
fenerbahçe masada ve görünür olmayan işlerde her zaman en güçlü. var geldikten sonra sadece bizim değil, bütün serilerinin bitmesinden daha güzel bir örnek bulunamaz zaten buna. ama ortadaki sıkıntı şu ki; hem en güçlü hem de en mağdur olmak istiyorlar. 7 senelik şampiyon olamamalarının onlara getirdği acının, şampiyonluklarını ilan etmeleri için meşruiyet kazandırıklarını sanıyorlar. parayla, tutkuyu da yenebileceklerini sanıyorlar.
ama her zamanki gibi yanılıyorlar.
(bkz:
6 şubat 2021 fenerbahçe galatasaray maçı)