• 1
    teknik kıyaslama:

    diarra melo'dan çok daha üst düzey bir savunmacıdır. diarra çok daha iyi top çalar, mükemmel markaj yapar.

    hava toplarında melo siker atar.

    bazıları karambol dese de melo çok önemli bir gol silahıdır. diarra üç senede iki golü zor atar.

    melo türk derbilerini harika oynadığını kanıtlamıştır. diarra'yı görmeden karar veremeyiz.

    melo'nun top bizim kaleye yakınken zaman zaman yaptığı artistik hareketler başımıza iş açmadı ama açabilir. diarra daha sağlamcıdır.

    melo da diarra da pozisyonlarına göre iyi top sürer.

    bazıları melo'yu sadece bir asist yaptığı için eleştirir ancak melo'nun pozisyon hazırlayıp bizim futbolcuların karşı karşıya kaçırdığı bir sürü pozisyon vardır. mesela:

    5 kasım 2011 galatasaray mersin idman yurdu maçında elmander'e hazırladığı pozisyon
    20 kasım 2011 beşiktaş galatasaray maçında hakan balta'ya hazırladığı pozisyon
    12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçında elmander'e hazırladığı pozisyon

    diarra ise madrid'de pek sorumluluk almadı hücum kısmında. bu yapamayacağı anlamına gelmez ama kesin varken gidip risk almak mantıklı değildir.

    melo agresiftir, diarra daha sakindir. melo yeri gelince mehmet topuz'a yumruk atar, diarra arkasına bile bakmaz. bu açıdan melo ligde, diarra şampiyonlar ligi'nde daha başarılı olabilir. kim ne derse desin türkiye'de büyük takım oyuncularını atmak neredeyse imkansızken şampiyonlar ligi'nde adamın gözünün yaşına bakmazlar galatasaray için.

    önemli bir konu olmasa da melo çok güzel penaltı atar. diarra ise bu konuda soru işaretidir.

    diarra fiziğinin avantajıyla biraz daha çabuktur.

    duygusal değerlendirme:

    melo bileklik takar, bileklik takan futbolcular bana hep sempatik gelmiştir.

    melo alışık olduğumuzdur, bir anlamda üçüncü terim dönemindeki ilk göz ağrımızdır.

    melo'nun pitbull sevinci hakikaten çok güzeldir.

    melo tribüne oynar ya da başka bir görüşle tribünleri coşturur. diarra kendi halindedir.

    sıfırdan kurduğunuz bir takıma diarra'yı alabilirsiniz. ben kurulu düzeni olan galatasaray'a melo'yu alırım.

    edit: melo 2004/2005 sezonundan beri oynadığı 260 maçta** 33 gol atıp, 6 asist yapmıştır. bu sürede 83 sarı kart görüp, 4 kez ikinci sarıdan ve 5 kez direkt olarak kırmızı kartla oyun dışında kalmıştır. melo 633 dakikada bir gol atar.

    diarra 2004/2005 sezonundan beri oynadığı 243 maçta** 4 gol atıp, 9 asist yapmıştır. bu sürede 72 sarı kart görüp, 3 kez ikinci sarıdan oyun dışında kalmıştır ve hiç direkt kırmızı kart görmemiştir. diarra 4448 dakikada bir gol atar.

    kaynak: transfermarkt.de
  • 3
    güreş tutarlarsa lass alttan dalıp kündeye getirebilir.
    kick-box tarzı bir mücadelede melo ilk rauntta hakem kararıyla nakavt eder.
    melo komple bir orta saha oyuncusudur, lass iyi bir kesicidir.
    melo alanı kontrol eder, lass adamı kontrol eder.
    melo liderdir, sürükleyicidir, kreatiftir; lass görev adamıdır, pek alternatif üretemez.
    melo plan yapar, lass var olan planın uygulayıcısıdır.
    kazanmaya oynayan takımlar için melo, kaybetmemeye oynayan takımlar için lass daha idealdir.
    futbol oynarlarsa melo lass'ı top diye oynar; çünkü çalım atmayı bilir.
    futbol oyununu en iyi icra eden insanlar kahir ekseriyetle güney amerikalılardır* ve bu allah vergisi bir özelliktir, tartışılmaz.
    itiş kakıştan hoşlananlar için lass çok iyi bir futbolcudur; fakat itiş kakış futbolu öldürür.

    esasında lass ile dany karşılaştırması daha mantıklı bir karşılaştırma olurdu.
  • 8
    karsilastirmalardan hic haz etmem. ama gel gelelim bi karsilastirma yapilacaksa, duygusal acidan melo cok ondedir ki herkes yazmis bunu.
    bir de soyle bir sey var lass'in adam eksiltemedigini, adam gecemedigini , tekniginin melo'dan kotu oldugunu soylemek icin lass'i hic izlememis olmak lazim. baska turlu boyle bi iddiada bulunmak mumkun degil. adam topla munasebeti en iyi onliberolardan biri. yapmayin etmeyin.
  • 9
    diarra hava toplarında etkisiz kalacağı için bize faydadan çok zararı olacaktır. bakın diğer karşılaştırmaları yapmıyorum bile. şu anki sisteme koyun bakalım melo yerine birini. o degaj ile gelen hava toplarını ne yapacağız acaba? semih mi ileriye çıkıp indirecek?

    melo yerine biri gelecekse eğer hem en az melo kadar diğer oyunculara fiziki üstünlük sağlamalı(melo çok ağır basan bir oyuncu değil aksine çok atletik ve deli gücü var kendisinde, bu da karşısına kim gelirse gelsin üstünlük sağlamasına yarıyor), hem hava toplarını almalı hem de savunmanın önünde topları keserek onları rahatlatmalı.

    bu üçünü yapacak adamı melodan daha ucuza bulmak tek kelimeyle imkansız. öyle bir adamı getirmek için meloya verilecek paranın en az 2 katını vermek gerek. dolayısıyla gereken risk alınmalı ve melo getirilmelidir. ve getirilecektir de, ben buna inanıyorum.

    he tabii imparator derse ki ben sadece topları kesecek ve defansı rahatlatacak bir dm arıyorum, onlarca buluruz. ama melo gibi hem yukarıda saydığım özelliklere sahip, hem teknik hem de ileri süpriz çıkışlar yapabilen bir adamı** bulmak imkansız dediğim gibi.

    not: melo fanı değilim.
  • 16
    olayı halen melo sorunlu,daha iyisi alınabilir eksenine getirenler var. bak güzel kardeşim, bu takım şampiyon olmuş, kanırta kanırta, her derbide oyun ve psikolojik olarak ezmiş, kadıköy'de kupayı almış ise bunun en önemli sebeblerinden biri de felipe melo idi. ipiyle,kuşağıyla,sikiyle,taşağıyla fener'e gol atan da bu adamdı ve evet duygusalım amk. duygusal düşünüyorum. daha iyisini alırız üzülmeyin diyenleri de anlamıyorum. takım omurgası diye bir olay var. o zaman alalım selçuk inan'dan iyisini, nasıl olsa daha iyisi bulunur. böyle bir mantık yok. herşeyi geçtim lassana diarra gerçekten alınmış gibi bir karşılaştırma yapılıyor. ulan melo gibi adam için bile kılı kırk yaranlar real madrid futbolcusunu alabilirler mi? olay lassana'nın kalitesi değildir.istediği kadar kaliteli olsun, ona verilen para benim içime işler. gelsin gene desteklerim ama ortada melo'ya yapılan bir haksızlık vardır. gerçek şeyler üzerinden konuşalım, hayalicilğe gerek yok.
  • 17
    lass topu alır, topu verir, topu keser. topla ilişkisi bu kadardır.

    melo topu alır, topu verir, oyunu ileriye taşıyamıyorsak topu tekrar alır, topu sürer, rakiplerini geçer, topu verir, top kaptırıldı mı anında keser.

    lass selçuk inan'ın hücum yönü olmayanıdır.

    melo selçuk inan'ı hücumda rahatlatandır.

    lass'ın sik kadar boyu vardır.

    melo sikiyle gol atandır.

    saygılardır.
  • 19
    öncelikle melo'nun takıma geri gelmesini hayvanlar gibi isterim herhangi bir yanlış anlama olmasın ve burada okuduklarımdan anladığım bir iki şeyi sıralıyorum.

    genelimiz melo'yu çok sevmenin de etkisi ile sürekli melo'nun iyi olduğu yönleri yazmaya ve bunları yazarken de biraz abartıya kaçmaya özen göstermiş hatta lass'ın özellikleri ile ilgili küçümser tavır takınarak bilmem nekadar boyu var sadece top alır verir çalım bile atamaz topu ileri taşıyamaz vb. bu sebeple objektiflikten baya uzaklaşılmış. düşüncelerimize öncelikle lass'ın çok önemli ve hiç küçümsenmeyecek bir oyuncu olduğunu göz önünde bulundurarak başlamanızı tavsiye ederim.

    başka bir konuda karşılaştırmaya sikiyle gol atmış, pitbull sevinci var, taraftarla bütünleşmiş gibi karşılaştırma kriteri olamayacak donelerle devam edilmesi. velev ki bunlar karşılaştırma kriteri ozaman melo'nun galatasaray'dan önceki dönemlerine göz atalım. melo'nun sezonluk sikiyle gol atma ortalaması bu senekini saymadığımız zaman sıfırdır, pitbull sevincini ise bizden önce hiçbir yerde yapmamıştır yani burada türetilmiş bir olaydır bu, taraftarla bütünleşme konusuna ise melo'nun bu konudaki geçmişi ile ilgili bir bilgim olmadığından başka açıdan bakmak istiyorum. kendisiyle karşılaştırdığımız adam lass'tır ve lass real madrid'de oynamaktadır. real'de oranın alt yapısından yetişmiş oyuncular dışında hiç bir oyuncu seyirci ile bütünleşmez çünkü onlarda bizdeki gibi bir sahiplenme duygusu gelişmemiştir. oyuncuyu seyirciye bağlayan etken seyircinin ta kendisidir. türk takımlarının seyircileri dışında futbolcuyu tribüne çağıran nereyi gördünüz, gol sonrası atan adamın adını anırırcasına 4 kere haykıranı nerede gördünüz. elmander, eboue, muslera, ujfa... bunlar oynadıkları takımda böyleler miydi ? bu oyuncuların hangisi tribünlerin sırayla çağırmasıyla ele ele koşup yerler kaydılar, muslera ömründe penaltımı atardı biz olmasak, biz sırf onun yüzündeki gülüşü görmek için yapmadık mı bunu. bunları yaptıran biziz lan, lan bizde imparator var amk. hangisinin teknik direktörü derbi deplasmanında gol atınca sinirli bir şekilde oynayın lan oynayın be... * diye bağırır, hangisinin çalıştığı hoca onun gibi motive etmiştirr soyunma odasında. hakan balta gibi bir buz dolabı fener deplasmanında kafasına sopalar yerken kamerayı öpebilirmiydi, engin baytar denilen adam bjk maçının son saniye golünde ne hale geldi görmedikmi, bizim saygısız sevgisiz umursamaz engin. yani demek istediğim lass'a bunları söylemek için önce bunları sergileyebileceği ortama sokmak lazım, lass ruhsuz mu değil mi ancak bizle maça çıkmaya başladığında görülür.

    lass'ı izlediğim kadarı ile futbolcu özelliklerini karşılaştırmak istiyorum biraz da. lass melo'dan hızlıdır ve ondan güçlüdür, hatta ondan daha kıvrak ve atletiktir. bu özelliklerini ceza sahası civarında gereksiz yere sergilemeye çalışmaz yani daha sakin ve sağlamcıdır, genelde dikine pas atmaya veya top sürmeye çalışır. oynadığı bölgeye göre de ayağı gayet düzgündür yani paslar ve şutlar ortalamanın üzerindedir. pas konusunda melo'nun bir artısı vardır ki oda uzun topları sanırım daha düzgün ve şiddet olarak daha iyi ayarlayabiliyor. defansif olarak melo'nun fiziği gayet iyidir ama lass kadar çabuk değildir oyüzden lass'ı daha çok top çalarken görmemize karşın melo'nun futbol aklı bir tık daha üsttedir ve genelde pozisyon oluşurken önleyebilir ayrıca malumunuz melo'nun defansta da hücumda da kafa topları daha iyidir buda bir tık üstte olan futbol aklından geliyor yani duracağı yeri ve zamanlamayı daha iyi ayarlıyor. skorerlik konusunda melo'nun futbol hayatı boyunca istatistiklerini göz önünde bulundurduğmuzda konunun bizde daha iyi gözükmesi sanırım sorumluluk alma oranının artması yani lass bu konuda kapalı kutu aslında.

    yani lass, melo yerine alınabilir bence çok da güzel olur çünkü bizim atak gücümüz geçen seneye oranlara bariz oranda yükseldi ve melo'nun yaptığı ve lass'ın çoğunlukça veremeyeceği düşünülen hücüm katkısına !!!! okadar da çok ihtiyacımız olmayacak. ufak bir taktik değişiklikle lass oraya gayet güzel monte edilir.

    gelelim tercihime , melo'nun kalmasını isterim çünkü herşeyden önce tutmuş bir oyuncu ama maliyet gerçekten biraz fazla geldi. lass'a gelince oda maliyet olarak melo'dan kesinlikle az olmayacaktır ama lass 26 yaşında ve elden çıkışı var, melo'nun 2-3 milyondan oda iyimser bir düşünce ile 3-4 sene sonra çıkışı ancak mümkün.

    yani karar veremedim ikiside olur büyütmeye gerek yok.

    adettendir buda video http://www.youtube.com/watch?v=NMlCPOcIlb0
  • 21
    lass'in topla munasebeti yokmus, sadece kesiciymis...
    bunu dunyada kime soylersen soyle kiciyla guler.
    duygusal acidan bakildiginda melo lass'a 10 gomlek buyuk gelir.
    teknik avidan bakildiginda lass melo'ya bi o kadar fark atar.
    adami mehmet topal yaptilar iyice. sadece kesici ozelligi varmis.
    zenci ve diarra ya adi sallayin bol keseden. diarra'yi 2 mac izlemis insan bunlari soylemez, ayiptir.
    kim alinsin istersin deseler, tabi ki melo derim.
  • 22
    saha içi açısından değerlendirecek olursak;
    lass melo'dan daha dayanaklıdır, ikili mücadeleye daha yatkındır, daha iyi kesicidir. melo ise lass'a oranla daha net, işlevsel paslar atabilmektedir*, bunun yanında melo hava topu bakımından lass'tan kesinlikle üstündür. melo hırçın, lass sakindir, ancak melo'nun hırçınlığı eskiye oranla* azalmış, hatta yeri geldiğinde takımda*gerginliği yatıştıran futbolcu olmuştur. melo'nun hırçınlığı zaman zaman takımı, taraftarı ateşlemesi açısından olumlu olmuştur, lass'ın böyle bir özelliği yoktur. lass defansta riske girmez, melo ise riskli oynar. melo takıma uyum sağlamış, takım arkadaşlarıyla bir bağ kurmuştur, eğer transferi gerçekleşirse lass bir uyum süreci geçirecektir ve uyum sağlayamama ihtimali vardır.

    saha dışı açısından değerlendirecek olursak;
    melo'nun yaşı* itibariyle satışı ve kulübe para getirmesi düşük ihtimaldir, lass ise daha genç olduğundan* ileride satılıp, para dönüşü sağlanabilir. ikisininde isteyecekleri yıllık ücretler aşağı yukarı aynı olacaktır. bonservis olarak da çok farkları olacağını sanmıyorum, ikisinin de bonservisleri büyük kulüplerde sonuçta.
  • 24
    ne lass melo'dan çok iyidir. ne de melo lass'dan iyidir. ancak şunu belirmekte fayda var melo en az lass ayarında bir futbolcudur. bu net benim gözümde.

    eğer melo gelmez de lass alınırsa uyum sorunu olur mu bilemem ama lass kesinlikle çok iyi topçudur. ama tercih hakkım olsa uyum ve performans konusunda herhangi bir tereddütümüzün olmadığı felipe melo derim ben.
App Store'dan indirin Google Play'den alın