19
öncelikle melo'nun takıma geri gelmesini hayvanlar gibi isterim herhangi bir yanlış anlama olmasın ve burada okuduklarımdan anladığım bir iki şeyi sıralıyorum.
genelimiz melo'yu çok sevmenin de etkisi ile sürekli melo'nun iyi olduğu yönleri yazmaya ve bunları yazarken de biraz abartıya kaçmaya özen göstermiş hatta lass'ın özellikleri ile ilgili küçümser tavır takınarak bilmem nekadar boyu var sadece top alır verir çalım bile atamaz topu ileri taşıyamaz vb. bu sebeple objektiflikten baya uzaklaşılmış. düşüncelerimize öncelikle lass'ın çok önemli ve hiç küçümsenmeyecek bir oyuncu olduğunu göz önünde bulundurarak başlamanızı tavsiye ederim.
başka bir konuda karşılaştırmaya sikiyle gol atmış, pitbull sevinci var, taraftarla bütünleşmiş gibi karşılaştırma kriteri olamayacak donelerle devam edilmesi. velev ki bunlar karşılaştırma kriteri ozaman melo'nun galatasaray'dan önceki dönemlerine göz atalım. melo'nun sezonluk sikiyle gol atma ortalaması bu senekini saymadığımız zaman sıfırdır, pitbull sevincini ise bizden önce hiçbir yerde yapmamıştır yani burada türetilmiş bir olaydır bu, taraftarla bütünleşme konusuna ise melo'nun bu konudaki geçmişi ile ilgili bir bilgim olmadığından başka açıdan bakmak istiyorum. kendisiyle karşılaştırdığımız adam lass'tır ve lass real madrid'de oynamaktadır. real'de oranın alt yapısından yetişmiş oyuncular dışında hiç bir oyuncu seyirci ile bütünleşmez çünkü onlarda bizdeki gibi bir sahiplenme duygusu gelişmemiştir. oyuncuyu seyirciye bağlayan etken seyircinin ta kendisidir. türk takımlarının seyircileri dışında futbolcuyu tribüne çağıran nereyi gördünüz, gol sonrası atan adamın adını anırırcasına 4 kere haykıranı nerede gördünüz. elmander, eboue, muslera, ujfa... bunlar oynadıkları takımda böyleler miydi ? bu oyuncuların hangisi tribünlerin sırayla çağırmasıyla ele ele koşup yerler kaydılar, muslera ömründe penaltımı atardı biz olmasak, biz sırf onun yüzündeki gülüşü görmek için yapmadık mı bunu. bunları yaptıran biziz lan, lan bizde imparator var amk. hangisinin teknik direktörü derbi deplasmanında gol atınca sinirli bir şekilde oynayın lan oynayın be... * diye bağırır, hangisinin çalıştığı hoca onun gibi motive etmiştirr soyunma odasında. hakan balta gibi bir buz dolabı fener deplasmanında kafasına sopalar yerken kamerayı öpebilirmiydi, engin baytar denilen adam bjk maçının son saniye golünde ne hale geldi görmedikmi, bizim saygısız sevgisiz umursamaz engin. yani demek istediğim lass'a bunları söylemek için önce bunları sergileyebileceği ortama sokmak lazım, lass ruhsuz mu değil mi ancak bizle maça çıkmaya başladığında görülür.
lass'ı izlediğim kadarı ile futbolcu özelliklerini karşılaştırmak istiyorum biraz da. lass melo'dan hızlıdır ve ondan güçlüdür, hatta ondan daha kıvrak ve atletiktir. bu özelliklerini ceza sahası civarında gereksiz yere sergilemeye çalışmaz yani daha sakin ve sağlamcıdır, genelde dikine pas atmaya veya top sürmeye çalışır. oynadığı bölgeye göre de ayağı gayet düzgündür yani paslar ve şutlar ortalamanın üzerindedir. pas konusunda melo'nun bir artısı vardır ki oda uzun topları sanırım daha düzgün ve şiddet olarak daha iyi ayarlayabiliyor. defansif olarak melo'nun fiziği gayet iyidir ama lass kadar çabuk değildir oyüzden lass'ı daha çok top çalarken görmemize karşın melo'nun futbol aklı bir tık daha üsttedir ve genelde pozisyon oluşurken önleyebilir ayrıca malumunuz melo'nun defansta da hücumda da kafa topları daha iyidir buda bir tık üstte olan futbol aklından geliyor yani duracağı yeri ve zamanlamayı daha iyi ayarlıyor. skorerlik konusunda melo'nun futbol hayatı boyunca istatistiklerini göz önünde bulundurduğmuzda konunun bizde daha iyi gözükmesi sanırım sorumluluk alma oranının artması yani lass bu konuda kapalı kutu aslında.
yani lass, melo yerine alınabilir bence çok da güzel olur çünkü bizim atak gücümüz geçen seneye oranlara bariz oranda yükseldi ve melo'nun yaptığı ve lass'ın çoğunlukça veremeyeceği düşünülen hücüm katkısına !!!! okadar da çok ihtiyacımız olmayacak. ufak bir taktik değişiklikle lass oraya gayet güzel monte edilir.
gelelim tercihime , melo'nun kalmasını isterim çünkü herşeyden önce tutmuş bir oyuncu ama maliyet gerçekten biraz fazla geldi. lass'a gelince oda maliyet olarak melo'dan kesinlikle az olmayacaktır ama lass 26 yaşında ve elden çıkışı var, melo'nun 2-3 milyondan oda iyimser bir düşünce ile 3-4 sene sonra çıkışı ancak mümkün.
yani karar veremedim ikiside olur büyütmeye gerek yok.
adettendir buda video http://www.youtube.com/watch?v=NMlCPOcIlb0
genelimiz melo'yu çok sevmenin de etkisi ile sürekli melo'nun iyi olduğu yönleri yazmaya ve bunları yazarken de biraz abartıya kaçmaya özen göstermiş hatta lass'ın özellikleri ile ilgili küçümser tavır takınarak bilmem nekadar boyu var sadece top alır verir çalım bile atamaz topu ileri taşıyamaz vb. bu sebeple objektiflikten baya uzaklaşılmış. düşüncelerimize öncelikle lass'ın çok önemli ve hiç küçümsenmeyecek bir oyuncu olduğunu göz önünde bulundurarak başlamanızı tavsiye ederim.
başka bir konuda karşılaştırmaya sikiyle gol atmış, pitbull sevinci var, taraftarla bütünleşmiş gibi karşılaştırma kriteri olamayacak donelerle devam edilmesi. velev ki bunlar karşılaştırma kriteri ozaman melo'nun galatasaray'dan önceki dönemlerine göz atalım. melo'nun sezonluk sikiyle gol atma ortalaması bu senekini saymadığımız zaman sıfırdır, pitbull sevincini ise bizden önce hiçbir yerde yapmamıştır yani burada türetilmiş bir olaydır bu, taraftarla bütünleşme konusuna ise melo'nun bu konudaki geçmişi ile ilgili bir bilgim olmadığından başka açıdan bakmak istiyorum. kendisiyle karşılaştırdığımız adam lass'tır ve lass real madrid'de oynamaktadır. real'de oranın alt yapısından yetişmiş oyuncular dışında hiç bir oyuncu seyirci ile bütünleşmez çünkü onlarda bizdeki gibi bir sahiplenme duygusu gelişmemiştir. oyuncuyu seyirciye bağlayan etken seyircinin ta kendisidir. türk takımlarının seyircileri dışında futbolcuyu tribüne çağıran nereyi gördünüz, gol sonrası atan adamın adını anırırcasına 4 kere haykıranı nerede gördünüz. elmander, eboue, muslera, ujfa... bunlar oynadıkları takımda böyleler miydi ? bu oyuncuların hangisi tribünlerin sırayla çağırmasıyla ele ele koşup yerler kaydılar, muslera ömründe penaltımı atardı biz olmasak, biz sırf onun yüzündeki gülüşü görmek için yapmadık mı bunu. bunları yaptıran biziz lan, lan bizde imparator var amk. hangisinin teknik direktörü derbi deplasmanında gol atınca sinirli bir şekilde oynayın lan oynayın be... * diye bağırır, hangisinin çalıştığı hoca onun gibi motive etmiştirr soyunma odasında. hakan balta gibi bir buz dolabı fener deplasmanında kafasına sopalar yerken kamerayı öpebilirmiydi, engin baytar denilen adam bjk maçının son saniye golünde ne hale geldi görmedikmi, bizim saygısız sevgisiz umursamaz engin. yani demek istediğim lass'a bunları söylemek için önce bunları sergileyebileceği ortama sokmak lazım, lass ruhsuz mu değil mi ancak bizle maça çıkmaya başladığında görülür.
lass'ı izlediğim kadarı ile futbolcu özelliklerini karşılaştırmak istiyorum biraz da. lass melo'dan hızlıdır ve ondan güçlüdür, hatta ondan daha kıvrak ve atletiktir. bu özelliklerini ceza sahası civarında gereksiz yere sergilemeye çalışmaz yani daha sakin ve sağlamcıdır, genelde dikine pas atmaya veya top sürmeye çalışır. oynadığı bölgeye göre de ayağı gayet düzgündür yani paslar ve şutlar ortalamanın üzerindedir. pas konusunda melo'nun bir artısı vardır ki oda uzun topları sanırım daha düzgün ve şiddet olarak daha iyi ayarlayabiliyor. defansif olarak melo'nun fiziği gayet iyidir ama lass kadar çabuk değildir oyüzden lass'ı daha çok top çalarken görmemize karşın melo'nun futbol aklı bir tık daha üsttedir ve genelde pozisyon oluşurken önleyebilir ayrıca malumunuz melo'nun defansta da hücumda da kafa topları daha iyidir buda bir tık üstte olan futbol aklından geliyor yani duracağı yeri ve zamanlamayı daha iyi ayarlıyor. skorerlik konusunda melo'nun futbol hayatı boyunca istatistiklerini göz önünde bulundurduğmuzda konunun bizde daha iyi gözükmesi sanırım sorumluluk alma oranının artması yani lass bu konuda kapalı kutu aslında.
yani lass, melo yerine alınabilir bence çok da güzel olur çünkü bizim atak gücümüz geçen seneye oranlara bariz oranda yükseldi ve melo'nun yaptığı ve lass'ın çoğunlukça veremeyeceği düşünülen hücüm katkısına !!!! okadar da çok ihtiyacımız olmayacak. ufak bir taktik değişiklikle lass oraya gayet güzel monte edilir.
gelelim tercihime , melo'nun kalmasını isterim çünkü herşeyden önce tutmuş bir oyuncu ama maliyet gerçekten biraz fazla geldi. lass'a gelince oda maliyet olarak melo'dan kesinlikle az olmayacaktır ama lass 26 yaşında ve elden çıkışı var, melo'nun 2-3 milyondan oda iyimser bir düşünce ile 3-4 sene sonra çıkışı ancak mümkün.
yani karar veremedim ikiside olur büyütmeye gerek yok.
adettendir buda video http://www.youtube.com/watch?v=NMlCPOcIlb0