• 129
    öncelikle şunu belirteyim, klişe olacak ama bu böyledir ; hiç kimse galatasaray'dan büyük değildir. ancak; bu adamlar armaya mı bir terbiyesizlik etmiş ? teknik direktörüne mi bir saygısızlık etmiş ? müsabakalarda lincolnvari bir karaktersizliği mi var ? maça çıkmama gibi . cevap: hayır.

    peki ne yapmış bu adamlar ? takım arkadaşıyla kavga etmiş, şifaen veya fiziksel olarak. kavganın nedeni de inanın hiç önemli değil. ayrıca birinin diğerinin gözünü morartması için de ortada o yumruğu yiyecek bir sebep olmalı (burda kavgayı veya melo'yu savunmuyorum yada riera'ya suç atmıyorum).

    peki sırf bu yüzden yararlı veya yararsz, iki futbolcuyu takımdan göndermek ne kadar adaletli ? fatih hoca'mızın dediği gibi alabilecekleri en yüksek para cezaları verilmeli, gerekirse a2'ye bile gönderilmeli lakin bu sebepten kesinlikle takımdan koparılmamalı . bu adamların suçu takım içinde istemeden bir huzursuzluk çıkarmış olmalarıdır. ki isteyerek çıkardıklarına hiç kimse ikna olmaz kanımca.
  • 132
    2 sene önce otobüste bir adamla tartışmıştım. bana çarpmasına rağmen dikkat et lan falan muhabbetine girmişti. haliyle bende sinirlendim. küfür etmemesini söyledim klasik in lan aşağı muhabbetini yaşadık. otobüsten indik. küfürleri devam etti. sabrım taştı ben de çok ağır bi laf ettikten sonra (küfür değil) boğazıma sarıldı. bende o sıralar antremanlıyım dövüş sporlarına merak salmışım salona falan gidiyorum. neyse ellerini boynumdan kurtarmak pek zor olmadı yerde biraz güreşip ikişer yumruk attıktan sonra ahali geldi ayırdı. olay kapandı gitti. hiç canım yanmamasına rağmen eve gittiğimde boynumun mosmor olduğunu gördüm. kafamda da şişlikler vardı.

    şimdi ben bunu niye anlattım. basında riera'nın gözünün mor halini gösterip melo'dan insanlık dışı davranış riera ölümden dönmüş gibi saçma sapan haberleri okuyup duruyoruz. arkadaşlar hiç birimiz camdan yaratılmadık iki yumrukla kimse de kırılmaz. tabi ki kavga kötü bişey desteklemek cahilliktir. fakat kendi başıma gelen olayı da baz alarak söylüyorum, sakin sakin eve giderken birden kendimi yerlerde güreşirken buldum ve ne zaman insanın damarına basılacağı belli olmuyor maalesef.

    çok sevdiğim iki futbolcumuzun da arasında gergin anlar yaşanmış. sonra istenmeyen olaylar şeklinde devam edilmiş. kavganın boyutunun anlatıldığı kadar büyük olduğunu düşünmüyorum. gereken ceza fatih terim tarafından zaten erilecektir. asıl önemli olan riera ile melo birbirlerini affedebilecek mi? umarım ikisi de hala birbirlerine sinirli değildir.

    playoff maçlarından önce affedileceklerini tahmin ediyorum ve barışacaklarını da. melo eğer playofflarda gol atarsa bunu riera için attığını gösterecek bir hamlede bulunursa hem yeniden gönülleri feth eder hemde takım şampiyonluk yolunda kenetlenir. formasının altına riera ile ilgili bir özür cümlesi veya golden sonra koşup sadece ona sarılması etkileyici olur. melo dindar bi insan ve o'nun dininde de şiddet diye bir kavram yok. işlediği günahın farkındadır ve bir şekilde günah çıkartacaktır. söylediğim davranış riera için de geçerli. o'nun da suçu olmasa bu kavga oluşmazdı. o da umarım gol atar ve koşup melo'ya sarılır.

    biz bir aileyiz kenetlendikçe büyüyen
  • 135
    türkiye'de medyanın ve kamuoyunda yarattığı “genel algı”nın esas yargıç olduğunu pratikten öğreten istenmeyen vakadır.

    melo'nun ve riera'nın karıştığı olayı aklama çabası içine girmek aymazlıktır. herşey iyi giderken böyle bir olaya imza atmış olmalarının hiçbir izahı olamaz. bu iki arkadaş suç işlemiştir tamam, bu iki arkadaş cezayı hak etmiştir tamam, ama bundan ötesi yok. bu cezanın ne olacağı, bu adamlara neler yapacağımız tartışmaya açık değildir ki! ceza yazıya yani kanun'a, kural'a dayanır. suçun vasfının belirlenmesi tartışma götürülebilir kaldı ki bu da yazıya dayanır ve karar merciği bellidir. dolayısıyla bir olay konusunda medya'nın yarattığı farisi ortama ve algıya göre karar verilemez. şimdi çıkıp birileri tv'de bangır bangır bağırıyor; “galatasaray klubunün futbolcusu böyle olmaz!”

    pardon ama siz kimsiniz?

    bu kriterleri örneğin fatih terim'den daha mı iyi biliyorsunuz? ali dürüst galatasaray futbolcusunun nasıl olması gerektiğini sizden mi öğrenecek? siz ve türevlerinizin memlekette yargıya taşınmış bütün dosyaların karar merciği olma merakınız nedendir? medya tekellerinin kamuoyunu dolayısısla memleketi soktuğu birbirinden ilginç ve iğrenç vaziyetler yetmedi mi? ki en ufak bir konuda bile “karar alıcı”, “afaroz edici”, “algı yaratıcı” saldırganlar hemen kaplıyor sayfaları, ekranları!

    galatasaray futbol takımı'nın iki oyuncusu “kontratları” ve “galatasaray spor kulubü futbol a takımının disiplin talimatları” çerçevesinde “suç” işlemişlerdir. cezaları da bu esas metinlerde yazdığı şekilde verilecektir! (terim'in kontratları inceletiyoruz demesi bundandır) keza yaptırımlar da başlamıştır. sezon sonunda giderler, kalırlar fark etmez. bu zaten takım içi bir disiplin uygulamasıdır ki, görevli yöneticilerden başka da otorite yoktur.

    şimdi yaratılan “algı” klubün sanki “riera'nın kontratını fes etmek, melo'nun da bonsevisini almamak”dan başka bir yolu yoktur noktasına itmeye çalışıyor bizleri. velev ki karar da böyle olabilir ama olmaya da bilir! olmadığı zaman başlatılacak “galatasaray yanlış” yaptı taaruzunun alt yapısıdır bu. olduğu zaman da alınacak ufak tefek kötü sonuçlar sonrası “melo'yu göndermek gereli miydi?” hamasetine yatacaklarından eminim. bu sahnede oynanan oyunun tarafı yapılmaya çalışan galatasaraylıların ayık olması muhakak. “istenmeyen bir olay yaşanmıştır” ama yaşanmış ve bitmiştir. olayı ekranlardaki eyyamcı yargıçların mezesine dönüştürecek her hareketten kaçınmalıyız.

    melo ve riera gider gitmez onu bilemem fakat şu gönderilsinler korosunu anlamak mümkün değil! nedir yani bu kesin yargının gerekçesi! şöyle birkaç hayali senaryo yazalım da zihnimiz açılsın;

    yıl 1984

    galatasaray sezon başında flaş bir transfer yapmış. taa arjantinlerden bir çocuk bulup getirmişler! geleceğin süper yıldızı denen bu adamı galatasaray'ın nasıl aldığı hala bir muamma. iki yıl önce kendisinden beklentinin büyük olduğu dünya kupası'nda kırmızı kart görerek turnuvanın büyük kısmını göremeyen bu çocuk fena olmayan bir sezon geçiriyor. yakın gelecekte galatasaray'a çok şey vereceğinden, futbolu gerçekten bilenler emin. tarihler 5 mayıs'ı gösterirken o elim olay gerçekleşiyor. hırçınlığı zaten malum olan bu zat saha içindeki ufak bir gerginliği bir meydan muharebesine dönüştürmek de hiçbir beyis görmüyor. futbol tarihinin en kitlesel kavgalarından birinin hazırlayıcısı oluyor. takip eden birkaç gün içerisinde yönetim hızla gerekeni yapıyor ve kamuoyunun beklentisi boşa çıkarılmıyor. çocuk elinde valiziyle kapının önüne konuyor!

    işte o makus olayın videosu ve kapının önüne koyduğumuz çocuğun adı: diego armando maradona
    http://www.youtube.com/watch?v=9uXK_h3zGP0

    yıl 1995

    galatasaray haim fresco'nun insan üstü çabası ve liseli abilerinin fransız bağlantılarının yardımıyla artık kariyerinin son yıllarına gelmiş büyük bir futbolcuyu transfer ediyor. adam biraz değişik! tiyatro filan oynuyor! basının transfere yaklaşımı mesafeli “sanatla sepetle oynanmaz bu erkek oyunu” başlıkları atılıyor her yerde! bir de adamın dengesiz halleri var. "ne zaman hırçınlaşacağı bilinemiyor" diyor herkes. fransız milli takımında da artık oynayamıyor! 94 dünya kupası'na katılamayacak kadar sıradan bir takım olan fransa kadrosunda bile yer alamayan bu ihtiyarın sahaya bastonla çıkacağını düşünenler var. fakat adam bir geliyor pir geliyor. şiir gibi top oynuyor. sezonun ilk yarısı boyunca resmen takımı sürüklüyor tek başına! 25 ocak günü ise hiç beklenmeyen bir şey oluyor! petrol ofisi deplasmanında kırmızı gören fransız, kart sonrasında kale arkasında mahmut simonoğlu adlı rakip takım taraftarını tekmeliyor. bu konulardaki hassasiyetiyle bilinen galatasaray yönetimi kamuoyundan gelecek tepkileri de gerekçe göstererek ihtiyarı o gece bindiriyor uçağa!

    işte aynı gece uçağa bindirdiğimiz fransızın adı ve o ibretlik görüntüler: eric cantona
    http://www.youtube.com/watch?v=XMm82HgjGkM

    yıl 1986

    alman kurdu derwall ile kimyası bir türlü uyuşmayan galatasaray şampiyonluk hasretine son vermek için bu sefer adaya yöneliyor. iskoçya'da rangers – celtic hükümdarlığına son verdiği iddia edilen bu şahıs için basında “bir alex değil” yorumları yapılıyor. adam galatasaray'da çok büyük hamleler yaparak seriye bağlıyor şampiyonlukları. futbola “jenerasyon yetiştirmek” değimini sokuyor, galatasaray takımının başındayken iskoç. 2000'de son iki dakika da atılan iki golle uefa zaferi bile kazandırıyor cimbom'a. bunca yılın üstüne 15 şubat 2003'de tecrübesine yakışmayan bir rezilliğe imza atıyor bizim iskoç. sen tut takımın yıldızı hasan şaş'ın kafasına kramponu yapıştır. neymiş beşiktaş'a kaybedilen bir maç sonrası o yıl kupayı kazanma şansını kaybetmiş galatasaray. müzede yer kalmadı sen hala kupa peşindesin! hasan'ın kafasına dikiş atılmış bu densiz hareketten sonra. densize haddi hemen bildiriliyor her zaman ki gibi ve ahalinin de vicdanı rahatlıyor.

    haddi bildirilen bu zatın adı ve o unutulası olayları anımsatan bir etkinlikle ilgili haber: alex ferguson
    http://gss.gs/Dwv

    yıl 2010

    galatasarayımızın başında rijkaard var. işler iyi gitmiyor. takımın her şeyi gencecik bir çocuk. öyle ki artık sadece onunla sevinir onunla üzülür olmuşuz. hatta kaptanımız bile yapmışız onu. derken bu çocuk, bunca sevgiye onca özene rağmen antrenmanda akıl almaz bir şey yapıyor. sen git arkadaşına yumruk şamar giriş. adamın dudağını patlat. galatasaray bu tip durumlarda her zaman kamu vicdanını düşünür. doğal olarak; gelecekte türkiye futbol tarihinin en yüksek bonservis bedeliyle yurt dışına gitmesi gayet mümkün bu çocuğu da gözünün yaşına bakmadan anında şutluyor kulüp.

    işte o gün çemişgezekspor'a gönderdiğimiz rezilin adı ve bahsi geçen olayı: arda turan
    http://www.youtube.com/watch?v=h6e65_vx15A
    çocuğu ne hale getirdiğine bir bakın:
    http://bit.ly/Hpm0ZI

    bu kurgulardan melo ya da riera takımda kalmalıdır gibi bir iddia da bulunduğum düşünülebilir. lakin esas derdim şudur “gönderilmeseler de olabilir”.

    yukardaki örneklerde türlü ceza verilmiştir muhakkak. fakat bunu ne gazete sayfaları ne de televizyon ekranları belirleyebilir.

    bizimkine çok benzer ve hatta daha kötüsü olan başka bir olaydan bahsedelim son olarak. zenit – malaga dostluk maçında olan bir olay! sahada olması sebebiyle bizde yaşanandan daha ağır. takımın iki tecrübeli oyuncusu vladislav radimov ve fernando ricksen yaka paça birbirlerine giriyor. hakem ikisini de dışarıya göndermesine rağmen arbede bir türlü bitmiyor hatta kulübede bile sürüyor. sonra ne oluyor peki dersiniz? fernando ricksen bu olaydan sonra iki buçuk yıl daha zenit'te kalıyor. vladislav radimov ise halen zenit'in bünyesinde, takımın antrenörlerinden biri! hiç ceza almamışlar mıdır? - mümkün değil. ve fakat herkesin “gönderilecekler mi gönderilmeyecekler mi” gibi bir derde düşmediğinin çok bir güzel örneği.

    bu olay, herşey güzel giderken “bir çomak sokabilir miyiz?” çabasına dönüştürülmeye çalışılıyor. oyuna gelmemek lazım. taraftara yakışan ikisine de sahip çıkmaktır. yöneticelere yakışan da gerekli cezayı vermek ama emek verdikleri şampiyonluk yürüyüşünden mahrum kalmalarını önlemektir.

    bunlar son çırpınışlar! galatasaray'ın herkesi ürküten kenetlenmesine darbe vurmak için son çırpınışlar bunlar. umarım bir medya operasyonuna dönüştürülmeye çalışılan bu talihsiz hadiseyi en az zarar ve en mantıklı kararla atlatırız.

    edit: yanlış ve çalışmayan linkler düzeltildi. muhendisbey'e teşekkürler
  • 136
    fenerbahçe medyası yine işlerini mükemmelce yerine getirmektedir. bu hep böyle gelmişti. halen de böyle devam ediyor. asıl üzücü olan bizim, gözümüzü açık tutup ona göre tavır belirlememiz gerekirken, farkında olmadan veya iyi niyetle hep golü kendi kalemize atıyor olmamız. şöyle ki;

    http://gss.gs/t5C
    bu olay medyada ne kadar kaldı? ne kadar konuşuldu? kaç dakika son dakika haberi diye kaldı manşetlerde?

    http://gss.gs/3e9
    http://gss.gs/9uW
    peki şu haber? bilica'nın alkollü olması, elde kamera kayıtları olmasına rağmen yazılan ifadelerin hep yuvarlak oluşu falan. bu olayın seyri hakkında bilgisi olan varsa bile, bunu haberlerden öğrenen var mı son dakika gelişmesiyle?

    http://gss.gs/8Cn
    gerginlik!!! tabi ya. aynı olayın kahramanları galatasaray'dan 2 futbolcu olsaydı başlık bu mu olurdu? olay ne kadar medyada kalırdı? telegol'e kimler başlanıp kaç saat sakız ederlerdi oyuncuları? takım bitmiş havası yaratılmaz mıydı? yaratılmıyor mu?

    vs.

    diğer yanda

    http://gss.gs/N94
    haftalarca arda'nın üzerine bu olaydan gidilip, kaptanlığına eleştirirken bu olay su yüzüne çıkarılıp vurulmadı mı? haklı eya haksız, apayrı bir konu, ama ne kadar konuşuldu?ama sürekli onla bunla kavga eden, her takımda arkadaşlarıyla bir husumeti olan, ekmek yediği kulübe ihanet eden sarışın çubukluyu göremedik bu kadar gündemde?

    http://gss.gs/K8E
    buna bir şey yazmıyorum bile. arkadaki müziğe, spikerim yorumlara bak.

    ...

    şimdi de bu olay var. eminim playoff sonuna kadar da konuşulur. bir hadisedir olmuş. benim fikrim olayın iç yüzü ne kadar büyük olursa olsun saklı kalması ve iki oyuncunun akıbeti ne olursa olsun, büyütülmemesi yönündeydi ama maalesef kulüpteki köstebekler, ünal aysal'ın rekor oyla başkan seçilmesine rağmen hatrı sayılır miktardaki muhalefet ve fatih hoca'nın ayağını kaydırmaya çalışanlar yüzünden yapılmış bir resmi açıklama var. akabinde fatih hoca'nın yaptığı toplantı insan yönetiminin muazzam bir örneği. inanılmaz rasyonel ve pragmatist bir tavır. ama gel gör ki, biz bile burda haklı haksız ayırmaya çalışıp, onu sat, bunu gönder, bu yaramaz, bu yarar ama anarşist, bunun zaten amk, yediği dayaktan banane bu kötü oynuyor zaten gitsin falan diye konuşuyorken, fenerbahçe medyası'nın avuçlarını ovuştura ovuştura olayı abarta abarta konuşması, trtspor denilen devlet kurumunun pitbull kan döktü gibi ilkokul seviyesinde manşetler atması gibi olaylara sinirlenip oraya buraya küfürler saçmamız biraz akıldışı.
  • 138
    --- alıntı ---

    melo-riera tartışmasına ilişkin sıcak gelişmeler az sonra canli yayında galatasaray televizyonu 17.00 haber bülteni'nde.

    --- alıntı ---

    edit:

    --- alıntı ---

    futbolcular f.terime başvururak arkadaşlari riera ve melo için af istedi

    --- alıntı ---

    edit2:

    --- alıntı ---

    fatih terim: her şeyi kaybedebiliriz ama manevi değerlerimizi asla. melo ve riera'nın affedilmesi konusunu düşüneceğim.

    --- alıntı ---
  • 141
    fatih terim ne karar alırsa alsın desteklenmesi gereken durumdur. hemen iki futbolcuda affedilsin, maneviyat cart curt kafasında olanlar var ki anlamak mümkün değil. galatasaraylılık ahlakı ne zamandan beri cart curt olmuş, bu kadar mı başarı odaklısınız amına koyim. tribünde "başarılar gelir geçer asaletin bize yeter derken" ne kadar da içtendik halbuki.

    kusura bakmayın ama ne galatasaray spor kulübü dingonun ahırı ne de imparator şam babası.* hocada hepimizden iyi biliyor melo' nun saha içindeki önemini ama baştan dişini göstermezse olaylar birken bin olur. azcık burnunu sürtüp fatih hocanın iki futbolcumuza da şans vereceğini tahmin ediyorum. ayrıca başımızda kalli olsa ertesi sabaha italya' ya tek yön ekonomi sınıfından bileti vermişti.
  • 142
    eğer denildiği gibi fatih terim affa mesafeli yaklaşmışsa helal olsun dedirten kavgadır.

    bir an gaza geldim tamam af çıksın playoff'lara melo ile çıkalımın gazıyla fakat fatih hoca'nın mesafeli yaklaşmasını görünce gazım geçti ve "evet doğru lan noluyo öyle hemen af filan" şeklinde düşündüm. mutlaka af çıkacaktır ama bu iki futbolcunun hatalarını iyice anlaması ve takıma da gerekli mesajların verilmesi açısından et görmüş kedi gibi hemen af mevzusunu gerçekleştirmeye gerek yok. imparator işini bilir. bugün yarın af çıkar, küçük melo da volkan'ına kavuşur haftaya.
  • 143
    takımdaki bütün oyuncuların, melo ve riera için af istemesi, takımdaki arkadaşlık düzeyinin ne denli yüksek boyutta olduğunu gösteren net bir mesajdır.

    fatih terim'in bu isteğe ilk etapta mesafeli yaklaşması, florya'daki mutlak otoritenin kendisi olduğunu gösteren net bir mesajdır.

    fatih terim'in bu isteğe ilk etapta mesafeli yaklaşmasının gerekçesi (u: 'her şeyi kaybedebiliriz ama manevi değerleri değil. futbolda kupadan önemli şeyler de var' açıklaması); hem kendi futbolcularına, hem basına, hem rakip teknik direktörlere (u: aykut kocaman korkusundan kupa maçlarında 2. lig takımlarına karşı bile alex'i oynatırken, fatih terim 6 tane derbi öncesinde, en önemli oyuncusunu kadro dışı bırakabiliyor) ve tüm taraftarlara verilmiş net bir mesajdır.

    sonuç olarak; fatih terim'in olağanüstü kriz yönetimi başarısı ve sezon başından itibaren florya'da yaratılan güzel ortam sayesinde, galatasaray bu olaydan güçlenerek, oldukça karlı çıkmıştır.

    büyük ihtimalle her iki oyuncuya da para cezası verilir, riera da melo da takıma geri dönerler.
  • 145
    fatih terim'in, ne karar vereceğini tam olarak kestiremesek de şunu gayet iyi biliyorum ki ;

    -- oyuncular; melo ile riera'ya sadece para cezası verilip, manisaspor ile 8 nisan 2012 tarihi'nde oynanan maçta kadro dışı bırakılmaları ile sınırlandırılıp, süper final maçlarında sahada olacaklar denirse, nerede kaldı galatasaraylılık, aile içerisinde düzeni bozanlara ceza verilmedi diye çarşaf çarşaf yazacak tüm gazeteciler.

    -- eğer oyuncular süresiz kadro dışı bırakılsa, süper final maçlarında kadroya alınmayacakları açıklansa, bu sefer de nerede galatasaray arkadaşlığı, ruhu diye yazılıp, galatasaraylı futbolcuların, arkadaşlarının affını istemelerine fatih terim ayari diye yazacaklardır.

    yani ne yaparsak yapalım kesinlikle bizim bu süper final maçlarında, maçlardan sonrameloile riera olsa idi olmasa idi gibi gereksiz tartışmaların içerisinde bulacağımız ortamlar kesinlikle olacaktır.

    ama tek temennimiz bu olayın, bizi iyice kenetlendirmesi, şampiyonluk yolunda iyice hırslandırıp 2011-2012 sezonu süper final'de oynanacak 6 maçta yenilmeden şampiyon olmamızdır.

    not: ama ne olursa olsun, kadıköy'de oynanacak olan 2011-2012 sezonu süper final son maçında fenerbahçe'ye karşı şampiyon olarak çıkacağımızdan tek bir şüphemiz yok.
App Store'dan indirin Google Play'den alın