• 172
    bugün basına yansıyan emre belözoğlu nebil dirar tartışmasının ardından aklıma gelen ve çok çok büyük ihtimalle fatih terim'in muazzam yönetimi ile kolayca halledilen kavga olayıdır.

    aslında çok büyük bir olaydı. iki takım arkadaşı antrenman sahasında tartışmış soyunma odasında da birbirlerine girmişlerdi ki başka bir takımda olsa günlerce konuşulurdu. ama galatasaray çok doğru yönetti süreci. daha basına hiçbir şey sızmamışken galatasaray açıklama yaparak bu oldu şu oldu dedi. basına yazacak, senaryo üretecek bir şey bırakmadı. her şeyi olduğu gibi anlattı. bence basın da afalladı. manşetlik bomba bir haberi basından önce resmi site haber yaptı adeta.

    her süreç böyle yönetilsin, her şey basına anlatılsın demiyorum elbette. bir sezon boyunca kulüp içinde kim bilir neler yaşanıyordur da basına sızmıyordur ama bu olay özelinde galatasaray ve fatih terim muazzam bir kriz yönetimi sergilemiştir.
  • 168
    felipe melo'nun galatasaray kariyerindeki tek yanlışı. bu olayı iyi idare ettik ve kazanan biz olduk. affetmek büyüklüktür ve riera da büyük adamdı. o morarık gözlerle iki hafta karısının çocuklarının yüzüne baktı bu adam. basit meseleler değil bunlar. biz bu olayda gerçek adaleti uygulamış olsaydık melo'yu memleketine göndermiş olurduk. ama henüz sol bek mevkisine geçmeyen ve taraftarın içinin ısınmadığı riera'nın başına bu olay gelince pragmatik bir çözümle meseleyi hallettik.

    her neyse geçti artık bunlar. konumuz artık emre. özür dilemiş ama oyundan çıkınca hocasına tepki gösteren ilk futbolcu galatasaray'da kendisiymiş. hazır kendisi bir selçuk, melo, sabri olmadığına göre adaletli davranabiliriz, güç gösterisi yapabiliriz. cezalardan ceza seç vitaminsiz emre, bittin sen!
  • 175
    çok kötü ve bize yakışmayan bir olaydı. 2 furbolcu kavga eder ve bu nahoş bir durumdur. gerekirse kavga edenleri de takımdan uzaklaştırırsınız ve biter. ama kapı kitlemeler falan çok kötüydü. neyseki olayı çok iyi kotarmıştık. derhal riera kafa iznine gönderilmişti. eğer riera isteseydi melo'nun bileti kesilecekti. ancak olaylar soğutulduğu için riera da sineye çekmişti. sonrasında ise aralarında hiç bir sorun olmamıştı.
  • 135
    türkiye'de medyanın ve kamuoyunda yarattığı “genel algı”nın esas yargıç olduğunu pratikten öğreten istenmeyen vakadır.

    melo'nun ve riera'nın karıştığı olayı aklama çabası içine girmek aymazlıktır. herşey iyi giderken böyle bir olaya imza atmış olmalarının hiçbir izahı olamaz. bu iki arkadaş suç işlemiştir tamam, bu iki arkadaş cezayı hak etmiştir tamam, ama bundan ötesi yok. bu cezanın ne olacağı, bu adamlara neler yapacağımız tartışmaya açık değildir ki! ceza yazıya yani kanun'a, kural'a dayanır. suçun vasfının belirlenmesi tartışma götürülebilir kaldı ki bu da yazıya dayanır ve karar merciği bellidir. dolayısıyla bir olay konusunda medya'nın yarattığı farisi ortama ve algıya göre karar verilemez. şimdi çıkıp birileri tv'de bangır bangır bağırıyor; “galatasaray klubunün futbolcusu böyle olmaz!”

    pardon ama siz kimsiniz?

    bu kriterleri örneğin fatih terim'den daha mı iyi biliyorsunuz? ali dürüst galatasaray futbolcusunun nasıl olması gerektiğini sizden mi öğrenecek? siz ve türevlerinizin memlekette yargıya taşınmış bütün dosyaların karar merciği olma merakınız nedendir? medya tekellerinin kamuoyunu dolayısısla memleketi soktuğu birbirinden ilginç ve iğrenç vaziyetler yetmedi mi? ki en ufak bir konuda bile “karar alıcı”, “afaroz edici”, “algı yaratıcı” saldırganlar hemen kaplıyor sayfaları, ekranları!

    galatasaray futbol takımı'nın iki oyuncusu “kontratları” ve “galatasaray spor kulubü futbol a takımının disiplin talimatları” çerçevesinde “suç” işlemişlerdir. cezaları da bu esas metinlerde yazdığı şekilde verilecektir! (terim'in kontratları inceletiyoruz demesi bundandır) keza yaptırımlar da başlamıştır. sezon sonunda giderler, kalırlar fark etmez. bu zaten takım içi bir disiplin uygulamasıdır ki, görevli yöneticilerden başka da otorite yoktur.

    şimdi yaratılan “algı” klubün sanki “riera'nın kontratını fes etmek, melo'nun da bonsevisini almamak”dan başka bir yolu yoktur noktasına itmeye çalışıyor bizleri. velev ki karar da böyle olabilir ama olmaya da bilir! olmadığı zaman başlatılacak “galatasaray yanlış” yaptı taaruzunun alt yapısıdır bu. olduğu zaman da alınacak ufak tefek kötü sonuçlar sonrası “melo'yu göndermek gereli miydi?” hamasetine yatacaklarından eminim. bu sahnede oynanan oyunun tarafı yapılmaya çalışan galatasaraylıların ayık olması muhakak. “istenmeyen bir olay yaşanmıştır” ama yaşanmış ve bitmiştir. olayı ekranlardaki eyyamcı yargıçların mezesine dönüştürecek her hareketten kaçınmalıyız.

    melo ve riera gider gitmez onu bilemem fakat şu gönderilsinler korosunu anlamak mümkün değil! nedir yani bu kesin yargının gerekçesi! şöyle birkaç hayali senaryo yazalım da zihnimiz açılsın;

    yıl 1984

    galatasaray sezon başında flaş bir transfer yapmış. taa arjantinlerden bir çocuk bulup getirmişler! geleceğin süper yıldızı denen bu adamı galatasaray'ın nasıl aldığı hala bir muamma. iki yıl önce kendisinden beklentinin büyük olduğu dünya kupası'nda kırmızı kart görerek turnuvanın büyük kısmını göremeyen bu çocuk fena olmayan bir sezon geçiriyor. yakın gelecekte galatasaray'a çok şey vereceğinden, futbolu gerçekten bilenler emin. tarihler 5 mayıs'ı gösterirken o elim olay gerçekleşiyor. hırçınlığı zaten malum olan bu zat saha içindeki ufak bir gerginliği bir meydan muharebesine dönüştürmek de hiçbir beyis görmüyor. futbol tarihinin en kitlesel kavgalarından birinin hazırlayıcısı oluyor. takip eden birkaç gün içerisinde yönetim hızla gerekeni yapıyor ve kamuoyunun beklentisi boşa çıkarılmıyor. çocuk elinde valiziyle kapının önüne konuyor!

    işte o makus olayın videosu ve kapının önüne koyduğumuz çocuğun adı: diego armando maradona
    http://www.youtube.com/watch?v=9uXK_h3zGP0

    yıl 1995

    galatasaray haim fresco'nun insan üstü çabası ve liseli abilerinin fransız bağlantılarının yardımıyla artık kariyerinin son yıllarına gelmiş büyük bir futbolcuyu transfer ediyor. adam biraz değişik! tiyatro filan oynuyor! basının transfere yaklaşımı mesafeli “sanatla sepetle oynanmaz bu erkek oyunu” başlıkları atılıyor her yerde! bir de adamın dengesiz halleri var. "ne zaman hırçınlaşacağı bilinemiyor" diyor herkes. fransız milli takımında da artık oynayamıyor! 94 dünya kupası'na katılamayacak kadar sıradan bir takım olan fransa kadrosunda bile yer alamayan bu ihtiyarın sahaya bastonla çıkacağını düşünenler var. fakat adam bir geliyor pir geliyor. şiir gibi top oynuyor. sezonun ilk yarısı boyunca resmen takımı sürüklüyor tek başına! 25 ocak günü ise hiç beklenmeyen bir şey oluyor! petrol ofisi deplasmanında kırmızı gören fransız, kart sonrasında kale arkasında mahmut simonoğlu adlı rakip takım taraftarını tekmeliyor. bu konulardaki hassasiyetiyle bilinen galatasaray yönetimi kamuoyundan gelecek tepkileri de gerekçe göstererek ihtiyarı o gece bindiriyor uçağa!

    işte aynı gece uçağa bindirdiğimiz fransızın adı ve o ibretlik görüntüler: eric cantona
    http://www.youtube.com/watch?v=XMm82HgjGkM

    yıl 1986

    alman kurdu derwall ile kimyası bir türlü uyuşmayan galatasaray şampiyonluk hasretine son vermek için bu sefer adaya yöneliyor. iskoçya'da rangers – celtic hükümdarlığına son verdiği iddia edilen bu şahıs için basında “bir alex değil” yorumları yapılıyor. adam galatasaray'da çok büyük hamleler yaparak seriye bağlıyor şampiyonlukları. futbola “jenerasyon yetiştirmek” değimini sokuyor, galatasaray takımının başındayken iskoç. 2000'de son iki dakika da atılan iki golle uefa zaferi bile kazandırıyor cimbom'a. bunca yılın üstüne 15 şubat 2003'de tecrübesine yakışmayan bir rezilliğe imza atıyor bizim iskoç. sen tut takımın yıldızı hasan şaş'ın kafasına kramponu yapıştır. neymiş beşiktaş'a kaybedilen bir maç sonrası o yıl kupayı kazanma şansını kaybetmiş galatasaray. müzede yer kalmadı sen hala kupa peşindesin! hasan'ın kafasına dikiş atılmış bu densiz hareketten sonra. densize haddi hemen bildiriliyor her zaman ki gibi ve ahalinin de vicdanı rahatlıyor.

    haddi bildirilen bu zatın adı ve o unutulası olayları anımsatan bir etkinlikle ilgili haber: alex ferguson
    http://gss.gs/Dwv

    yıl 2010

    galatasarayımızın başında rijkaard var. işler iyi gitmiyor. takımın her şeyi gencecik bir çocuk. öyle ki artık sadece onunla sevinir onunla üzülür olmuşuz. hatta kaptanımız bile yapmışız onu. derken bu çocuk, bunca sevgiye onca özene rağmen antrenmanda akıl almaz bir şey yapıyor. sen git arkadaşına yumruk şamar giriş. adamın dudağını patlat. galatasaray bu tip durumlarda her zaman kamu vicdanını düşünür. doğal olarak; gelecekte türkiye futbol tarihinin en yüksek bonservis bedeliyle yurt dışına gitmesi gayet mümkün bu çocuğu da gözünün yaşına bakmadan anında şutluyor kulüp.

    işte o gün çemişgezekspor'a gönderdiğimiz rezilin adı ve bahsi geçen olayı: arda turan
    http://www.youtube.com/watch?v=h6e65_vx15A
    çocuğu ne hale getirdiğine bir bakın:
    http://bit.ly/Hpm0ZI

    bu kurgulardan melo ya da riera takımda kalmalıdır gibi bir iddia da bulunduğum düşünülebilir. lakin esas derdim şudur “gönderilmeseler de olabilir”.

    yukardaki örneklerde türlü ceza verilmiştir muhakkak. fakat bunu ne gazete sayfaları ne de televizyon ekranları belirleyebilir.

    bizimkine çok benzer ve hatta daha kötüsü olan başka bir olaydan bahsedelim son olarak. zenit – malaga dostluk maçında olan bir olay! sahada olması sebebiyle bizde yaşanandan daha ağır. takımın iki tecrübeli oyuncusu vladislav radimov ve fernando ricksen yaka paça birbirlerine giriyor. hakem ikisini de dışarıya göndermesine rağmen arbede bir türlü bitmiyor hatta kulübede bile sürüyor. sonra ne oluyor peki dersiniz? fernando ricksen bu olaydan sonra iki buçuk yıl daha zenit'te kalıyor. vladislav radimov ise halen zenit'in bünyesinde, takımın antrenörlerinden biri! hiç ceza almamışlar mıdır? - mümkün değil. ve fakat herkesin “gönderilecekler mi gönderilmeyecekler mi” gibi bir derde düşmediğinin çok bir güzel örneği.

    bu olay, herşey güzel giderken “bir çomak sokabilir miyiz?” çabasına dönüştürülmeye çalışılıyor. oyuna gelmemek lazım. taraftara yakışan ikisine de sahip çıkmaktır. yöneticelere yakışan da gerekli cezayı vermek ama emek verdikleri şampiyonluk yürüyüşünden mahrum kalmalarını önlemektir.

    bunlar son çırpınışlar! galatasaray'ın herkesi ürküten kenetlenmesine darbe vurmak için son çırpınışlar bunlar. umarım bir medya operasyonuna dönüştürülmeye çalışılan bu talihsiz hadiseyi en az zarar ve en mantıklı kararla atlatırız.

    edit: yanlış ve çalışmayan linkler düzeltildi. muhendisbey'e teşekkürler
  • 177
    bu olay üzerinden 16 ağustos giresunspor galatasaray maçı sonrası inanılmaz örnekler verilecek ancak zaman ve şartlar çok farklı. maç oynanırken yapılmış bir hareketle, antrenman sırasında yapılmış bir hareket arasında acayip fark var. yani demem o ki bu akşam yaptığı hareketin karşılığını hem yönetim tarafından hem de teknik ekip tarafından görmesi lazım.
  • 166
    kavgadan sonra ligin son maçı için kadro dışı bırakılmışlardı. özürler dilendi, arkadaşları da onları takımda görmek istedi ve olay kapandı. çok da uzatmaya gerek yoktu. o dönem bence bu olay çok iyi yönetildi. daha sonra çıktığımız süper final'in ilk maçında beşiktaş karşısında, riera ortaladı, melo golü attı. sonra hep birlikte sevindiler. bölyece ne oyuncuları kaybetmiş olduk ne de şampiyonluğu.
  • 141
    fatih terim ne karar alırsa alsın desteklenmesi gereken durumdur. hemen iki futbolcuda affedilsin, maneviyat cart curt kafasında olanlar var ki anlamak mümkün değil. galatasaraylılık ahlakı ne zamandan beri cart curt olmuş, bu kadar mı başarı odaklısınız amına koyim. tribünde "başarılar gelir geçer asaletin bize yeter derken" ne kadar da içtendik halbuki.

    kusura bakmayın ama ne galatasaray spor kulübü dingonun ahırı ne de imparator şam babası.* hocada hepimizden iyi biliyor melo' nun saha içindeki önemini ama baştan dişini göstermezse olaylar birken bin olur. azcık burnunu sürtüp fatih hocanın iki futbolcumuza da şans vereceğini tahmin ediyorum. ayrıca başımızda kalli olsa ertesi sabaha italya' ya tek yön ekonomi sınıfından bileti vermişti.
  • 170
    galatasaray teknik ekibi ve yonetim kurulunun iletisim kanallarini surekli acik tutarak, kamuoyu nezdinde muthis idare ettikleri bir sikintili durumdu. olayin ilk elden once bizden duyurulmasi, oyuncularin konusturulmamasi, medyanin surekli bilgilendirilmesi, rahatlikla kazanacagimiz bir lig macinda kadro disi birakilmalari ve nihayet affedilmeleriyle beraber biten olay.
  • 29
    ikisi de galatasaray spor kulübünün sözleşmeli futbolcularıdır.

    ne olup bittiğini bilmeden hemen tavır alıyorsunuz riera'ya karşı.ama florya'nın kapısındaki sözü unutuyorsunuz;

    seni buraya getiren yeteneğin, burada kalmanı sağlayacak olan ise karakterindir.

    öpüşür barışırlar ha uzatırlarsa ikisine de sene sonunda yol görünür.giydikleri forma galatasaray forması ve iki oyuncumuz da bunun farkına varacaktır.

    futbol bu olur böyle şeyler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın