lucescu'nun 2000-2002 ve fatih terim'in 1996-2000 takımlarını da izlemiş biri olarak söylüyorum. hiçbir şey gelecekten bakılarak yorumlanamaz.
lucescu inanılmaz bir taktisyen, savunmaya çok daha fazla önem veren bir hocadır. seyir zevki vermez.
avrupa'da ilerlerken, lucescu ile ıkın sıkın ilerliyormuş havası alırdın. ama en nihayetinde düzenli bir şekilde ilerlerdin.
fatih terim, inanılmaz bir stratejist, hücuma çok daha fazla önem veren bir hocaydı. a planı her zaman etkileyiciydi. yenildiğin maçlarda bile zevk alırdın.
fatih hoca ile, avrupa'da hep şanssız şekilde elendiğini düşünürdün. rakibi bastırır, boğardın, ancak bir kontra ile mağlup olurdun. bu yılların bir kısmında, şampiyonlar liginde sadece 1. gruplardan çıkıyordu, 2. olup elendiğimiz zamanlar da olmuştur.
tabii o zamanlar sözlük olmadığı için göremiyoruz ama lucescu gidip, fatih terim geldiği için sevinmeyen tek galatasaraylı olmadığı kanıtlayamıyoruz. ezcümle, türkiye'de futbol adına aşağılık kompleksini yıkan adam fatih terim'dir. kazandığın zaman gerçekten kazanmış gibi hissettiğin tek teknik direktör, fatih terim'dir.
ayrıca lucescu'nun shaktarda yaptıklarını burada yapabilmesinin ne yazık ki imkanı yoktu. çünkü galatasaray brezilya'dan adı sanı duyulmamış genç oyuncuya 3-5 milyon dolarlar saçabilecek durumda değildi. hatta hagi yüzünden uzun bir süre yaşlı oyuncuların hepsinin hagi, popescu, taffarel gibi bir profesyonel olabileceğine inandırdık kendimizi.
*1996-2000 yılları arasındaki galatasaray maçlarını tekrar izlerseniz, dediğimi anlarsınız.
prime terim'i, size fiorentina taraftarının videosuyla anlatmak isterim.
https://www.youtube.com/...t7Tx3XVj5A&t=83s