• 2
    terim'in olduğu yerde emre ve okan'ın takıma ihanet etmesi, jardel'i dışlaması, at yarışı meraklısı "kim attı adale attı" kardeşimizin hatırlı dostlarından aldığı bir telefonla maçı rakibine vermesi gibi bir olay kesinlikle yaşanmaz. lucescu'da yaşanabilir çünkü saftır, kafalanabilir. terim adamın gözünü oyar.

    ama 2001-02 sezonundaki gibi bir kadroyla hem şampiyonlar ligi'nde ikinci tura çıkmak hem de şampiyon olmak terim'in başarabileceği bir şey değildir. çünkü terim çok çok özel bir durum olmadıkça taktiksel disipline lucescu kadar önem vermez, kaotik bir futbol oynatır. bu sebeple taktiği sürekli değişir, oyuncuları sürekli değişir, bıraktım sezon içini devre arasında bile değişir. santaigo bernabeu'ya 4-4-2 çıkıp devre arasında 3-5-2'ye dönmüş bir adamdan bahsediyoruz. haliyle bu kargaşada futbolcu yetiştirip satması gibi bir durum kolay kolay söz konusu olmaz. alın uefa finalinden bir hafta önce oynanan türkiye kupası finalini izleyin, takımın hakan şükür'e top şişirmek dışında bir hücum planı yok neredeyse. https://www.youtube.com/watch?v=nMBUj0QVcAQ

    daha uzun uzun karşılaştırmalar yapabilirim, terim yurtdışında kendi futbolcularının dalga geçtiği bir adamken lucescu'nun burada peygamberliğini ilan etmesini anlatabilirim ama lafı uzatmaya gerek yok, eğer uzun vadeli plan yapacaksan fatih terim'le işin olmamalı. ama kısa vadeli başarı istiyorsan, bütçen de yerindeyse türkiye'de seni şampiyonluğa en hızlı götürecek adam fatih terim'dir. bunu izah etmek için bir örnek vereyim, eğer fatih terim geçici bir hafıza kaybı yaşayıp aziz yıldırım tarafından fenerbahçeli olduğuna inandırılsaydı, fenerbahçe'yle 2005-2011 arasındaki dönemi komple süpürürdü. bir allahın kulu da durduramazdı.

    bizim paramız var mı? yok. kısa vadeli başarıya aç mıyız? değiliz. uzun vadede güvenebileceğimiz bir sportif direktör veya futbol aklımız var mı? hayır yok. öyleyse bu versusta tercihimiz kesinlikle lucescu olmalı.
  • 4
    alenen ve fırsat buldukça fatih terim düşmanlığı yapanlarca canlandırılan karşılaştırma.

    sanırım galatasaray, lucescu ile avrupa’da ilk kez kupa kazandı, şampiyonluklara ambargo koydu, “avrupa fatihi” lakabını aldı. fatih terim masalları severmiş, lucescu avrupa’nın sayılı takımlarından yaparmış ya hani, o bakımdan. devrin şartları da göz önünde bulundurulduğunda avrupa’da, avrupalılara galatasaray masalını dilden dile söyleten, anlattıran adam lucescu’ydu.

    ligde 7 kez şampiyon olan hocaya da güvenilmez, plan yapılmaz. bu geyik de beni bitiriyor. türkiye ligi’nde her takım en az 15 senelik mukavelelerle çalıştığı için, fatih terim’in kupa komboları yaptığı 4 sene kısa geliyor.

    yukarıda bazı yazar arkadaşların belirttiği gibi beşiktaş antetli kağıtlarla vize dahi alınan alaattin çakıcı’lı sezon yaşanmasa görürdük lucescu kıyaslamalarını.
    http://arsiv.ntv.com.tr/news/270719.asp

    yararsız ve gereksiz fatih terim düşmanlığı gerçekten baydı artık.
  • 5
    lucescu'nun 2000-2002 ve fatih terim'in 1996-2000 takımlarını da izlemiş biri olarak söylüyorum. hiçbir şey gelecekten bakılarak yorumlanamaz.
    lucescu inanılmaz bir taktisyen, savunmaya çok daha fazla önem veren bir hocadır. seyir zevki vermez.
    avrupa'da ilerlerken, lucescu ile ıkın sıkın ilerliyormuş havası alırdın. ama en nihayetinde düzenli bir şekilde ilerlerdin.

    fatih terim, inanılmaz bir stratejist, hücuma çok daha fazla önem veren bir hocaydı. a planı her zaman etkileyiciydi. yenildiğin maçlarda bile zevk alırdın.
    fatih hoca ile, avrupa'da hep şanssız şekilde elendiğini düşünürdün. rakibi bastırır, boğardın, ancak bir kontra ile mağlup olurdun. bu yılların bir kısmında, şampiyonlar liginde sadece 1. gruplardan çıkıyordu, 2. olup elendiğimiz zamanlar da olmuştur.

    tabii o zamanlar sözlük olmadığı için göremiyoruz ama lucescu gidip, fatih terim geldiği için sevinmeyen tek galatasaraylı olmadığı kanıtlayamıyoruz. ezcümle, türkiye'de futbol adına aşağılık kompleksini yıkan adam fatih terim'dir. kazandığın zaman gerçekten kazanmış gibi hissettiğin tek teknik direktör, fatih terim'dir.

    ayrıca lucescu'nun shaktarda yaptıklarını burada yapabilmesinin ne yazık ki imkanı yoktu. çünkü galatasaray brezilya'dan adı sanı duyulmamış genç oyuncuya 3-5 milyon dolarlar saçabilecek durumda değildi. hatta hagi yüzünden uzun bir süre yaşlı oyuncuların hepsinin hagi, popescu, taffarel gibi bir profesyonel olabileceğine inandırdık kendimizi.*

    1996-2000 yılları arasındaki galatasaray maçlarını tekrar izlerseniz, dediğimi anlarsınız.
    prime terim'i, size fiorentina taraftarının videosuyla anlatmak isterim.
    https://www.youtube.com/...t7Tx3XVj5A&t=83s
App Store'dan indirin Google Play'den alın