37927
kendisi hakkında düşüncelerimi dile getirmek için biraz beklemek istedim. çünkü biliyordum ki imparatorumuz hakkında gireceğim bu yazı oldukça hassas olacaktı.
al shabab’a gitmesi hem kişisel itibarı hem de ismi açısından ciddi bir hayal kırıklığı oldu benim için. jose mourinho’nun fenerbahçe ile anlaştığı dönemde hissettiğim mutluluğun nedeni mourinho gibi eski usul hocaların dönemin gerisinde kaldığı gerçeğinin artık herkes tarafından kabul edilmesiydi. tabi fenerli bir şizofren değilseniz *. benzer şekilde fatih terim’in de futbol sahnesindeki zamanının geçtiğini hem türkiye’de hem de avrupa’da herkes çok net bir şekilde biliyordu. duygusal yanımız bunu kabul etmek istemese de gerçek bu. avrupa’nın büyük liglerinden veya kulüplerinden herhangi bir teklif almaması, bu gerçeği tüm açıklığıyla ortaya koyuyordu. ancak bu durumda al shabab gibi bir kulübe gitmeyi seçmek, sadece kariyerine değil, aynı zamanda yıllarca inşa ettiği itibara da zarar verdi.
bu kararın en büyük problemi, kişisel gerekçelerden çok daha derin bir etik ve milli duruş meselesini de barındırıyor bence. al shabab gibi bir kulübe gitmek arap coğrafyasının türk milletine, şehitlerimize, gazilerimize ve özellikle milli mücadelemizin önderi mustafa kemal atatürk’e karşı sergilediği saygısız tavırların bir nevi görmezden gelinmesi anlamına geliyor.
kararı savunmak adına öne sürülebilecek makul sebepler de yok denecek kadar az. eğer genç olsaydı ve kariyerini inşa etmek için yeni bir meydan okuma arıyor olsaydı bu adımı belki anlamlandırabilirdik. ya da maddi bir zorunluluk içinde olduğu ortaya çıksaydı bunu bir ihtiyaç olarak görebilirdik. ancak bu iki ihtimal de tamamen geçersiz. hem yaşı itibarıyla kariyerinin son dönemindeyken böyle bir transferin ona kazandıracağı hiçbir şey yok hem de maddi olarak herhangi bir sıkıntı içinde olmadığını biliyoruz.
eşinin kendisine söylediği “futbol aklını sakın emekli etme” sözü üzerinden bu kararı açıklamaya çalışmak da oldukça yetersiz ve mantıksız kalıyor. futbol bilgisini ve birikimini aktif bir şekilde kullanmanın tek yolu herhangi bir teklifi kabul etmek değildir. türkiye’de veya avrupa’da farklı kulüplerle yorumculuk veya eğitimcilik gibi daha onurlu ve anlamlı yollarla futbol aklını kullanabileceği birçok alan vardı. hoca onursuzdur demiyorum yanlış anlamayın. sözüm araplara. bu kadar güçlü alternatifler varken al shabab gibi bir seçime yönelmesi hocanın futbol aklını doğru bir şekilde değerlendirdiğini değil aksine heba ettiğini gösteriyor kanımca. nitekim bu karar hem etik açıdan hem de kişisel kariyer ve itibar açısından yanlış bir adım oldu. fatih terim gibi bir ismin futbol sahnesinden philipp lahm gibi çekilmesini isterdim.
al shabab’a gitmesi hem kişisel itibarı hem de ismi açısından ciddi bir hayal kırıklığı oldu benim için. jose mourinho’nun fenerbahçe ile anlaştığı dönemde hissettiğim mutluluğun nedeni mourinho gibi eski usul hocaların dönemin gerisinde kaldığı gerçeğinin artık herkes tarafından kabul edilmesiydi. tabi fenerli bir şizofren değilseniz *. benzer şekilde fatih terim’in de futbol sahnesindeki zamanının geçtiğini hem türkiye’de hem de avrupa’da herkes çok net bir şekilde biliyordu. duygusal yanımız bunu kabul etmek istemese de gerçek bu. avrupa’nın büyük liglerinden veya kulüplerinden herhangi bir teklif almaması, bu gerçeği tüm açıklığıyla ortaya koyuyordu. ancak bu durumda al shabab gibi bir kulübe gitmeyi seçmek, sadece kariyerine değil, aynı zamanda yıllarca inşa ettiği itibara da zarar verdi.
bu kararın en büyük problemi, kişisel gerekçelerden çok daha derin bir etik ve milli duruş meselesini de barındırıyor bence. al shabab gibi bir kulübe gitmek arap coğrafyasının türk milletine, şehitlerimize, gazilerimize ve özellikle milli mücadelemizin önderi mustafa kemal atatürk’e karşı sergilediği saygısız tavırların bir nevi görmezden gelinmesi anlamına geliyor.
kararı savunmak adına öne sürülebilecek makul sebepler de yok denecek kadar az. eğer genç olsaydı ve kariyerini inşa etmek için yeni bir meydan okuma arıyor olsaydı bu adımı belki anlamlandırabilirdik. ya da maddi bir zorunluluk içinde olduğu ortaya çıksaydı bunu bir ihtiyaç olarak görebilirdik. ancak bu iki ihtimal de tamamen geçersiz. hem yaşı itibarıyla kariyerinin son dönemindeyken böyle bir transferin ona kazandıracağı hiçbir şey yok hem de maddi olarak herhangi bir sıkıntı içinde olmadığını biliyoruz.
eşinin kendisine söylediği “futbol aklını sakın emekli etme” sözü üzerinden bu kararı açıklamaya çalışmak da oldukça yetersiz ve mantıksız kalıyor. futbol bilgisini ve birikimini aktif bir şekilde kullanmanın tek yolu herhangi bir teklifi kabul etmek değildir. türkiye’de veya avrupa’da farklı kulüplerle yorumculuk veya eğitimcilik gibi daha onurlu ve anlamlı yollarla futbol aklını kullanabileceği birçok alan vardı. hoca onursuzdur demiyorum yanlış anlamayın. sözüm araplara. bu kadar güçlü alternatifler varken al shabab gibi bir seçime yönelmesi hocanın futbol aklını doğru bir şekilde değerlendirdiğini değil aksine heba ettiğini gösteriyor kanımca. nitekim bu karar hem etik açıdan hem de kişisel kariyer ve itibar açısından yanlış bir adım oldu. fatih terim gibi bir ismin futbol sahnesinden philipp lahm gibi çekilmesini isterdim.
