10651
25 yaşında adamım galatasaray'ın fatih hocasız avrupada ve ligde cayır cayır top oyanadığı bi lucescu dönemi vardır. onda da terimli dönem kadar iyi oynamamışızdır.
burak'ı kesebilecek tek adam terim'dir. linnesi ilk maçta yetersiz sabri'nin yerine koyacak adam terim'dir.
10652
galatasaray'ın içinde bulunduğu durum nedeniyle ünal aysal'a giydirirken kendisine hiç giydirmediğimi fark ettim. biraz da terim hakkındaki gerçekleri yazalım. öncelikle kendisi galatasaray kulübünün tarihindeki en büyük başarıları yaşatmış teknik direktördür. bunu inkar eden taş olur zaten. ancak bugün galatasaray'ın bu kadar borcu olmasında da teknik direktör olarak en büyük pay sahibidir terim.
2. terim döneminden başlayayım:
lucescu'nun şampiyonlar liginde çeyrek finalin kapısından luis enrique'nin ofsayttan attığı golle dönen sol beki kulübe toplam maliyeti 27.000 dolar olan kolombiyalı victoria, ön liberosu andreas fleurquin, sağ beki sebastian perez olan gösterişsiz ve düşük bütçeli bir galatasaray'ı vardı. bu takımın başına geçen fatih terim o kadroyu dağıtarak aralarında macar duro, murat erdoğan, volkan glatt, frank de boer, bratu, petre, gabriel tamas vs gibi oyunculardan oluşan tam 30 tane yeni transfer yaptırdı. bu 30 transferin beraberinde gelen sportif başarısızlık galatasaray'a ciddi bir borçlanma ve ekonomik kriz getirdi. merhum özhan canaydın'ın fatih terim'in istediği kadroyu kurmak için altına girdiği o borçlar bugünkü 300 milyon euroyu bulan borcun ilk büyük fitilidir.
gelelim 3. terim dönemine:
elinde emanuel culio gibi gayet cuzi ücrete oynayan mc/ml oynayabilen bence gösterişsiz ama işini çok iyi yapan bir adam vardı. kendi takıntılarından bu adamı hiç denemeden kiralık gönderdi. ardından arda'nın da satılmasıyla sol kanat ihtiyacı olunca albert riera'yı aldırdı. son transferini yaptığını, kendisinden bonservis kazanamayacağımızı bile bile 3 milyon euro bonservis ödedik, artan yaşına rağmen 2.8 milyon eurodan başlayan ve her yıl 200.000 euro zam alan bir sözleşme yaptık. florya'dan yetişen emre çolak riera'yı yedekledi ilk sene. 2. sene sol bekte iyi bir performans gösterdi. 3. sene 1.500.000 euro tazminat ödeyerek gönderdik. culio'ya olan o ön yargı olmasa riera transferini hiç yapmayacaktık. peki riera transferini neden yazdım? çünkü bana göre bugün 50 milyon euroları bulan maaş bütçesinin en temel nedeni 2011 yılında riera ve melo'ya yapılan uçuk kontratlardır.
3. terim dönemi bizim için ekonomimizi düzeltebilmek açısından mükemmel bir dönemdi. fenerbahçe avrupadan 3 yıl men yemiş, beşiktaş feda diye ağlıyor. şeyimizi sallasak şampiyonlar ligine kalıyoruz. biz ne yaptık? feda diyen beşiktaşı, avrupa'dan 3 yıl men edilmiş fenerbahçe'yi geçip şampiyonlar ligine gidebilmek için 2.5 milyon euro yiğit gökoğlan'a, 8.5 milyon euro takımda başarısız olacağı gün gibi ortada olan amrabat'a ödedik. riera transferindeki hatanın birebir aynısını hamit transferinde yaptık. sanki avrupa kupalarında olmayan fenerbahçe hamit'i elimizden kapacakmış gibi uçuk paralar öner. ardından da bruma'ya verilen fahiş bonservisle iyice sıçıp sıvadık.
o dönemde rakiplerimize göre çok ciddi bir avantajımız varken biz 1 milyon euro az harcarsak şampiyonlar ligine gidemeyeceğiz hastalığına yakalanıp harcadıkça harcadık. terim'in ayrılışından sonra ünal aysal bu hastalığı mancini döneminde de devam ettirince gelinen nokta bu oldu.
ünal aysal'ı borçlardan dolayı olmasa bile kulübün parasını gözünü kırpmadan harcamasından, ffp denen şeyi umursamadan davranmasından dolayı çok eleştirdim. mancini'yi ontivero'dan umut gündoğan'dan burdisso'dan dolayı eleştirdim. ama doğruya doğru konuşmak lazım. terim'in de bugün gelinen noktada çok büyük payı var.
10653
merhaba hoca,
2.5 sene oluyor ayrılalı, kovulalı, kaçalı. hangisi doğru, hangisi yanlış? bunlar çok tartışıldı. zaten çok da umursamıyorum artık.
burada defalarca senden nefret ettiğimi yazdım hoca. sadece 1 ayda be hoca sadece 1 ay öncesinde senin için canımı verebileceğim derken 1 ayda sen, nefret ediyorum dedirttin.
ben unutmuyorum hoca, sen de unutma. demirören'le imza atıp şen şakrak gülüştüğünüz gün ağlayanları unutmuyorum ben hoca. çok canımızı yaktın, en az bizi sevindirdiğin kadar canımızı yaktın.
ama insan bu ya hoca, sevinçten ağladığı zamanları da unutmuyor. ne uefa'yı ne kadıköy'de şampiyonluğu. hiçbirini unutmuyor. hiçbir detayı. tribüne gidişini, alev alevdik hoca, sana dokunanı yakar, kavururduk. şimdi mi? sürekli konun açıldığında günahım kadar sevmem diyorum senin hakkında.
sen gittin, kalplerdeki sevgini de aldın öyle gittin. sanki bunca şeyi yaşatmamış gibi bir başkası oluverdin. çok kolay değiştin hoca, çok kolay ayak uydurdun. senin canını yakanlara karşı seni korurken, onların tarafında oldun bize karşı.
ne yapalım hoca, sen gittin bütün sevginle. kalbimizde bıraktığın boşluğu başkalarıyla doldurmaya çalıştık hoca ama bu sefer sana karşı yoğrulmuş bir kinle beraber.
şimdi senin için acımıyor mu hoca? hiç mi değer vermedin sensiz galatasaray'a?
üzülüyorum hocam, senden başkasıymış gibi bahsetmek üzüyor, imparator diyememek üzüyor. senden nefret ediyorum demiştim, nefret falan ettiğim yok. sadece kendimi kandırıyorum. seni günahım kadar sevmiyorum diyordum, ona inanmak istedim. bunları kendime bile yeni itiraf edebildim. çünkü kabul etmek zor geliyordu, bizi yarı yolda bırakan adamı, en değerli varlığımızın üzerinde oyunlar oynayanla aynı masada gülüşerek dalga geçen birini nasıl sevebilirim, yediremedim kendime. biz kimseyi senin gibi sevemedik hocam, kimse de seni bizim gibi sevemeyecek zaten. bütün hatalarına, kalp kırıklığımıza, hayal kırıklığımıza rağmen döneceğin gün yine imparator olacaksın. biliyorum, bunları kendine itiraf edemeyen bir tek ben değilim ama şunu da unutma hocam. sana herkesten çok kızgınız, kırgınız.
10654
kendisi ne zaman takımımızdan ayrılsa, galatasaray'ın mali yapısı çöküşe geçmiş ve kulüp kelimenin tam anlamıyla borç içinde yüzmüştür. 2000'lerin başlarında onca başarıya rağmen kayyumun eşiğinden döndüğümüzü hatırlıyorum mesela. 2004'te bıraktığı enkazdan sonra canaydın'ın taraftarlardan bağış istediğini, futbolculara maaşlarını hakan şükür'ün, hasan şaş'ın ödediğini de biliyoruz ve hakeza 2013'ten sonraki, günümüzde de devam eden durum. eyvallah 2013-14 devre arası transferlerinin de bunda payı vardır ancak kendisinin aldırdığı oyuncuların diğer hocalar gelince gösterdikleri form durumları ve aldıkları maaşlar büyük yük bindirdi kulübe. bunu da zaten her branşta görüyoruz. transferden anlamaması da ayrı bir facia oldu tabi.
ha her zaman vardı tabi borçlar ama kendisi her gelip gittikten sonra ayrı bir battık. yazıldı mı bilmiyorum ama dikkate değer bir konu.
10655
yıl olmuş 2016 halen bu adama taktik bilmiyor, sadece gaza getirmekle, iletişimle başarılı oluyor diyenler var. takıma bi emekli general getirelim o zaman ondan daha iyi gaza getirecek adam olur mu? yapsın bizi şampiyon.
kendisi hamzaoğlu ile karıştırılmamalıdır. oyunu okumayı bilen, yardımcı ekibin öneminin farkında olan ve yanına hep en doğru ve en iyi isimleri getiren, idman-kondisyon çalışmalarını her zaman doğru yapan kısacası işinin kurdu bir hocadır. bugün bence kendisinin gidip de başarısız olacağı bir takım yoktur. yeter ki kimyası uyuşsun. ancak galatasaray'ın başındayken federasyonun teklifini kabul etmesi benim açımdan kabul edilemez birşeydir.
döneminde takıma dahil olan futbolcular ;
muslera
eboue
riera
sercan yıldırım x
yiğit gökoğlan x
tomas ujfalusi
melo
engin
necati
ceyhun x
selçuk
elmander
amrabat
sneijder
burak yılmaz
hamit altıntop
dany x
drogba
furkan özçal x
cris
bruma
chedjou
umut bulut
evet arkadaşlar 2.5 sezon takımda duran bu hocanın takıma dahil ettiği futbolcular bunlar ve tamı tamına 23 kişi. hocanın ayrılmasının üzerinden de 2.5 sene geçti ve o zamandan bu zamana yaptığı transferlerden burak'ı da sayarsak yanında muslera, selçuk, sneijder, hamit, chedjou, umut ile beraber 7 kişi halen takımda görev alan ve genellikle onbir oyuncularıdır. düşünün neredeyse 5 sene önce getirdiği adamlar bile 11 oyuncusu halen. kalan 16 isimden sadece 5 tanesi yanlış transfer bana göre. çelişkili olan amrabat parasını çıkartan hatta bizim salak gibi ucuza satıp elin malaga'sının üstüne fiyat koyup watford'a saldığı bir isim. bruma ise her türlü geldiği fiyata satabileceğimiz bir topçu ve işlenirse halen çok daha değerli bir oyuncu haline gelebilir. cris bedelsiz geldi, bir sezon boyunca rotasyonda sakince işini yaptı ve gitti.
ayrıca şuanda beğenmediğimiz hamit, burak, umut, selçuk, eboue gibi isimlerin hepsi de kendi döneminde %101'ini aldığı ve canavar gibi oynayan futbolculardır. şuanki yaptıklarıyla kıyaslanmamalıdırlar.
10656
futbol endüstrisinin iyice büyümesi ve transfer ücretlerinin şişmesi özellikle son 10-15 yıllık periyotta kademeli olarak artan bir hadise. daha öncesinde söz konusu bedellerin şeffaflığı ve ölçeği farklı bir yapıdaydı. terim'in de bu bahsettiğim dönemin büyük kısmını milli takımda veya işsiz bir şekilde geçtiğini düşünürsek para harcama konusunda üst sıralarda olmaması şaşırılacak bir hadise değil. zira isim olarak kendisiyle karşılaştırılamayacak teknik direktörlerin dahi daha fazla para harcaması, son dönemlerde daha aktif olmalarından kaynaklanıyor.
96-2000 arası galatasaray'ı avrupa'nın en büyük takımlarından biri konumuna getiren, italya'nın büyük takımlarında görev alan bir teknik adamın; 2011-2013 arasında, kısa sayılacak bir dönemde toplam harcamalarının büyük çoğunluğunu yapmış olması (45 milyon euro dolayında) futbol piyasasının nasıl değiştiğinin bir çeşit özeti aslında.
10657
euro 2016 için volkan demirel'i milli takıma çağırırsa fan sayısında büyük bir düşüş yaşayabilecek teknik adam.
10658
milli takımı tüm türkiye sahiplensin diye göbeklerini çatlatırken cesaret edip de volkan demirel'i euro 2016 kadrosuna almaz, alamaz. benim bildiğim terim zaten takımını yarı yolda koyan adamın yüzüne bakmaz.
10661
eşi benzeri olmayan adam. maalesef. türk taraftarının görmek istediğini oynatan adam işte. çok iyi değil belki oynattığı, taktiksel noksanlıkları da olabilir ama en cazip oyunu kendisi oynatıyor işte. o varken biliyoduk ki puan kaybı olsa bile takım elinden geleni yapmıştır zaten. gittiğinden beri bir kopenhag maçı var mancini'yle oynadığımız. daha da oyun yok eylül 2013'ten beri.
sahada istediğimizi oynayamıyoruz o yokken. dilerim kendisinin bize hissettirdiklerini yaşatacak birisini bulabiliriz.
he yazdıklarım gelsin artık olarak algılanmasın. bir tercih yapmıştır ve onun sonuçlarını hepimiz yaşamaktayız. küme düşşek dahi istemem gelmesini, sindiremem de. ama gerçekler acı işte bazen.
10662
her oynanan kötü futbol sonrası ah keşke kulübe de ayakta olsa dedirten. ama gel gör ki kendisi egosuna yenik düştü aynı aysal gibi. olmasaydı sonumuz böyle :(
(bkz: aysal, terim geri dönsün kampanyası :( )
10664
gelen başarısızlıkların ardından sürekli akla gelen adam işte. benim geliyor en azından, kimseyi suçlamıyım.
10665
egosunu kontrol altına alabilseydi bugün üst üste 5. şampiyonluğumuza koşuyor olacağımızdan emin olduğum teknik direktör.
ama usta bu adam hep başkanlarla takıştı. başkan yahu. kulüplerin 1 numarası. sen onların önüne ne yapsan geçemezsin. geçmemelisin zaten. fiorentina'ya gitii başkanla takıştı, milan'a gitti başkanla takıştı, en son bizde ünal aysal'la takıştı.
zorun neydi amına koduğumun yerinde lan. kral gibiydin burada. 20 milyon taraftar sana "baba" gözüyle bakıyordu. avrupayı sallamaya başlamıştık. real'den 6 yediğimiz maçın ilk yarım saati türk futbol tarihinin zirve oyunuydu. belki yine çıkardık gruptan. chelsea'ye öyle daha baştan teslim olmadan son saniyeye kadar acı çektiridik. geçen sezon ki grubu bile zorlardık senle. bu sene ki grubu muhtemelen lider tamamlardık.
ama sen ne yaptın. "ben eleman değilim" dedin. buna gerek yoktu aga. sen bizim gözümüzde eleman değildin ki zaten. göz bebeğimizdin bizim. ne vardı alttan alsaydın. ne vardı "ben kalmak istiyorum ey galatasarylılar, ama bunlar benim altımı oyuyor" deyip topu bize atsaydın. ulan o zaman senin kılına dokunanı çıkarır mıydık arenadan. aysal bile olsa bu.
sanki koskoca ülkede milli takımın başına geçecek senden başka adam yoktu anasını satayım. fener haşortmanlıyı verseydi, trabzon şenol güneş'i bıraksaydı, bursa ertuğrul sağlam'a yol açsaydı da sen gitmeseydin lan.
10666
winter is coming!
kronolojik sıra;
mayısda kongre,
yeni yönetimin hocanın kapısına gitmesi,
hocanın turnuva bitsin öyle görüşelim demesi,
hocanın gelişi,
şampiyonluklar, başarılar..
ben kimse istedi diye imza atmam,
ben bu kulübe yönetici olarak dönerim.
kapanış!
10667
bana şekerpare filmindeki bir repliği hatırlatan teknik direktör.
"oğlum bizim işimiz asayişi önce bozup sonra usülüne göre düzeltmek değil mi?"
10668
artik galatasaray'da teknik direktör olmak isteyeceğini düşünmediğim eski hocamız.
çünkü milli takımda keyfi yerinde, ayda bir maç oynuyor, fazla yorulmuyor, parasını alıyor.
tüm bunları geçtim, galatasarayimiz mali açidan kötü durumda, boyle geleceği belirsiz bir takıma niye dönsün..
10670
umarım galatasaray'ın kapısından bir daha adım atmaz. böyle dedikten sonra da düşünüyorum, kafam çalışmaya başlıyor. kesin gelir euro 2016'dan sonra. galatasaray ve yönetimlerine de yakışan budur. sonra gelsin romantik konuşmalar, gitsin kısa vadeli başarılar. itibar ? aslolan galatasaray beyler ne itibarı...
10671
babam gibi sevdim lan seni, babam. senin kızına salladılar benim canım acıdı lan, sana yabancı madde attılar ben kanadım lan. gittin ya mutlu musun şimdi? takımın eline düştüğü çakallardan memnun musun söylesene hocam? hocam allah belanı versin ben seni çok sevdim lan. hocam allah belanı versin ben seni çok özledim lan. hocam allah belamı versin ağlıyorum ben hocam! hocam saha da yürüyorlar hocam! hocam mücadele yok hırs yok azim yok yok hocam yok! ruhumuzu çaldılar hocam boş bedenlerle top oynuyoruz hocam!
10674
galatasaray'ı bırakıp tüpçü panpasını seçtiği günden beri bendeki her şeyi bitirmiş olan tayyip erdoğan sevici yeni türkiye teknik direktörü.
10675
bana giden gitmiştir, gittiği gün bitmiştir dedirten ex teknik direktörümüz. evet kendisi sağolsun bize çok şey kattı, başarıdan başarıya uçurdu, zaferlerimizin bir çoğunda onun imzası var ama artık bu devir kapanmıştır benim nezdimde. kendisine parayı mı, ünvanı mı, siyaseti mi artık her neyi seçtiyse o yolda başarılar dilerim.