kendisi takımdan "kovulduğunda" gönderiliş biçiminden dolayı, yönetime ağır ağır saydırmıştım. hala daha saydırırım o ayrı. gitmesine ise hiç üzülmemiştim, benim düşünceme göre de bir kan değişimi olması gerekiyordu ama böyle değil. bu gitmeyi hem kendisi hem ünay aysal istemişti zaten. bunu hepimiz farkındaydık. ama gelelim asıl meseleye: bu demirören ve ekibi sana kupayı vermek için elinden geleni yapmadı mı? bu adamlar senin kupa törenlerinde ne hallere girdiler, nasıl davranış gösterdiler bunun farkına varmadın mı? bu adamlar seni "itibarsızlaştırmaya" çalışmadılar mı? ne oldu fatih terim hani konuşacaktın onlar hakkında? ne oldu? neden sustun? hani sen güçlüydün? yoksa gücün yetemedi mi bunlara? itibarsızlaştırma konusunda başarılı olamaz dedin ama yoksa başarılı oldular mı? hadi şimdi de çıkıp desene, ben konuşacaktım zamanı şimdi diye. çat çat çat söylesene yüzlerine karşı? yapabilir misin?
yönetimi savunmadım, savunmayacağım da o ayrı. ben başkan olsam, benim teknik direktörüm, hatta teknik direktörümden de öte efsanem, kalkıp o adamlarla görüşüp masaya oturursa, ben de ipini çekerim. iki iki daha dört. haa görüşmesi için izin verilmeseydi deniliyor. ben de verirdim. verirdim çünkü "aslolan galatasaray" diyen adama güvenirdim. onlardan cevaplarını sağlam bir şekilde alsınlar diye izin verirdim. benim için fatih terim, "imparator fatih terim"di. benim için hayatımda rakı masasında oturma, sohbet etme hayali kurduğum bir kişiydi ama taa ki o ilk imzayı atıp, o ekiple ve o ekibin elemanı olana kadar. kendi adıma fatih terim o gün bitmişti. efsanemizdir, yaptıklarını inkar etmek kimse içn mümkün değildir ama "imparator" olarak bağıracağım bir kişi de değildir. demirörenle, daha doğrusu kader arkadaşıyla mutluluklar. tencere- kapak.
edit : profesyonel, eski teknik direktörümüz. takımdan kovulmuştu, boştaydı diyenler; fenerbahçe'ye gitseydi de aynısını diyebilecekler miydi? yoksa "bu alemde para büyük ihtiyaç" diye bağırırlar mıydı? (bkz:
emre belözoğlu)