siyasi iradeye boyun eğerek, isteklerini kabul ederek, biyat etmiş,
kendi takımının maddi manevi içine etmiş, siyasi irade istediği için tff başkanı olmuş, şikeyi şikecileri ve fenerbahçe'yi koruyup kollamak için can siperhane çalışan ve bunu görev edinen demirören'in federasyonunda çalışmayı kabul etmiş,
''mayıs'a kadar sözleşme yapmam, imzalamam'' derken daha kasım ortasında cukkanın sağlam olduğunu görünce 25-30 milyon € gibi bir paranın garantisini alınca, e arkasında çok sevdiği başbakanı da olunca 7 yıllık sözleşmeye güle oynaya imza atmış..
eski teknik direktörümüzdür...
''fatih terim adalaetin olduğu yerde vardır'' deyip, adaletsizliğin kralını yapan adamların yanında saf tutmasını bugün attığı imza ile perçinlemiştir...
ama iki konuda istikrar abidesidir kendisi..
her zaman güçlünün yanında saf tutmayı bilmiştir, 15 sene öncenin şartlarıyla mesut yılmaz'ın, mehmet ağar'ın yanında saf tutmuştur, bugünün şartlarıyla recep tayyip erdoğan'ın yanında saf tutmaktadır, belki bir 10 sene sonra mustafa sarıgül'e methiyeler düzerken görürüz ekranlarda kendisini tff başkanı olarak... kısacası gücü ve güçlüyü sevmektedir, tıpkı
''ne zaman çağırdılarsa geldim, koş dediler koştum'' demesine rağmen, adnan polat'ın teklifini kabul etmeyip, ünal aysal'ın teklifini kabul edişi gibi, çünkü polat çağırdığında güçsüzdü gidiciydi altı oyuluyordu...
ikinci konuda her zaman başkası hatalıdır suçludur kabahatlidir, ilk gidişinde f.süren, fiorentina'da gori, milan'da kendisini sevmeyen oyuncular, ikinci galatasaray döneminde iyi oynamayan oyuncular, milli takım'da basın, üçüncü galatasaray döneminde başkan... giderken de ağlar, gözleri dolar, iki romantik cümle söyler aslolan galatasaray gibi, ben sizin babanızım gibi, ben galatasaray ile yaşıyorum gibi faturayı başkasına keser, çeker gider...
neyse uzatmayayım...
aslolanın güç ve para, gerisinin ise teferruat olduğunu bugün milyonlarca galatasaray'lıya öğrettiğin için teşekkür ederim,
helal olsun sayın hocam...