resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:70
Uyruk:Türkiye
  • 4276
    1- fatih terim , ülke futbolunda gelmiş geçmiş tek adamdır. kulağı duymayana, bacağı tutmayana kadar da böyle kalacaktır. en büyük odur. hiç kimseyi yerine koyamam. dedim, anlayın kelime manasında kullanıyorum, tek adam. 2. adam yok bu yüzden tek adam, yerine kimse geçemez, rıza göstermem..
    2-hakan şükür, galatasaray'ın başına geçip, şampiyonlar şampiyonu yapmadan da 2. adam çıkmayacak. bu olasılığın gerçekleşmesi için hakan şükür'ün galatasaray başına geçmesi gerekir.
    3- böyle bir olasılığın gerçekleşme ihtimalinin oluştuğu anda, 1. madde uygulanır.
  • 4282
    sonunda formayi daha cok hak eden yekta kurtulus'a formayi verdigi icin kendisine tesekkur etmiyorum. gidip yekta'da ve taraftarlarden ozur dilemesini bekliyorum aylardir yaptigi bu haksizlik icin. adamcilik yapmaktan vazgecmesi icin kendi adamlarinin sicmasi gerekiyor ve yumurtanin topuga dayanmasi gerekiyor. yapma boyle hocam biz senin iyi yonlerini cok.seviyoruz. inat etme aylardir yirtindik burada emre'den orta saha olmaz diye. ayrica keske yekta'yi sag acikta da kullanabilecegini biri gidip ona soylese. milan baros'u da galatasaray'in menfaatleri icin antrenmanlara alip bu forvet yoksunlugunda alabilecegi maksimum verimi almasi gerekiyor. cunku herkes fatih terim'in isine gelirse eger elindeki malzemeden maksimum verimi alabilecek gercek bir kadro ve futbolcu muhendisi oldugunu biliyor.
  • 4283
    hep keşkeler içinde kalıyoruz.

    keşke 2ekim 2012 galatasaray braga maçında hücumda o kadar yığılmasaydık da selçuk-burak gollerini kovalasaydık, keşke 23 ekim 2012 galatasaray cluj maçında hava topları için cris oyuna alınsaydı, melo sezon başından beri formsuz, keşke yekta daha önce takıma girseydi...

    maç sonrası böyle yorumlar yapılması kısır bir iş. evet ama türk futbolunda bu tür düşünmekten kaçamıyorsun.
  • 4285
    fatih hoca, sakatlıkların etkisiyle de olsa doğru yolu buldu ve takımdaki yedek isimleri denemeye başladı. takımdaki oyuncular arasında formasal anlamda bir rekabet gerekiyor. o hafta kötü oynayan yedek kalacağını bilmeli. kimse kendini popstar gibi hissetmemeli takımda. bu ister melo olsun, ister hamit, ister ahmet, ister mehmet. arada sürpriz kadro da çıkmalı ilk 11 olarak. yedekte ceyhun mu var, dene. yekta mı var, dene. sabri mi var, dene. amaç onları da oyunda tutabilmek ve kimseyi takımdan soğutmamak küstürmemek. adalet dağıtmak demek istemiyorum çünkü fatih hoca'nın adalet dağıtımı konusunda dikkatli olduğunu biliyorum. demek istediğim kalıplara bağlı kalınmamalı. kötü giden bir şeyler varsa kötüde ısrar edilmemeli. neyse lafı uzatmadan bu şekilde alternatif arayışlarıyla devam edilirse, kazanan galatasaray olur. *
  • 4289
    yıllarca total futbol, 4-3-3, lincoln, keita, kewell diye dilendin hele bir otur soluklan artık. şampiyonlar ligi'nde yapamıyor dedin ama 6 yıldır oynayamadığını camia olarak unuttun herhalde. deplasmanlara gitmeyen yıldızlar zaten gitmişti. , umursamaz yerlileri kovdu, kazanmayı unutmuş camia'yı tekrar hayaller kurmaya başlattı. ama sen hala yok sistem değişsin, o gelsin bu gitsin , şu herif neden yedek, neden kadro dışı diye sallayamazsın. çünkü türkiye'de yaşayanlar gibi balık hafızalısındır. bu adam gelene kadar kümede kal galatasaray, büyük maç kazanmayan galatasaray, şampiyonluğu unutan galatasaray izliyordun. geldin şampiyonlar liginde seyrediyorsun galatasaray'ı. geldikten sonra 3 kupa oynandı türkiye liginde ikisini o kazandı. * 40.000 kombine satmışsın takım gene kaybetmeyi ilk dakikadan kabul etseydi taraftar bu kadar ilgi gösterir miydi. fener maçlarını fark olmasın diye izliyordun galatasaray'ı, şimdi fenerliler izliyor fark olmasın aleyhimize diye derbileri. * sen hala düşmanca kimi kazandırdı futbolcu olarak, ne kazandırdı teknik direktör olarak, diye saçmalama peşindesin. adam ülkedeki bütün teknik direktörlerden daha vizyoner düşünüyor, hala at gözlüklü diyorsun. 3 yıldız kazanmışsın bir tanesi ona ait. diğer takımlar avrupa'da tur atlamayı başarı sayarken kupayı kazandırır rakipleri kötülenir. uefa süper kupasını kazandıran lucescu bile teşekkür eder, bu onun takımıydı der. kurdukları takımlar bir şekilde başarılı olur. ezeli rakibin olarak iddia edilen feneri paspas eder. gene yaranamaz. ne istiyorsun sen anlamıyorum ki. şunları başaran adamı en fazla neden böyle yaptın diyebilirsin en fazla. öyle küçümseyerek eleştiremezsin. ayrıca kimsin sen, ne başarı elde etmişsin de sallama yetkisi görüyorsun.

    6,5 yılda 5 şampiyonluk, 2002-2003 şampiyonluğunu nasıl kaybettik. araştır sözlükte.
    4 türkiye kupası. *
    1 uefa kupası *
    3 türkiye süper kupası

    kazandırmış. futbolcu olarak üst seviyeye çektiği isimleri 1996-2000, 2002-2004 ve 2011-∞ kadrolarını bularak bakabilirsin.
  • 4295
    halen kendisine "sürekli defans yapsın kontraatak oynatsın" dendiğini zannedenler var. yahu, fatih terim'e şu an baros mevzuusu hariç tek bir eleştiri var o da gereğinden fazla hücum ettiği. arkayı çok boş bıraktığı. kimse cluj gibi kapansın demiyor zaten ama şampiyonlar ligi maçlarına nasıl ki manchester united lig kupası'na çıkar gibi çıkmıyorsa, sen de akhisar maçına çıkar gibi çıkmayacaksın. elbette fatih terim hatasından ders çıkaracaktır, bu deneyim ve yetenekteki hoca ders çıkartır. ancak bu bir gerçek, şu an böyle bir yanlış var ortada. komik olan, halen bunu çarpıtıp, insanların fatih terim'den kontratak futbolu beklediğini söyleyip söylenenler var. yapmayın gözünüzü seveyim.

    öte yandan, lucescu'yu da klasik bir kontratak hocası, zayıf takım hocası gibi göstermek ayıptır. bu gün real madrid de yeri geliyor kapanıyor. lucescu da bunu yaptırtıyor. shaktar on kişi yaslanıp rakip takımın gelmesini bekliyormuş gibi konuşmanın alemi yok. birini övmek için başkasını yerin dibine batırmaya hiç gerek yok. fatih terim ve mircea lucescu, farklı stillerde iki büyük hocadır.
  • 4298
    ne zamandır yazmak istiyordum, yoğunluktan fırsat olmadı bugüne kısmetmiş. hani deniyor ya fatih terim şampiyonlar ligi'nde çok başarısız falan, ben de kendi çapımda inceledim fatih terimli 4 senemizi.

    fatih terim'le cl'ye ilk katıldığımız sene 97-98 sezonu. sene başında kadromuza osman coşkun, mehmet gönülaçar ve popescu'yu katmışız. devre arasında ise ilie'yi valencia'ya satmışız. transfermarkt'e göre net transfer gideri şuan ki hesapla 1m euro. ön elemede sion'u iki maçta da 4-1 yenerek gruplara katılmaya hak kazanmışız. grubumuzda bir önceki senenin cl şampiyonu b.dortmund, o zamanların en iyi ligi olan italya'nın 96-97 sezonu ikincisi parma-kadrosunda buffon(daha 19 yaşında), sensini, cannavaro, thuram, fiore, dino baggio, giunti, mario stanic, blomqvist, enrico chiesa ve hernan crespo gibi oldukça iyi futbolcuları barındırıyor- diğer ekip ise sparta prag, çek ligini şampiyon tamamlayarak gelmişler ve o yıllarda çek ekolü denen şeyden sıklıkla bahsedildiğini hatırlayanlarınız vardır. bizim açımızdan çok parlak bir performanstan bahsedemeyiz ancak oldukça genç(yaş ortalaması 24.38) ve yeni sayılacak bir kadroyla 4 puanla grupta sonuncu olmamızı büyük bir başarısızlık olarak nitelendirmek mümkün değil.

    97-98 sezonunda da türkiye ligi'ni şampiyon olarak tamamlayan galatasaray'ın transfer dönemindeki en önemli iki transferi taffarel ve 22 yaşındaki hasan şaş. bu arada filipescu takımdan ayrılıyor. 98-99 da ön elemede bu sefer bir başka isviçre ligi ekibi olan grasshopper'ı 2-1 ve 3-2 ile geçtikten sonra 97-98 sezonu seria a şampiyonu ve yine o sezonun cl finalisti juventus, 97-98 sezonunu la liga'da ikinci tamamlayan athletic bilbao ve norveç ligi şampiyonu rosenborgla eşleşmişiz. grupta puanlar oldukça eşit dağılmış, juventus galatasaray ve rosenborg 8 puan alırken athletic club 6 puanda kalmış. averajlara göre grup ikincisi olmamıza rağmen o zamanki cl prosedürüne göre 6 grubun 1.leri direkt çeyrek finale çıkarken(evet o sezon şampiyonlar ligi son kez 6 grupla oynanıyor) en iyi 2 grup ikincisi de yine çeyrek finale çıkma hakkı kazanıyor. en iyi grup ikincileri sıralamasında galatasarayımız real madrid ve manchester united'in arkasından üçüncü olarak çeyrek finale çıkma şansını kaybediyor. bu arada not etmekte fayda var, man utd o sezonun cl şampiyonu. oldukça düz bir mantıkla galatasaray'ı 24 takım arasında 9.sıraya koyabiliriz. bu arada juventus maçları öncesinde yaşanan sıkıntılardan bahsetmiyorum bile.

    99-00 sezonu, zaten birçoğumuzun çok iyi hatırladığı ve hep hatırlamak isteyeceği türk futbolunun gurur yılı. tabi bu gurur yine galatasaray'a ait. her neyse, bu sene başında kadromuza türkiye ligi'nden çok sayıda takviye yaparken(sergen yalçın da bunların arasında) yabancı olarak defansta çok çabuk yerini benimseyen ve hepimizin çok iyi hatırladığı capone ve uefa kupasını kazanma şansına erişen brezilyalı forvet marcio da bu sene kadroya katılıyor. rapid wien'i 3-0 ve 1-0 ile geçtikten sonra grubumuzda bir önceki senenin serie a şampiyonu ac milan, premier league 3.sü chelsea ve bundesliga 3.sü hertha berlin var. oldukça dişli olan bu grupta milano ve londra deplasmanlarında 1 farklı mağlubiyetlerimize rağmen(chelsea'ye karşı olan da taffarel kırmızı kart görüyor) taffarel'in cezalı olduğu maçta chelsea'ye ali sami yen'de 5-0 mağlup oluyoruz. buradan sonra ise herkes tüm ümidini kesmişken hertha berlin'i almanya'da 4-1 yenerek namağlup avrupa serimize başlıyoruz. bu arada grup ikincisi hertha berlin'le aramızda sadece 1 puan var ama sanırım herkes aradaki 1 puandan dolayı oldukça mutludur.*

    benim yaşlarımdaki renktaşlar yukarıda anlattıklarımı zaten en az yarı yarıya hatırlıyordur, yaşça büyük abilerimizin de bunları gözü kapalı yazabileceğini tahmin ediyorum. türk futbolu çok yukarıdaydı da fatih terim ondan mı başarısız kabul ediliyor bu kadar az harcamayla böyle zorlu gruplarda 2. ya da 3. olduğu için? e peki nereden türedi bu fatih terim şampiyonlar ligi'nde çok başarısız, ah lucescu olsaydı diyen arkadaşlar? mircea lucescu çok büyük bir taktisyen, ona kesinlikle sözüm yok ama (bkz: mircea lucescu/#1082486) gayet güzel özetlemiş shakhtar donetsk'in yıllara yayılmış avrupa macerasını. yani büyük harcamaları kolayca yapabilen ve yabancı sayısı konusunda problemi olmayan shakthar da öyle bir anda mucizeler yaratmadı.

    hangi birimiz söyleyebilir ki fatih terim 96'da galatasaray'ın başına geçtiğinde elindeki kadronun çok iyi olduğunu? hep o dönem ki yerli kadrosunun çok iyi olduğunu söylüyoruz ama o kadrodaki yerlilerden hakan şükür dışında hangisini o zamanın beşiktaş'ı ya da fenerbahçe'sine koysaydık, onlar da bugün adı hatırlanmayan yerli futbolculardan olacaklardı muhtemelen. dünyada adı anılmayan türk altyapısının bu ürünlerini 4 yıl içince henry'e, overmars'a, vieira'ya karşı onlardan aşağı kalmayacak hatta motivasyon ve istek bakımından çok daha yüksek futbolcular haline getiren kimdi peki? hepimizin taptığı hagi geçinilmesi çok kolay bir futbolcu muydu? vatandaşı lucescu'yla bile sorunlar yaşamadı mı? hagi'den 4 sene boyunca maksimum verimi alan fatih terim değil miydi?

    şimdi bu adam gelmiş, senin hiç bir maçta puanı garanti olmayan, ligde uzun süre düşme potasının yakınında takılmış, hiç bir futbolcusunda özgüven kalmamış takımını alıp ilk senesinde ligde açık ara farkla şampiyon yapmış, üstüne bu bir senede o takımı deplasmanda man utd'ye başa baş oynayacak hale getirmiş sen hala bık bık bık ötüyorsun. çocukları anlarım da aralarında bir de eski galatasaraylılardan olduğu iddia edilenler var, sonra da biz bunlara saygı duyacakmışız. adam fatih terim'e saygı duymuyor ama ben ona saygı duyacağım, bak sen. onun için bırakın eleştirmek için bahane aramayı, oturun ve bu adamın projesini en başından tekrar yakalamanın keyfine bırakın kendinizi. çünkü adım gibi eminim ki bu yönetim bölünmeden fatih hocanın arkasında durmaya devam etsin, hoca, türk futbol tarihinin en büyük ismi, 3 yıl içinde yine bize başarıların en büyüğünü yaşatacak.
  • 4300
    http://alkislarlayasiyorum.com/...how-fatih-terim-1994

    1994 senesinde ibo şov'da kendisine sorulan bazı sorular;

    "hiç kırmızı kart gördünüz mü?"

    "galatasaray'dan başka takımda oynadınız mı?"

    o zamanlar internet, wikipedia falan yok tabi, bilgi birinci ağızdan öğreniliyor :(

    sahi bir 1994 günü evde oturuyorsun, aklına bu sorular geliyor, cidden nasıl birden öğreneceksin ki?

    bu arada en beğendiği oyuncu marco van basten imiş, o dönem elbette... sonra kaka girdi devreye, onu biliyoruz :(

    en sevdiği şarkı da; "dönülmez akşamın ufkundayız".
App Store'dan indirin Google Play'den alın