resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 34651
    değeri 10 sene sonra anlaşılacak hocamız. sana yapılan muamele şu sözlük yazarları içinde iş yaşantısında birine yapılsa 50 defa istifa eder ya da sermayenin kölesi olurdu. sen olmadın helal olsun sana.

    düşünsene her sene takımın değişiyor kiralıpın biri geliyor öteki gidiyor, başkasının oyuncusuna 1 maç ceza verilirken senin oyuncuna 8 maç veriliyor, başkasının hocasına 1 maç verilirken sana 8 maç veriliyor, patronların arkanda durmuyor, millete yapılanın 10 katı sana yapılırken herkes gözünü yumuyor, 6 ay önce milli takıma seçilen oyuncularına kendi takım taraftarın ve medya çöp muamelesi yapıyor.

    şartlar eşitken gel hocam birde, millet kaçacak delik arasın.
  • 34652
    görevden ayrıldığı/kovulduğu 4 döneminin 3ünde:

    taffarel
    capone - bülent - popescu - hakan ünsal
    emre - suat - okan
    hasan şaş - hakan şükür - gheorghe hagi

    muslera
    eboue - chedjou - semih - riera
    engin - selcuk - melo - amrabat(bruma)
    burak - drogba

    muslera
    boey - nelsson - marcao - aanholt
    berkan - taylan - cicaldau
    morutan - mohamed - kerem

    şeklinde enkazlar bırakmış efsanemizdir. bu vesileyle allah kendisinden de bıraktığı bu enkazlardan da razı olsun.

    galatasaray sözlük herkesin az çok galatasaray tarihine hakim olduğu bir mecra arkadaşlar. gerçekleri eğip bükmek suretiyle algı oluşturmaya çalışmak twitter'daki ergen tayfa üzerinde işe yarayabilir ama burada işe yaramaz. *
  • 34654
    kendisi hakkında bi konu üzerinde çok haksız eleştiriler yapılmış efsanemiz.

    bu konu kendisinin herhangi bir teknik direktör yetiştirmemesi. hocanın son 3 sezonluk performansını, kadro tercihlerini, açıklamalarını her şeyini geçtim de bi ara sadece neden teknik direktör yetiştirmiyor ? 30 yıllık efsane bi tane hoca çıkaramıyorsa yazıklar olsun gibi şeyleri görüyordum bi ara sözlükte ve twitter gibi mecralarda. amacım yeni bi tartışma başlatmak değil aksine üzerine gidilen haksız bi konuda yazamadığım zamanın telafisini yapmak. dünyada hangi teknik direktörün yeni bir teknik direktör yetiştirmek gibi bi amacı olduğu görülmüş gerçekten bilmiyorum çünkü öyle bir şey yok. ben dünyada hiçbir teknik adama neden yeni bir hoca yetiştirmiyorsun sen ne biçim adamsın istifa! dediğini duymadım ama fatih hoca için koskoca galatasaray camiasından bi tane adam yetiştiremedi diye çok eleştiri gördüm. bir teknik direktörün tek bir amacı vardır: takımını başarılı yapmak. kulüp büyük bi kulüp ise şampiyonluğa oynayıp bütün kupaları silip süpürmek, kulüp orta sıra ise amaç kulübü ilk 10 içerisinde başarıyla tutmak, kulüp küme düşme potasındaysa amaç kulübü kümede tutmaktır. teknik direktörlerin görevi budur, hocalar altyapıdan oyuncu çıkartmakla ve saydığım şeylerle yükümlüdür yeni bi teknik direktör yetiştirmek değil. sevindiğim nokta artık bu haksız ve saçma eleştiriler artık olmuyor neyse ki. galatasaray'ın yaşayan en büyük efsanesini itibarsızlaştırmak için bu kadar çaba harcayan bi kesim gerçekten görmedim hayatımda. yanlışlarını, inatlarını, sorunları eleştirelim de ilgi alanı olmayan şeyler üzerinden vurmayalım arkadaşlar lütfen tek isteğim bu.
  • 34655
    https://youtu.be/9_GG_cngZv4

    bundan aşağı yukarı 10 yıl evvel bile oldukça genç görünüyor. zamanın yenemediği, bitiremediği hiçbir şey yok. kim olursa olsun zamanın acımasız koridorundan geçtiğinde harap oluyor.

    geçmişe dönüp bakıyorum, 1996'dan beri tam olarak 25 senenin tamamında fatih terim'in ya kendisi ya gölgesi var. 1996'dan önce galatasaraylı olmuştum. o efsane şampiyon kulüpler kupası yarı finaline dair kafamda tek bir an var. onun dışında esip gürleyen beşiktaş, türkiye'nin en çok şampiyon olmuş takımı fenerbahçe ve arada bir yerde galatasaray hatırlıyorum. benim neslimden olan her galatasaraylı için fatih terim-galatasaray ikilisinin bir çocuğun masum iç dünyasındaki yeri bellidir. ergenliğe yeni yeni adım attığımız çağlar, bazı şeylerin nasıl ise hep öyle gideceğine dair kafada oluşan yanılgılar derken fatih terim-galatasaray ikilisi bir araya geldiğinde asla yenilmezdi bizim için. o dört senelik periyodu ilk ergenliğinde veya o civarlarda yaşamış olan herkes için bu durum böyledir. zaten 90'larda en mutlu çocukluğu da br şekilde galatasaraylı çocuklar geçirmiştir. çünkü bizim "fatih terim"imiz ve "hagi"miz vardı, onların yoktu. bizim fatih hocamıza aziz yıldırım dünyaları teklif etmişti de fatih hocamız elinin tersiyle itmişti. ne kadar zora düşersek düşelim, ne kadar geri kalırsak kalalım fatih hoca bir şekilde üstesinden gelir, bir şekilde geri dönüp noktayı koyardı. defalarca yaptı da. ne zaman geri düşse bir şekilde topladı. bu adam futbolu hayatının parçası yapmış milyonlarca galatasaraylı gence o kadar umutlu bir gençlik yaşattı ki bunun bir muadili yok.

    ben lucescu'yu da çok sevmiştim. o mütevazı adamın o 2001 yılında ellerinden çalınan şampiyonluğunu, o 2002 yılında toplama takımla kazandığı şampiyonluğu ve liverpool-barcelona-roma grubunda son maçta ofsayttan yediğimiz golle elenmesini görünce luce'yi de çok sevmiştim. özhan canaydın "tüm galatasaraylıların gönlündeki hocayı getireceğim" dediğinde lucescu'nun sırtından hançerlendiğini düşünüp çok üzülmüştüm. gelen isim fatih terim değil de başkası olsaydı belki o yaşımda galatasaray'la arama mesafe girecekti ama sonuçta geri gelen fatih terim'di. ben sırf fatih terim için fiorentinalı oldum, hala da elimden geldiğince takip ederim viola'yı. orhan erdemir'e düşman olmuştum sırf fatih terim yüzünden. türkiye'de en beğendiğim hakemdi öncesinde. cecchi gori kankam oldu, berlusconi hocayı kovdu diye nefret ettim, hâlâ efsane 11'lerimin değişilmez adamı olan filippo inzaghi'ye karşı bilendim. bütün bunları iki sene boyunca bir gence yaptıran adam, bir araya geldiğimizde yenilmemizin mümkün olmadığı adam geri gelmişti ve luce'ye ne kadar üzülsem de fatih terim'e kızamamıştım, hatta sevinmiştim.

    berbat bir ikinci dönem geçirdi. fenerbahçe'nin elindeki en büyük kozu onlara verdi. saçma sapan bir transfer sirkülasyonu oldu hattâ, sayısız topçu geldi gitti, bir şeye derman olamadı. fatih terim'in gittiği günü hatırlıyorum. özhan canaydın baskılara dayanamamış ve görevine son vermişti. o kadar berbat durumdaydık, adeta yerlerde sürünüyorduk ama bana koyan fatih terim'in gitmesi olmuştu. çünkü o gidiş, "yenilmezliğin" de son bulduğunun kabulü gibi gelmişti. fatih terim bile yenilmişti, o zaman biz nasıl kazanabilirdik ki artık? (allah gerets'ten razı olsun.)

    sonra hocamız milli takımı avrupa üçüncüsü yaptı. çünkü o düşse de kalkardı, bocalasa da bir yolunu bulur, tepeye çıkardı. çıktı da. 2011 yılında ünal aysal'ın fatih terim'i açıkladığı zamanı hatırlıyorum. hayatımda aşık olduğum tek kadını da tam o sıralarda tanımıştım. fatih terim geri gelmiş, hem de artık eskisinden de dolu, eskisinden de tecrübeliydi; ben ise aşıktım, bundan daha iyi bir kombo olabilir miydi? 2013'e kadar hem ligde hem avrupa'da kazanılanlarla beraber fatih terim yine imparator tahtına oturmuştu. ama hayat bu, çatışmalar kaçınılmaz. benim için kaderin bir cilvesi mi bilmem, fatih terim'i yıldırım demirören'le yan yana güle oynaya poz verirken görmemle aşık olduğum o kadını son kez görmem aynı döneme denk geldi. ikisinde de yıkılmıştım. ondan sonra da hiç o kadar burnum sızlamadı zaten.

    derken dördüncü dönemi geldi çattı. artık ilk gençlik geride kalmış, hayatta bazı şeyler görülüp geçirilmişti. "nerede kalmıştık" tweetini gördüğümde sadece bir tebessüm ettim. hoca ile beraber dursun ağa faciasından da kurtulmuştuk aynı dönemde. sonrasında iki sene üst üste şampiyonluk geldi, sonrasında sansasyonel transferler derken 2019-2020 geldi. kötü oyun zaten rahatsız ediyordu ama hocanın mustafa cengiz'e karşı takındığı tavır beni gitgide soğutmaya başladı. her seferinde ha düzeldi ha düzelecek diye bekliyordum ama ne takımda bir gelişme oluyordu ne başkan-hoca arasında. maalesef etrafını çeviren goygoycuların çok gazına geldi hoca. hele merhum başkanın hastalığı sonrasında olanları yazmak dahi istemiyorum. o zamanlarda yapılanları hoca değil de bir başkası yapsa, şu sözlükte argoyu bile bir iki kere belki kullanmış olan ben, ceza yiyecek giriler girebilirdim. ama işte sonuçta fatih terim'di, sadece ağır eleştirmekle yetindim. çünkü artık ne kadar duygusal olursam olayım aklımın o duygusallığı alt edeceği yaşlardaydım. sonrasında hocanın desteklediği burak elmas'ın başımıza bela oluşunu zaten canlı olarak yaşıyoruz.

    elhasıl fatih terim'in gönderilmesi beni iki türlü rahatlattı: birincisi, artık hocanın galatasaray'a verebileceği hiçbir şey kalmamıştı çünkü herkes gibi o da zaman tünelinde artık sona doğru adımlarını atıyordu, yıpranmış ve yaşlanmış, zamana yenilmişti. ikincisi, son döneminde olanları da yoksayarak, bir nesil galatasaraylıya mutlu ve en önemlisi geleceğe dair umutlu bir gençlik yaşatmış, hayatımızın mutlu anlarında bir şekilde her zaman yüzü ve sesi olan bu adamı artık anılarımdaki o efsane figür olarak anmaya devam edebilecektim.

    topçuluğunu bilmiyorum, iyi bir başkan olacağını düşünüyorum. ancak hatasıyla günahıyla, defolarıyla bir efsane teknik direktör fatih terim, 25 yılı devirip gelip geçti tarihimizden. zaman değişti, devir değişti, bir daha gelmez öylesi. zaten son dönemi bile o eski kendisi değildi. biz şanslı nesildik, bu efsaneyi her zerremizle gördük, yaşadık. ölene kadar da o mutlu zamanlarımızda yüzü hep aklımıza gelecek, sesi hep kulaklarımızda olacak.

    inşaallah bundan sonra sadece "galatasaray sk başkanı fatih terim" olarak görürüz. çünkü başka türlüsü çok şeyin değerini kaybettirir.
  • 34656
    aminyane tabirle kanlı bıçaklı olduğu ve kovulmanın eşiğinde olduğu cengiz yönetiminden kurtulup kendisinin arkasında tek duracak isim olan burak elmas yönetimi tarafından gönderilmesi trajik olmuştur.
    ama tüm bunlara kendi tercih ve kararları sebep olmuştur.
    ayrıca burak elmas'ın -doğru olduğunu farz ederek söylüyorum- sportif direktörlük veya futbol şubesi teklifini kabul etmemesi de ayrı bir soru işaretidir benim için.
    eğer bu doğruysa 'söz konusu galatasaray olunca gerisi teferruattır' veya 'aslolan galatasaray'dır' ifadelerinin birer süslü söz olduğu geriye kalıyor.
    tüm bunların sonucunda da taraftara ve kulübe bu iş bilmezleri dolaylı olarak da olsa musallat etmiş oldu.
  • 34658
    önce kendisiyle çalışmak isteyen bir yönetim vardı. bu arada tabii kendisinin başarılı olduğu çalışma sistemi de yıllardır bilinir, gökten zembille inmiş değil.

    sonra bu kendisiyle çalışmak isteyen yönetim dedi ki, eğer doğruysa tabii, hacı abi biz senin ekibini de çalışma sistemini de beğenmiyoruz ama seni beğeniyoruz. bu yüzden senin ekibini biz seçeceğiz, ya da seni oradan alıp başka yere koyacağız dedi. e kendisi de haliyle kabul etmedi, ben o işi yapamam dedi belki, ben burada daha faydalı olurum dedi, ekibimi ben seçerim dedi bilemeyiz. günün sonunda kendisini bilen bir insan için her durumda haklı gerekçeler.

    sonra da başındaki yönetim geldi kendisini işten çıkardı, yerine bir antrenör - analist artık ne diyorsanız onu getirdi. şimdi futbolla ortalama seviyede ilgilenen herhangi 10 galatasaraylıya sorsanız şu anki teknik direktörümüz kim diye, muhtemelen 2-3 tanesi adını hatırlayamaz, şey der “guardiola’nın yardımcısı ya, adını hatırlayamadım da şimdi” falan. adamın adından önce giden sıfatı bu yani.

    bütün bunların sonunda, kendisiyle önce çalışmak isteyen, sonra müdahale eden, sonra da kendisini kovan yönetimin tüm hataları yine adamın başına kaldı, dolaylı olarak. bi kere daha yazmıştım, gitti, hala yönetim başarısızlıklarına paratoner oluyor diye. kendisi başkanlarla anlaşamıyor falan deniyor da, kendisinin takımın başında olduğu dönemlerde takımın başında başka biri olsa o başkanlar 1 sene daha kalamaz o görevde.

    adam öyle bir başarısızlık paratoneri ki, her hata kendisine yazılır, öyle bir şey. mustafa cengiz gomis’i gönderip forvet almadan bizi şampiyonlar ligine soktuğu daha o ilk senesinde eleştirinin tillahını yerdi fatih terim olmasa. o gruptan çıkamamak onun değil, fatih hocanın suçu oldu.

    ünal aysal daha yıldırım demirören tff başkanı olduğunda, fenerbahçe göz göre göre 58. maddeyi kaldırdığında, şikeden ceza almadığında mahvolurdu. ama fatih terim’in oynattığı futbol sessizleşirdi galatasaray’ı, ne bok yerseniz yeyin bizim işimiz gücümüz var dedik, iki kere şampiyon olduk. playoff diye bir saçmalıkla uğraştık mesela o sene, nedenini bilmediğimiz bir şekilde attığımız dokuz puan fark yarıya bölündü, rakipler bize yaklaştırıldı ve tekrar şampiyon olmamız istendi falan. şunu başka teknik adam varken buna olur veren yönetime neler söylenirdi acaba.

    daha bir sürü örnek sayılır. sayılır da, başta hoca varken nasılsa bir şekilde çözer diye yönetimlerin saçmalıklarını görmezden gelmek kolay geliyordu tabi. şimdi hoca gidince, takke düştü kel göründü. şimdi uğraşalım duralım o keli kapatıcaz diye. o kellik de yine hocanın suçu olsun üstelik, efsane olmak bunu gerektiriyor sanırım, sorun değil, olsun.
  • 34659
    kendisi ve kariyeri hakkında yapılan yorumlarda aşırı derecede kutuplaştırma, etiketleme çabasının olduğu galatasaray efsanesi

    kendisini 1993 yılında kazanılan akdeniz oyunları'ndan beri yaklaşık 30 yıldır takip eden birisi olarak, hoca hakkında görüş bildiren 4 grup olduğunu söyleyebilirim. tabii ara topluluklar da var ama ana toplanma noktaları bunlar.

    1-en solda yer alan, hocanın sadece saha içindeki performansını beğenmemek bir yana saha dışı karakterinden de nefret edenler. bu topluluğa göre 1996-2000 arasındaki seri gheorghe hagi, gheorghe popescu ve claudio taffarel'in 2011-2013 arası seri felipe melo, fernando muslera, sonradan wesley sneijder, didier drogba ve tabii ünal aysal'ın, 2018 sonrası ise igor tudor'un kurduğu kadronun başarıları. böylece 8 şampiyonluk da kapsanmış oluyor. buna ilave de 30 yılda yaşadığı olaylar. osman tanburacı'nın bıyıkları, mehmet ağar, kebapçı selahattin, hıncal, arda turan, müjde ar, kızlarının sosyal medya mesajları vs. vs.

    2-en sağda yer alanlar. hayatı boyunca evinde lisanslı veya korsan hiçbir galatasaray ürünü olmayıp kolunda fatih terim dövmesi olanlar. bu ekip itiraf edelim son 5 yılda kalabalıklaştı. hocanın görevden alınması ile galatasaray'a nefret duyanlar, batmasını isteyenler, "ben terimsporluyum galatasaraylı değil" diyenler. sosyal medya profillerinde "ya terim ya ölüm" gibi acayip şeyler yazıyor bu insanların. hocanın son görevden ayrılışı sonrası evinin önüne gidip mert çetin'e "takıma söyle tribünler çağırırsa gitmesinler" diyecek kadar ileri gidenler.

    bu 2 ekip de hocaya büyük zararı olan ekip. eleştiren objektif değil, fanatik derecesine peşinden giden hiç değil.

    3-merkez sağcılar...bu insanlar, hocayı eleştiriyor, hocadan memnunsuzluğunu dile getiriyor, fakat galatasaray'ı kötü durumundan yine hocanın kendisinin kurtaracağını, ona sonsuz kredi verilmesi gerektiğini, hocanın bunu hak ettiğini düşünüyor ve genelde başarısızlığı organize kötülük, hakemler, federasyon, şanssızlıklar, rakip takımların maç seçmesi gibi sebeplerde arıyorlar. bu insanların gönlünde galatasaray sevgisi var oturup tartışılabiliyor. ilk 2 grup gibi değiller. ama genellikle 2 numaralı grupla çok karıştırılıyorlar.

    4-merkez solcular. benim de içinde bulunduğum, hocanın geçmişine ve belli bir kredisi olmasına mutlak surette saygı duyanlar, fakat hocayı mevcut, günümüzdeki performansı ile değerlendirenler. bu ekip de çok iyi galatasaraylı ve hocayı seviyor. içinde bulunduğum için söylüyorum, 22 şampiyonluğun 8'ini kazandırmış bir teknik adama teşekkür etmemek, sevgi duymamak imkansız. hoca değil 3, 7 sene üst üste şampiyon olamasa o karnesi silinmeyecek elbette, fakat olanları da olabildiğince objektif olarak değerlendirmek lazım. uzatmayalım bu grup da birinci ekip ile çok karıştırılıyor.

    galatasaray'ın taraftar profilini kurtaracak olan 3 ve 4 numaralı grupların kendi içinde, birbirini aşağılamadan fikir alışverişi yapması, gerekçelerini birbirine anlatmasıdır.

    ben sezon başında hocayla devam edilmemesi gerektiğini düşünüyordum. bu yüzden de burak elmas'ın galatasaray'a başkan olmasının mutlak karşısındaydım. o seçim günü burak elmas sandıklarda öne geçtiğinde "hayatımın en mutlu günü" yazan taraftarları gördüğümde çok şaşırıyordum. bugün o insanların büyük bir kısmı, elmas'ın seçildiği güne lanet okuyorlar. hocanın görevden ayrılmasını destekleme sebepleri tartışılabilir. fakat bu konuda da büyük bir çıkmaz var. ligdeki durumu gerekçe gösterenlere avrupa'daki çizgi ile muhalefet ediliyor, avrupa'da namağlup çıkılan grubun fotoğrafını koyanlara hemen ligdeki durum hatırlatılıyor. bunun sonu gelmeyecek ve bu doğru bir tartışma tarzı değil. dolayısıyla hoca hakkında değerlendirme yapan insanların da yolunu çok fazla kaybettiğini düşünüyorum
  • 34660
    üçüncü döneminde ünal aysal tarafından korkunç bir mobbinge uğramış galatasaray tarihinin yaşayan en büyük efsanesi. önce yönetimdeki en büyük iki destekçisinin seçimde yönetim kurulundan çıkarılması, daha sonra rasim ozan kütahyalı aracılığıyla ifşalanan saçma sapan mesajlar vs. ile galatasaray'dan koparılış süreci başladı. hoca da saçma sapan bir hamle ile intikam almak adına berbat bir hamle yaparak hiç istemediğimiz bir poz verdi. ayrıca 3. dönemindeki kadro tarihin en iyi kadrosu ise mancini neden nisan'da fenerbahçe'ye şampiyonluk verdi kötü hoca mı mancini? neyse ki o dönemleri yaşayıp gördüğümüz için neyin ne olduğunu biliyoruz.
  • 34661
    istediğiniz kadar sevin veya sevmeyin.
    türk futbol tarihinin gelmiş, geçmiş en başarılı teknik direktörüdür. uefa şampiyonluğu apoletinin yanında en çok kupa kazanan hocadır.

    elindeki dar kadroya rağmen billong sezonunda hakemlerin etkisi ile şampiyonluğu averajla kaybetmiştir.

    rakipler gustavo, mesut, kahveci, sosa, bakesetas, vida, llajic, ghezzal gibi on milyonlarca euro’ya mal olan topçularla mücadele ederken, ömer, taylan, emre taşdemir gibi anadolu takımlarında bile zor tutunacak topçuları kiralık futbolcularla pekiştirip üstün verim aldı.

    misal sergen veya avcı kerem’i 3 lig’den alıp milli takıma kadar yükseltse, veya marcao gibi birini bulup getirse; avcı, sergen antrenmanı yedi süper topçu oldu diye övülürdü.

    muhakkak her beşer gibi hataları vardır, lakin kendisi daha iyisi gelene kadar en rütbeli türk hocadır.
  • 34669
    kendisinden sonra takımdaki tek fark teknik direktördür. oyun hep böyleydi, takım küme düşme potasına girmek üzereydi. sanki her şey güllük güllistanlıkken yollanmış gibi konuşuluyor da bu takımı kuran da bu takımı bu hale sokan da kendisidir. değerli yönetimimiz gidip saçma sapan birini almak yerine gözünün önündeki okan buruk’u bile alsak çok daha fazla puan alırdık.
  • 34674
    20 milyon € verdirip kurduğu kadro doğru futbol* oynatıldığında sarri'nin lazio'sunu sampaoli'nin marsilya'sını ve gisdol'un lokomotiv'ini sahadan siliyordu. 12 şubat 2022 galatasaray kayserispor maçında yaşanan rezillik guardiola'nın yardımcısı, onu getiren bankacı sever ışıtan gün'e ve burak "ben başkanım" elmas'a aittir.

    fatih terim başındayken takımın hakemler aktif olarak müdahale etmek zorunda kalıyordu. nihat özdemir ve tahir kıran'ın emri doğrultusunda burak elmas'ın yaptığı operasyon sonucu hakemlerimiz yorulmak ve tff/mhk topun ağzında kalıp siyasi iktidara karşı kötü duruma düşmek zorunda kalmıyor.

    guardiola'nın yardımcısı senin sağ kanadını sol kanada kadar top almaya geldiği için maç sonu basın toplantısında eleştiriyor, hareket etmemesi gerektiğini söylüyor. siz gidip hala suçu fatih terim'de buluyorsanız sizin fatih terim nefretiniz galatasaray sevginizin önüne geçmiş demektir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın