33951
hep bir döngü içinde olduk seninle. işine odaklanan, taraftarına ve kulübüne karşı tevazu sahibi bir terim olarak başlayıp süre içerisinde yine egonun seni tamamen kontrol altına aldığı bir ruh haline bürünüyorsun hocam. yalnızca ikinci döneminde milan'dan gelişinin etkisiyle daha ilk günden kibirli bir halet-i ruhiye içindeydin. ancak gerek üçüncü döneminde gerekse dördüncü döneminde göreve yeni başlayan fatih terim'in söylemleri, tavırları, hal ve hareketleri ile belli bir süre sonrasında dönüştüğün kişi bambaşka.
ve malesef yine o uzlaşılmaz karakterine döndün. bu camia, sabırsız bir camiadır. bu camia, başarısızlığa tahammülsüzdür. ancak sana olan saygısından ve inancından ötürü beklemeyi göze alıyor milyonlarca insan. gerekiyorsa teknik ekibini güçlendirelim deniyor; ancak taraftara, yönetime laf çakıyorsun. sürekli olarak başkalarını suçlayarak okları başka yöne çevirmiyorsun hocam; herkes neyin ne olduğunu görebiliyor.
gerçekten aslolan galatasaray mı? kulübün yaşadığı ekonomik darboğazda sizin, arda turan'ın maaşlarında kur güncellemesi yapmasak olmaz mıydı mesela? büyük bir kulüpte teknik heyeti stajyer antrenör adaylarıyla mı oluşturmaktır uygun olan? bunu söylediğimizde de biz zaten bir şeyden anlamıyoruz nasılsa di mi? ultraslan ile aranız iyiyken de seyirciydik di mi? biz yorum yapmamalıyız, eleştirmemeliyiz, ıslıklamamalıyız, paramızı pulumuzu kulüp ürünlerine ve maç biletlerine harcayıp sorgulamamalıyız di mi? gerçek taraftar böyle olur nasılsa.
aslında erdoğan ile neden anlaşamadığına da şaşırıyorum. neticede biriniz ülkeden, diğeriniz milyonlarca taraftardan sorgusuzca biat istiyorsunuz. bizim için aslolan galatasaray hocam. ayakta durmaya mecali kalmayan selçuk inan'a 4 milyon emeklilik ikramiyesi vermeniz de, arda turan'a bu yıl verilen zamlı ikramiye de, kişilere karşı olan duygularınıza göre kulübün yapılanmasını oluşturmanız da bize ters.
aslolan galatasaray ise sizin duygularınızdan ziyade bu kulübün menfaatlerine göre hareket edilmesi esastır.
varsa bir açıklaması öğrenmek isterim; ancak taffarel'den sonra fadıl koşutan isimli bir kaleci antrenörüyle yeterli olduğu için mi devam ediyoruz? bayern, barcelona, manu gibi kulüplerde antrenörlük yapmış frans hoek ile çalışmayı reddeden muslera'nın böyle bir hakkı var mı mesela? oyuncunun keyfine göre çalışan mı tahsis edeceğiz? bilemiyorum düşündükçe insan bir ton soruyla cebelleşiyor. nereye gidiyoruz biz hocam.
bu dördüncü dönem, muhtemelen sahadaki son buluşmamızdı. istifa çığlıklarıyla, küfürle bir veda olmasını hiç istemiyorum. bu kulübün tarihinde unutulmaz bir yerin var. bizleri zaten adam hesabına alıp dinlemiyorsun; ancak umarım çevrenden sözüne itibar ettiğin birinin sözlerine kulak verip gereğini işler daha da tatsızlaşmadan yaparsın hocam.
ve malesef yine o uzlaşılmaz karakterine döndün. bu camia, sabırsız bir camiadır. bu camia, başarısızlığa tahammülsüzdür. ancak sana olan saygısından ve inancından ötürü beklemeyi göze alıyor milyonlarca insan. gerekiyorsa teknik ekibini güçlendirelim deniyor; ancak taraftara, yönetime laf çakıyorsun. sürekli olarak başkalarını suçlayarak okları başka yöne çevirmiyorsun hocam; herkes neyin ne olduğunu görebiliyor.
gerçekten aslolan galatasaray mı? kulübün yaşadığı ekonomik darboğazda sizin, arda turan'ın maaşlarında kur güncellemesi yapmasak olmaz mıydı mesela? büyük bir kulüpte teknik heyeti stajyer antrenör adaylarıyla mı oluşturmaktır uygun olan? bunu söylediğimizde de biz zaten bir şeyden anlamıyoruz nasılsa di mi? ultraslan ile aranız iyiyken de seyirciydik di mi? biz yorum yapmamalıyız, eleştirmemeliyiz, ıslıklamamalıyız, paramızı pulumuzu kulüp ürünlerine ve maç biletlerine harcayıp sorgulamamalıyız di mi? gerçek taraftar böyle olur nasılsa.
aslında erdoğan ile neden anlaşamadığına da şaşırıyorum. neticede biriniz ülkeden, diğeriniz milyonlarca taraftardan sorgusuzca biat istiyorsunuz. bizim için aslolan galatasaray hocam. ayakta durmaya mecali kalmayan selçuk inan'a 4 milyon emeklilik ikramiyesi vermeniz de, arda turan'a bu yıl verilen zamlı ikramiye de, kişilere karşı olan duygularınıza göre kulübün yapılanmasını oluşturmanız da bize ters.
aslolan galatasaray ise sizin duygularınızdan ziyade bu kulübün menfaatlerine göre hareket edilmesi esastır.
varsa bir açıklaması öğrenmek isterim; ancak taffarel'den sonra fadıl koşutan isimli bir kaleci antrenörüyle yeterli olduğu için mi devam ediyoruz? bayern, barcelona, manu gibi kulüplerde antrenörlük yapmış frans hoek ile çalışmayı reddeden muslera'nın böyle bir hakkı var mı mesela? oyuncunun keyfine göre çalışan mı tahsis edeceğiz? bilemiyorum düşündükçe insan bir ton soruyla cebelleşiyor. nereye gidiyoruz biz hocam.
bu dördüncü dönem, muhtemelen sahadaki son buluşmamızdı. istifa çığlıklarıyla, küfürle bir veda olmasını hiç istemiyorum. bu kulübün tarihinde unutulmaz bir yerin var. bizleri zaten adam hesabına alıp dinlemiyorsun; ancak umarım çevrenden sözüne itibar ettiğin birinin sözlerine kulak verip gereğini işler daha da tatsızlaşmadan yaparsın hocam.