garip gelebilir ancak, 4. döneminde gerçek anlamında "oyununu" şampiyon olduğu iki sezonunda değil; şampiyonluğu kaçırdığı sezonda bulduğunu düşündüğüm teknik adam. beni ilk kez geleceğe dair heyecanlandırıyor bu durum.
ben bu sözlükte hocayı en çok eleştirenlerden biriyim. bunu yaparken, kendisinin galatasaray ve türk futbol tarihinin en büyük teknik direktörü olduğunu; muhtemelen de uzun bir süre daha böyle kalacağını bilerek yapıyorum. benim derdim en çok fatih terim'i eleştirilmez gören, yaptığı en bariz yanlışları bile körü körüne savunan, bana göre fatih terim'in en büyük düşmanı olan "terimci" tayfa. hocanın yanlış yapabileceğini, onun da bir insan olduğunu hatırlamak gerekiyor bazen eleştirilerle.
başta söylediğimi biraz açayim. 17-18'in devre arasında fatih terim yeni kurulmuş hazır bir takım devraldı. o nedenle pek bir manevra şansı yoktu, eldekilerle oynamak durumundaydı. en iyi yaptığı iş olan man management ile eldekilerin performansını yukarı çekti; kötü deplasman karnesine rağmen güçlü iç saha oyunuyla rakiplerini de yenerek şampiyon oldu. ancak ortada kalıcı ve net bir oyun planı yoktu. yarım sezonda bunu yapması zordu o nedenle sonuç odaklı oynatmıştı, bu normal bence. sonra gomis, maicon, serdar, belhanda
*, feghouli
* gibi adamlara kafayı taktı ve göndermek istedi. ama sadece gomis'i gönderebildi ki o da kadro anlamında zararımıza oldu. kadroyu yine istediği gibi değiştiremediği için yeni sezona doğru düzgün motive olmadı ve takımı iyi hazırlamadı yaz döneminde diye düşünüyorum. o sezon yine deplasmanlarda çok zayıf; bu sefer de cl nedeniyle gelen maç yoğunluğuyla ligde de bocalayan bir takım vardı. futbol anlamında ne oynadığımız yine belli değildi. sonra devre arasında hoca bu iş böyle olmayacak diyip, serdar'ı kadro dışı bırakıp maicon'u arabistan'a göndertti. pek yapmadığı bir şey yapıp scout ekibine güvenerek marcao ve luyindama'yı getirdi takıma. kulübün son dönemde yaptığı en doğru iş heralde. sonra geriden daha iyi oyun kuran ve daha iyi organize olan bir takımla 2. yarı harika momentum yakalayıp, çok iyi bireysel katkıların yardımıyla
* tekrar şampiyon oldu. ama büyük resme bakınca ortada hala oturaklı bir futbol yoktu. oyunumuz genel anlamıyla kırılgandı ve yeterince organize değildi. hala bireysel becerilere dayanıyordu.
şimdi ilk bir buçuk yıla bakınca kadroyu istediği gibi değiştiremediği için oyun planı oturtamadığını ve bunda yönetimin kabahati olduğunu söyleyebiliriz. ancak geçen yaz, daha önce aldığı stoperlere nzonzi, lemina, seri, babel, falcao transferlerini de ekleyince takımın omurgasını sıfırdan kurdu. fakat bu sefer bizzat kendi kurduğu takımla önceki sezonlara nazaran daha da kötü bir takım ve oyun izletti bize hoca. ligde can çekiştik, şampiyonlar ligi'nde madara olduk. kupada tuzla'yı zar zor eledik vs.. o kötü oyunu değiştirmek için hiçbir şey yapmayıp her maç kağnı oyuncularla kabız futbolu bize iletmeye devam etmesi akla mantığa sığmayan bir durumdu gerçekten.
burda bi çizgi çekiyorum. çünkü devre arası itibariyle hocanın ustalık eseri takımlarından biri izlemeye başladık. 1. sırada 99-00 takımı var desek. 11-12'deki takım; 12-13'ün ikinci yarısındaki takım ile birlikte bu takım zirveye oynar rahatlıkla.
galatasaray'ı uzun zamanır izliyorum ve ilk kez geriden bu kadar rahat pasla çıkan, ön alan presi yapan takımı komik durumlara düşüren bir takım ve oyun kurgusu gördüm. kalesinden, tekniği ve oyun görüşü iyi defansına (donk-marcao); onların arasına giren registasıyla(seri/lemina), orta sahada geçiş hücumunu sağlayan iç oyuncularına (ömer-belhanda); bi tarafta savunma arkasına kaçan kanadından (onyekuru), diğer tarafta daha dengeli ve serbest takılan kanadına (feghouli) ve son olarak da derine gelip duvar olan ve bağlantıları kuran forvetine (falcao/adem) kadar harika kurgulanmış bir takım izledik. arada mecburiyetten emre'nin forvet arkası oynadığı 4-4-1-1'den de epey verim aldık. burada en önemli nokta, isimler değişse bile şablon belli, takımın geometrisi ve kurgusu belli. yarın bu isimler gider, benzer profilde başkaları bulunur ama oyun devam eder. hoca ilk kez sürekliliği olan bir takım yarattı. bugün takımın yarısı yokken bile şampiyon olacak iki takıma
* karşı çok iyi oynadık. birini sağolsun bir oyuncumuz katletti ve cl ümitlerimizi bitirdi. ama pandemi dönemi ve bu kadar şanssızlık olmasa tüm ligi üst üste koyup doya doya şampiyon olurduk bu sene. şahsen ittir kattır şampiyonluklar yerine böyle kaybedilen bir sezonun daha bile hayırlı olacağını düşünüyorum. aynı düzeni devam ettirip, maliyetleri de düşürüp fişek gibi bir takım kurabiliriz. yeter ki oyuncu isimleri üzerinden değil profilleri üzerinden gidelim.
hoca çok yoruldu ve yıprandı ama kurduğunun üstünden devam ederse seneye yine ligin üstünden geçeriz. yeter ki bulduğu doğrudan vazgeçmesin.