---
alıntı ---
"diyorlar ki uefa kupası paraya çevrilemedi. bunu ertesi gün paraya çeviremezsiniz. bu bir sistem içerisinde olur. ama biz bunu yapamadık."
---
alıntı ---
faruk süren dönemi tesisleşmenin olmadığı sami yen biletlerinin ucuza satıldığı türkiye'de futbol endüstrisinin oluşmadığı zamanlardır.
ben hatırlıyorum galatasaray forması bulmak işkence idi. çoluk çocuk çakma formalarla gezerdi zira tedarik yoktu. lig gelirleri ve şampiyonluk primleri bu kadar yüksek değildi. uefa kupasından gelen para da kısıtlıydı. ki biz o parayla jardeli o zamanların futbol bütçelerine göre devasa olan 17 milyon dolara aldık. sonucunda da türk futbol tarihinde ilk örnektir belki de, takım içi denge sorunları yaşadık. bugünkü bütçelerle 17 milyon dolarlık transfer yapamıyor türk takımları misalen. kısacası o zamanların türkiye'nin küçük futbol ekonomisi ünü dünyaya yayılan galatasaray'ın hızına yetişemedi. galatasaray'da ilk defa yaşadığı bu pozisyon neticesinde, takımı altı şişhane üstü kebap hale getirdi. neticede düzenli olarak borç harç içinde yüzdük.
durum galatasaray'dan çok türkiye ile ilintili aslında. türkiye'de kapitalizmin oturmadığı halkın marka bilmediği, harcamalarının minimal tutulduğu dönemlerdeydik. tribünlere bakın misalen herkes gündelik kıyafeti ile oturur atkı bile yoktur o zamanların maçlarında. ülkece bugün de olmadığımız gibi o zaman da zengin değildik ve zengin olabilecek bir futbol ekonomisini çevirebilecek bir pazar yoktu. uefa sonrası yöneticiler de bunu düzgün işleyemediler, zira onlar da bu sistemden gelen ve futbolun dönüşümünü türkiye'nin kapitalizme adaptasyonunu senkronize olmuş biçimde uygulayabilen insanlar değillerdi. bu nedenle kupa sonrası talep artsa da karşılanamadı, ilk gs store örnekleri kupadan bir sene sonra 2001'de kurulabildi mesela. o da oldukça basit bir yapıdaydı. storeların artışı taraftar ürünlerinin oturması 2006-2007 yıllarını buldu ve tren kaçtı.
bu nedenle faruk başkanın söylediklerini isabetli buluyorum. siz uefa kupası almışken, fenerbahçe'nin mtk'ya, pendik'e elendiği bir ortamda sizin el freniniz olan şey bulunduğunuz yer oluyor. galatasaray o takımla o performansla türkiye değil almanya'da olsaydı, bugün kupa 1'in gediklisi, global çapta büyük kitlelere ulaşan bir takım olurdu. bunu o zamanlar kişi başı milli gelirin 3000 - 4000 dolar olduğu bir ülkede sürekli bir hale getiremezsiniz. ne yazık ki bu ünü lokomotife çevirebilecek bir ekonomik gücünüz, ya da global pazarlama gücünüz yok. ülke içinde bile tedarik sorunu yaşanan bir yerdesiniz.
ben hatırlıyorum o zaman öğrenci olarak bildiğiniz kitap sıralarına girerdiniz sene başladığında, aradığınız ürünü bulamazdınız, bir yerlerden getirtirdiniz. paranızla araba alamazdınız mesela. sıra beklerdiniz. ev alamazdınız kooperatife girer beklerdiniz. arz sıkıntısı bir türkiye gerçeği idi o zamanlar. o zamanki avrupalı çağdaşlarımızın böyle koşullarla yüzleştiğini hiç mi hiç sanmıyorum. bazen yaşamış olduğumuz ülkeyi unutuyoruz bütün bu uefa kupası başarısının değerlendirilemediğini düşünürken.