11 eylül 2010, 12 dev adam sırbistan'ı bir son topta geçiyor ve dünya ikincisi ünvanını aldığı finali oynamaya hak kazanıyor. 11 eylül 2011, yine rakip sırbistan ama bu sefer son topu – bu turnuvada oynayamadığımız diğer son toplar gibi – oynayamıyoruz ve olimpiyat hayallerini litvanya'da bırakıp dönüyoruz.
turnuvanın başından beri kendi göbeğimizi kesemedik. ilk turdan büyük britanya sayesinde çıktık, ikinci turda da sırplar'ı yensek bile kaderimiz litvanya'nın elindeydi. olmadı, olamazdı da…
orhun ene takımın başına geldiğinde sevinmiştim. gençti, banvit ile başarılı sayılabilecek iki sezon geçirmişti, oynadığı dönemden gelen sempatim de vardı ama bütün bunları yanında kocaman da bir acaba vardı. acaba millî takım için hazır mıydı? olmadığını acı bir şekilde gördük. aday kadro açıklandığında olan ve olmayan isimlerle başladı tartışılması. barış ermiş ve izzet türkyılmaz kendi kontenjanından aday kadrodaydı ama sezonun en iyi guardlarından tutku listede yoktu. gençleşiyoruz dedi gerekçe olarak. hido, tunçeri ve onan'la ne kadar gençleşilirse artık. tunçeri'nin performansı ortada, ender'in de kapasitesi bu kadar. sıkıştığında rotasyonda kullanabileceğin başka da oyun kurucun yok. tutku'yu geçtim, bari doğuş'u tutsaydın kadroda, izzet'ten daha iyi havlu tutardı eminim. uzunlar formsuz ve sakattı hazırlık döneminde, semih sakatlandı yerine izzet geçti komik bir kararla. u-20 şampiyonasının ribaund kralı evinden izledi maçları. ahı gitmiş vahı kalmış oğuz savaş kadrodaydı ama…
şampiyonaya iki kolay galibiyetle başlayınca eksikler hatalar görmezden gelindi ama ev sahibi ve polonya'nın tokatları kendimize getirdi bizi. o gazla ispanya'yı yendik, ikinci tur grubunu lider tamamlayan ispanya'yı. 2010'da sırpları son topta yenmemizin laneti peşimizi bırakmadı. arka arkaya 3 maç verdik son topta; fransa, almanya, sırbistan… son top seti çizemedi çünkü kenar yönetim, ya da çizilen set oynanamadı. hatta kenardan topu oyuna sokamadık ve top elimizde patladı. dünya ikincisi takımın düştüğü hallere bakın.
orhun için millî takımın erken olduğunu acı bir biçimde anladık, takımın abileri ile aynı takımda oynamıştı, onlara söz geçirmesi zordu. yeniler de çok güvenmedi kendisine, fransa maçının sonunda emir kenara mola al işareti yapıyordu. tanjevic'e yapabilir miydi o hareketi?
geçen sene zirvede bırakması gerekenler aç gözlülüklerinden yine parkedeydi, bu sefer fayda değil zarar verdiler takıma. bırakmışlar dendi, bir sene gecikmeli bir kararla…
öyle ya da böyle kötü bir turnuva geride kaldı. evimizde başarılı olduğumuz klişesini bozamadık, kendi seyircimiz önünde aldığımız dünya ikinciliğinden sonra avrupa'da ilk sekizde bile yokuz. her biri açıklama yapıyor üzgünüz diye. biz daha üzgünüz beyler, biz daha üzgünüz…
http://boyalialan.com/2011/09/12/nereden-nereye/