"olmaz böyle bir şey, ilker abi adamlar çağ dışı oynuyor, taçtan gol atıyorlar. olmaz böyle şey" serzenişiyle o yıllarda "
gol olur" repliğini hafızalarımıza kazıyan
rıdvan dilmen canlı yayında küçük çaplı bir sinir krizi geçirerek türk milletinin hislerine tercüman oluyordu.
euro 2008 elemerinde c grubu'nda
yunanistan'ın ardından
avusturya-
isviçre biletini kim alacak sorusunun önemli ölçüde cevap bulduğu 17 kasım 2007 norveç türkiye maçının aslında bir işaret fişeği olduğunu kim tahmin edebilirdi? deplasmanda 11.dakiada taçtan yediği golle geriye düşen ve son maça gruptan çıkma şansını devam ettirmek için kazanmaktan başka şansı olmayan milli takımımız hırçın baltık denizi ve fiyortlar arasında mahsur kalmış balıkçılar gibi sendeliyordu.
işte bu anlarda işaret fişeğini cebinden çıkaran
emre bölezoğlu yaklaşık 30 metreden sert bir vuruşla kaleciyi avlıyor sonrasında ise euro 2008 turnuvasında çek cumhuriyeti'nde bir neslin anksiyete bozukluğu yaşamasına sebep olacak
nihat kahvecisahneye çıkıp fişeği yakıyordu. milliler bu sonuçla
norveç'in 1 puan önüne geçerek son maça bosna hersek
* karşısında ali sami yen stadı'nda çıkıyordu. nihat kahveci bu maçta da klasikleşen "sus" sevincini milli takım seyircisine doğru koşarak yapıyor, taraftarlar anlam veremiyor, bosna hersek gol bulamıyor,
ali sami yen stadı bir kez daha türkiye'nin avrupa'ya açılan penceresi oluyor ve ay yıldızlılarımımız
euro 2008 biletini cebine koyuyordu.
soğuk bir aralık günü kuraların çekilmesi beklenirken, torbaların durumu aşağıdaki şekildeydi.
`1. torba: isviçre, avusturya, yunanistan, hollanda.
2. torba: hırvatistan, italya, çek cumhuriyeti, isveç.
3. torba: romanya, almanya, portekiz, ispanya.
4. torba: polonya, fransa, türkiye, rusya.`
3. torbadan katılan ispanya, almanya ve portekiz'in sırasıyla avrupa şampiyonu olacağını kimse tahmin edemezken 4.torbadan katılan fransa
euro 2016 finali'ni oynayıp
2018 dünya kupası'nı müzesine götürecekti. işte bu eşit şartlarda başlayan euro 2008 mücadelesinden sonra, milli takımımız başarı endeksinde rakiplerinden oldukça geride kalacaktı. fakat bu bilinmezler daha kuantum evrenindeyken; türkiye 2008 gruplarında 1.torbadan ev sahibi isviçre, 2. torbadan çek cumhuriyeti, 3. torbadan ise portekiz'i seçerek birçok otorite tarafından turnuvaya ilk veda edecekler arasına ismini yazdırıyordu.
fakat turnuvanın şampiyonundan daha çok dikkat çekecek olan takım
biz bitti demeden bitmez diyen türkler'di ve bunu tam 3 kez üst üste tüm avrupa'ya söyletecek, 4. denemesinde ise finalin eşiğinden dönecekti.
galatasaray ve
fenerbahçeomurgasına eklenen nihat kahveci, emre bölezoğlu ve hamit altıntop gibi avrupa futbolunun dikkat çeken isimleri tüm takım olarak cansiperane bir şekilde mücadele etmeye hazırdı ve karşılarında
christiano ronaldo,
luis nani ve
ricardo quaresma'lı kadrosuyla
joga bonito esintileri sunması beklenen portekiz vardı.
7 haziran 2008 türkiye portekiz maçı :
http://gss.gs/Fx6 16.yüzyılda osmanlı imparatorluğu ile girdikleri
afrikave
akdeniz'deki deniz üstünlüğü savaşlarını kaybeden
portekiz adeta rövanş istercesine saldırgan başladığı maçta birçok net gol pozisyonu bulmuş, iki kez direkleri geçememiş ve pepe ile buldukları gol sonrası sevinçleri "rahat olun sevgili seyirciler, ofsayt ofsayt, boşuna seviniyorlar" sözleriyle yarıda kesilmişti. fakat akdeniz'de uğradıkları hezimeti
güney amerikalı'ları kolonize ederek tolere eden portekiz sonuca da pepe ile varıyordu. verkaçlarla ceza sahamıza giren
pepe'nin golünden sonra
raul meireles de maçın son dakikalarında attığı gol ile sonucu tescil ediyordu. tabii ki bu ikili o gün kadroda olan
luis nani,
ricardo quaresma,
ricardo beto,
bruno alves,
fernando meira,
simao ve
hugo almeida ile neredeyse 11 kurup ilerleyen yıllarda türkiye'de futbol oynayacaklarını bilmiyordu.
11 haziran 2008 isviçre türkiye maçı :
http://gss.gs/Spp ilk maçlarından mağlubiyetle ayrılan iki takımın mücadelesinde beraberlik iki takım için de eve dönüş biletini erkene almak anlamına geliyordu. seyircisinin önünde bir maç daha kaybetmeye tahammülü olmayan isviçre maça hızlı başlıyor ve
gökhan inler'in sert şutunda
volkan demirel gole izin vermiyordu fakat kafalar karışmıştı. bir sonraki pozisyonda ise kafalar iyice karışacaktı.
eren derdiyok'un kaleciyi geçip ceza alanı içerisine çevirdiği topu hakan yakın boş kaleye doğru yuvarlamıştı. maçı radyodan takip eden türk dinleyiciler gole sevinirken eren ve hakan'ın
isviçre milli takımı'nda oynadığını unutmuş ve isviçreli bilim adamlarıyla yanlışlıkla aynı sevinç paydasında buluşmuştu.
ilk yarı bu skorla biterken; milli takımımız içeride
fatih terim'in at,avrat,silah temalı konuşmasıyla kendini orta avrupa seferine çıkan yeniçeriler gibi hissediyordu. 57.dakikada o yıllarda gerçekten genç olan
semih şentürk ile golü bulan milli takımımıza da isviçreliler'e de beraberlik anlam ifade etmiyordu. iki takımın da mutlak hedefi galibiyetti ve taraflardan birinin bunu gerçekleştirmesi için uzatmalara kadar beklemek zorundalardı. 92.dakikaya girdiğimizde orta sahada kazandığımız topla hızlı bir hücuma çıkarken topu sol kanatta o yıllarda türk milletinin sevgilisi olan genç yıldız
arda turan ile buluşturuyorduk. arda kanattan hızlı bir şekilde ceza sahasına ilerliyor, isviçreliler tek tek önüne atlıyor, arda topu çekiyor, servet çetin burnunu temizliyor, top havalanıyor, tüm bir millet sanki topu iter gibi televizyonlara yaklaşıyor ve turnuvanın ilk mucizesi 90+2.dakikada gerçekleşiyor. galip gelen türkiye gruptan çıkma umudunu son maça taşımayı başarıyordu.
15 haziran 2008 türkiye çek cumhuriyeti maçı :
http://gss.gs/v2g maç öncesinde puan durumuna bakan
uefa yetkilileri işin işinden çıkamayınca
isviçreli bilim adamları devreye giriyordu. çünkü iki takımda oynadıkları iki maçta aynı sayıda gol atıp, aynı sayıda gol yemiş ve eşit puan toplayarak birbirleriyle yenişememişlerdi. peki 90 dakikası berabere biterse bu herşeyi eşit iki takım ne yapacaktı? bir eleme grubundaki çeyrek finale çıkış maçı penaltılarla belirlenecekti. sonraları bu kural daha az kart gören takımın tur atlaması olarak değiştirildi ve efendilikleriyle nam salmış japonlar 2018 dünya kupası'nda bir üst tura çıkmayı bu sayede başarmıştı.
maç dengeli başlasa da dengeyi bozan 2 metre 2 santim boyuyla
jan koller oluyor ve zıplamasına gerek kalmadan yaptığı kafa vuruşuyla volkan demirel'i çaresiz bırakıyordu. devre bitiminde bu sefer de terim sağlı sollu ataklarla oyuncularının üstüne gidiyor, çek oyuncular türk soyunma odasının önünden geçmeye çekiniyordu. ikinci yarıya da iyi başlayan çek cumhuriyeti ikinci gollerini
sabri sarıoğlu feat
volkan demirelhatasıyla bulduktan sonra maçın kırılma anı da türk kalesinde yaşanıyordu. 70.dakikada sağ kanattan gelen ortaya penaltı noktası üzerinde yapılan vuruşta top direğe takılıyor ve herkesin aklına "bu maç buradan döner mi" sorusu geliyordu.
direkten dönen top ay yıldızlıları kendine getirmeyi başarmıştı. o maçta kariyerinin asist rekorunu kıracak olan
hamit altıntop ceza sahasına girer girmez topu içeriye çevirmiş ve arda turan yerden sert bir plaseyle kaleci cech'i avlamayı başarmıştı. bu gol umutlarımızı yeşertmiş ve çek sahasında orta asya günlerimizi anımsatan bir göçebe kampı kurmuştuk. 87. dakikada top yine sağ kanatta, yine hamit altıntop'ta ve yine sağ ayağındaydı. hamit sert ve kavisli bir ortayı tam penaltı noktası üzerine yolladığında çek cumhuriyeti ceza sahasında topa doğru yükselen 1 metre 96 santimlik
petr cech ile 1 metre 75 santimlik nihat kahveci arasında olanları isveçli hakem "woow goal goal" diye dudak okutarak yardımcılarına anlatıyordu. işte bu esnada
nihat kahveci'nin dudaklarından da benzer anlamda kelimeler kameralara yansırken
rıdvan dilmen öngörüsünü "çok demoralize çek'ler, penaltılara bırakmayacağız" diyerek bir kez daha kanıtlıyordu.
volkan demirel'in kullandığı aut atışı,
tuncay şanlı'dan sekip hamit'in ayağına geldiğinde çekler "bir adam
avrupa şampiyonası eleme maçında 3 asist yapamaz, yapar mı, yok canım, nereye attı öyle pası, ujfa sende mi?" diye sorduğunda top nihat kahveci ile petr cech arasında bir kez daha yuvarlanıyordu. ceza sahasına girmeden vücudunu 67 derecelik bir açıyla eğen
nihat kahveci topa sağ ayak içiyle vuruyor,
petr cech sağına doğru uzanıyor, top kalenin sağına doğru gidiyor, kafasına aldığı darbeden sonra bandajla oynayan emre aşık sola bakıyor,
servet çetin sağına doğru sümkürüyor,
fatih terim sağındaki
müfit erkasap'a sağlı sollu vurmaya başlıyor ve bir millet sağ sol demeden tek bir vücut olup, tek bir yürek olup zafer çığlıkları atıyordu.
golden sonra çekler'e bir darbe daha vurmaya niyetlenen
volkan demirel aradaki boy, yaş, dil ve etnik farklılıkları gözetmeksizin jan koller'e çift yumruklu bir itme hareketi uygulayarak goliath'ı knock out ediyordu. jan koller'in dev vücudu yere daha düşmeden isveçli hakem kırmızı kartıyla volkan'a soyunma odasının yolunu gösterirken
tuncay şanlı kalan iki dakikada forvetten kalecilik mevkine en kısa zamanda tenzili rütbe alan oyuncu luyordu. kalan dakikalarda 70 milyonun duaları ve tuncay şanlı ile kalemizi korurken türkiye adını çeyrek finale yazdırıyordu.
20 haziran 2008 hırvatistan türkiye maçı :
http://gss.gs/fEO yükseliş dönemi'nde kazanılan varna, 2.kosova ve mohaç savaşları ile büyük ölçüde osmanlı hakimiyeti altına giren hırvatistan, başarısızlıkla sonuçlanan 2. viyana kuşatması sonrasında başlattığı saldırıyı işte bu maçın doksan dakikasında da amansız bir şekilde sürdürmüştü. sağlı sollu gelen ataklar kimi zaman rüştü'nün ellerinde, kimi zaman
gökhan zan'ın göğsünde, kimi zamansa
emre aşık'ın yıllar sonra bandajsız gördüğümüz kafasında bazen de direklerimizde son bulmuştu. o dönem çaldığı gitar ve sol kulağındaki küpesiyle turnuvadaki tüm kızların hayalindeki teknik direktör olmayı başaran
slaven bilic taktiksel maharetlerini de sahada göstermekten çekinmiyordu. gerek müfit erkasap'a attığı yumruklar, gerek henüz reşit olmayan
emre bölezoğlu'nu canlı yayında 40.000 ingilizin önünde döverek bir korku sembolü olan fatih terim ise imparator lakabını sıcak bir mayıs akşamı kopenhag'da
allah yardımcınız olsun diyerek alman, italyan, ispanyol ve ingiliz takımlarını mağlup ederek almıştı.
`işte yine sıcak bir yaz akşamında, ordusu önceki savaşlardan bitkin ve yaralı çıkan imparator son bir muharabe için kenarda oyuncularını toplamıştı`. bu 30 dakikalık muharabe ne olursa olsun kaybedilmeyecekti gerekirse davut ve goliath misali iki takımın en iyi beş savaşçısı sırayla vuruşacak bu büyük savaşın galibi belli olacaktı. karşılıklı ataklarla devam eden maçın 119.dakikası bir toplum için kronik kalp rahatsızlığı teşhisinin konulduğu andı. cezasahasının korner çizgisiyle kesiştiği noktada topu ve rakibi silahsız bir banka güvenlik görevlisi gibi kovalayan
rüştü reçber kaleyi önce allah'a sonra da hırvat'ların insafına emanet etmişti. fakat modric kovalamaya bir son verip topu kale sahasına doğru yollarken rüştü kaleye doğru koşuyor, klasnic topa doğru yükseliyor, işıl reçber televizyon karşısında ojesini sürüyor, gökhan zan kuğulara tam ekmek attığı sol eliyle topa vurmaya çalışıyor,
slaven bilic gri takım elbisesiyle fatih terim'e nazire yaparcasına koşuyor, top kaleye gidiyor ve bir ülke hep beraber kollektif bilincine yeni bir öge ekliyor.
yapma rüştü.
işte bu ahval ve şerait içinde oyun uzatmanın uzatma dakikalarında tekrar başlarken gözler italyan rosetti'ye çevrilmişti. rosetti düdüğünü çaldığında maçın bittiğini düşünen
türkiye,
yalçın çetin'in mükemmel türkçesi ile hayata gelen "ofsayt, rüştü, orta, emre, karambol anı, semih, semiiih, semiiiiiiiiih" çığlıklarıyla gecenin karanlığını ve bir ülkenin kalıcı depresyon belirtilerini parçalıyordu. genç semih bir kez daha tüm ülkeyi sevince, maçı penaltılara, türk halkını sokaklara, slaven bilic'i hakemin yanına, hırvatları adriyatik kıyılarındaki meyhanelere ve rüştü'yü penaltılar için kale çizgisine götürüyordu.
ilk penaltıda 22 yaşındaki
luka modric penaltıyı dışarı atarken, 21 yaşındaki arda turan penaltıda golü buluyordu. srna ve semih'in karşılıklı gollerinden sonra topa gelen, bir başka geleceğin yıldız adayı
ivan rakitic de penaltıyı dışarı yollamıştı. hamit'in ters köşeye attığı penaltıdan sonra tüm gözler rüştü'ye çevrilmişti. 119. dakikada hatalı çıkış yaparak kollektif bilincimize "
yapma rüştü" dürtüsünü ekleyen kalecimiz son penaltıyı kurtararak tüm dünyanın aklına "
biz bitti demeden, bitmez" sloganını ay yıldızlı bir şekilde kazıyordu.
bu muhteşem maç ile milliler yarı finale çıkarak statü gereği avrupa üçüncülüğünü garantilemişti zira euro futbol şampiyonaları statüsünde yarı finale çıkan her takım üçüncüydü fakat bu sefer kollektif bilincimize işlenen bir başka anı tekrar hatırlanacakt; almanlar kaybedince biz de kaybetmiş sayılacak mıydık?
yazının devamını okumak isteyenler için : http://plasedergi.com/...euro-2008-hikayemiz/