açıklamalarıyla üzmüştür.
---
alıntı ---
herkes merak ediyordu, o ilk olarak salsabasket’e konuştu. sezon biter bitmez efes pilsen ile anlaştığı haberi medyaya düşen ermal kuqo bu transfer sonrasındaki ilk görüşlerini samimi bir biçimde ve söz verdiği şekilde ilk olarak salsabasket’e aktardı. keyifle okuyacağınızı düşündüğüm röportajdan ermal’in metinlerini düzenledim, yayınlıyorum. buyrun;
- g.saray ile olan kontratım 1+1 yıllıktı, opsiyonluydu. efes pilsen’in benimle ilgilendiğini, menajerime kontratımın durumunu sorduğunu banvit serisi oynanırken öğrendim. yurtdışından da 1-2 teklif vardı ama çok ciddi teklifler değildi.
- en üst seviyede basketbol oynamak istediğimi her zaman söyledim. g.saray’da da kalsam en üst seviyede basketbol oynayacaktım ama kararım efes pilsen’e gitmek yönünde oldu. zira efes pilsen benim yuvam. 2. efes pilsen maceramda kendimi 2. sınıf bir basketbolcu gibi hissettim. kötü geçmiş bir ispanya serüveninin üstüne efes’te de süre alamadım fazla. g.saray’da yeniden doğmam gerekiyordu. bunu başardım ve şimdi daha güçlü bir şekilde efes’teyim. insanlar kendileri için en iyisinin ne olduğunu düşünüyorsa, kararlarını da o yönde veriyorlar. benim bu kararımın doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu zaman gösterecek.
- ben transfer mevzularında duygusallığa yer olmadığını düşünenlerdenim. nasıl ki bir kulüp kötü performans gösteren oyuncusunu kapı önüne koyabiliyor ve gözünün yaşına bakmıyorsa, oyuncular da eğer serbestlerse tercihlerini yapabiliyor olmalılar bir şekilde.
- kariyerimin en yüksek kontratı oldu bu. böyle bir ekonomide böyle bir parayı başka bir yerde kazanma şansım yoktu. sonuçta ben profesyonel bir oyuncuyum ve bu işten para kazanıyorum.
- g.saray çok profesyonel davrandı. oktay mahmuti ve hakan üstünberk’e çok teşekkür ediyorum, kariyerimde çok çok özel bir yere sahipler. en zor dönemimde yardım ettiler bana. karşılıklı fedakarlıklar yaptık g.saray’a transferimde. g.saray benim gibi 2 senedir kötü oynayan bir basketbolcuyu takımına aldı, bir risk aldı. ben de normalde kazanacağım paradan çok daha azına tamah edip g.saray’a geldim. amacım ölmediğimi ispatlamaktı. sonuçta iki taraf da kazandı bu fedakarlıklar sonucunda.
- ben g.saray formasını giydiğim ilk maçta da son maçta da %100′ümü verdim. taraftarın ve kulübün bana duyduğu güveni boşa çıkartmadığımı düşünüyorum performansımla.
- g.saray ile çok ama çok başarılı bir sezon geçirdik. ben olsam da olmasam da g.saray başarılı olmaya devam edecektir. g.saray’da oynadığım için çok mutlu ve gururluyum. taraftar, staff, oyuncu kadrosu, yönetim, herkes müthiş bir sinerji yarattı orada. tıklım tıklım bir abdi ipekçi’de, o coşkulu taraftarın önünde oynamak muazzamdı. en çok özleyeceğim şey o atmosfer olacak herhalde. taraftarın başarıya aç oluşu, normalin çok çok üstünde destek vermelerini ve salondaki atmosferi normalin çok çok üstüne çıkartmalarına yol açtı. harikaydılar.
- sarı kırmızılı taraftarların bana tepki göstermeleri normal. ben de bir taraftar olarak takımımın en iyi oyuncularından birinin başka takıma transfer olmasına kızıp tepki gösterebilirdim. sadece şunu diyebilirim onlara: ben f.bahçe ya da beşiktaş’a değil, yuvama gidiyorum. beni anlayışla karşılayacaklarını düşünüyorum.
---
alıntı ---
http://www.salsabasket.net/...alsabasket-ozel.html