• 1
    varlığından şüphe ettiğim durum. bireysel olarak ara ara formsuzluk yaşanır. inişler çıkışlar olur. ama takım olarak komple bir düşüş nasıl olur anlamıyorum. aynnı anda 2-3 oyuncu çok kötü performans gösterebilir ama bu da gerek değişikliklerle tolere edilebilir.

    sırf çamur atmak için "iyi gidiyorlar ama erken form tutmak iyi değildir" diyerek ya kendilerini kandırıyorlar ya bizleri.
  • 3
    sanilanin aksine bireyleri degil takimi ilgilendiren durumdur.

    sporcularin 3-4 maclik performans düsüklükleri psikolojik ve o gün kendisini fizik olarak nasil hissettigine bagli degisikliklerdir. ama erken form tutmak bütün takim icin gecerlidir ve bir takimin form periyodunda etkili olan her sezon öncesi yapilan, sezonluk antrenman planlamasidir.

    antrenman planlamalari sanildigi gibi sezon öncesi full kondisyon, sezon ici teknik ve taktik antrenmanlardan meydana gelmedigi gibi takimlarin hedeflerine göre periyotlara ayrilarak, önemli müsabakalarin oldugu dönemlerde form durumunu maksimal seviyeye getirmeyi amaclar. bu her takimin hedefine göre degisir.
  • 5
    türkiye'de şampiyonluğa oynayan takımların avrupa takımlarının aksine tercih etmediği durum.

    süper ligimizde avrupa kupaları için eleme oynamayan en büyük iki şampiyonluk adayı deplasmanda oynadıkları ilk hafta maçlarını gol bile atamadan kaybetti. transferlerin gecikmesi de bu durumda etkili tabi ama takımların sezona hazır olmadığı da belli oluyor.

    bizim aksimize premier ligin en büyük iki şampiyonluk adayı sezona çok hızlı giriş yaptı. liverpool ligde 2'de 2 yaparken hafta içinde chelsea ile 120 dakikalık bir süper kupa maçı da oynadı. manchester city ise ilk maçında deplasmanda 5 atarken, 17 ağustos 2019 manchester city tottenham maçı'nda büyük ihtimalle türkiye'de hayatımız boyunca göremeyeceğimiz kadar tempolu bir maç sonucunda puanlar paylaşıldı.

    bu noktada soru şampiyonluk için hangisi daha mantıklı, erken form tuttuktan sonra büyük bir form düşüşü yaşamak kaçınılmaz mı? yoksa erken form tutup bunu bütün sezon boyunca belli seviyede götürmek mümkün mü?
  • 8
    bir tercih meselesi. bu sene galatasaray sezonu temmuz başında açtı. yoğun bir ön eleme fikstürü geçirdik. üzerine çok sert bir cl grubuna düştük. bunlar için erken form tutmaya odaklanıp kendimizi tüketseydik muhtemelen aralık sonunda ligde sallanmaya başlayacaktık. biz hem yavaş yavaş yukarı çektik formu hem de puan kaybetmedik. mükemmel bir iş çıkardı teknik ekip.

    buna karşın fenerbahçe ise sezonu bizim kadar erken ve yoğun açmadı ancak lig içn erken form tuttu. planları galatasaray ligi ve clyi bir arada götüremeyip tökezlediğinde en az 6 7 puan fark yapıp sonrasında da psikolojik üstünlüğü alıp sonrasında performansları düşse dahi şampiyonluk iddiasını diri tutamamış galatasaray'ı arkalarına almaktı. aslına bakarsanız çok yanlış bir plan olduğunu söyleyemem. normal şartlarda okan buruk'un olmadığı bir senaryoda galatasaray hem manu hem de bayern maçlarının önü ve arkasında puanlar bırakıp şampiyonluktan erkenden kopardı. ama fenerbahçe'nin hiç beklemediği bir şey oldu ve galatasaray o aşamaları hafif sallansa da hiç yıkılmadan neredeyse sıfır kayıpla geçti.

    sonrasında da fenerbahçe gereksiz yere fazla yüklemelerinin sonucunsa hem form düşüklükleri hem de sakatlıklarla boğuşmaya başladı. galatasaray ise ocak ayının ortasından itibaren düzenli bir yükseliş gösterdi. neredeyse tüm oyuncuların oyunundaki pozitif yöndeki değişim bir tesadüf olamaz. okan hoca belki de galaatsaray'daki en zor senesi olarak anılacak bir seneyi neredeyse kayıpsız bitirdi.

    tabi burada bazı tercihler yaptığımızı da kabul etmek gerekir. sparta prag maçları gözden çıkarılmış bir eşleşmeydi. köhn'ün avrupa listesine yetiştirilmemesi veya boey'in yerini dolduracak bir sağ bek alınmaması bir tercihti aslında. galatasaray bu yoğun sezonun sonunu 3 kupayla getiremez diye düşünen yönetim/teknik ekip -artık her kimse bu kararı veren- resmen elenmemizi hayırlı mağlubiyet olarak düşünüp çok da geniş olmayan ve yorumaya başlayan kadroyu en makul hedefte birleştirip şampiyonluk yolunda kenetledi. ben galataaary kültürüyle büyümüş biri olarak avrupadan göz göre göre elenmeyi asla savunmadım savunmam da. ancak günün sonunda bir şekilde galatasaray şampiyonluk yarışında rakibinin önünde kalmayı başardı.

    bu serüveni okuyabilmek, dizayn edebilmek ve beklentilerini gerçekleştirebilmek 8 boyutlu santranç oynamak gibi. ancak okan hoca kafasında ne kurduysa bugün hepsinin gerçekleştiğini görebiliyoruz. umarım önümüzdeki senelerde bu avrupayı feda etmeden de gerçekleştirilebilir.

    bu sene direkt cl bileti alıp sezonu biraz geç açar ve keyfimize bakarız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın