• 5
    (bkz: #1290397)
    ilgili entrydeki alıntılanan köşe yazısına cevaben yazıyorum..

    tanım olarak, bahsettiğim entrydeki yazısına katılmadığım yazar..

    şimdi;

    burak yılmaz geçtiğimiz sezonki başarıda ön saflarda yer aldı mı?
    evet yer aldı..

    şampiyonlar ligi'nde ronaldo'yla yarıştı mı?
    evet yarıştı..

    biz o'nun mükemmel golleri ile yarı final kapılarına kadar dayandık mı?
    evet dayandık..

    yeni sezon başlarken yaratılan suni gündemlerle beraber, kendisinin sakatlığı ve oluşturulan gergin ortamda fatih hoca'nın da galatasaray değerlerine sahip çıkmak adına yaptığı konuşma kral'ı biraz bozmuş olabilir mi?
    pek tabi evet..

    şimdi bunların ışığında, kişisel olarak konuya ilişkin değerlendirmemi yazıyorum..

    kral'a ihtiyaç var.. hem de çok..
    nerden mi anladım?
    2013 süper kupa maçında, 10 kişi kalmış vasat fenerbahçe'yi, tek forvetli sistemde rahatça deviremedik, 6 pastan ve direk diplerinden goller kaçırdık..
    izleyen herkes "artık burak girmeli" diye düşündü ikinci yarı..
    golü koklayan bir forvet daha lazımdı drogba'nın yanına..
    oradan biliyorum..

    umut nasıl deparla basıyorsa, drogba nasıl dirençli oyunu ve karakteriyle liderlik ediyorsa, burak da leblebi gibi gol atıyor kardeşim..
    ve sezonun ilk maçında, hazır hoca da ilk 11'de yer vermişken, burak yılmaz bulutlu ve gergin havayı dağıtmak için gol atmak zorunda olduğunun farkındaydı..
    bu da çok doğal ve doğru bir düşünce..

    penaltıyı melo da atabilirdi, evet pitbull hareketi görüp alkışlayabilirdik, eyvallah..
    ama burak attı, taraftar penaltı öncesi ve sonrası o'nu alkışladı, ismi haykırıldı..
    o da golün hakkının melo olduğunu işaret ederek gösterdi zaten..

    buradan, atılan 1 penaltı golü ile istatistik ve para muhasebesi yapmak saçmalıktan öteye geçemez..
    ne melo'nun, ne burak'ın, ne de herhangi bir galatasaraylı futbolcunun böyle düşünmediğine kesinlikle eminim..

    demem o ki, kendini kanıtlamış bir burak yılmaz'ın, 1 adet penaltı golüne ihtiyacı yoktur..
    geçtiğimiz yıl şampiyonlar ligi'nde gol krallığına oynamış bir forvetten, ligin de gol kralından bahsederken biraz üsturuplu olmak lazım..
    biraz gerçekçi düşünmek lazım..

    melo'nun yaptığı jest ve drogba'nın yaptığı arabuluculuk gibi güzel hareketler üzerinden burak yılmaz'ı vurmak yanlış olur..
    saçma olur..
  • 1
    radikal gazetesi (spor) yazarlarından. artık yayınlanmayan radikal futbol ekinde de yazardı. olaylara farklı ve mizahi açıdan bakabilen, erkan goloğlu mahlasını kullanarak gerçek adını gizleyen biri. gerçek kimliği de halen netlik kazanmış değil.

    bugünkü köşesinde mehmet demirkol hakkında güzel bir yazı yazmış.

    http://www.radikal.com.tr/...U&CategoryID=103
  • 4
    radikal gazetesi'nde 'çare' bu yüzden drogba... başlıklı bir yazı yazmış arkadaş. valla ben maç esnasında çok da dikkat edemedim, ama öyle olsa; burak pek tabi ki sneijder'in golünde sağa çekip kaleye vurabilirdi. farkeden varsa paylaşssın da aydınlanalım.

    "gaziantepspor maçının 50. dakikasında burak yılmaz “bu penaltıyı ben atacağım” derken, neden kendimi kötü hissettim?
    kaleciyle çarpıştıktan sonra yerden kalkar kalkmaz hakemi takdir eden o başparmak hareketinde bir eğretilik bulmuştum gerçi. bir gol sevincinden sonra ronaldo’yu taklit eden o büzülmüş dudaklar ve iki yana tayyare kanadı gibi salladığı ellerinde de aynı eğretilik vardı. hatta bu ikincisi için gelin sakillik diyelim.
    bir futbolcu, üstelik sezonun her ilk maçı gibi önemli bir maçında neden başka bir oyuncu belirlenmişken penaltıyı atmak ister? maçtan sonraki yorumlara bakıyorum. burak’ın moral kazanmak için penaltı atmak istediği, melo’nun da burak’a jest yaptığına ilişkin görüşler, pek revaçta. hatta melo’nun “yine istese yine veririm” dediğine de hep birlikte gördük, duyduk. ne yalan söyleyeyim, bu sözler bana bir şey anlatmıyor. burak, bir sayının, bir istatistiğin, bir skorun peşine düştü. içinde bulunduğu ruh hali her ne ise bunu tetiklemiş olabilir. bu gerçekten doğruysa, aynı istatistiğin diyelim ki melo’dan ne götürdüğünü pek umursamıyor. bir golün burak’a kaç yüzbin dolar kattığı, melo’dan da bir o kadar götürdüğü, olabilir, endüstriyel futbolun rakamlarıdır. ama işte burak, bir rakamın parçası olduğu için, hiçbir zaman futbolun gerçek anlamı olan dayanışmanın bir parçası olamayacak. bakmayın siz onun şu anda assolist, batuhan karadeniz’in de uvertür olduğuna. ikisinin de öz kardeş olduğuna dair hissiyatımı anlamaya çalışın. umarım yanılıyorumdur.
    maçın 50. dakikasındaki asıl görüntü drogba’nın hemen vaziyet alıp melo’yu uzaklaştırmasıdır. burak’ın hiçbir zaman drogba olamayacağını anlatan bu resmi okumak için, insan psikolojisinin derinlerine vakıf olmaya gerek yok. burak, bir skor oyuncusu olmak istediği, sadece skor yaptıkça egosunu tatmin edeceğine inandığı için drogba olamayacak. drogba’nın neden ‘çare’ olduğunu da, galiba bu nedenle hiç anlamayacak."
App Store'dan indirin Google Play'den alın