resim
Eric Maria Lambertus Gerets
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:70
Uyruk:Belçika
  • 653
    kadro kalitesi-performans bakımından 2001-2002 lucescu' dan sonra 2005-2006 sezonunda galatasarayımıza en iyi futbolu oynatan eski teknik direktörümüz.

    2005-2006 sezonunda alex, anelka, appiah, aurelio, luciano, nobre gibi yabancıları bulunan fenerbahçe' ye, saidou, iliç, song, tomas gibi oyuncularla kafa tutmuş, kadrosundaki tüm oyuncuları maksimum verim alabilecek şekildeki taktik ve oyun anlayışıyla sahaya sürmüş, yeri geldiğinde kazanmak için necati, ümit, hakan, hasan, kabze ve iliç gibi hücum gücü yüksek oyuncuları aynı anda sahada tutarak, efsanevi şampiyonluklarımızdan birine imza atmıştır. gelen bu mucizevi şampiyonluktan sonra lucescu gibi kovularak ödüllendirilmemiş, bir çok eksiği bulunan kadroya yetersiz carrusca, futbolu unutmuş inomoto ve ortada kalmış 32 yaşındaki okan buruk eklenerek bir sonraki sene veda etmesine sebep olunmuştur. eminim ki kendisine geniş ve istediği oyunculardan kurulu bir kadro kurulsaydı türkiye' de ve avrupa' da daha büyük başarılara imza atabilirdi.
  • 731
    galatasaray genlerine uygun futbol oynatıp şampiyon olan eski efsane teknik direktörümüz.

    kadro o sezon yıldızlarla dolu fenerbahçe'nin çok çok gerisindeydi ama bi adam çıktı geldi, bazı maçlarda 4 hücum oyuncusu attı sahaya yediğinden daha fazla gol atacaksın mantalitesi ile rakiplerini duman edip galatasaray tarihinin en anlamlı şampiyonluklarından birini kazandırdı. bu adamın elinde doğru düzgün bi takım verilse ligin tozunu attırıp avrupada başarılara koşardı. keşke daha fazla kalsaydı bizde de daha fazla güzel şeyler yaşasaydık kendisiyle.

    (bkz: süper lig 2005-2006 sezonu)
  • 767
    elinde, o dönem yarıştığı fenerbahçe'nin yarısı değerinde bir kadro vardı. fenerbahçe, appiah, aurelio ile maçlara çıkarken, hoca "saidou tek, siz hepiniz." diyerek, yeri geldiğinde forveti dörtlerdi. bırakmadı, kovaladı, kovaladı, kovaladı. son hafta, şansın da yardımıyla tarihin en çarpıcı şampiyonluğunu aldı ama asla bırakmadı!!!

    bırakmamak, mücadele etmek önemlidir.

    (bkz: 14 mayıs 2006 galatasaray kayserispor maçı)
  • 480
    kupa maçında kadıköy'e 3 forvetle çıkmıştır. 3 forvet derken öyle kanat forvet, yardımcı forvet falan değil. bildiğin 3 forvet. hakan şükür, necati ateş ve ümit karan. 3 forvete de kanatlardan destek hasan şaş ve ayhan akman. yine cayır cayır top oynamış fakat alex'in frikiğiyle mağlup olmuştuk. kazandırdığı şampiyonluğu, oynattığı oyunu saymıyorum.

    illa eski hocaları hatırlayacaksanız yetersiz skibbe veya mancini yerine kendisini hatırlayın.

    edit: kadıköy'de 4-0 kaybettiğimiz lig maçını hatırlatan arkadaşlar oldu. gerets'in risk alıp uğur ve ferhat'ı sahaya sürdüğü maçtı. risk aldı, tutmadı. yine de arena'da kasımpaşa'dan 4 veya sami yen'de kocaelispor'dan 5 yemekle karşılaştırılamaz sanırım. vurgulamak istediğim tamamen oynattığı cesur futboldu.
  • 660
    şampiyonluk kazandığı 2005-06 sezonu 4-1-3-2 diziliminde tek defansif orta saha olarak bir önceki sezon hagi tarafından bileti kesilen kamerunlu saidou'yu kullanmış ve canla başla oynayan o takım muhteşem bir şampiyonluğa imza atmıştı. ertesi sezon elindeki tek alternatif saidou nantes'in yolunu tutunca bu bölgeye ısrarlar gravesen'in transfer edilmesini istemişti. ancak ne gravesen gelmiş ne de onun alternatifi maniche alınmıştı. hal böyle olunca gerets sistem üzerinde bir takım değişiklikler denemek zorunda kalmış, yuvaya dönen veteran okan buruk ve japon transfer inamoto ile buraya çift ön liberolu düzen uygulamak zorunda kalmıştı. öte yandan alt yapıdan çıkan genç mehmet güven ve dardanel'den gelen tecrübesiz mehmet topal'da yetersiz kalınca fatura maalesef belçikalı teknik adama çıkmıştı.
  • 627
    bu lafı pek kullanmam, harbi delikanlı adamdı. berbat koşullarda kötü bir kadro verebildik eline. istediği transferlerin çoğunu yapamadık. hatta fenerbahçe de o dönem appiah'ıyla anelka'sıyla parayı basıp yıldızları topluyordu ki bunlar öyle balon yıldız değildi. hem daha yaşlanmamış bitmemiş hem de oyun yapısı olarak ligimize çok uygun yıldızlardı. bunların yanında alex, tuncay, aurelio, çok maç kurtaran nobre, semih, luciano falan filan özetle kadroları da bizden hem daha geniş hem de daha kaliteliydi.

    gerets şikayet edip ağlamak yerine yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışırdı, cesurdu. gol gerektiğinde 10 kişi saldırırdık. dersine iyi çalışırdı. ligi erken çözdü ve nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynatmaya çalıştı. mesela mancini ligi çözemedi ve deplasmanda beraberlik iyidir kafasındaydı. bu yüzden berabere giden ve kötü oynadığımız maçlarda ilk değişikliği hep 60. dakikalarda falan yapıp 45-60 arasını çöpe atardı. yabancı sınırı varken(gerçek kadromuz 7-8 yabancılıyken ligde 5-6'sını oynatabiliyorduk) dany'nin yedek olup bruma'nın tribünde olduğu maç vardı mesela(yanlış hatırlamıyorsam akhisar deplasmanı).

    neyse gerets'e dönelim. kadro(özellikle orta saha ve bekler) tırt olduğundan sürekli sıkıntı çekerdik. forvetler de sayı olarak fazla ve isim olarak kaliteli olmasına rağmen hepsi istikrarsızdı ve hangi maçta kimden verim alacağımızı bilemezdik. gol lazım olduğunda hepsini birden sahaya sürüp artık hangisinin oynayacağı tutarsa diye izlerdik.

    o dönemde insanlar(ben de dahil) bu kadar bilinçli değildi. bu kadar bilgi kaynağı yoktu, bilgiye ulaşmak bu kadar kolay değildi. haliyle hem takip etme hem de öğrenme anlamında kaynaklar sınırlıydı. o yüzden de gerets'in kıymetini bilemedik. oyunculara maaşlarını 5-6 ayda bir belki verebiliyorduk. buna rağmen varlık içindeki ve hakikaten iyi kadrosu olan, iyi oynayan fenerbahçe'yle denk olduk. hatta şampiyon olduk. şampiyonluktan sonra gerets transfer transfer diye bas bas bağırırken(özellikle orta sahanın merkezine, ön liberoya) hem mali şartlar hem de beceriksizlik yüzünden 3-4 ayı boş geçirip son gün inamoto'yu getirdik. zaten ite kaka giden ve çoğu enkaz olan kadroya doğru düzgün takviye yapmayınca haliyle şampiyon olamadık ve maalesef faturayı gerets'e kestik. inanın o kadroyla 2. olmak bile başarıydı. ha gerets özelinde bakarsak teknik direktör meziyetleri ve potansiyeli dünya çapında değildi, maç özelinde bakarsak bir sürü hataları da oldu ama kesinlikle yeterli imkan sağlanmasa bile türkiye ligi'nde başarıya ulaştırabilecek kadar iyi teknik direktördü.

    velhasıl tekrar söylüyorum harbi delikanlı adamdı. disiplinli, çalışkan, yapılması gerekeni söyleyen ama yapılmadığında da ağlayıp şikayet etmek yerine elinde olanla elinden geleni yapmaya çalışan, ligi iyi analiz eden, oyuncularından iyi verim alan, kafası yarıldığında hiçbir şey olmamış gibi işine devam eden biriydi...

    https://i.hizliresim.com/p6lLGz.jpg
  • 608
    güzel adamdi. belki cok iyi bir teknik direktör degildi ama genlerimiz acayip uyusmustu.
    kendisi ilk geldigi zamanlar duzenledigi ilk basin toplantisina yanlis hatirlamiyorsam puroyla çıkmıştı. orada acayip sempati beslemistim.
    oynattigi cilgin hucum futboluyla 83 puan toplamistik. o sezon anca o sekilde sampiyon olabilirdik ki kadrosu bizden kat kat daha iyi olan fenerbahce' den sampiyonlugu son anda almistik.
    inanilmaz bir sezondu. 100 yil gecse her seyi unuturum ama o sezon yasananlari asla unutamam.
    tam anlamiyla " sariyla kirmiziyla alnimizin akiyla" sampiyon olmustuk.
    umarim hayatta her sey istedigi gibi gider. tesekkurler gerets !
  • 754
    fenerbahçe deplasmanında takıma taktik vermek için kulübeden çıktığı zaman kafasına aldığı bir cisim sonucu kafası yarılmış ve dikiş atılmıştır. kafası dikişli halde takımını yönetmeye devam etmiştir. bu adam işte böyle kendisini ufak çıkarlar için küçük düşürmeyen adamdır.
    aynı stadda aynı takıma karşı şenol güneş'in ne yaptığını hatırlarsınız. tribünlerden kafasına küçük bi cisim geldikten sonra sanki kafasına füze atılmış gibi yere düşüp ambulanslar eşliğinde staddan ayrılmış ve maç yarıda kesilmiştir.
    ya da bir çok türk oyuncunun su şişesi yanına geldiği zaman nasıl kendini yerlere atıp küçük düşürdüğünü biliyoruz.
    bi gerets bir de mancini. yabancı teknikdirektörlerden bu iki adamın yeri bende ayrıdır. keşke daha uzun süre kalıp bize bazı şeyleri aşılayabilselerdi.
  • 610
    2005-2006 sezonunda, transfermarkt verilerine göre kadro değeri 90 milyon € olan fenerbahçe'yi, 78 milyon € beşiktaş'ı, trabzonspor'un kadro değerine yakın (61 milyon €) bir değere sahip (64 milyon €) takımla şampiyon yapmış hocadır.

    takımımızın büyük bir takıma karşı maç kazanması çok çok zordu. yukarıda belirtilenleri yeniden yazmak istemiyorum ama hemen her maçımız üst bitiyordu. 5-2, 4-3 gibi skorlar oluyordu. bunun sebebi ise, kaleci ve stoperlerle birlikte saidou oynuyor gibiydi. iki bekimiz yetersizdi. saidou'nun yedeği volkan arslandı mesela. stoper yedeklerimiz suat usta ve yalçın ayhan'dan ibaretti. kadıköy gibi bir yere, 18 yaşındaki ferhat ve 19 yaşına yeni girmiş uğur uçar ile gitmiştik. 4-0 sonucu hiç de sürpriz olmamıştı işin gerçeği. bunca zorluk varken mali sıkıntılar da vardı. neredeyse koca bir dönem boyunca paraların yatmadığını düşünün. bu şartlarda şampiyon olmamız mucizeydi. gerets, o mucizeyi başardı. bu yüzden trömsö faciasına rağmen her zaman yeri ayrıdır bende.
  • 628
    gerçekten son yıllarda en büyük haksızlık yaptığımız isim eric gerets'tir.

    ben de bu haksızlığa katıldığım için büyük pişmanlık duyuyorum. ancak baş suçlu adnan polat ve adnan sezgin ikilisidir. bu adamı yemek için her türlü üçkağıtı yapıp ihaleyi gerets'in üzerine bıraktılar. adamcağız nice yokluklarla şampiyon yaptığı takıma istediği hiçbir futbolcuyu aldıramadı. aldıramadığı gibi saidou'yu falan da kaybetti. arda'yı kullanarak bizi bir şekilde şampiyonlar ligi gruplarına taşımasına rağmen yine transfer yaptıramamıştı. bütün yaz gravesen diye sayıklamasına rağmen adnan polat ve sezgin para yok deyip son gün inamoto'yu getirmişti. bir de carrusca vakası var onu eklemeden yapamam. 2006 şampiyonluğundan bir yıl sonrası olan 2006-07 sezonunda öne geçtiğimiz çoğu maçı orta sahasızlıktan vermiştik. gerçekten oturup saysam önde olup skoru tutamadığımız karşılaşma sayısı çift hanelere ulaşabilir. mesela 3-1 öne geçtiğimiz bir konya maçı vardı onu bile 3-3'e getirtmiştik. çünkü takımda orta saha yoktu. yine de mehmet topal, arda turan gibi gençlerle bir şeyler yapmaya çalıştı ama gücü yetmedi.

    taraftar olarak uyanık davranamadık ve adnan biraderler gerets'i yedi. hatta ilic'i falan da sessiz sedasız yollayıp kadroyu kendilerine göre şekillendirdiler. bir sezon önce para yok diyen adamlar aynı anda lincoln, nonda ve linderoth'u getirdi, birçok yerli futbolcu aldı. şu transfer bütçesi gerets'e sunulsa o dönem galatasaray dominasyonu yaşanabilirdi. tıpkı aysal dönemi kaçırdığımız dominasyon fırsatı gibi olmuştu.
  • 690
    1-0 yeneceğine 5-4 yenilmeyi göze almış ve futbolun seyir zevkinin en önde olması gerektiğini kendine ödev edinmiş bir teknik direktördü. takımda hücum hattı çok iyiydi, ama onları beraber bu kadar iyi kullanabilmek ustalık işiydi. orta sahada defansif olarak conceiçao tutulamadıktan sonra elinde sadece kendisine önceden istenmediği bildirilen saidou kaldı ve ona kariyerinin en iyi futbolunu oynattı. sağ bekte cihan haspolatlı, sol bekte orhan ak ile oynadı. gençlere forma şansı vermekten geri durmadı ve bizlere şahane bir takım izletti. kadıköy'de alnından akan kanlar da, alnımızın akıdır.
  • 724
    yaşım 30, galatasaray'da fatih terim'i bir kenara koyarsak (efsane bir hoca olduğu için, diğer hocalarla kıyas yapmak hem kendisine hem diğer hocalara haksızlık olur benim gözümde) en sevdiğim ve oynattığı oyunu en çok beğendiğim isimdir.

    son dönemlerde sağlık konusunda sıkıntılar yaşadığı ve bu nedenle futboldan uzaklaştığı yazılıp çiziliyordu. umarım iyidir.

    başka bir dönemde, bambaşka şartlarda ikinci bir şansı hak ettiğini düşünüyordum hep. onun yönetiminde bir sezon daha izlemek isterdim galatasaray'ı ama olmadı.
  • 684
    bugün bu başlıktaki ilk entry'i gördükten sonra 2006 senesi aklıma geldi.
    o sıralar 10 yaşımda bir velet olmadan mütevellit babam maçları meyhane'de izlerken * ben sürekli radyodan dinlerim maçları. o meşhur denizli deplasmanının olduğu gün de bizim maçı radyodan dinlemiştim ve nasıl olduysa birden soluğu florya'da almıştım.

    kendisi sanırım bir kaç sağlık problemiyle uğraşıyor, bize ve takımımıza çok yakışan sürekli atak futbolu düşünen bir antrenördü. yaşattığı her şey için çok teşekkürler.
  • 781
    galatasaray'ın o dillere destan 2000 jenerasyonu adı verilen ve 1996-2002 arasında 6 sezonda 5 lig şampiyonluğu, 2 türkiye kupası, 2 tff süper kupa, 1 uefa avrupa ligi, 1 uefa süper kupası, 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali, 1 şampiyonlar ligi son 16'sı ve 1 dünya üçüncülüğü kazanan kadrosundan sonra alınan ilk başarıyı galatasaray'a yaşatmış emektar teknik direktör.

    düşünün 1996-2002 hegemonyasından sonra 2005-2006'ya kadar fetret içinde kalmışız.

    zaten 2002-2011 arasındaki koskoca 9 yılda bir gerets'in 2006, bir de feldkamp'ın 2008 şampiyonlukları ve bir de hagi'nin 2005 türkiye kupası dışında elle tutulur bir şey yok.
  • 810
    kıymeti yeterince bilinmeyen çok kıymetli hocamızın doğum günü kutlu olsun. tarihin en zor şampiyonluklarından birini aldı hem de çok önemli bir senede, kırılma noktasında. yeri bambaşkadır, imparatordan sonra galatasaray'ımıza en yakıştırdığım hoca olmuştur hep. yarın kazanırız ve inşallah şampiyonluk kutlamalarında seni de aramızda görebiliriz. hastalığına biraz olsun moral ile destek olmak borcumuzdur. (bkz: alnındaki kan alnımızın akıdır)

    (bkz: #3572909)
  • 797
    2004-2005 sezonundaki kadroya;
    emre aşık
    yalçın ayhan
    sasa iliç
    marka heinz ve
    altan aksoy

    takviyeleri yapılarak kendisine teslim edilmiş teknik adam. ragıp başdağ diye de birini almıştık ama daha kamptayken ayrılmak istemiş ve gitmişti. alınan oyunculardan altan da devre arasında takımdan ayrılmıştı. emre ve yalçın, song ve tomas'ın yedeği idi. heinz ise 1 var 5 yok şeklinde sezonu tamamlamıştı.

    hasılı nerdesye tek takviyeyle bir önceki yılın 3.olan takımını puan rekoruyla şampiyon yapmıştı. nazarımda tek eksiği fener derbilerindeki basiretsizliği idi.
  • 691
    kendisinin döneminde işler zora girdiğinde hakan şükür, sasa iliç, hasan kabze, ümit karan, necati ateş gibi oyuncuları aynı anda sahada görürdük. hasan şaş falan da kanat oynardı. düşünün artık nasıl bir hücum futbolu oynadığımızı. garibim saidou'ya acıyordum sürekli. kardeşlerini okutmak için 18 yaşında sanayiye verilen evin büyük çocuğu gibi orta sahamızın tüm yükünü o çekerdi ):
App Store'dan indirin Google Play'den alın