siyasi ilişkileriyle değil, başarılarıyla geldiği koltuktan, kendi pisliğini başkalarına atan, şikeye bulaşmış kişilerce el çektirmeye çalıştırılmış ve iş birlikçi federasyonun zorlamasıyla bir seçim yapmak zorunda bırakılmıştır. kendisi de büyük bir duruş göstererek
galatasaray'ı tercih etmiştir. kaldı ki milli takımı seçerek o pozisyona geldiğinde emsallerinden farklı bir konumda olmayacaktı.
somut konuşmak gerekirse
fatih terim'i değil aziz yıldırım,
arda turan ve ekibi dahi basın desteğiyle indirme noktasına geldi.
euro 2016 sonrasında çarşaf çarşaf atılan manşetler, yaratılan ortamla karısına, kızına, torununa edilen hakaretler, spor yorumcularının prim konusunu çok yüzeysel geçmesi ama turnaya katılan teknik direktörlerin maaş çizelgesinin her gazetede yayınlanması ve ardından gelen istifa -ki dünkü basın toplantısında istifa ettiğini bizzat fatih terim söyledi- ve hatta federasyonun da bunu kabul etmeye yakın tutumu yaklaşık 1 ay fatih terim galatasaray'a dönüyor mu iddialarını ortaya çıkardı. aracılar vasıtasıyla fatih terim'le görüşülüp
serdar aziz transferinin gerçekleştirildiği biliniyor artık.
konu daha fazla dağılmadan
ergin ataman da bunu kabul ederek çok daha yüksek meblaları görece daha az baskı ve çalışmayla kazanabilirdi. ancak kendisi kariyerindeki her başarısı gibi başka bir meydan okumayı seçerek ona yöneldi. euroleague'de başarılı olur veyahut olmaz ama o bunu denemeyi seçti. kazanma hırsının büyük olduğunu herkese gösterdi. peki milli takımı seçseydi bu da bir challenge/bir meydan okuma olmayacak mıydı? elbette olacaktı. ama işte bu noktada galatasaray faktörünün devreye girdiğini söylemeliyim. milli takımda bu sevgiyi, bu tutkuyu ve bu heyecanı bulamayacağını düşünüyorum. kendisinin de harun
*'un yüzüne karşı belirttiği gibi kendisi
büyük bir camia'da.