534
istanbul'a uzak bir şehirde yaşayıp & okumakta olup, bütçem elverdiğince maçlara gelip giden bir öğrenci olan şahsımı, bir daha o stada adım atmamaya karar verdiren olaydır *. sıradan bir taraftar olarak ortak kullanım sona erene kadar kendi adıma böyle protesto edeceğim.
ben adnan polat'ın geçmiş dönemde iktidara karşı koy(a)mamış olmasını anlayışla karşılayanlardan biriyim *. gönül ister ki o romantik cümlelerdeki gibi tozpembe olsun herşey, taraftarlığımızı gönlümüzce yaşayalım, stadımızı elimizden alsalar gidip kaldırımda izleriz vs. cümleleriyle coşalım. bunu kim istemez ki? ama günümüz gerçekleri buna 'maalesef' izin vermiyor, vermez. kulüp yönetmek sadece taraftara karşı değil, yönetim kuruluna, kamuoyuna karşı da belirli dengeleri gözetmek zorundasın. bunların içinde en önemli unsur tabi ki taraftar. fakat en önemli unsur bile olsa, tek unsur değil. hele de ülkede böyle siyasi bir güç hakimken bunu yok saymaya çalışmak sadece saçmalıktır. (konudan sapmayalım ama fikir vermek açısından, şu anda iktidardaki parti ile tamamen zıt görüşlere sahip bir bireyim.) aynı fikirleri paylaşmıyoruz diye onu yok sayamayız. bu ülkede işler böyle yürüyor. bunu benden yaşça büyük veya küçük herkes başka tip somut örneklerle yaşayıp öğrenmiştir diye düşünüyorum.
tüm bu etkenler bir araya getirildiğinde, adnan polat'ın o günkü tavırlarını anlayışla karşılıyordum. fakat bunu anlayışla karşılarken, iktidara eyvallah çekince ileride başka türlü tavizler vermek zorunda bırakılacağımızın da bilincindeydim. ama ne yalan söyleyeyim, ezeli rakip ile ortak stad kullanımı konusu aklımın ucundan bile geçmezdi. yolları kolay kolay yaptırmayacaklarını düşünüyordum, gerçekleşti. çatı için ihale düzenlesek, çomak sokacaklarını düşünüyordum, veya çatı kendi yükümlülükleri ise, hiç yaptırmayacaklarını düşünüyordum. çeşitli konularda bürokratik olarak karşımıza tonla engel çıkaracaklarını düşünüyordum, bu da tabi ki gerçekleşti ve gerçekleşiyor. tüm bu ihtimalleri sineye çekip sorunları geç de olsa hallederiz modunda takılıyordum. çünkü taviz versen taraftardan tepki çekecekti *, taviz vermesen bahsettiğim şekilde sorunlarla karşılaşacaktık *. tam iki uçlu değnek vakası. burada yaşanan problem taviz verdiğimiz halde yollar yapılmayıp, başka sorunlarımız çözülmemesi oldu. çözülse belki adnan polat bu denli tepki toplamayacaktı. az bile olsa bir kesim teşekkür edecekti. etmese bile en azından kötü anmayacaktı onu.
tüm bu ihtimallere eyvallah diyordum ama koltukların renginden çevre düzenlemesine kadar sarı-kırmızı olan * bir stadı ezeli rakibe altın tepside sunacaklarını aklımın ucundan bile geçirmezdim.
bu yüzdendir ki eğer bu stad ortak kullanılmaya başlarsa, bir taraftar olarak o gün adnan polat'a koymakta geç kaldığım tepkimi bugünkü yönetime koyarım. umarım böyle büyük bir hataya düşmezler. kaldı ki iktidarla arayı açmamak için adnan polat'ın yaptıklarına böyle büyük çapta tepki gösteren bir taraftar topluluğumuz varken, stadın bjk'ye açılması halinde olacakları tahmin bile edemiyorum açıkçası.
ben adnan polat'ın geçmiş dönemde iktidara karşı koy(a)mamış olmasını anlayışla karşılayanlardan biriyim *. gönül ister ki o romantik cümlelerdeki gibi tozpembe olsun herşey, taraftarlığımızı gönlümüzce yaşayalım, stadımızı elimizden alsalar gidip kaldırımda izleriz vs. cümleleriyle coşalım. bunu kim istemez ki? ama günümüz gerçekleri buna 'maalesef' izin vermiyor, vermez. kulüp yönetmek sadece taraftara karşı değil, yönetim kuruluna, kamuoyuna karşı da belirli dengeleri gözetmek zorundasın. bunların içinde en önemli unsur tabi ki taraftar. fakat en önemli unsur bile olsa, tek unsur değil. hele de ülkede böyle siyasi bir güç hakimken bunu yok saymaya çalışmak sadece saçmalıktır. (konudan sapmayalım ama fikir vermek açısından, şu anda iktidardaki parti ile tamamen zıt görüşlere sahip bir bireyim.) aynı fikirleri paylaşmıyoruz diye onu yok sayamayız. bu ülkede işler böyle yürüyor. bunu benden yaşça büyük veya küçük herkes başka tip somut örneklerle yaşayıp öğrenmiştir diye düşünüyorum.
tüm bu etkenler bir araya getirildiğinde, adnan polat'ın o günkü tavırlarını anlayışla karşılıyordum. fakat bunu anlayışla karşılarken, iktidara eyvallah çekince ileride başka türlü tavizler vermek zorunda bırakılacağımızın da bilincindeydim. ama ne yalan söyleyeyim, ezeli rakip ile ortak stad kullanımı konusu aklımın ucundan bile geçmezdi. yolları kolay kolay yaptırmayacaklarını düşünüyordum, gerçekleşti. çatı için ihale düzenlesek, çomak sokacaklarını düşünüyordum, veya çatı kendi yükümlülükleri ise, hiç yaptırmayacaklarını düşünüyordum. çeşitli konularda bürokratik olarak karşımıza tonla engel çıkaracaklarını düşünüyordum, bu da tabi ki gerçekleşti ve gerçekleşiyor. tüm bu ihtimalleri sineye çekip sorunları geç de olsa hallederiz modunda takılıyordum. çünkü taviz versen taraftardan tepki çekecekti *, taviz vermesen bahsettiğim şekilde sorunlarla karşılaşacaktık *. tam iki uçlu değnek vakası. burada yaşanan problem taviz verdiğimiz halde yollar yapılmayıp, başka sorunlarımız çözülmemesi oldu. çözülse belki adnan polat bu denli tepki toplamayacaktı. az bile olsa bir kesim teşekkür edecekti. etmese bile en azından kötü anmayacaktı onu.
tüm bu ihtimallere eyvallah diyordum ama koltukların renginden çevre düzenlemesine kadar sarı-kırmızı olan * bir stadı ezeli rakibe altın tepside sunacaklarını aklımın ucundan bile geçirmezdim.
bu yüzdendir ki eğer bu stad ortak kullanılmaya başlarsa, bir taraftar olarak o gün adnan polat'a koymakta geç kaldığım tepkimi bugünkü yönetime koyarım. umarım böyle büyük bir hataya düşmezler. kaldı ki iktidarla arayı açmamak için adnan polat'ın yaptıklarına böyle büyük çapta tepki gösteren bir taraftar topluluğumuz varken, stadın bjk'ye açılması halinde olacakları tahmin bile edemiyorum açıkçası.