148
futbola lanet ettim edeli, galatasaray'ın olmadığı bir turnuva gördüm göreli, ilk defa bir maçı tam olarak izleme bahtsızlığına uğradım. ispanya- fransa maçını izlemek mecburiyetinde kaldım. yapacak en ufak bir işim, tek bir bira içmeye çağıran biri olsaydı, kesinlikle aklıma bile gelmeyecekti bu maç. neyse ki maçın sonuna kadar dayanabildim. eğer uzatmalara falan gitseydi kesin seyretmeyecektim. net olarak söyleyebilirim, bu güne kadar seyrettiğim üst düzey maçların gelmiş geçmiş en kötüsüydü. fakat ben yine orada değilim, mutlaka daha kötü maçlar olmuştur. ben özelde barca, genelde ispanya milli takımın oynadığı ayıplı futbolu deşelemek istiyorum.
spiker, her seferinde ispanya'nın daha önce oynadığı maçlarda yaptığı pas trafiğinin orantısızlığını vurguluyordu. elbette doğrudur, gerek barça, dolayısıyla ispanya ulusal takımının iskeletini teşkil eden futbolcular büyük bir manipülasyon yapmaktadırlar. çok daha basit anlatmak istiyorum derdimi. kalelerinde bir kaleci var, ne kadar büyük kaleci olduğu da tartışılır ya, ben değil muslera'yı, mondragon'u değişmem. 5 mustafa sarp, 5 mehmet topal dan oluşan bir kadroları var. tüm dünya futbol severlerine yutturdukları iniesta'yı dikkatle izledim. tekniğine asla lafım yok, ben oynadığı futbola bakıyorum. 5 metreye yan pas, diğerleri de ezberlemiş, basmayan takımlara karşı ortada sıçan. değil 40, 100 pası peş peşe yapsan ne yazar. karşılarında en basitinden bir melo, bir gattuso olsa böyle kolay top çevirebilecekler mi? çevirdiler, 800 pasa 200 pasla oynadılar diyelim. çok mu zevk veriyorlar seyredenlere? ben mi kafayı yedim yoksa? koskoca maçta tek bir çalım girişimi yok.40-50 metreye atılmış bir pas hak getire. korneri bile topu kaybederiz korkusuyla paslaşarak kullanıyorlar. attıkları gollerin çoğu yoğun pas trafiğiyle bilerek, kurgulanarak atılmış goller değil. golcüsüz oynuyorlar, futbolun temel, ve bu kadar çok sevilmesine yol açan kanat akınları hemen hemen hiç yok.kaleye şut çekme istatistiğinde her maç mutlaka gerideler.serbest vuruş golleri mucizelere kalmış. varsa yoksa, aralarında kesin ve kısa paslaşmalara dayalı sinir bozucu bir futbol anlayışı.
hadi biz seyirciler kabul ettirdiler uzay futbolu oynadıklarını. hiç bir takımın iniesta ve şavi, pike gibi futbolculara sahip olmadıklarını, bu futbolcuların real madrid'lilerle kurdukları karmayı yenmeye hiç bir takımın gücünün yetmeyeceğini. peki be karşılarında oynadıkları takımların futbolcularının niyeti nedir? koskoca daha dünün dünya şampiyonu fransa'nın oynadığı aşağılık futbola ne demeli? sanki elensek de tatile çıksak der gibiydiler. maç bitiyor, en ufak bir gol girişimi hamlesi yapmıyorlar. hoca kenarda fark yememek için olanca sakinliğiyle maçı izliyor. ve bu maç demeye bin şahidin gerekeceği müsabakayı muhteşem ispanya kazanıyor.
açık söyleyeyim, ispanya ulusal takımın oluşturan çeteler asla dağılmazlar. ispanya futbolu çok iyi olduğu için değil, tek tek başka takımlarda oynayamayacak olmalarındandır. misal pike, galatasaray'da oynasa, melo'dan çok daha iyi oynayamayacağının garantisini veririm. bir selçuk'un, iniesta'dan aşağı futbolcu olduğuna beni kimse inandıramaz. hatta, başında terim'in olacağı, hamit-selçuk-gökhan töre-nuri- arda turan orta sahalı takımın bu ispanya'ya yenilip eleneceğine de.
başlarında bizim 3. takımımızdan kovulma yeniköy kasabı'nın olduğu, ispanya futbolunun en azından bana seyir zevki vermesinin imkanı yoktur. yarı finali portekiz'le oynayacaklar. portekiz sol bekinin oyuna katkısını dikkatle izleyin. ronaldo boğasının saldırılarına hazırlıklı olun. gerçi bütün takımlar bir birinden kötü, ne var ki bazıları, en azından bazılarının futbolcuları rutin, taktik dışına çıkarak bir şeyler yapmanın riskini alıyorlar. bugün ribery'nin alıp ta 4-5 kişinin arasına girip çıkmayı denemesi gibi. hangi ispanyol girer böyle bir riske? sanki her top kaybında o top gol olacakmış gibi korkak, sıçan gibi oynadılar. futbolun şanlı tarihi, bir önceki turnuvada sıçan gibi oynayarak şampiyon olan yunanistan'ı çoktan unuttu, ama tam 20 sene önce plajlardan toplanarak getirilen aslan gibi top oynayarak kazanan danimarka'yı asla unutmayacaktır.
bu seyrettiğim, ve her zaman aynı futbolu oynayarak nam salmış ispanya'nın dünya futboluna vereceği hiç bir şey yoktur. almanya'dan, beko'dan öğrenip yıllarca hepimiz libero oynadık. italyanlar'dan çanakkale geçilmezi öğrendik. kendimizden büyüklere karşı spinosi, capello olup savaştık. dinemo kiew gibi saldırdık, ajaks gibi total futbol oynadık. brezilyalı gibi, sokrates, zico gibi çalım attık. hagi gibi frikik kullandık, şimdi 40 lı 50 li yaşlarda halı sahalarda iniesta gibi garanti pas atıyoruz. top gelmesin diye kaçacak delik aramasını öğrendik şavi'den.
gezegenin en büyük futbolunun oynandığı, ispanya'dan son yıllarda bütün dünya'nın idolü olan bir futbolcu çıktı mı? çıkar mı? ya da bu gece oynanan futbolun aynısını taklit edip oynayan bir halı saha takımın düşünebiliyor musunuz? 3. pası yapan adamın ayağını eline verirler. elinde 2 as olmadan oyuna asla girmeyen holdem poker oyuncuları gibiler. belki yine kazanacaklar. son dünya kupasında olduğu gibi hiç bir maçı akıllarda kalmayacak. 5 sene sonra bu takımdan kimse hatırlanmayacak. ne olur biraz futbol diye dilenen bizim gibiler ise top yekun ispanya ulusal takımının güzel futbola ihanetini asla affetmeyecektir.
spiker, her seferinde ispanya'nın daha önce oynadığı maçlarda yaptığı pas trafiğinin orantısızlığını vurguluyordu. elbette doğrudur, gerek barça, dolayısıyla ispanya ulusal takımının iskeletini teşkil eden futbolcular büyük bir manipülasyon yapmaktadırlar. çok daha basit anlatmak istiyorum derdimi. kalelerinde bir kaleci var, ne kadar büyük kaleci olduğu da tartışılır ya, ben değil muslera'yı, mondragon'u değişmem. 5 mustafa sarp, 5 mehmet topal dan oluşan bir kadroları var. tüm dünya futbol severlerine yutturdukları iniesta'yı dikkatle izledim. tekniğine asla lafım yok, ben oynadığı futbola bakıyorum. 5 metreye yan pas, diğerleri de ezberlemiş, basmayan takımlara karşı ortada sıçan. değil 40, 100 pası peş peşe yapsan ne yazar. karşılarında en basitinden bir melo, bir gattuso olsa böyle kolay top çevirebilecekler mi? çevirdiler, 800 pasa 200 pasla oynadılar diyelim. çok mu zevk veriyorlar seyredenlere? ben mi kafayı yedim yoksa? koskoca maçta tek bir çalım girişimi yok.40-50 metreye atılmış bir pas hak getire. korneri bile topu kaybederiz korkusuyla paslaşarak kullanıyorlar. attıkları gollerin çoğu yoğun pas trafiğiyle bilerek, kurgulanarak atılmış goller değil. golcüsüz oynuyorlar, futbolun temel, ve bu kadar çok sevilmesine yol açan kanat akınları hemen hemen hiç yok.kaleye şut çekme istatistiğinde her maç mutlaka gerideler.serbest vuruş golleri mucizelere kalmış. varsa yoksa, aralarında kesin ve kısa paslaşmalara dayalı sinir bozucu bir futbol anlayışı.
hadi biz seyirciler kabul ettirdiler uzay futbolu oynadıklarını. hiç bir takımın iniesta ve şavi, pike gibi futbolculara sahip olmadıklarını, bu futbolcuların real madrid'lilerle kurdukları karmayı yenmeye hiç bir takımın gücünün yetmeyeceğini. peki be karşılarında oynadıkları takımların futbolcularının niyeti nedir? koskoca daha dünün dünya şampiyonu fransa'nın oynadığı aşağılık futbola ne demeli? sanki elensek de tatile çıksak der gibiydiler. maç bitiyor, en ufak bir gol girişimi hamlesi yapmıyorlar. hoca kenarda fark yememek için olanca sakinliğiyle maçı izliyor. ve bu maç demeye bin şahidin gerekeceği müsabakayı muhteşem ispanya kazanıyor.
açık söyleyeyim, ispanya ulusal takımın oluşturan çeteler asla dağılmazlar. ispanya futbolu çok iyi olduğu için değil, tek tek başka takımlarda oynayamayacak olmalarındandır. misal pike, galatasaray'da oynasa, melo'dan çok daha iyi oynayamayacağının garantisini veririm. bir selçuk'un, iniesta'dan aşağı futbolcu olduğuna beni kimse inandıramaz. hatta, başında terim'in olacağı, hamit-selçuk-gökhan töre-nuri- arda turan orta sahalı takımın bu ispanya'ya yenilip eleneceğine de.
başlarında bizim 3. takımımızdan kovulma yeniköy kasabı'nın olduğu, ispanya futbolunun en azından bana seyir zevki vermesinin imkanı yoktur. yarı finali portekiz'le oynayacaklar. portekiz sol bekinin oyuna katkısını dikkatle izleyin. ronaldo boğasının saldırılarına hazırlıklı olun. gerçi bütün takımlar bir birinden kötü, ne var ki bazıları, en azından bazılarının futbolcuları rutin, taktik dışına çıkarak bir şeyler yapmanın riskini alıyorlar. bugün ribery'nin alıp ta 4-5 kişinin arasına girip çıkmayı denemesi gibi. hangi ispanyol girer böyle bir riske? sanki her top kaybında o top gol olacakmış gibi korkak, sıçan gibi oynadılar. futbolun şanlı tarihi, bir önceki turnuvada sıçan gibi oynayarak şampiyon olan yunanistan'ı çoktan unuttu, ama tam 20 sene önce plajlardan toplanarak getirilen aslan gibi top oynayarak kazanan danimarka'yı asla unutmayacaktır.
bu seyrettiğim, ve her zaman aynı futbolu oynayarak nam salmış ispanya'nın dünya futboluna vereceği hiç bir şey yoktur. almanya'dan, beko'dan öğrenip yıllarca hepimiz libero oynadık. italyanlar'dan çanakkale geçilmezi öğrendik. kendimizden büyüklere karşı spinosi, capello olup savaştık. dinemo kiew gibi saldırdık, ajaks gibi total futbol oynadık. brezilyalı gibi, sokrates, zico gibi çalım attık. hagi gibi frikik kullandık, şimdi 40 lı 50 li yaşlarda halı sahalarda iniesta gibi garanti pas atıyoruz. top gelmesin diye kaçacak delik aramasını öğrendik şavi'den.
gezegenin en büyük futbolunun oynandığı, ispanya'dan son yıllarda bütün dünya'nın idolü olan bir futbolcu çıktı mı? çıkar mı? ya da bu gece oynanan futbolun aynısını taklit edip oynayan bir halı saha takımın düşünebiliyor musunuz? 3. pası yapan adamın ayağını eline verirler. elinde 2 as olmadan oyuna asla girmeyen holdem poker oyuncuları gibiler. belki yine kazanacaklar. son dünya kupasında olduğu gibi hiç bir maçı akıllarda kalmayacak. 5 sene sonra bu takımdan kimse hatırlanmayacak. ne olur biraz futbol diye dilenen bizim gibiler ise top yekun ispanya ulusal takımının güzel futbola ihanetini asla affetmeyecektir.