1939
tartışma, melo konusunda diğer başka konularda olduğu gibi yavaş yavaş ortadaki ''gerçekliğin'' dışına çıkmaya başlamış. uçlarda yaşanıyor tartışma. melo için gerekirse 15-20 milyon verilmeli diyenler , gerekirse riva'yı satalım da bu adamı takımda tutalım diyenler, karşı tarafta da paraları sokaktan mı toplanıyor sanıyorsunuz, en ucuza alalım hatta gerekirse de almayalım zaten formu da son zamanlarda düşmüştü diyenler.
bonservisini devre arası almak bence de çok mantıklı bir durum değildi, bu basit bir kural ; bir malı ya da hizmeti almaya çok istekli durursan satıcı bunu kendi lehine kullanır ve normalde alacağından daha pahalı bir şekilde satın alırsın o bakımdan mesafeli yaklaşmak, hemen atlamamak, karşı tarafla pazarlık yapma şansını artırır, alıcının elini güçlendirir. sezon sonu opsiyon bitimini bekleyip karşı tarafa ''yap bi güzellik'' biz de değerlendirelim sana bir öneri sunalım demek en mantıklı olanıydı.buraya kadar sorun yok.
basından takip ettiğimiz kadarıyla ve geçenlerde emir sarıgül'ün açıklamalarından anladığımız hem kulübü hem de melo ile arada ciddi farklar yok. pazarlık melo'nun senelik ücreti ile ilgili ki o da muhtemelen 300-500 bin gibi bir rakam. işte, tam burada işin boku çıkıyor , güzel kardeşim madem takım içi mali dengeleri bu kadar çok gözetiyorsun da neden aynı adama geçen sezon o paraları verdin bu sene mi aklına geldi takım içi mali dengeler? hem de şampiyonlar ligi falan da yoktu, şimdi şampiyon oldun mali gücün arttı. tamam arada uçuk farklar olur o zaman herkes olacak iş değil der geçer ama bu ufak hesaplar ile melo elden kaçarsa ne olcak? kim verecek hesabını?
melo bulunmaz hint kumaşı değil elbette, kimse istemez eğer giderse yerine belki kağıt üzerinde daha kaliteli, daha isim yapmış biri gelecek ama kritik bir noktada görev alan melo'nun hem tribünlere hem de takıma yansıyan pozitif etkisini yakalaması çok güç olacak , kısa sürede oynadığı bölgeye ve takıma alışmasının
garantisi de yok . işte bu ufak hesaplar yüzünden böyle bir riske girmeye gerek var mı yok mu ? işte tüm sorun burada.
bonservisini devre arası almak bence de çok mantıklı bir durum değildi, bu basit bir kural ; bir malı ya da hizmeti almaya çok istekli durursan satıcı bunu kendi lehine kullanır ve normalde alacağından daha pahalı bir şekilde satın alırsın o bakımdan mesafeli yaklaşmak, hemen atlamamak, karşı tarafla pazarlık yapma şansını artırır, alıcının elini güçlendirir. sezon sonu opsiyon bitimini bekleyip karşı tarafa ''yap bi güzellik'' biz de değerlendirelim sana bir öneri sunalım demek en mantıklı olanıydı.buraya kadar sorun yok.
basından takip ettiğimiz kadarıyla ve geçenlerde emir sarıgül'ün açıklamalarından anladığımız hem kulübü hem de melo ile arada ciddi farklar yok. pazarlık melo'nun senelik ücreti ile ilgili ki o da muhtemelen 300-500 bin gibi bir rakam. işte, tam burada işin boku çıkıyor , güzel kardeşim madem takım içi mali dengeleri bu kadar çok gözetiyorsun da neden aynı adama geçen sezon o paraları verdin bu sene mi aklına geldi takım içi mali dengeler? hem de şampiyonlar ligi falan da yoktu, şimdi şampiyon oldun mali gücün arttı. tamam arada uçuk farklar olur o zaman herkes olacak iş değil der geçer ama bu ufak hesaplar ile melo elden kaçarsa ne olcak? kim verecek hesabını?
melo bulunmaz hint kumaşı değil elbette, kimse istemez eğer giderse yerine belki kağıt üzerinde daha kaliteli, daha isim yapmış biri gelecek ama kritik bir noktada görev alan melo'nun hem tribünlere hem de takıma yansıyan pozitif etkisini yakalaması çok güç olacak , kısa sürede oynadığı bölgeye ve takıma alışmasının
garantisi de yok . işte bu ufak hesaplar yüzünden böyle bir riske girmeye gerek var mı yok mu ? işte tüm sorun burada.
