• 129
    fener maçının abdestli versiyonu
    maçkoskop
    kadro:
    muslera -2
    ebu 9
    semih 2
    ufo 5
    hakan balta 7
    selçuk 8
    melo 6
    engin 6
    emre 5
    elmander 4
    neco 6

    zurnanin zirt dediği an:
    galatasaray’ın serbest vuruş kazandığı an. selçuk, pozitif bilimin bütün faktörler için brifing verdi. trigonometri, lineer fizik, türev, integral, diferansiyel denklem, laplas, öklit, pisagor geometrisi, kuantum, uzay zaman eğrisi, yer çekimi, tez, anti tez sentez….,
    varil:
    muslera; takımın cümbür cemaat çökmesi kalecimize pek yaramıyor galiba. geçen hafta nasıl olsa yeneriz, bana top gelmez rahatlığındaydı. 3 toptan 2 sini yedi, bize bütün bir hafta kabir azabı çektirdi. ne gazete okuduk, ne televizyon seyrettik. bu akşam takım, kaldığı yerden maça devam etti, aynı rahatlıktaydı. galatasaray maçlarının daimi iyi oyuncusu colman’ın cılız şutunu yedi. o yetmedi olcan’a gereksiz penaltı yaptı. bana göre kırmızı karttı. topu oyuna pek olumlu sokamadı. sezonun en kötü performansını gösterdi.
    -
    gladyatör:
    ebu; muhteşem bir hücum beki seyrettik. selçuk’u artık kategori dışı tutuyoruz. artistik patinaj puanlamasında en çok ve en az puan sayılmaz ya, aynı hesap. bu sezon için selçuk benim için hesaba katılmıyor. her maç kendisinden beklediğimiz verimi alıyoruz. selçuk’un iyi oynaması haber ve mutluluk kaynağı değil. biz imbiklerden başka futbolcular süzüyoruz. ve çok fazla da buluyoruz. sağ bek olarak bir gol, bir asist, bir garanti gol pasıyla oynadı.
    borozanci:
    bülent yıldırım; arkadaşı şampiyon kulüpler yarı final maçını yönetti. altta kalacak hali yoktu. tabelaya tesir etmeyecek bir yönetim gösterdi. maça hakimdi, futbolcular kadar koştu. penaltı pozisyonunda eğer haklı ise, muslera’yı atması gerekirdi. o pozisyona bile tek saniyede adaletli yorum yaptı. penaltı tam olarak herkesin içine sinmiyorsa, adamı atmanın alemi yoktu.
    bir soru – bir cevap:
    selçuk bir sonraki serbest vuruşta hangi köşeye atacak?
    bir önceki maçta, tolga’nın sağından göndermişti. belki de tolga belayı aynı yerden bekliyordu. eminim selçuk’un aklında değil trabzon, 1 hafta önce volkan’a attığı serbest vuruşu bile aklına getirmedi. vuruş anında, kaleci ve baraj duruşunu tespit edip, olanca tekniğiyle vuruyor. bu sefer tolga kısmi felç geçirdi.

    -
    imparator:
    grande, kazanan takımı değiştirmemiş. geçen hafta, oynadığı takımı hezimete uğratmış gök tanrıya yenilmişti. bir kişi bile değiştirse, terim’e yakışmazdı. bu ülkeye 2- 3 beden fazla gelen oyunu oynayabilen takıma, yenemedi diye müdahale etmek küçük hocaların işi.
    -
    ordakiler:
    trabzonlu kadınlar ve 12 yaşından küçük çocuklar beklenenden çok daha fazla takımlarına destek oldular. tabeladan bağımsız cıyaklayıp durdular. 34. dakikada sahaya beyaz mendil attılar. anlayamadık, biz istanbul takımı sayılıyoruz da, belki de istanbul doğumlu futbolcumuz yok.
    analiz:
    bir hafta boyunca ne televizyon seyrettik, ne gazete okuduk. hala aklımız almıyor, bu kadar büyük futbol, nasıl olur da tabelaya yenilgi diye geçer diye? bir taraftan da hepimiz mutluyuz oynanan oyundan. böyle oyna canımız feda diyen bir taraftar arkasındaydı. nitekim hoca için de aynı şeyler geçerliydi. oyun olarak galip gelen takımı değiştirmedi. hafta boyunca medyanın yaptığı kolpaya kimse cevap vermedi. ‘’servet göreve’’ diye çığırtkanlık yapıp dengeyi kadıköy lehine değiştirmeye çalışanların çabası beyhudeydi.

    maç sanki geçen hafta bitmemiş gibi başladı. bir kaleci ve iki savunmacıyı geride bırakan terim, 8 kişiyle çullandı trabzon’a. elimizde not kağıdı, maçı öyle takip ediyoduk. 4. dakika bittiğinde galatasaray’ın 3 net gol pozisyonunu kayıt ettik. gol geldi gelecekti. tolga’nın neco’ya kaptırdığı topun gol olmamasına sevindim. daha doğrusu böyle dandik gole sevinmezdim. tolga’nın özrünü hep beraber kabul ettik. ne var ki kader tolga için ağlarını örüyordu. futbol tanrısı 1 haftada bayağı bir mesai yapmıştı. fener’i mezardan almış, barca ve real’e ölmeden cehennemi göstermişti. bu akşam trabzon kalesine geçip, fener’in ekmeğine üst üste tere yağ sürmesi ayıp olurdu. bu kez maça karışmadı.
    ceza sahası civarında duran top kazandı galatasaray. hagi zamanında bu pozisyonlar ölüm tehlikesiydi. unutulmuş karakterimiz bu sene selçuk ile yeniden hortladı. ölçtü, dengeyi sağladı, vurdu. kimse kımıldamadı, maçtan sonra şenol güneş bireysel hatamız dan golü yedik diyecekti. dünya 3.sü değil, gezegen şampiyonu bile olsa bile karizmatik olamayacak küçük şehrin, büyük takımının, vizyonu olmayan hocası olarak kusuruna bakmadık.

    peşinden bir serbest vuruş daha kazandık. selçuk bu kez, golü atmak için neco’nun kafasını kullandı. ikinci golü banttan attık. oyunun durmak bilmez bir enerjisi vardı. galatasaray dalga dalga geliyordu. galatasaraylı bütün futbolcular topa dokundu, kimisi 3 er 5 er kere pas verdi, muslera dahildi, top 120 saniye bizde kaldı ve sahanın bütün çimlerine sürtündü. emre çolak iyi vursa benim için tarihimizin en büyük golü olacaktı. sağlık olsundu, az sonra hücum beki sağ taraftan koptu. içeri bıraktığı topa kontr- garanti neco ile melo birlikte uzandı. eğer neco ofsayt olsaydı, kendisine bütün bir hafta saldıracaktım.

    ilk yarıyla birlikte, gökten kemik yağmasını bekleyenlerin hayalleri bitti. ikinci yarı için takım aktif dinlenmeye geçebilirdi. hoca trabzon’lu selçuk’u daha fazla zor durumda bırakmadı. oyundan alarak çıkması olası tansiyonu düşürdü. ayrıca galatasaray’ın kendine özgü bir huyu vardı. maçı kopardıktan sonra rakibe saygı bizim özelliğimizdi. gol koklamaktan burnu yara olan baros’un oyuna girmesi gerekiyordu. ne var ki neco bir türlü teslim bayrağını çekmiyordu. terim’in işi kolaydı, selçuk’tan sonra, elmander’i de yanına çekti. taktiğin bir parçası mı? terim’den gayrisi bilmez ama elmander’in gol atamaması daha doğrusu gol pozisyonuyla karşılaşamaması bende sıkıntı yaratıyor.

    bu gece iyi oyunun devamıydı, fakat bir tehlike de kapımızdaydı. semih cortlamaya başladı. kaleci gelen her topu içerden çıkartıyor. neler oluyor galatasaray savunmasında. iki büyük maç oynadı, kaleye gelen 5 toptan 4 ü gol oldu. pozisyon vermediğimize mi sevinelim, her verdiğimiz pozisyonun gol olduğuna mı üzülelim. bereket bu maçta usta ufo, girdiği kademelerle, servet’in hayaletinin arena’da tekrar görünmesine mani oldu.
    selçuk’tan söz ettik, melo’ya da bir teşekkürümüz var bu maçla ilgili. gelişen hakan balta’ya da övgülerimizi yazalım. engin baytar’ın enerjisine saygı duyalım. emre çolak kusurumuza bakmadan çalışmasını sürdürsün. aydın hazır kıta duruşuna devam etsin. taraftar kuşansın, çarşambaya işimiz var.
App Store'dan indirin Google Play'den alın