240
zıvanadan çıkmış şey.
-şike yaptığı belgelenmiş insanlar ortalıkta kahramanlar gibi dolaşıyor. başkanlık yapıyor, teknik direktörlük yapıyor, futbol oynuyor.
-şike yaptığı belgelenen takımlar ceza almıyor. hala milyon dolarlık transferler yapmaya, hala koridorlarda hakem ayartmaya, hala saha ortasında terbiyesizlik yapmaya devam ediyor. bunun yerine, galatasaray'ın puanları siliniyor.
-bir kulübü borç batağına sokan, uefa'nın kara listesine yazdıran basiretsizin biri, elini kolunu sallaya sallaya türkiye futbol federasyonu'nun başkanı seçilebiliyor. belgeler aynıyken, bilgiler aynıyken, kuruldaki insanlar aynıyken, kurulun raporu 180 derece değişebiliyor.
-saha ortasında alenen ırkçılık yapan bir futbolcunun sözleri, ''hakaret'' kılıfıyla sulandırılıyor. üstüne, bu futbolcunun forma giydiği takımın taraftarları, ırkçılığa maruz kalan futbolcunun neden ceza almadığını açık açık sorgulayabiliyor.
-şike yapan kulüplere ceza vermemek için uefa'yla müzakereler yürütülüyor ve bu durum, türk spor basınında çok normal karşılanıyor. ''türk futbolunun yara almadan kurtulması için, hebele kübele...'' lafları uçuşuyor ortalıkta. alenen, hukukun üstünlüğü değil, paranın, gücün, çıkarların üstünlüğü savunuluyor ve bu durum çok normalmiş, olması gereken buymuş, olaylar bu yönde cereyan ederse, türk futbolu kurtulurmuş gibi yansıtılıyor.
lan daha hangi birini yazayım? son bir yıldır yaşadığımız garabetleri alt alta sıralamaya kalksak, entry değil, kitap yazmamız gerek.
ulan bu ne vurdumduymazlık, bu ne adam kayırmacılık, bu ne çıkarcılık, bu ne yolsuzluk, bu ne haksızlık, bu ne hukuksuzluk, bu nasıl bir pislik çukuru?
allah bin türlü belanızı versin!
-şike yaptığı belgelenmiş insanlar ortalıkta kahramanlar gibi dolaşıyor. başkanlık yapıyor, teknik direktörlük yapıyor, futbol oynuyor.
-şike yaptığı belgelenen takımlar ceza almıyor. hala milyon dolarlık transferler yapmaya, hala koridorlarda hakem ayartmaya, hala saha ortasında terbiyesizlik yapmaya devam ediyor. bunun yerine, galatasaray'ın puanları siliniyor.
-bir kulübü borç batağına sokan, uefa'nın kara listesine yazdıran basiretsizin biri, elini kolunu sallaya sallaya türkiye futbol federasyonu'nun başkanı seçilebiliyor. belgeler aynıyken, bilgiler aynıyken, kuruldaki insanlar aynıyken, kurulun raporu 180 derece değişebiliyor.
-saha ortasında alenen ırkçılık yapan bir futbolcunun sözleri, ''hakaret'' kılıfıyla sulandırılıyor. üstüne, bu futbolcunun forma giydiği takımın taraftarları, ırkçılığa maruz kalan futbolcunun neden ceza almadığını açık açık sorgulayabiliyor.
-şike yapan kulüplere ceza vermemek için uefa'yla müzakereler yürütülüyor ve bu durum, türk spor basınında çok normal karşılanıyor. ''türk futbolunun yara almadan kurtulması için, hebele kübele...'' lafları uçuşuyor ortalıkta. alenen, hukukun üstünlüğü değil, paranın, gücün, çıkarların üstünlüğü savunuluyor ve bu durum çok normalmiş, olması gereken buymuş, olaylar bu yönde cereyan ederse, türk futbolu kurtulurmuş gibi yansıtılıyor.
lan daha hangi birini yazayım? son bir yıldır yaşadığımız garabetleri alt alta sıralamaya kalksak, entry değil, kitap yazmamız gerek.
ulan bu ne vurdumduymazlık, bu ne adam kayırmacılık, bu ne çıkarcılık, bu ne yolsuzluk, bu ne haksızlık, bu ne hukuksuzluk, bu nasıl bir pislik çukuru?
allah bin türlü belanızı versin!