• 404
    size öngöremediğim bir yazı yazacağım sevgili gsuser dostlarım. maçın kendi penceremden anlatacağım. şöyle ki;

    maç gününden önceki gün doğum günüm idi. 21 nisan gecesi neredeyse bütün hayatımı beraber geçirdiğim onlarca arkadaşımla beraber asmalıda vakit geçirdik. güldük, eğlendik ama ben 5 dakika da bir ''refresh'' butonu olan bir tarayıcı gibi maçı düşünüp geriliyordum. derken pastayı kestik ve mekan değiştirip karaoke'ye gitme kararı aldı arkadaşlar. ben ise yarın maç olduğu gerekçesiyle ''kendi doğum günü'' eğlencemden ayrıldım. insanlar sabaha kadar eğlenmişler.
    beni sabaha kadar arayıp sitemler ettiler ve gönül koydular. zerre kılım kıpırdadıysa namerdim. oturdum son 5 yılın maçlarının geniş özetini izledim. sabah 6 oldu. iyice gerildim. canım fena halde sıkıldı. sonra tekrar ''oha lan o kadar da değil'' diyerek kendimi motive ettim ve uyudum.

    6 saat sonra uyandım ve maçın tribine girdim. yakın arkadaşlarım maça içerek gitmemiz gerektiği konusunda kararsızdı. fakat ben haddinden fazla içmek taraftarıydım. iyi kötü kafamız trilyon olasıya içtik. öyle ki maça 10 dakika kala stada girdim. sözlük tayfasına yaklaşmayı denemedim bile. zira onlarla izleyince hepten ciğerim dağlanıyordu. içime doğmuş gibiydi her şey.

    maç başladı ve gol kaçırma operasyonu da başlamış oldu. maç sırasında hep fenerbahçe'nin sadece sol kanatlarına dikkat etmemiz gerektiğini söyledim. derken soldan biri çıktı golü yaptı. alex'in verdiği pastan ziyade o bomboş kulvar daha önemliydi golde. dakikalarla beraber gol kaçırma mücadelemiz kızışmaya başladı. artık çizgiden çıkan toplar, ''altı pas''ın adına yakışır derecede kaleye yakın paslaşmalar ve şanssız onlarca an.

    selçuk topun başına geldiğinde daha önce 4 kez bilmiş olduğum üzere tekrar tribünde bağırdım. '' selçuk dışarıdan kavis verecek ve bu açıdan koyacak''. tam da dediğim gibi oldu ve sevinçten bir kez daha ses tellerimi kaybettim. fakat daha ''inaaan'' , ''selçuuuuk'' diye bağıramadan çok net bir golü daha harcayınca anladım ki 2 gündür yaşadığım tüm gerginlikler boşa değilmiş. dönen hiçbir şey yokmuş. yine şans,adalet vs... kavramlar bizden yana değilmiş.

    o dakikadan sonra stoch gol atmış, aydın 2 metreden volkan'a nişanlamış, baroş bomboş pozisyonu kafayla direği yalatmış. inanın zerre umrumda değil.

    ben bu taraftarın, bu ambiansın ve duyguların bu pozisyonlarla ölçülemeyeceğini düşünüyorum. galatasaray hem taraftarına hem ezeli rakibine hem de tüm futbol severlere olan saygısını göstermiştir. ayrıca bir tane yabancı madde girmemiştir sahaya, cinlenip sahaya dalanlar da olmamıştır. hatta fenerbahçeli futbolcuların tahrikine bile zerre prim verilmemiş tam aksine maç sonu ''aslan başı dik yürür'' misali alınlar ak, boyunlar dik futbolcular alkışlanmıştır.

    dün çok çok üzgün olduğum için bu entryi sizlere bu gün yazmak zorunda kaldım. muhtemelen sizden farklı hiçbir şey yazmadım. belki de milyonlarcamız bizim gibi hissetti, düşündü kimisi bağırdı, çağırdı kimisi bizim gibi bir yerlere içini döktü. ben de buraya döktüm işte. ben bu takımı işte bu maç yüzünden daha çok seviyorum arkadaş. en kötü kadrosuyla da, yabancısız kadrosuyla da, sakatlarla dolu kadrosuyla da , en iyi kadrosuyla da çıkıp adına yakışır bir şekilde ''aslanlar'' gibi mücadelesini edip binlerce gol kaçırdığı için seviyorum. ben bu renkleri 14 sene şampiyon olamamasına rağmen o yıllarda bile sevdalılarıyla bilindiği için seviyorum.

    bir parantez açmak isterim... bu renkleri seviyor oluşumuz, gözümüzün önünde 2 senedir cereyan eden pisliğe ve bu pisliğe sadece ''para'' kaygısı ve tehdidiyle çanak tutanları unutacağımız anlamına gelmeyecek. nasıl ki zaman bir şekilde tarihi yargılayıp karanlığa gömüyor, bu aşağılık insan müsveddelerinin hepimizi aptal yerine koyarak bu ''play-off'' denen kepazeliği bizlere hap gibi yutturmasının da hesabı bir gün görülür.

    içinizi rahat tutmayın arkadaşlar. kusura bakmayın ama ben bunu söylüyorum. kurbanlık koyun gibi kendimizi dezenformasyonun kandırmacasına teslim ettik ve tuhaf tuhaf motivasyonlar uydurup bir şekilde takımımızı desteklemeye devam ediyoruz. takımımızdan kopamayız ama içimiz de rahat olmasın.
    bu şerefsiz ''para düzeni'' her şeye muktedirdir. şampiyonluk herkesin takdiri üzere bizim olacaktır. ama olamazsa bilin ki bizim içimizin ''rahat'' oluşundan olacaktır.

    hepinizi çok seviyorum galatasaraylılar. iyi ki varsınız, iyi ki bu ülkede doğdunuz. yoksa mülteci olmamak elde değil...
App Store'dan indirin Google Play'den alın