402
bitmeyen hınç. kör öfke.
bu maç için teknik-taktik vs. bakımlardan yazılan ve yazılabilecek çok şey olabilir. fakat bu maçla birlikte, bunun artık bir futbol müsabakasından çok daha fazlası olduğunun anlaşılması gerekiyor. fenerbahçe denilen şeyin (kulüp, futbol takımı, vs. değil; şey, ya da kanserli bir organizma) hak ettiği şekilde yerin yedi kat dibine, bir daha geri dönmemek üzere sokulması artık bir zorunluluktur. türkiye'deki toplumsal yapının (hırsızlık, şark şarlatanlığı, dolandırıcılık, ırkçılık, vasatlık, gereksiz ve temelsiz kibir gibi) var olan en aşağılık, en iğrenç, en kaldırılamaz yönlerinin, adına spor kulübü denen bir yapıda aynı anda vücut bulması, durumun spor bağlamında, maç ya da teknik analiz bağlamında değerlendirilemeyeceğini gösterir.
fenerbahçe alt edilince sorunlar birdenbire çözülecek mi? elbette hayır. fakat türkiye'de milyonlar için zaman zaman her şeyden önemli olabilen futbolun işlevi ve yarattığı, etkilediği, dönüştürdüğü bilinç kodları göz önünde bulundurulduğunda, en görünür ve somut olan alan burası. artık ezeli rekabet yok, metin yok, lefter yok, hatta ismail de yok, cüneyt de, müjdat yetkiner de. artık savaş var. alçaklığa, şerefsizliğe, onursuzluğa, gurursuzluğa karşı savaş. galatasaray bu savaşın tarafı değil, önderi olmalıdır. çünkü tarihi, kültürü, dokusu, dünya görüşü bunu gerektirir.
bitmeyen hınç, kör öfke diye başladı. belki de bu yüzden sözcükler daha anlamlı bütünler oluşturacak şekilde bir araya gelemiyorlar. ama mevzu bahis galatasaray olunca böyle olması da bazen kaçınılmaz oluyor. midedeki yumruğun ağrısı, gözdeki kararma, saatler geçmiş de olsa dindirilemeyen hırs buna vesile oluyor olabilir.
bu yazı daha iyi yazılabilir belki. fakat dün akşamdan itibaren yaşanan, naçizane bir galatasaraylının bedeninde dolaşıp duran hisleri tarif etmek yine de tam anlamıyla mümkün olmayabilir.
sıkıyoruz dişimizi. yapacak bir şey yok.
bu maç için teknik-taktik vs. bakımlardan yazılan ve yazılabilecek çok şey olabilir. fakat bu maçla birlikte, bunun artık bir futbol müsabakasından çok daha fazlası olduğunun anlaşılması gerekiyor. fenerbahçe denilen şeyin (kulüp, futbol takımı, vs. değil; şey, ya da kanserli bir organizma) hak ettiği şekilde yerin yedi kat dibine, bir daha geri dönmemek üzere sokulması artık bir zorunluluktur. türkiye'deki toplumsal yapının (hırsızlık, şark şarlatanlığı, dolandırıcılık, ırkçılık, vasatlık, gereksiz ve temelsiz kibir gibi) var olan en aşağılık, en iğrenç, en kaldırılamaz yönlerinin, adına spor kulübü denen bir yapıda aynı anda vücut bulması, durumun spor bağlamında, maç ya da teknik analiz bağlamında değerlendirilemeyeceğini gösterir.
fenerbahçe alt edilince sorunlar birdenbire çözülecek mi? elbette hayır. fakat türkiye'de milyonlar için zaman zaman her şeyden önemli olabilen futbolun işlevi ve yarattığı, etkilediği, dönüştürdüğü bilinç kodları göz önünde bulundurulduğunda, en görünür ve somut olan alan burası. artık ezeli rekabet yok, metin yok, lefter yok, hatta ismail de yok, cüneyt de, müjdat yetkiner de. artık savaş var. alçaklığa, şerefsizliğe, onursuzluğa, gurursuzluğa karşı savaş. galatasaray bu savaşın tarafı değil, önderi olmalıdır. çünkü tarihi, kültürü, dokusu, dünya görüşü bunu gerektirir.
bitmeyen hınç, kör öfke diye başladı. belki de bu yüzden sözcükler daha anlamlı bütünler oluşturacak şekilde bir araya gelemiyorlar. ama mevzu bahis galatasaray olunca böyle olması da bazen kaçınılmaz oluyor. midedeki yumruğun ağrısı, gözdeki kararma, saatler geçmiş de olsa dindirilemeyen hırs buna vesile oluyor olabilir.
bu yazı daha iyi yazılabilir belki. fakat dün akşamdan itibaren yaşanan, naçizane bir galatasaraylının bedeninde dolaşıp duran hisleri tarif etmek yine de tam anlamıyla mümkün olmayabilir.
sıkıyoruz dişimizi. yapacak bir şey yok.