382
dün sabah nedense biraz geç kalktım baktım saat öğlen 12:00. hadi dedim oğlum kalk giy galatasaray formanı bi çay içeyim bi kahlvaltı edeyim de kursa gideyim dedim kendi kendime. kalktım kahvaltı sofrasından gittim alsancak'a kursa. üç dersten sonra dediler sınav var bi yere gidemezsiniz. dedim haydaaa al başına belayı zaten çalışmamışım bi de sınav mı? neyse verdiler kağıdı önüme eh işte çalışmamış olsam da yapmaya başladım soruları. sonra kafama dank etti "layyyn maça geç kalıyoz ya salaaak!" dedim kendime ve apar topar sınav kağıdını hocaya verip çıktım. çıktığımda saat 18:55'ti yani maça beş dakika kalmıştı. neyse fazla beklemeden otobüs geldi ama dert bitmedi yine çünki trafik vardı. kızdım kendi kendime "lan salak daha erken verseydin ya kağıdı!" diye. ama allah'tan otobüs yarım saat içinde maçı childofbodom,x factor,zminrna ve zminrna'nın kız kardeşi ile maçı izlemek üzere sözleştiğimiz yere geldi. aldım bileti girdim içeri yer de vardı allah'tan, baktım 0-1 yeniliyoruz ama fener'de yine iş yok. dedim "yine bala mala attı bunlar herhalde." nitekim öyle de olmuş.
ilk yarı bittiğinde ara oldu ve ben de dışarı çıktım ve 1. salona doğru yöneldim childofbodom ve diğerlerini bulmak umudu ile ve bu arayışım ççok da uzun sürmedi. arkamdan bi ses "nerdeydin la sen!?". arkamı döndüm baktım yerdeki tümseğe oturmuş, ağzında sigara ve onu titreyerek ağzına götüren bir el, sinirli bakışlar, kızarmış surat... evet bodom'du o ve yanında da x factor. x factor de keza bodom ile aynıydı o da sinirliydi. dedim "abi sınavdaydım erkenden verdim kağıdı geldim. otuzuncu dakikaya yetiştim anca. size ne oldu kavga falan mı ettiniz?". bodom "la yok amk fener'i top oynamadan gol attı yine yaa deli oldum. biz içeride sandalye kırdık bizimkiler karşı karşıya kalecinin üzerine vuruyolar!". neyse sigara bitince biraz yatıştı ikisi de bodom dedi " gelin amk geçelim içeri". geçtik içeri oturduk sandalyelere. ikinci yarı başladı. gol üstüne kaçan goller düzgün verilemeyen paslar derken selçuk'un frikiği... bu anı, bu an buluduğum ortamı görmeliydiniz sevgili sözlük yazarları. inanılmaz bir sevinç herkes bir birine sarılıyo tanıyıp tanımadığına bakmasızın. ondan sonra yine kaçan goller ve bu sefer daha net pozisyonlarda kaçan goller. ama küfür yok asla, galatasaray'lı hiç bir futbolcuya galatasaray'lı hiç bir taraftardan küfür yok. mırıldanan şey sadece şu "neyse neyse atacaz hadi hadi!...". ama gelmedi. galatasaray'ımızın ikinci olü asla gelmedi. onun yerine yine kıçı kırık bi kontra ataktan fenerbahçe golü geldi. sonra fener'li taraftarların haykırışları... o an anladım ki fenerbahçe taraftarı sayısı orada bizden fazlaydı. sonra ekrana ağlayan bi kız geldi. fener'li öküzlerden birinin "ağlayın ağlayın siz daha çok ağlayacaksınız!" lafını
duymamak için herhalde sağır olmak gerekirdi. ağlayamadım bu gole, üzülemedim... hiç bi şey yapmak gelmedi içimden gariptir. o an yaşadıklarım sadece şaka gibiydi çünki daha bir kaç dakika öncesine kadar boş kaleye goller atamayan bizdik. hani biri çıksa dese kamera şakası diye inanırdım o derece.
son düdük çaldı, tüm umutlar tükendi, olaysız dağıldık.bodom sessiz, x factor sessiz, zminrna ve kardeşi sessiz. o an kendime geldim. o an bütün fenerliler nedense galibiyeti kutluyorlardı. sanki şampiyon olmuşlardı. o an sinirlenmeye başlamıştım. bir kıvılcıma ihtiyacım vardı parlamak için. tek bir kıvılcım. bi yan bakış, bi sataşma ne olursa... olmadı. hiç bi şey olmadı. bi tane fener'li delikanlılık yapıp beni tahrik edici hareket yapmadı. ben de taşkınlık yapamazdım. yenilmiştik. yapacak bi şey yoktu adamlar haklı olarak seviniyorlardı. şaka gibiydi yenilmiştik. hala inanamıyordum.
o zamandan 1 saat öncesine kadar soruyordum allah'ıma "neden allah'ım neden! neden hep biz iyi oynamak zorundayken onlar saçma sapan kazanmak zorunda neden! neden allah'ım! yoksa sen bu ipneleri bizden daha mı çok seviyordun. biz ne günah işlemiştik sana karşı neden böyle olmak zorunda!"
dedim sonra "oğlum saçmalama! vardır bunda da bi hayır. takma kafana, bu oyun bile yeter o ipnelerin korkmasına. allah'tan umut kesilmez." dedim kendi kendime. evet takmamalıydık takımımıza sonsuza kadar destek olmalıydık ve var gücümüzle şampiyonluğa odaklanmalıydık. henüz hiç bir şey bitmemişti. belki de allah'ın istediği bizim kadıkö'de şampiyon olmamızdı.
ya şampiyon olamazsak mı? baylarrrrrr yapmayın! vardır onda da bir hayır. ben inanıyorum baylar. siz de inanın aydınlık günlerin geleceğine. bu sene şampiyon olsak da olmasak da aydınlık günler çok yakındır.
neyse bir de tanım girelim de silinmesin onca yazdığımız.
tanım: fener'e karşı son kez yenildiğimizi umduğum maçtır.
ilk yarı bittiğinde ara oldu ve ben de dışarı çıktım ve 1. salona doğru yöneldim childofbodom ve diğerlerini bulmak umudu ile ve bu arayışım ççok da uzun sürmedi. arkamdan bi ses "nerdeydin la sen!?". arkamı döndüm baktım yerdeki tümseğe oturmuş, ağzında sigara ve onu titreyerek ağzına götüren bir el, sinirli bakışlar, kızarmış surat... evet bodom'du o ve yanında da x factor. x factor de keza bodom ile aynıydı o da sinirliydi. dedim "abi sınavdaydım erkenden verdim kağıdı geldim. otuzuncu dakikaya yetiştim anca. size ne oldu kavga falan mı ettiniz?". bodom "la yok amk fener'i top oynamadan gol attı yine yaa deli oldum. biz içeride sandalye kırdık bizimkiler karşı karşıya kalecinin üzerine vuruyolar!". neyse sigara bitince biraz yatıştı ikisi de bodom dedi " gelin amk geçelim içeri". geçtik içeri oturduk sandalyelere. ikinci yarı başladı. gol üstüne kaçan goller düzgün verilemeyen paslar derken selçuk'un frikiği... bu anı, bu an buluduğum ortamı görmeliydiniz sevgili sözlük yazarları. inanılmaz bir sevinç herkes bir birine sarılıyo tanıyıp tanımadığına bakmasızın. ondan sonra yine kaçan goller ve bu sefer daha net pozisyonlarda kaçan goller. ama küfür yok asla, galatasaray'lı hiç bir futbolcuya galatasaray'lı hiç bir taraftardan küfür yok. mırıldanan şey sadece şu "neyse neyse atacaz hadi hadi!...". ama gelmedi. galatasaray'ımızın ikinci olü asla gelmedi. onun yerine yine kıçı kırık bi kontra ataktan fenerbahçe golü geldi. sonra fener'li taraftarların haykırışları... o an anladım ki fenerbahçe taraftarı sayısı orada bizden fazlaydı. sonra ekrana ağlayan bi kız geldi. fener'li öküzlerden birinin "ağlayın ağlayın siz daha çok ağlayacaksınız!" lafını
duymamak için herhalde sağır olmak gerekirdi. ağlayamadım bu gole, üzülemedim... hiç bi şey yapmak gelmedi içimden gariptir. o an yaşadıklarım sadece şaka gibiydi çünki daha bir kaç dakika öncesine kadar boş kaleye goller atamayan bizdik. hani biri çıksa dese kamera şakası diye inanırdım o derece.
son düdük çaldı, tüm umutlar tükendi, olaysız dağıldık.bodom sessiz, x factor sessiz, zminrna ve kardeşi sessiz. o an kendime geldim. o an bütün fenerliler nedense galibiyeti kutluyorlardı. sanki şampiyon olmuşlardı. o an sinirlenmeye başlamıştım. bir kıvılcıma ihtiyacım vardı parlamak için. tek bir kıvılcım. bi yan bakış, bi sataşma ne olursa... olmadı. hiç bi şey olmadı. bi tane fener'li delikanlılık yapıp beni tahrik edici hareket yapmadı. ben de taşkınlık yapamazdım. yenilmiştik. yapacak bi şey yoktu adamlar haklı olarak seviniyorlardı. şaka gibiydi yenilmiştik. hala inanamıyordum.
o zamandan 1 saat öncesine kadar soruyordum allah'ıma "neden allah'ım neden! neden hep biz iyi oynamak zorundayken onlar saçma sapan kazanmak zorunda neden! neden allah'ım! yoksa sen bu ipneleri bizden daha mı çok seviyordun. biz ne günah işlemiştik sana karşı neden böyle olmak zorunda!"
dedim sonra "oğlum saçmalama! vardır bunda da bi hayır. takma kafana, bu oyun bile yeter o ipnelerin korkmasına. allah'tan umut kesilmez." dedim kendi kendime. evet takmamalıydık takımımıza sonsuza kadar destek olmalıydık ve var gücümüzle şampiyonluğa odaklanmalıydık. henüz hiç bir şey bitmemişti. belki de allah'ın istediği bizim kadıkö'de şampiyon olmamızdı.
ya şampiyon olamazsak mı? baylarrrrrr yapmayın! vardır onda da bir hayır. ben inanıyorum baylar. siz de inanın aydınlık günlerin geleceğine. bu sene şampiyon olsak da olmasak da aydınlık günler çok yakındır.
neyse bir de tanım girelim de silinmesin onca yazdığımız.
tanım: fener'e karşı son kez yenildiğimizi umduğum maçtır.