felipe melo

galatasaray'a gelmeden önce bu adamın hep takımını yaktığı maçlarda görmüştüm. ilk 2010 dünya kupasında hollanda-brezilya maçında kendi kalesine attığı gol ve ardından gördüğü kırmızı kart ile tanımıştım. geçen sezon da juventus'ta oynarken bir maçta gördüğü kırmızı kart ile takımının puan kaybetmesine neden olmuş, ekşi sözlük'te galatasaray'a gelmeden önce yazmışım "takımını yaktı" diye. o zamanlar bu kadar tanımıyorum tabii, neden bu kadar öne çıktığını bilmiyorum. tabii artık anladım, adam bildiğin manyak. kazanmak için her şeyini ortaya koyuyor; bu sezon sadece takımı için değil kendini geri kazanmak için de her şeyini ortaya koyuyor sanırım. yoksa kiralık bir oyuncunun bu kadar kendisini yırtmasını anlamlandıramıyordum. bu gözler cassio lincoln'ü de izledi, sahada etliye sütlüye karışmayan.

sonuç olarak bonservisini almamız gerekiyor melo'nun ama bahsedilen rakamlara değil; bayern'in havada kaptığı shaqiri'ye verilmedi o para neticede, melo'nun bonservisine de verilmemeli.