7
kuralın çıkışının gerekliliği tartışılabilir tabii ki ama bence uygulamada diğer kurallardan daha büyük oranda bir hataya yol açmayacaktır. çoğu taraftar futbolun kurallarının birebir şekilde sahaya yansıyacağını düşünüyor. tıpkı hayatımızı düzenleyen (veya zindan eden diyelim) kurallar nasıl ki günlük hayattaki her olayı birebir örtemiyorsa futbolda da durum aynı şekilde gerçekleşecektir. gerçekleşiyor da zaten. kuralın oyunu kapsaması ayrıdır, oyunun içindeki her ögeyle birebir eşleşmesi ayrıdır. ikincisi neredeyse sonsuza yaklaşan sayıda kural gerektirir.
neyse, benim diyeceğim "bilerek" sarı kart gören oyuncudan ziyade pozisyon ile ilgisi olmayan bir kartı gören oyuncu daha doğru bir ifade olacaktır. kalecinin son dakikalarda oyunu yavaşlatmaktan gördüğü veya bir oyuncunun gol sonrası formasını çıkarıp gördüğü kartlar benim için bu kapsamda değildir. çünkü maçtan önce tasarlamanın uygulama garantisi getireceği durumlar değildir. gol attıktan sonra formamı çıkarır, kartımı görürüm dersiniz ama gol atacağınızın hatta maçta gol olacağının garantisi yoktur. kaleci son dakikalarda takımım öndeyken zaman geçiririm diye tasarlar ama maçın o dakikalarına planınıza uygun giremeyebilirsiniz.
herhangi bir sarı kart pozisyonunda önemli bir kıstas kartı gören oyuncunun bir avantaj yaratması ya da daha yaygın şekilde rakibinin avantajını kesmesidir. dolayısıyla pozisyon ile ilgisi olmayan kartı görmek derken bunu kast ediyorum. dün alex ve baroni'nin çok daha basit faullerle rakibi kesebilecekken kartlık faul yapmaları hakemde "kart görmek istemeleri" şeklinde bir şüphe uyandırabilirdi, şahsen bende uyandırdı. başka bir şartta takımı rahat bir skorla galipken o faulleri yapmayacaklarını düşünmek de yanlış sayılmaz. bu tip düşüncelerin tabii ki kanıtı yok ama hakemde bir aleniyet duygusu yaratırsa bu tip sarı kartların kasıtlı olduğuna hükmetmenin yanlışlığını göremiyorum. sanırım çoğunlukta rahatsızlık yaratan hakemlere güvensizlik ki o konuda zaten tüm maçı emanet ettiğin bir adamdan sezon boyunca birkaç kez olabilecek böyle bir durumda takdirini kullanmamasını beklemek de çelişkili olabilir.
ayrıca, akıllı oyuncu zaten kart göreyim de bir sonraki maçta cezamı geçireyim derse bunu oyun içerisindeki bir pozisyonda yapabilir. burada rapora yazılması şartından bahsedildiğini de hesaba katarak hakeme bir takdir hakkı verilmiş şeklinde düşünmek daha doğru. bu kuralın daha yaygın kullanılabileceği alan ise noel öncesi yabancı oyuncuların kart görme sevdası ki o durumda da oyuncuya verilen 2 maçlık ceza bir anda ödüle dönüşebilir mi, orası ayrı bir konu.
ekleme: yazdıklarımı okuyunca kuralın ülkemizde muntazam şekilde işleyebileceği düşüncesi çıkabilir. o konuda bir yorumda bulunmamıştım ama ekleyeyim. ben de çoğunluk gibi, "çoğu kural"da olduğu gibi ülkemizde kuralın suyunun çıkarılacağı endişesini taşıyorum. ama keşke cesur bir şekilde hakemler bu tip kart gördüklerini düşündükleri oyunculara kuralı uygulasalar da bu tip şark kurnazlıkları ve bir sonraki rakibi küçümsemeler azalsa diye de savunmaktayım.
neyse, benim diyeceğim "bilerek" sarı kart gören oyuncudan ziyade pozisyon ile ilgisi olmayan bir kartı gören oyuncu daha doğru bir ifade olacaktır. kalecinin son dakikalarda oyunu yavaşlatmaktan gördüğü veya bir oyuncunun gol sonrası formasını çıkarıp gördüğü kartlar benim için bu kapsamda değildir. çünkü maçtan önce tasarlamanın uygulama garantisi getireceği durumlar değildir. gol attıktan sonra formamı çıkarır, kartımı görürüm dersiniz ama gol atacağınızın hatta maçta gol olacağının garantisi yoktur. kaleci son dakikalarda takımım öndeyken zaman geçiririm diye tasarlar ama maçın o dakikalarına planınıza uygun giremeyebilirsiniz.
herhangi bir sarı kart pozisyonunda önemli bir kıstas kartı gören oyuncunun bir avantaj yaratması ya da daha yaygın şekilde rakibinin avantajını kesmesidir. dolayısıyla pozisyon ile ilgisi olmayan kartı görmek derken bunu kast ediyorum. dün alex ve baroni'nin çok daha basit faullerle rakibi kesebilecekken kartlık faul yapmaları hakemde "kart görmek istemeleri" şeklinde bir şüphe uyandırabilirdi, şahsen bende uyandırdı. başka bir şartta takımı rahat bir skorla galipken o faulleri yapmayacaklarını düşünmek de yanlış sayılmaz. bu tip düşüncelerin tabii ki kanıtı yok ama hakemde bir aleniyet duygusu yaratırsa bu tip sarı kartların kasıtlı olduğuna hükmetmenin yanlışlığını göremiyorum. sanırım çoğunlukta rahatsızlık yaratan hakemlere güvensizlik ki o konuda zaten tüm maçı emanet ettiğin bir adamdan sezon boyunca birkaç kez olabilecek böyle bir durumda takdirini kullanmamasını beklemek de çelişkili olabilir.
ayrıca, akıllı oyuncu zaten kart göreyim de bir sonraki maçta cezamı geçireyim derse bunu oyun içerisindeki bir pozisyonda yapabilir. burada rapora yazılması şartından bahsedildiğini de hesaba katarak hakeme bir takdir hakkı verilmiş şeklinde düşünmek daha doğru. bu kuralın daha yaygın kullanılabileceği alan ise noel öncesi yabancı oyuncuların kart görme sevdası ki o durumda da oyuncuya verilen 2 maçlık ceza bir anda ödüle dönüşebilir mi, orası ayrı bir konu.
ekleme: yazdıklarımı okuyunca kuralın ülkemizde muntazam şekilde işleyebileceği düşüncesi çıkabilir. o konuda bir yorumda bulunmamıştım ama ekleyeyim. ben de çoğunluk gibi, "çoğu kural"da olduğu gibi ülkemizde kuralın suyunun çıkarılacağı endişesini taşıyorum. ama keşke cesur bir şekilde hakemler bu tip kart gördüklerini düşündükleri oyunculara kuralı uygulasalar da bu tip şark kurnazlıkları ve bir sonraki rakibi küçümsemeler azalsa diye de savunmaktayım.