241
ankara'ya yeni gelip bilgisayarıma anca kavuşuyorum sözlük. maçı yerinden seyreden 11.500 şanslı insandan biri olarak anlatacak çok şeyim var. aklıma geldikçe eklemeler yapıyorum.
öncelikle organizasyon hazırlıklarını gördüğüm zaman koreografiye katılmam gerektiğini düşündüm. maçtan önceki resmi gece tekrarı izlerken görebildim, o kadar karton tuttuk kollar gitti ama o görüntü için değmiş valla. emeğe saygı. * bu arada kartonu tutarken canımın çıktığı sırada "beyler şu kartona bir el atın kollarım çıktı" çağrımı cevapsız bırakmayan taraftarlar tekrardan sağolun cansınız.
gene maçtan önce, sırf teodosic'e ana avrat sövmek için bağıran galatasaray taraftarlarını da canların canı mertebesine koyuyorum. yalnız kalmayın diye teodosic nidalarından sonra 20-25 kişi beraber bağırıp sövdük kıymetimizi bilin. *
yine daha maç başlamadan, tribünde desibel rekoru kırmamız ayrıca etkileyiciydi, duyduğuma göre 123 desibel olarak ölçülmüş. bir basketbol salonu için olağanüstü bir rakam. tebrikler taraftarımıza.
maçın üçüncü çeyreğinde bir ara skora baktım, 45-35 olmuş. hep bağırınca skoru takip etmekten uzak kaldım ama o bağırmamızın da karşılığı oldu doğal olarak. 7 dakikada 20 sayı atıp son çeyreğe önde girdik. son çeyrekte de takım aynı gazla devam etti ve 68-64 kazandık. parkede 12 altın ruh, başlarında büyük bir adam ve arkasındaki 11 bin 500 yürekle avrupa'nın en iyi takımı abdi ipekçi cehenneminde dize geldi.
gelgelelim performanslara:
shipp: maçın en skoreri, biz ondan savunma katkısı isterken o maçın adamı oldu, baştan sona çok üst düzey oynadı. tam bir kahramandı dün.
andric: belki de hayatının maçını oynadı. ikinci çeyrekte boş turnike kaçırması ve son çeyreğin başında faul problemine girmesi dışında olağanüstüydü. sahanın her yerinde onun ruhu vardı ve o ruh maçı bize getirdi.
cevher: inanılmazdı. belki o da hayatının maçını oynadı. bir 4 numara neyi yapması gerekiyorsa onu yaptı. ikinci çeyrekte attığı üçlük ve sıfırın da gerisi olan aynı noktadan iki tane kritik basketle takımın maçta kalmasını sağladı. sonrasında da öne geçtik zaten.
göksenin: harika bir savunma yaptı ve teodosic'e göz açtırmadı. maçın gizli kahramanıydı adeta.
gordon: sen neymişsin be adam. zor durumda sorumluluk almalar, müthiş savunmalar, müthiş asistler, teodosic'ten ve adaşı gordon'dan top çalmalar, maçın en diri oyuncusuydu kesinlikle. sen çok uzun yıllar bizde kal gordon. hatta hep böyle oyna kobe'miz ol bizim. ileride 22 numarayı emekli edelim ve kimse giymesin o formayı.
lakovic: çok gözükmedi, ama sahada kaldığı süre boyunca takıma güven verdi. 2. çeyrekte anlamsız tercihler yaptı onun dışında iyiydi.
ender: o da ikinci çeyrekte çok iyi oynamadı ama maç boyu andric'e yaptığı asistler ve son çeyrekteki el üstünden üçlüğü ile takıma hayat verenlerden oldu.
furkan: günün cenabet ismi sanırım oydu. sayı atamadı lan hiç beklemiyordum, ama maçın özetini tekrar izleyince teodosic'in son serbest atışında ribaundu aldığını hatırladım, o ribaund kendini affettirdi.
shumpert: yine beklediğimiz shumpert değildi dün. olympiakos maçında yine o üst üste 2-3 tane üçlük atabilen shumpert'a dönmesi lazım.
savovic: ondan da beklediğimiz performansı göremedik. ilk maçında * iyiydi halbuki. her maç öyle oynamasına razıyız biz.
caner: onun da ismini oyuncu değişikliği anonslarında duydum ne yalan söyleyeyim.
evren: maçın heyecanı olsa gerek oyuna girip girmediğini hatırlamıyorum.
oktay mahmuti: ne zaman ne gerekiyorsa onu yaptı. cska'yı çok iyi analiz etmiş, rakibin hızlı hücum yapmasına mümkün olduğunca engel olmak istedi, takıma müthiş bir savunma yaptırdı ve maç başına 87 sayı atan takımın 64 sayı atmasının baş sebebi oldu. bunu söylemeye gerek bile yok artık, herkes biliyor ama büyüksün reyiz.
ve biz yani taraftar: dün akşam bütün avrupa'ya neden en iyi taraftar olduğumuzu gösterdik. avrupa'nın en iyi takımı bile karşımızda direnemedi. ultraslan'ın dünkü performansı için ne desek az olur. helal olsun.
bir noktada canım biraz sıkıldı; maç sonundaki kutlamalarımız sırasında "bizim için 12. adam diyorlar ama biz galatasaray'ın 1 numarasıyız" gibilerinden bir anons geldi. ultraslan avrupa'nın en iyi taraftar grubu da olsa galatasaray'ın o kadar değeri varken 1 numarası olamaz. ultraslan'dan büyük galatasaray var. umarım anonsu yapan abimiz de sonradan hatasının farkına varmıştır.
özetle, evet koyduk. bu sonuç bizi çeyrek finale çıkartır ya da çıkartmaz, ama şu bir gerçek ki bu galibiyet yıllar boyu konuşulacak, nesilden nesile aktarılacak. çocuklarımıza bu maça gidebildiğimizi anlatacağız ve anlatırken o anı tekrar yaşayacağız. bunun için sonsuz defa teşekkürler galatasaray!
öncelikle organizasyon hazırlıklarını gördüğüm zaman koreografiye katılmam gerektiğini düşündüm. maçtan önceki resmi gece tekrarı izlerken görebildim, o kadar karton tuttuk kollar gitti ama o görüntü için değmiş valla. emeğe saygı. * bu arada kartonu tutarken canımın çıktığı sırada "beyler şu kartona bir el atın kollarım çıktı" çağrımı cevapsız bırakmayan taraftarlar tekrardan sağolun cansınız.
gene maçtan önce, sırf teodosic'e ana avrat sövmek için bağıran galatasaray taraftarlarını da canların canı mertebesine koyuyorum. yalnız kalmayın diye teodosic nidalarından sonra 20-25 kişi beraber bağırıp sövdük kıymetimizi bilin. *
yine daha maç başlamadan, tribünde desibel rekoru kırmamız ayrıca etkileyiciydi, duyduğuma göre 123 desibel olarak ölçülmüş. bir basketbol salonu için olağanüstü bir rakam. tebrikler taraftarımıza.
maçın üçüncü çeyreğinde bir ara skora baktım, 45-35 olmuş. hep bağırınca skoru takip etmekten uzak kaldım ama o bağırmamızın da karşılığı oldu doğal olarak. 7 dakikada 20 sayı atıp son çeyreğe önde girdik. son çeyrekte de takım aynı gazla devam etti ve 68-64 kazandık. parkede 12 altın ruh, başlarında büyük bir adam ve arkasındaki 11 bin 500 yürekle avrupa'nın en iyi takımı abdi ipekçi cehenneminde dize geldi.
gelgelelim performanslara:
shipp: maçın en skoreri, biz ondan savunma katkısı isterken o maçın adamı oldu, baştan sona çok üst düzey oynadı. tam bir kahramandı dün.
andric: belki de hayatının maçını oynadı. ikinci çeyrekte boş turnike kaçırması ve son çeyreğin başında faul problemine girmesi dışında olağanüstüydü. sahanın her yerinde onun ruhu vardı ve o ruh maçı bize getirdi.
cevher: inanılmazdı. belki o da hayatının maçını oynadı. bir 4 numara neyi yapması gerekiyorsa onu yaptı. ikinci çeyrekte attığı üçlük ve sıfırın da gerisi olan aynı noktadan iki tane kritik basketle takımın maçta kalmasını sağladı. sonrasında da öne geçtik zaten.
göksenin: harika bir savunma yaptı ve teodosic'e göz açtırmadı. maçın gizli kahramanıydı adeta.
gordon: sen neymişsin be adam. zor durumda sorumluluk almalar, müthiş savunmalar, müthiş asistler, teodosic'ten ve adaşı gordon'dan top çalmalar, maçın en diri oyuncusuydu kesinlikle. sen çok uzun yıllar bizde kal gordon. hatta hep böyle oyna kobe'miz ol bizim. ileride 22 numarayı emekli edelim ve kimse giymesin o formayı.
lakovic: çok gözükmedi, ama sahada kaldığı süre boyunca takıma güven verdi. 2. çeyrekte anlamsız tercihler yaptı onun dışında iyiydi.
ender: o da ikinci çeyrekte çok iyi oynamadı ama maç boyu andric'e yaptığı asistler ve son çeyrekteki el üstünden üçlüğü ile takıma hayat verenlerden oldu.
furkan: günün cenabet ismi sanırım oydu. sayı atamadı lan hiç beklemiyordum, ama maçın özetini tekrar izleyince teodosic'in son serbest atışında ribaundu aldığını hatırladım, o ribaund kendini affettirdi.
shumpert: yine beklediğimiz shumpert değildi dün. olympiakos maçında yine o üst üste 2-3 tane üçlük atabilen shumpert'a dönmesi lazım.
savovic: ondan da beklediğimiz performansı göremedik. ilk maçında * iyiydi halbuki. her maç öyle oynamasına razıyız biz.
caner: onun da ismini oyuncu değişikliği anonslarında duydum ne yalan söyleyeyim.
evren: maçın heyecanı olsa gerek oyuna girip girmediğini hatırlamıyorum.
oktay mahmuti: ne zaman ne gerekiyorsa onu yaptı. cska'yı çok iyi analiz etmiş, rakibin hızlı hücum yapmasına mümkün olduğunca engel olmak istedi, takıma müthiş bir savunma yaptırdı ve maç başına 87 sayı atan takımın 64 sayı atmasının baş sebebi oldu. bunu söylemeye gerek bile yok artık, herkes biliyor ama büyüksün reyiz.
ve biz yani taraftar: dün akşam bütün avrupa'ya neden en iyi taraftar olduğumuzu gösterdik. avrupa'nın en iyi takımı bile karşımızda direnemedi. ultraslan'ın dünkü performansı için ne desek az olur. helal olsun.
bir noktada canım biraz sıkıldı; maç sonundaki kutlamalarımız sırasında "bizim için 12. adam diyorlar ama biz galatasaray'ın 1 numarasıyız" gibilerinden bir anons geldi. ultraslan avrupa'nın en iyi taraftar grubu da olsa galatasaray'ın o kadar değeri varken 1 numarası olamaz. ultraslan'dan büyük galatasaray var. umarım anonsu yapan abimiz de sonradan hatasının farkına varmıştır.
özetle, evet koyduk. bu sonuç bizi çeyrek finale çıkartır ya da çıkartmaz, ama şu bir gerçek ki bu galibiyet yıllar boyu konuşulacak, nesilden nesile aktarılacak. çocuklarımıza bu maça gidebildiğimizi anlatacağız ve anlatırken o anı tekrar yaşayacağız. bunun için sonsuz defa teşekkürler galatasaray!