• 234
    yıllar önce milli takımımız olan efes pilsen'in maçlarını izlerdik herkes aynı anda sevinir aynı anda üzülürdü. takım elbet tutulur ancak efes her daim sevilirdi. sonraları sağolsunlar efes'in güzide yöneticileri bu sevgiyi yok edebilmek için çok çabaladılar. kulüp takımlarının atılımlarıyla da artık neredeyse bitme noktasına geldi. kimse artık efes'li olmuyor futbolla ilgilenmese dahi. nedeni çok basit bizim görmek istediğimiz savaşı, azmi ve yok artık denilecek başarıları efes getirmiyor.

    dün tam da bu olayı tekrardan canlandırdı. beşiktaş'lı arkadaşım galatasaray'lı olmak istedim derken bunu kastediyordu. aslında o beşiktaş'lı olmaktan mutlu ama bu takımı sevmekten de geri kalamıyor. işte bu takım kendini sevdiriyor. özellikle bizim jenerasyonumuz kubilay, tugay, hakan, okan, hagi ve fatih terim'le galatasaray'lı olurken belki de bir jenerasyon rancik, jamon, tutku, luksa, shumpert, jaka, shipp ve mahmuti'yle galatasaray'lı olacak. daha da önemlisi bu takım artık taraflı tarafsız birçok kişi tarafından benimseniyor, özleniyor, izleniyor.

    maç başlarken görsel show'lara o kadar alıştık ki artık çok daha öte bir şeyler olmayınca şımarmıyoruz. fakat "o neydi gördün mü" "krstic mi o" nidaları arasında gülümserken yine ne denli önemli bir iş başardıklarını anlıyoruz abdi ipekçi taraftarının. bu seyirci takımın attığı her basketi resmen ikiyle çarpıyorlar. attığımız her sayı sonrası gelen iyi savunma bu taraftarın katkısıyla geliyor. inanılmaz bir itici güç.

    maçın detaylandırılacak çok donesi var ama ilk yarı bittiğinde yanımdan ayrılan arkadaşın maçın bitimine 1 dk kala gelip skoru görmesi ve gözündeki şaşkınlık, dilindeki nasıl olur ya nasıl serzenişi nasıl bir zafer olduğunu açıklamaya yetiyor.

    maç içinden:

    - luksa andric'in geri dönen show-up'ları. teodosic'in yılmasında göksenin'in itici savunması kadar luksa'nın da etkisi vardı.
    - cevher'in bu sezon ikinci defa* ekstra katkı vermesi. 4 numaradan gelen katkı bizim diğer yaptığımız iyi işlerinde bir nebze ödülü olmuş oluyor. krema niyetine.
    - savunmada adamını kovalayan oyuncunun sadece adamına değil topa da odaklanması. bu şekilde luksa, göksenin, jamon ve jaka'nın pas arası yaptıklarını hatırlıyorum. savunmada odaklanma.
    - artık topun da biraz bizi sevmesi buna tecrübede diyebiliriz. cevher'in sol dipten gönderdiği 2 zor şut, göksenin'in öne geçiren üçlüğü, ender'in farkı 5 yapan abuk 3lüğü ve shipp'in imkansızları.
    - shipp'in 3, jamon'un 1 olmak üzere tam 4 ölü topu kazanmamız. top kaybı olacakken topun bir anda shipp'in elinde doğması şans olabilir mi? doğru yerde olmak.
    - jamon'un teodosic'in elinden aldığı 2 ya da 3 top. tam hatırlayamıyorum ama elinden o top benim versene dercesine aldı.
    - kirilenko'nun savunmasında onu tamamen boyalı alana sokmamak üzerine kurulu düzen ve topu daima teodosic'in ellerinde isteyen ve süre ile beraber kullanmasına izin veren bir savunma.
    - euroleague'in en uzun 2 takımından birine * reboundlarda ezilmemek 36-37, euroleague'in en iyi guardının elinden 3 top çalmak, euroleague normal sezon mvp'si ve bu sezon her maçta blok yapan kirilenko'nun bu hanesini bu maçta boş bırakmasını sağlamak onu sadece 11 verimlilik puanında tutmak, euroleague'in en iyi hucumcu uzununa 8 sayı izni vermek.......
    - top16'da ikilik atışlarda %65'le isabet bulan cska'yı %37'ye düşürmek, onları 80'li sayılardan indirip 60'lı sayılara mahkum etmek hıncal uluç'un bile başaramayacağı bir olay olsa gerek.
    - jamon gordon'un orlando'nun nba finallerine gittiği sezon hidayet'in son periyotlar ortaya çıkması ve mr. 4th quarter oyununu oynadığı dönemi hatırlatması. sorumluluk almaktan hiç çekinmiyor ve ihtiyaç duyduğumuz her an o var. attığı son 2 basket domercant'ın kazan'da attıklarından farksız. can yakan, maç bitiren basketler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın