170
bugün yazdığı yazı şöyledir .
--- alıntı ---
milli sorun: istikrar
hasan ali, kagawa, charlie adam, di natale, kadir bekmezci, cristiano ronaldo... farklı liglerden, farklı yaşlarda, farklı kalitelerde bu adamları aynı cümlede buluşturan tek bir unsur var: performans istikrarı... belki bu adamların biri yılda 200 bin, bir diğeri 20 milyon dolar kazanıyor olabilir; ama her birini hocaları bir maçta 11’e koyduğunda aşağı yukarı ne performans alacağını biliyor. teknik direktör, oyuncusu 10’luksa ondan 5 ile 15, 100’lükse 50 ile 150 arasında bir verim alacağını bildiği için de takımının toplam performansında olağanüstü inişler-çıkışlar olmuyor.
türkiye’deyse çok sayıda oyuncunun böyle garip bir eksikliği var: bir gün takımını sırtlayıp maçı kazandırabilecek işler yaparken, bir hafta sonra sahada sadece dolaşıp 1 kişi eksik oynatabiliyor. o zaman da türkiye’de teknik direktörlük yapmak da, maç yorumu yazmak da zorlaşıyor, hata oranı çok yükseliyor...
hatta bu istikrarsızlık bazen maç içinde çok kısa sürelerde bile gözlemlenebiliyor: yasin ilk yarıda dün çok iyiydi, bir asistle takımına önemli bir de katkı yaparken engin’den yediği çalım maçın kaderini değiştirdi. o çalımı atan engin ilk yarıda geriden çıkarken aldığı risklerle kafa karıştırırken ikinci devre sorumluluk üstlendi, maçı takımına getirdi. yine engin, ilk yarıda rakibin eline çarptığını iddia ettiği bir topta oyuna devam etse gol pozisyonu üretebilecekken bırakıyor! ikinci devrede 50 metre taşıdığı başka bir topla golü elmander’e attırıyor...
fatih terim, hakan ve sabri’nin cv’lerine güvenerek onları ısrarla kullanıyor; ama her ikisi de dün takımlarını yakmaya bir arpa boyu yaklaşıyorlar. hikmet karaman aynı tercihi emre güngör için yapıyor, o da zorları kurtarma/kolayları kaybetme hastalığını sürdürüp bir gol ikramından geri durmuyor.
bireysel performansların, anlık parlamaların sonuca direkt tesir ettiği bu maçı burun farkıyla galatasaray kazandı ama yine de terim’in hanesine iki küçük artıyı da yazmak lazım: ujfalusi’nin yanına dönüşüyle sağ stopere geçen semih böyle daha verimli... ayrıca elmander başka bir santrforla birlikte oynadığında kendisinin de partnerinin de performansını artırmayı sürdürüyor. bu iki tercihini de tebrik etmek lazım terim’in...
--- alıntı ---
düşündürücü ...
--- alıntı ---
milli sorun: istikrar
hasan ali, kagawa, charlie adam, di natale, kadir bekmezci, cristiano ronaldo... farklı liglerden, farklı yaşlarda, farklı kalitelerde bu adamları aynı cümlede buluşturan tek bir unsur var: performans istikrarı... belki bu adamların biri yılda 200 bin, bir diğeri 20 milyon dolar kazanıyor olabilir; ama her birini hocaları bir maçta 11’e koyduğunda aşağı yukarı ne performans alacağını biliyor. teknik direktör, oyuncusu 10’luksa ondan 5 ile 15, 100’lükse 50 ile 150 arasında bir verim alacağını bildiği için de takımının toplam performansında olağanüstü inişler-çıkışlar olmuyor.
türkiye’deyse çok sayıda oyuncunun böyle garip bir eksikliği var: bir gün takımını sırtlayıp maçı kazandırabilecek işler yaparken, bir hafta sonra sahada sadece dolaşıp 1 kişi eksik oynatabiliyor. o zaman da türkiye’de teknik direktörlük yapmak da, maç yorumu yazmak da zorlaşıyor, hata oranı çok yükseliyor...
hatta bu istikrarsızlık bazen maç içinde çok kısa sürelerde bile gözlemlenebiliyor: yasin ilk yarıda dün çok iyiydi, bir asistle takımına önemli bir de katkı yaparken engin’den yediği çalım maçın kaderini değiştirdi. o çalımı atan engin ilk yarıda geriden çıkarken aldığı risklerle kafa karıştırırken ikinci devre sorumluluk üstlendi, maçı takımına getirdi. yine engin, ilk yarıda rakibin eline çarptığını iddia ettiği bir topta oyuna devam etse gol pozisyonu üretebilecekken bırakıyor! ikinci devrede 50 metre taşıdığı başka bir topla golü elmander’e attırıyor...
fatih terim, hakan ve sabri’nin cv’lerine güvenerek onları ısrarla kullanıyor; ama her ikisi de dün takımlarını yakmaya bir arpa boyu yaklaşıyorlar. hikmet karaman aynı tercihi emre güngör için yapıyor, o da zorları kurtarma/kolayları kaybetme hastalığını sürdürüp bir gol ikramından geri durmuyor.
bireysel performansların, anlık parlamaların sonuca direkt tesir ettiği bu maçı burun farkıyla galatasaray kazandı ama yine de terim’in hanesine iki küçük artıyı da yazmak lazım: ujfalusi’nin yanına dönüşüyle sağ stopere geçen semih böyle daha verimli... ayrıca elmander başka bir santrforla birlikte oynadığında kendisinin de partnerinin de performansını artırmayı sürdürüyor. bu iki tercihini de tebrik etmek lazım terim’in...
--- alıntı ---
düşündürücü ...