110
12.12.2011 tarihli hürriyet gazetesindeki yazısı.
--- alıntı ---
bu bir mucize!
galatasaray için bir futbol mucizesi demek mümkün. niye mi? özetlemeye çalışayım.
geçen sene deplasmana giderken umut kalmadığından arkasından su bile dökülmeyen takım 6 maçtır deplasmanda gol yemez hale geldi de ondan.
21 yaşında gencecik bir stoperi kendi tesisinden çıkartıp ''0'' hatayla oynayan bir ilk 11 oyuncusuna çevirdi de ondan.
derbi(ve büyük maç) kazanamayan bir takımken, ligin ilk yarısında derbi(ve büyük maç) kaybetmeyen takıma dönüştü de ondan.
aynı hafta içinde iki önemli rakibini birden yenecek kuvvete erişti de ondan.geçen sezon yerlerde sürünen takım, 15 maç sonunda en çok gol atan, en az gol yiyen takım haline geldi de ondan.
***
fenerbahçe galibiyeti pek çok açıdan önemliydi. ama ezeli rakibi yenmenin ve hatta bu sayede liderliği ele geçirmenin ötesinde bir anlamı vardı o maçın.
galatasaray taraftarı uzun bir aradan sonra güven veren, iyi oynayan bir takım izledi o maçta.
trabzonspor karşılaşması ''hayal miydi o gördüğüm acaba?'' diyenlere ''hayır gerçekti'' mesajını ileteceği maçtı fatih terim ve öğrencilerinin.
gardını düşürmeyen, boyun eğmeyen, kararlı, rakibinin üstüne yürürken kalesini de iyi savunan, yeri geldiğinde hızlanan, yeri geldiğinde(istedğini aldıktan sonra) top çevirerek ritm düşüren bir takım.
buna ''ne yaptığını bilen takım'' diyoruz.
***
trabzon maçında da gelecek için daha umutlu olabileceğini hissettirdi araftarına galatasaray.
elmander, semih, selçuk, ujfalsi, eboue, ''pitbull'' melo, emre ve neredeyse bitti denilen hakan balta dün gecenin yıldızlarıydı.
trabzon gibi güçlü bir rakibi sahasında 3-0 yenmek kendi başına mühim iştir.
mucizelere inanır mısınız bilemiyorum.
ama bir futbol mucizesine tanklık ediyoruz gibi geliyor bana...
emek verenler sağolsun.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
bu bir mucize!
galatasaray için bir futbol mucizesi demek mümkün. niye mi? özetlemeye çalışayım.
geçen sene deplasmana giderken umut kalmadığından arkasından su bile dökülmeyen takım 6 maçtır deplasmanda gol yemez hale geldi de ondan.
21 yaşında gencecik bir stoperi kendi tesisinden çıkartıp ''0'' hatayla oynayan bir ilk 11 oyuncusuna çevirdi de ondan.
derbi(ve büyük maç) kazanamayan bir takımken, ligin ilk yarısında derbi(ve büyük maç) kaybetmeyen takıma dönüştü de ondan.
aynı hafta içinde iki önemli rakibini birden yenecek kuvvete erişti de ondan.geçen sezon yerlerde sürünen takım, 15 maç sonunda en çok gol atan, en az gol yiyen takım haline geldi de ondan.
***
fenerbahçe galibiyeti pek çok açıdan önemliydi. ama ezeli rakibi yenmenin ve hatta bu sayede liderliği ele geçirmenin ötesinde bir anlamı vardı o maçın.
galatasaray taraftarı uzun bir aradan sonra güven veren, iyi oynayan bir takım izledi o maçta.
trabzonspor karşılaşması ''hayal miydi o gördüğüm acaba?'' diyenlere ''hayır gerçekti'' mesajını ileteceği maçtı fatih terim ve öğrencilerinin.
gardını düşürmeyen, boyun eğmeyen, kararlı, rakibinin üstüne yürürken kalesini de iyi savunan, yeri geldiğinde hızlanan, yeri geldiğinde(istedğini aldıktan sonra) top çevirerek ritm düşüren bir takım.
buna ''ne yaptığını bilen takım'' diyoruz.
***
trabzon maçında da gelecek için daha umutlu olabileceğini hissettirdi araftarına galatasaray.
elmander, semih, selçuk, ujfalsi, eboue, ''pitbull'' melo, emre ve neredeyse bitti denilen hakan balta dün gecenin yıldızlarıydı.
trabzon gibi güçlü bir rakibi sahasında 3-0 yenmek kendi başına mühim iştir.
mucizelere inanır mısınız bilemiyorum.
ama bir futbol mucizesine tanklık ediyoruz gibi geliyor bana...
emek verenler sağolsun.
--- alıntı ---