577
son oynadığı maçta, forvet oynamıştır, gol atamamıştır, ve takım puan kaybetmiştir. ki kaçırdığı 3 net pozisyon vardır.
lakin taraftardan bir allahın kulu da çıkıp "lan elmander, senin var ya" dememiş, alkışlamıştır. hani diyorlar ya "taraftarlık skora endeksli bu ülkede, futbolcu sevgisi de öyle" aha buyrun size güzel bir kapak. adam olunca, orda o golü atmayı bizden daha çok istediğine inandırınca, sonuç hiç de önemli olmuyor işte. atamasın be kardeşim, atama. yıllardır ne yavşaklar yüzünden ne şampiyonluklar kaçırdık, ne puanlar kaybettik. 5-10 puan da senin için kaybedelim, daşşağın sağolsun, o puanları aslında en az bizim kadar istediğini, kaçınca bizden fazla üzüldüğünü bildikten sonra, istersen rakip altıpastan kendi kalene gol at, canın sağolsun.
bu sene biraz ballı mıyız neyiz transfer konusunda. geçen senelerdeki büyük(!) isimlerden ziyade, daha az tanınan (tamam lan, bu adamlar da tanınıyodu, melo özellikle, ama öyle havaları yoktu) ama takımı sahiplenen, onu da geçtim, geldikten bir ay sonra oynayamadığı maçlarda kapalıya gelip tezahürata katılacağına inandığım adamlar geldi. muslera da dahil buna.
bu sene yine şampiyon olamayabiliriz, olamayalım, ne bileyim belki uefa ya gideriz vs ama, sahadaki oyuncuların bizden olduğunu bilicez, bir başarı olursa bunu "galatasaraylıların" yaptığını bilicez.
şahsi olarak benim istediğim özlediğim taraftarlık bu. şampiyonluğa endeksli değil, takım olmaya endeksli, beraber birşeyler yapmaya endeksli.
işte bu isveçliyi o yüzden sevdim ben. geldiğinde pek çok eleştiri vardı, hiç takmadı, çıktı elinden geleni yaptı, ve taraftarın aslında ne istediğini, taraftarın kendisi de dahil herkese gösterdi.
lakin taraftardan bir allahın kulu da çıkıp "lan elmander, senin var ya" dememiş, alkışlamıştır. hani diyorlar ya "taraftarlık skora endeksli bu ülkede, futbolcu sevgisi de öyle" aha buyrun size güzel bir kapak. adam olunca, orda o golü atmayı bizden daha çok istediğine inandırınca, sonuç hiç de önemli olmuyor işte. atamasın be kardeşim, atama. yıllardır ne yavşaklar yüzünden ne şampiyonluklar kaçırdık, ne puanlar kaybettik. 5-10 puan da senin için kaybedelim, daşşağın sağolsun, o puanları aslında en az bizim kadar istediğini, kaçınca bizden fazla üzüldüğünü bildikten sonra, istersen rakip altıpastan kendi kalene gol at, canın sağolsun.
bu sene biraz ballı mıyız neyiz transfer konusunda. geçen senelerdeki büyük(!) isimlerden ziyade, daha az tanınan (tamam lan, bu adamlar da tanınıyodu, melo özellikle, ama öyle havaları yoktu) ama takımı sahiplenen, onu da geçtim, geldikten bir ay sonra oynayamadığı maçlarda kapalıya gelip tezahürata katılacağına inandığım adamlar geldi. muslera da dahil buna.
bu sene yine şampiyon olamayabiliriz, olamayalım, ne bileyim belki uefa ya gideriz vs ama, sahadaki oyuncuların bizden olduğunu bilicez, bir başarı olursa bunu "galatasaraylıların" yaptığını bilicez.
şahsi olarak benim istediğim özlediğim taraftarlık bu. şampiyonluğa endeksli değil, takım olmaya endeksli, beraber birşeyler yapmaya endeksli.
işte bu isveçliyi o yüzden sevdim ben. geldiğinde pek çok eleştiri vardı, hiç takmadı, çıktı elinden geleni yaptı, ve taraftarın aslında ne istediğini, taraftarın kendisi de dahil herkese gösterdi.
