106
şimdiye kadarkiler fasa fisoydu, hatta önümüzdeki beşiktaş maçı da olsa olsa en fazla gerçek mermilerin kullanıldığı bir tatbikat olur. türkiye'de maç dedin mi esas duruşa geçeceksin. ak koyunun, kara koyundan ayırt edileceği, edile geldiği anamaç'a bakacaksın. fenerbahçe'yi yenmeyen takımın aldığı zaferler hep bir tarafımı eksik bırakır benim. sayıyorum günleri, kamptayım ara verdiğim tribünlere o maç için bir kereliğine yeniden dönüyorum.
kalbimin turuncudan iz taşıyan sarısı mecidiyeköy'de kaldı benim. hepimizin bir hatırası var dı orada elbette. bizim emeğimiz belki de hepinizden çok daha fazla olduğundan, en geç biz alışacağız yeni dünya düzeni'ne. arena; vestfealen'i, barnabeu'yu, san siro'yu, stamford köprüsü'nü görmüş gözler için söylüyorum ki, bu stadyumlar yanımıza bile yaklaşamazlar. ne var ki ali sami yen ruhuna da o kadar uzakta. aslında olmayabilirdi, eski sabık başkan kendi egosunu tatmin peşinde olmasaydı, bütün stadyumlardan önce alacaktı arena'da büyük galatasaray taraftarının tüylerini diken diken eden cehennem namını. tarihin en kötü takımıyla, en berbat sezonunda apar topar taşıdılar bizi daha aslan olamamış, seyrantepe'ye. yarım sezon 15.000 kişi olan taraftarı, bellli belirsiz 15-2000 kişiyle takviye yoluna gittiler. gel kim olursan gel, kombineni al, sığır gibi maç seyret. halbu ki takım kurmaktan çok daha zordur taraftarı kurmak. biz o 15.000 öncü birliği, en kemik, en aktif, taraftar taburunu oluşturabilmek için ne maçlar, ne savaşlar verdik. sen bastır parayı, caf caflı koltuklarda galatasaray'ı seyret adına taraftar densin. aslantepe'ye zebani diksen gelenleri korkutsa, aşağıdan su sıksan, metro da sabaha kadar nefessiz bıraksan, geçen seneden daha kötü bir takım kursan, tınaz tırpan'ı hoca olarak getirsen bile o 15.000 kişi o tribünlerde olacaktır. iş nitelikli diğer 30.000 kişinin seçimidir.
olmazdı, o takımın futbolcuları o stadyumda galatasaray formasıyla çıkamazdı. çıktılar en ufak bir katkı yapamadan, tek bir taraftar daha yaratamadan kaybolup gittiler. beklenecekti, başında terim'in olacağı bir takım beklenecekti. yeni bir gaz yeni bir ivmeyle o yiğit 15.000 kişinin harmanlayacağı bir 30.000 kişi daha bulunacaktı. bize kalsa yapardık, bize kalsa en az 5 sınavdan geçirirdik kart alacakları. gerekirse yine 15.000 kişiyle oynardık, ama taraftar olmayanı o muhteşem mabede sokmazdık.
taraftar denince, içinde bulunmaktan onur duyduğum ilkeli ve gönüllü birlik gelir aklıma. forma seyretmeye giden, tabelaya asla bakmayan, yenilmemek için önlem almayan, en umutsuz anlarda bile asla pes etmeyen, yenildiğinde, yenen takımı anasından doğduğuna pişman eden bir büyük takımın taraftarıyım ben. muslera'nın kurtaracağı penaltıyı seyretmeye gitmem ben, ağlaya ağlaya, küfür ede ede takıma koyduğumuz semih kaya'nın yatarak top kesmesini de, ufo'nun fuleli saçlarını savura savura topu ön cephelere götürmesini de. ligin sıradan bir takımına karşı bile bariz bir üstünlük kuramayan, lanet olası 3 puan peşinde olan, 2. bir golcüyü sahaya süremeyen takımı da. kendisi coşan ardından taraftarı coşturan futbolcular arıyorum. sezon başında gelen yabancı futbolcuların melo dahil hiç birini tanımıyordum. yani beni galatasaray kombine satıcısının masasına koşturacak bir futbolcu yoktu. yine yok, şu geçen fasa fiso maçlarında da melo oldu biraz. onu da dedim ya ben fenerbahçe maçında seyredeceğim olanca coşkumla.
arena dolmuyor, dolmaz. ne biletler pahalı diye, ne ulaşım sorunu var diye değil. takımda büyük futbolcu yok diye dolmaz. bir lincoln, bir hagi, hatta bir misimoviç olsa şimdikinden en az 5.000 kişi daha fazla taraftar olurdu. turgay şeren 10 çocuğu galatasaraylı yapabilir, ama metin oktay doğan bütün çocuklara metin ismi koydurur. hiç kimse çocuğuna simoviç adını koymadı, ama hepimizin oğlunun adı bir zamanlar prekazi'ydi. elmander belki çok büyük futbolcudur, ama son senelerde doğan küçük galatasaraylı çocukların adı baros'dur.
biz zaten vardık,15-2000 galatasaraylı, yarın fenerbahçe maçında bize ilave 30.000 kişi daha gelecek. kaçının taraftar kalacağını göreceğiz. taraftarı çoğaltan alınan kupalardan çok, büyük futbolcularıdır. en azından ben bu sene arda gitmeseydi, tribünlerde olacaktım yine de. taraftarlık için yaşım geçti, eskisi gibi bağıramıyorum, sevinemiyor, üzülemiyorum. son senelerde 2 futbolcu beni maçlardan soğuttu. takımın büyük futbolcusu olmadığı için de sıradan maçlara gidemiyorum. başta dedim ben bunlara maç diye bakmıyorum. real madrid'e geçiren formayı, mersin'e bile geçirmesi garanti olmayan formayla değiştiler, her sene milan'a geçirdik diye bağıranları, gaziantep'e yenilirken arena'da hakeme küfür ettirdiler.
fırtına yaklaşıyor, fener maçı ben o maça kadar izinliyim. o maçtan sonra da izine çıkacağım. kadıköy'deki fener maçına kadar. fenerbahçe maçında hagi'yi bekliyorum. ekstra bir taraftar motivasyonu sağlanır, maç hafta içi, saat erken, nevizade yasak, hava muhtemelen kötü. yani bir anamaç için ev sahibi takım adına işler iyi gitmiyor. yapılacak iş o maça gelecek diğer 30.000 kişiyi iyi seçmek. ben derim ki hepimiz başka şehirlerden azılı galatasaray taraftarı avına çıkalım. kendi payıma 2 kişi getiriyorum kayseri'den, parken'e götürdüğüm adam ve o maça götürmediği için 2 sene babasıyla konuşmayan oğlu.
arena'nın cehennem olmak için sami yen gibi senelerce beklemesini istemiyorsanız paçaları sıvayın. istanbul dışındaki deli taraftarlar size de lafım. birilerine ulaşın en az bizim gibi taraftarsanız ne yapın yapın maça gelin. gelenler işin keyif tarafını başka maça saklasınlar, maça erken girsinler. mutlaka ilan edilecek olan parçalı formayla maça gelsinler. uyarına gelirse ufaktan da çakır keyif olsunlar. maçın başlama vuruşuyla birlikte sahaya çöksünler. görceksiniz, böyle bir ortamdan hiç bir takım sağ selamet çıkamayacak. derdim o maçta fenerbahçe'nin sağ selamet çıkamamasından çok, taraftar parametresini en az 40.000 kişilere çıkartmak.
şanlı şerefli geçmişimiz asla tükenmeyecek. çok daha beter sezonlar geçirsek bile galatasaray büyümeye devam edecektir. geçse de yolumuz bazen bozkırlardan, adımız galatasaray olduğu sürece zaferlere çıkacak bütün yollar.
kalbimin turuncudan iz taşıyan sarısı mecidiyeköy'de kaldı benim. hepimizin bir hatırası var dı orada elbette. bizim emeğimiz belki de hepinizden çok daha fazla olduğundan, en geç biz alışacağız yeni dünya düzeni'ne. arena; vestfealen'i, barnabeu'yu, san siro'yu, stamford köprüsü'nü görmüş gözler için söylüyorum ki, bu stadyumlar yanımıza bile yaklaşamazlar. ne var ki ali sami yen ruhuna da o kadar uzakta. aslında olmayabilirdi, eski sabık başkan kendi egosunu tatmin peşinde olmasaydı, bütün stadyumlardan önce alacaktı arena'da büyük galatasaray taraftarının tüylerini diken diken eden cehennem namını. tarihin en kötü takımıyla, en berbat sezonunda apar topar taşıdılar bizi daha aslan olamamış, seyrantepe'ye. yarım sezon 15.000 kişi olan taraftarı, bellli belirsiz 15-2000 kişiyle takviye yoluna gittiler. gel kim olursan gel, kombineni al, sığır gibi maç seyret. halbu ki takım kurmaktan çok daha zordur taraftarı kurmak. biz o 15.000 öncü birliği, en kemik, en aktif, taraftar taburunu oluşturabilmek için ne maçlar, ne savaşlar verdik. sen bastır parayı, caf caflı koltuklarda galatasaray'ı seyret adına taraftar densin. aslantepe'ye zebani diksen gelenleri korkutsa, aşağıdan su sıksan, metro da sabaha kadar nefessiz bıraksan, geçen seneden daha kötü bir takım kursan, tınaz tırpan'ı hoca olarak getirsen bile o 15.000 kişi o tribünlerde olacaktır. iş nitelikli diğer 30.000 kişinin seçimidir.
olmazdı, o takımın futbolcuları o stadyumda galatasaray formasıyla çıkamazdı. çıktılar en ufak bir katkı yapamadan, tek bir taraftar daha yaratamadan kaybolup gittiler. beklenecekti, başında terim'in olacağı bir takım beklenecekti. yeni bir gaz yeni bir ivmeyle o yiğit 15.000 kişinin harmanlayacağı bir 30.000 kişi daha bulunacaktı. bize kalsa yapardık, bize kalsa en az 5 sınavdan geçirirdik kart alacakları. gerekirse yine 15.000 kişiyle oynardık, ama taraftar olmayanı o muhteşem mabede sokmazdık.
taraftar denince, içinde bulunmaktan onur duyduğum ilkeli ve gönüllü birlik gelir aklıma. forma seyretmeye giden, tabelaya asla bakmayan, yenilmemek için önlem almayan, en umutsuz anlarda bile asla pes etmeyen, yenildiğinde, yenen takımı anasından doğduğuna pişman eden bir büyük takımın taraftarıyım ben. muslera'nın kurtaracağı penaltıyı seyretmeye gitmem ben, ağlaya ağlaya, küfür ede ede takıma koyduğumuz semih kaya'nın yatarak top kesmesini de, ufo'nun fuleli saçlarını savura savura topu ön cephelere götürmesini de. ligin sıradan bir takımına karşı bile bariz bir üstünlük kuramayan, lanet olası 3 puan peşinde olan, 2. bir golcüyü sahaya süremeyen takımı da. kendisi coşan ardından taraftarı coşturan futbolcular arıyorum. sezon başında gelen yabancı futbolcuların melo dahil hiç birini tanımıyordum. yani beni galatasaray kombine satıcısının masasına koşturacak bir futbolcu yoktu. yine yok, şu geçen fasa fiso maçlarında da melo oldu biraz. onu da dedim ya ben fenerbahçe maçında seyredeceğim olanca coşkumla.
arena dolmuyor, dolmaz. ne biletler pahalı diye, ne ulaşım sorunu var diye değil. takımda büyük futbolcu yok diye dolmaz. bir lincoln, bir hagi, hatta bir misimoviç olsa şimdikinden en az 5.000 kişi daha fazla taraftar olurdu. turgay şeren 10 çocuğu galatasaraylı yapabilir, ama metin oktay doğan bütün çocuklara metin ismi koydurur. hiç kimse çocuğuna simoviç adını koymadı, ama hepimizin oğlunun adı bir zamanlar prekazi'ydi. elmander belki çok büyük futbolcudur, ama son senelerde doğan küçük galatasaraylı çocukların adı baros'dur.
biz zaten vardık,15-2000 galatasaraylı, yarın fenerbahçe maçında bize ilave 30.000 kişi daha gelecek. kaçının taraftar kalacağını göreceğiz. taraftarı çoğaltan alınan kupalardan çok, büyük futbolcularıdır. en azından ben bu sene arda gitmeseydi, tribünlerde olacaktım yine de. taraftarlık için yaşım geçti, eskisi gibi bağıramıyorum, sevinemiyor, üzülemiyorum. son senelerde 2 futbolcu beni maçlardan soğuttu. takımın büyük futbolcusu olmadığı için de sıradan maçlara gidemiyorum. başta dedim ben bunlara maç diye bakmıyorum. real madrid'e geçiren formayı, mersin'e bile geçirmesi garanti olmayan formayla değiştiler, her sene milan'a geçirdik diye bağıranları, gaziantep'e yenilirken arena'da hakeme küfür ettirdiler.
fırtına yaklaşıyor, fener maçı ben o maça kadar izinliyim. o maçtan sonra da izine çıkacağım. kadıköy'deki fener maçına kadar. fenerbahçe maçında hagi'yi bekliyorum. ekstra bir taraftar motivasyonu sağlanır, maç hafta içi, saat erken, nevizade yasak, hava muhtemelen kötü. yani bir anamaç için ev sahibi takım adına işler iyi gitmiyor. yapılacak iş o maça gelecek diğer 30.000 kişiyi iyi seçmek. ben derim ki hepimiz başka şehirlerden azılı galatasaray taraftarı avına çıkalım. kendi payıma 2 kişi getiriyorum kayseri'den, parken'e götürdüğüm adam ve o maça götürmediği için 2 sene babasıyla konuşmayan oğlu.
arena'nın cehennem olmak için sami yen gibi senelerce beklemesini istemiyorsanız paçaları sıvayın. istanbul dışındaki deli taraftarlar size de lafım. birilerine ulaşın en az bizim gibi taraftarsanız ne yapın yapın maça gelin. gelenler işin keyif tarafını başka maça saklasınlar, maça erken girsinler. mutlaka ilan edilecek olan parçalı formayla maça gelsinler. uyarına gelirse ufaktan da çakır keyif olsunlar. maçın başlama vuruşuyla birlikte sahaya çöksünler. görceksiniz, böyle bir ortamdan hiç bir takım sağ selamet çıkamayacak. derdim o maçta fenerbahçe'nin sağ selamet çıkamamasından çok, taraftar parametresini en az 40.000 kişilere çıkartmak.
şanlı şerefli geçmişimiz asla tükenmeyecek. çok daha beter sezonlar geçirsek bile galatasaray büyümeye devam edecektir. geçse de yolumuz bazen bozkırlardan, adımız galatasaray olduğu sürece zaferlere çıkacak bütün yollar.