192
maç öncesi herkesin olduğu gibi benim de kafamı kurcalayan asıl konu kadroydu. zira hepimizin bildiği gibi servet ve sabri kırmızı kart cezalısı, ek olarak geçtiğimiz haftaların düzenli 11 oyuncularından gökhan zan, engin ve kazım sakatlığı dolayısıyla oynayamayacaklardı. kayseri gibi zor bir deplasmana son maçta yaşanan olayların moral bozukluğuyla gittik. fatih hoca olabilecek en mantıklı ve doğru kadroyla çıkmıştı bu maça bana göre. bunu öncelikle şu şekilde açıklayayım;
fatih hoca artık 9. resmi maç itibariyle galatasaray’a nasıl bir oyun oynatacağını göstermiş durumda. zorda kalmadıkça da kadroyu bozmuyor, ki sonuna kadar katılıyorum. gerçi bunun maçla alakası yok çünkü zorunlu bir bozulma var ortada. neyse konumuza dönelim. normal kadromuza göre değişiklikler şöyle : sabri yerine eboue, gökhan zan yerine semih kaya, engin yerine ayhan, kazım’ın yerine yekta. o yüzden konuya tek tek oyuncuları yazarak ilerlemek istiyorum.
eboue’nin geldiğinden beri tatmin etmeyen performansı ancak ilk defa sağ bek’te ilk 11 başlayacak oluşu önemliydi. eboue geldiğinden bu yana sol açık, sol bek, sağ açık, sağ iç ve sağ bek oynadı. ancak hep oyun içerisinde pozisyon kaydırması ya da oyuna sonradan dahil olarak yaptı bu görevleri. amrabat gibi kuvvetli ve hızlı bir açık karşısında bana göre görevini çok iyi yerine getirdi. amrabat dönem dönem daha etkili olabilmek için hem kanat değiştirdi hem de göbeğe kaydığı dakikalar oldu. zaman zaman bindirdi. sabri kadar hızlı olmasa da doğru zamanda doğru çıkışlar yaptı.
gecenin en merak edilen performansı semih’indi. en son 2009’da galatasaray formasıyla resmi bir maça çıkan semih’i, genç bir stoper kazanma heyecanımızla izledik. servet’in bilindik sıkıntıları, gökhan’ın sakatlık belası yüzünden semih’e galatasaray’ın büyük ihtiyacı var. demek istediğim o ki, ujfalusi gibi tecrübeli bir adamın yanında semih gibi bir adam oynasın, gökhan ve servet ise bekleyecekse arkasında beklesin. fatih terim’in kadroyu bozmama stratejisinden dolayı da bu semih adına büyük şanstı. bence bu görevi layıkıyla yerine getirdi. ujfalusi ile tam bir uyum içerisinde oynadı, mental ve fizik olarak hazır göründü. müdahaleleri ve tercihleri olumluydu. semih’in tek şanssızlığı önümüzdeki hafta milli maç arası olabilir. umarım bu maçtaki performansını hafta içi de devam ettirir ve mersin idman yurdu maçında sürdürür; bu şekilde de milli maç arası formayı kimseye vermez. maç sonrası fatih hoca da zaten bu minvalde bir şeyler söylemiş.
ayhan ve yekta ise kadronun en önemli isimleriydi. kazım ve engin’in sergilediği futbolu yerlerine gelecek isimlerin ne kadar oynayabileceği en büyük soru işaretiydi ve maçın anahtarıydı bence. ilk olarak ayhan’ın performansı muhtemel melo ve selçuk’un da oyununu birebir etkileyeceğinden takım için önemliydi. bence ilk yarıda iyi bir top oynadı. pasa girdi, mücadele etti, pres yaptı. 39. dk’da takım golü bulunca, 2. yarı açıkcası 70. – 75. dk civarında sercan ile bir değişiklik olabileceğini düşünüyordum. böylelikle yorulan ayhan’ın yerine o bölgeye yekta’yı çeker, kanatta ve hücumda sercan ile hareketlilik kazanabilirdik. nitekim 2. yarı kayseripor 71. dk’da selçuk’un golüne kadar inanılmaz bir baskı kurdu üzerimizde. gol öyle bir zamanda geldi ki; her ne kadar şota, hücuma yönelik iki değişiklik yapsa da fiş çekildi. ayhan sağolsun elinden geldiği kadarıyla 35 yaşında mücadelesini vermiştir. ancak bu oyunu yanındaki selçuk ve melo’ya borçludur. sahada ben fazla kaldığını düşünüyorum. yerine giren emre’de zaten 5 dk oyunda kaldığı ve oyun düştüğü için fazla yorum yapamıyorum.
yekta ise sağ kanatta her ne kadar kazım kadar etki edememiş olsa da bence ilk yarı başarılıydı. en azından sırıtmadı. yekta’nın oyuna neler kattığını, için için patlayan güzel kardeşimiz aydın oyuna girince anlamış olduk. sakatlığı yüzünden oyundan alındı yekta, umarım önemli bir şey yoktur. benim tercihim bu zorunlu değişiklikte sercan olurdu.
tabi bu eksikleri dolduranların dışında artık kötü performansı yavaş yavaş tepkilere sebep vermeye başlayan riera’nın oyunu da merak konusuydu. bana göre şimdiye kadar oynadığı tüm maçlardan daha istekli, daha çok top isteyen, risk alan bir top oynadı. ilk golde kullandığı duran top, haneye asist olarak yazıldı. bu adam çizgiyi çok seviyor. çizgide balta’nın* bindirmeleriyle, verkaçlarıyla daha etkili olabilir bence, ki aslında balta her geçen gün bu yönde oyununun üzerine koyuyor. sezon başında beşiktaş dedikoduları çıktığında bizim için büyük kayıp olur demiştim, yerine sol bek alınsa bile hakan balta her zaman kadroda tutulması gereken önemli bir adam.
muslera’nın her maç bir olayı var. bu maç gol yemeden bitirse de 1 pozisyonda yanlış çıkışı, 1 pozisyonda topu kötü bölgeye uzaklaştırması ve 2 kere de taça yolladığı degajı vardı. sanırım maçın içinde oldukça daha iyi olan bir yapısı var bu adamın. yani ne kadar baskı yersek o kadar oyuna tutunan. daha iyi olacaktır inşallah, olsun. uzun yıllar ihtiyacımız var.
maçın adamı 40 derece ateşle oynayan elmander. 11 km koşmuş. ateşi olmasaydı muhtemelen 2. yarıda ceza sahasına sağdan girdiği pozisyonu da atardı. hakan şükür’ü görmeye başladım, yanına sercan da arif olur inşallah. gerçi baros da var. maşallah diyelim devam edelim.
selçuk’tan biraz daha iyi bir performans bekliyoruz hepimiz. takımda orta sahadan topu son bölgeye köprüleyecek bir topçuya ihtiyacımız var. bunu güzel kardeşim cagsoy çok uzun zamandır söyluyor. selçuk o kişiye biraz evrilebilse takımda orta sahada yaratıcılık problemi biraz çözülebilir. bilemedim şimdi. attığı golde elmander’in inadı sayesinde top oyunda kaldı, eren’in hatası sonrası düzgün vuruş. gol sevincinde arkadan gelen melo’nun çelmesi ( ya da tekmesi ) efsane. melo her hafta ayrı anormallik yapıyor ama adamı seviyorum. bugün bir pozisyonda amrabat ayhan’a çok sert girdi, cezayı melo kesti. her yazıda adamın pozisyon almasını, düzgün ayağını, vucüdunu kullanmasını anlatıyoruz zaten. kaldığı yerden devam, yani en klişesinden melo bildiğimiz gibi. ujfalusi ise başka bir reyiz. semih’le tüm hafta ilgilenmiş, maç boyu da devamlı konuştu. zaten gökhan’la da konuşuyordu. gökhan’ın yaşı var bir yere kadar ama semih paçasından ayrılmasın reyizin. hatta mümkünse aynı odada kalsınlar.
takım genel olarak topa sahip olmaya çalıştı maçta. ilk yarıda bunu başardı. topu kaybettiği anlarda baskıyı koydu, kazandı. ikinci yarıda da kayserispor, 2. golü yiyene kadar bunu iyi yaptılar. gökhan ünal’ın sakatlanıp çıkması bence hesaplarını bozdu. gerçi sonrasında ömer 2 pozisyon buldu ama değerlendiremedi. kayseripor, amrabat’a sahip olduğu için çok şanslı. okay büyük oyuncu olacak.
9. hafta itibariyle; 5 galibiyet 2 beraberlik ve 2 mağlubiyetimiz bulunuyor. 15 atıp 9 gol yemişiz. 17 puan toplamışız. iç sahada 3 galibiyet ve 1 mağlubiyet almışız. bu mağlubiyet hepimizin malumu geçen hafta kıyıldığımız gaziantepspor maçı. attıpımız 9 gole karşılık 6 tane yemişiz. (4ü geçen hafta) dış sahada ise 2 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyetimiz var. 6 gol atıp 3 yemişiz. geçen sezon ise toplamda, 4 galibiyet, 1 beraberlik ve 4 mağlubiyet almışız. 12 atıp 12 yemişiz. 13 puan toplamışız. iç sahada 2 galibiyet ve 2 mağlubiyet alırken, attığımız 6 gole karşılık 7 gol yemişiz. 6 puan toplamışız. dış sahada 2 galibiyet, 1 beraberlik ve 2 mağlubiyetimiz var. yine 6 gol atmış, 5 gol yemişiz. bu sezon 9. hafta itibariyle en az gol yiyen 4. takımız. (tabi bizimle beraber 2 takım daha var ve henüz 7 gol yemiş fb oynamadı) bu istatistiklerin bize söylediği çok net bir şey var. o da bu takımın zor gol yiyen bir takım haline gelmeye başladığıdır. defansı öğrenen takım kazanmayı daha kolay öğrenecektir. uzun lafın kısası defansını doğru yapan takım daha kolay kazanır. oyun karakterimiz, takımdaşlığımız her geçen gün daha iyiye gidiyor. doğru yoldayız. allah bozmasın.
fatih hoca artık 9. resmi maç itibariyle galatasaray’a nasıl bir oyun oynatacağını göstermiş durumda. zorda kalmadıkça da kadroyu bozmuyor, ki sonuna kadar katılıyorum. gerçi bunun maçla alakası yok çünkü zorunlu bir bozulma var ortada. neyse konumuza dönelim. normal kadromuza göre değişiklikler şöyle : sabri yerine eboue, gökhan zan yerine semih kaya, engin yerine ayhan, kazım’ın yerine yekta. o yüzden konuya tek tek oyuncuları yazarak ilerlemek istiyorum.
eboue’nin geldiğinden beri tatmin etmeyen performansı ancak ilk defa sağ bek’te ilk 11 başlayacak oluşu önemliydi. eboue geldiğinden bu yana sol açık, sol bek, sağ açık, sağ iç ve sağ bek oynadı. ancak hep oyun içerisinde pozisyon kaydırması ya da oyuna sonradan dahil olarak yaptı bu görevleri. amrabat gibi kuvvetli ve hızlı bir açık karşısında bana göre görevini çok iyi yerine getirdi. amrabat dönem dönem daha etkili olabilmek için hem kanat değiştirdi hem de göbeğe kaydığı dakikalar oldu. zaman zaman bindirdi. sabri kadar hızlı olmasa da doğru zamanda doğru çıkışlar yaptı.
gecenin en merak edilen performansı semih’indi. en son 2009’da galatasaray formasıyla resmi bir maça çıkan semih’i, genç bir stoper kazanma heyecanımızla izledik. servet’in bilindik sıkıntıları, gökhan’ın sakatlık belası yüzünden semih’e galatasaray’ın büyük ihtiyacı var. demek istediğim o ki, ujfalusi gibi tecrübeli bir adamın yanında semih gibi bir adam oynasın, gökhan ve servet ise bekleyecekse arkasında beklesin. fatih terim’in kadroyu bozmama stratejisinden dolayı da bu semih adına büyük şanstı. bence bu görevi layıkıyla yerine getirdi. ujfalusi ile tam bir uyum içerisinde oynadı, mental ve fizik olarak hazır göründü. müdahaleleri ve tercihleri olumluydu. semih’in tek şanssızlığı önümüzdeki hafta milli maç arası olabilir. umarım bu maçtaki performansını hafta içi de devam ettirir ve mersin idman yurdu maçında sürdürür; bu şekilde de milli maç arası formayı kimseye vermez. maç sonrası fatih hoca da zaten bu minvalde bir şeyler söylemiş.
ayhan ve yekta ise kadronun en önemli isimleriydi. kazım ve engin’in sergilediği futbolu yerlerine gelecek isimlerin ne kadar oynayabileceği en büyük soru işaretiydi ve maçın anahtarıydı bence. ilk olarak ayhan’ın performansı muhtemel melo ve selçuk’un da oyununu birebir etkileyeceğinden takım için önemliydi. bence ilk yarıda iyi bir top oynadı. pasa girdi, mücadele etti, pres yaptı. 39. dk’da takım golü bulunca, 2. yarı açıkcası 70. – 75. dk civarında sercan ile bir değişiklik olabileceğini düşünüyordum. böylelikle yorulan ayhan’ın yerine o bölgeye yekta’yı çeker, kanatta ve hücumda sercan ile hareketlilik kazanabilirdik. nitekim 2. yarı kayseripor 71. dk’da selçuk’un golüne kadar inanılmaz bir baskı kurdu üzerimizde. gol öyle bir zamanda geldi ki; her ne kadar şota, hücuma yönelik iki değişiklik yapsa da fiş çekildi. ayhan sağolsun elinden geldiği kadarıyla 35 yaşında mücadelesini vermiştir. ancak bu oyunu yanındaki selçuk ve melo’ya borçludur. sahada ben fazla kaldığını düşünüyorum. yerine giren emre’de zaten 5 dk oyunda kaldığı ve oyun düştüğü için fazla yorum yapamıyorum.
yekta ise sağ kanatta her ne kadar kazım kadar etki edememiş olsa da bence ilk yarı başarılıydı. en azından sırıtmadı. yekta’nın oyuna neler kattığını, için için patlayan güzel kardeşimiz aydın oyuna girince anlamış olduk. sakatlığı yüzünden oyundan alındı yekta, umarım önemli bir şey yoktur. benim tercihim bu zorunlu değişiklikte sercan olurdu.
tabi bu eksikleri dolduranların dışında artık kötü performansı yavaş yavaş tepkilere sebep vermeye başlayan riera’nın oyunu da merak konusuydu. bana göre şimdiye kadar oynadığı tüm maçlardan daha istekli, daha çok top isteyen, risk alan bir top oynadı. ilk golde kullandığı duran top, haneye asist olarak yazıldı. bu adam çizgiyi çok seviyor. çizgide balta’nın* bindirmeleriyle, verkaçlarıyla daha etkili olabilir bence, ki aslında balta her geçen gün bu yönde oyununun üzerine koyuyor. sezon başında beşiktaş dedikoduları çıktığında bizim için büyük kayıp olur demiştim, yerine sol bek alınsa bile hakan balta her zaman kadroda tutulması gereken önemli bir adam.
muslera’nın her maç bir olayı var. bu maç gol yemeden bitirse de 1 pozisyonda yanlış çıkışı, 1 pozisyonda topu kötü bölgeye uzaklaştırması ve 2 kere de taça yolladığı degajı vardı. sanırım maçın içinde oldukça daha iyi olan bir yapısı var bu adamın. yani ne kadar baskı yersek o kadar oyuna tutunan. daha iyi olacaktır inşallah, olsun. uzun yıllar ihtiyacımız var.
maçın adamı 40 derece ateşle oynayan elmander. 11 km koşmuş. ateşi olmasaydı muhtemelen 2. yarıda ceza sahasına sağdan girdiği pozisyonu da atardı. hakan şükür’ü görmeye başladım, yanına sercan da arif olur inşallah. gerçi baros da var. maşallah diyelim devam edelim.
selçuk’tan biraz daha iyi bir performans bekliyoruz hepimiz. takımda orta sahadan topu son bölgeye köprüleyecek bir topçuya ihtiyacımız var. bunu güzel kardeşim cagsoy çok uzun zamandır söyluyor. selçuk o kişiye biraz evrilebilse takımda orta sahada yaratıcılık problemi biraz çözülebilir. bilemedim şimdi. attığı golde elmander’in inadı sayesinde top oyunda kaldı, eren’in hatası sonrası düzgün vuruş. gol sevincinde arkadan gelen melo’nun çelmesi ( ya da tekmesi ) efsane. melo her hafta ayrı anormallik yapıyor ama adamı seviyorum. bugün bir pozisyonda amrabat ayhan’a çok sert girdi, cezayı melo kesti. her yazıda adamın pozisyon almasını, düzgün ayağını, vucüdunu kullanmasını anlatıyoruz zaten. kaldığı yerden devam, yani en klişesinden melo bildiğimiz gibi. ujfalusi ise başka bir reyiz. semih’le tüm hafta ilgilenmiş, maç boyu da devamlı konuştu. zaten gökhan’la da konuşuyordu. gökhan’ın yaşı var bir yere kadar ama semih paçasından ayrılmasın reyizin. hatta mümkünse aynı odada kalsınlar.
takım genel olarak topa sahip olmaya çalıştı maçta. ilk yarıda bunu başardı. topu kaybettiği anlarda baskıyı koydu, kazandı. ikinci yarıda da kayserispor, 2. golü yiyene kadar bunu iyi yaptılar. gökhan ünal’ın sakatlanıp çıkması bence hesaplarını bozdu. gerçi sonrasında ömer 2 pozisyon buldu ama değerlendiremedi. kayseripor, amrabat’a sahip olduğu için çok şanslı. okay büyük oyuncu olacak.
9. hafta itibariyle; 5 galibiyet 2 beraberlik ve 2 mağlubiyetimiz bulunuyor. 15 atıp 9 gol yemişiz. 17 puan toplamışız. iç sahada 3 galibiyet ve 1 mağlubiyet almışız. bu mağlubiyet hepimizin malumu geçen hafta kıyıldığımız gaziantepspor maçı. attıpımız 9 gole karşılık 6 tane yemişiz. (4ü geçen hafta) dış sahada ise 2 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyetimiz var. 6 gol atıp 3 yemişiz. geçen sezon ise toplamda, 4 galibiyet, 1 beraberlik ve 4 mağlubiyet almışız. 12 atıp 12 yemişiz. 13 puan toplamışız. iç sahada 2 galibiyet ve 2 mağlubiyet alırken, attığımız 6 gole karşılık 7 gol yemişiz. 6 puan toplamışız. dış sahada 2 galibiyet, 1 beraberlik ve 2 mağlubiyetimiz var. yine 6 gol atmış, 5 gol yemişiz. bu sezon 9. hafta itibariyle en az gol yiyen 4. takımız. (tabi bizimle beraber 2 takım daha var ve henüz 7 gol yemiş fb oynamadı) bu istatistiklerin bize söylediği çok net bir şey var. o da bu takımın zor gol yiyen bir takım haline gelmeye başladığıdır. defansı öğrenen takım kazanmayı daha kolay öğrenecektir. uzun lafın kısası defansını doğru yapan takım daha kolay kazanır. oyun karakterimiz, takımdaşlığımız her geçen gün daha iyiye gidiyor. doğru yoldayız. allah bozmasın.