maç öncesi herkesin olduğu gibi benim de kafamı kurcalayan asıl konu kadroydu. zira hepimizin bildiği gibi
servet ve
sabri kırmızı kart cezalısı, ek olarak geçtiğimiz haftaların düzenli 11 oyuncularından
gökhan zan,
engin ve
kazım sakatlığı dolayısıyla oynayamayacaklardı. kayseri gibi zor bir deplasmana son maçta yaşanan olayların moral bozukluğuyla gittik.
fatih hoca olabilecek en mantıklı ve doğru kadroyla çıkmıştı bu maça bana göre. bunu öncelikle şu şekilde açıklayayım;
fatih hoca artık 9. resmi maç itibariyle
galatasaray’a nasıl bir oyun oynatacağını göstermiş durumda. zorda kalmadıkça da kadroyu bozmuyor, ki sonuna kadar katılıyorum. gerçi bunun maçla alakası yok çünkü zorunlu bir bozulma var ortada. neyse konumuza dönelim. normal kadromuza göre değişiklikler şöyle :
sabri yerine
eboue,
gökhan zan yerine
semih kaya,
engin yerine
ayhan,
kazım’ın yerine
yekta. o yüzden konuya tek tek oyuncuları yazarak ilerlemek istiyorum.
eboue’nin geldiğinden beri tatmin etmeyen performansı ancak ilk defa sağ bek’te ilk 11 başlayacak oluşu önemliydi.
eboue geldiğinden bu yana sol açık, sol bek, sağ açık, sağ iç ve sağ bek oynadı. ancak hep oyun içerisinde pozisyon kaydırması ya da oyuna sonradan dahil olarak yaptı bu görevleri.
amrabat gibi kuvvetli ve hızlı bir açık karşısında bana göre görevini çok iyi yerine getirdi.
amrabat dönem dönem daha etkili olabilmek için hem kanat değiştirdi hem de göbeğe kaydığı dakikalar oldu. zaman zaman bindirdi.
sabri kadar hızlı olmasa da doğru zamanda doğru çıkışlar yaptı.
gecenin en merak edilen performansı
semih’indi. en son 2009’da
galatasaray formasıyla resmi bir maça çıkan
semih’i, genç bir stoper kazanma heyecanımızla izledik.
servet’in bilindik sıkıntıları,
gökhan’ın sakatlık belası yüzünden
semih’e
galatasaray’ın büyük ihtiyacı var. demek istediğim o ki,
ujfalusi gibi tecrübeli bir adamın yanında
semih gibi bir adam oynasın,
gökhan ve
servet ise bekleyecekse arkasında beklesin.
fatih terim’in kadroyu bozmama stratejisinden dolayı da bu
semih adına büyük şanstı. bence bu görevi layıkıyla yerine getirdi.
ujfalusi ile tam bir uyum içerisinde oynadı, mental ve fizik olarak hazır göründü. müdahaleleri ve tercihleri olumluydu.
semih’in tek şanssızlığı önümüzdeki hafta milli maç arası olabilir. umarım bu maçtaki performansını hafta içi de devam ettirir ve mersin idman yurdu maçında sürdürür; bu şekilde de milli maç arası formayı kimseye vermez. maç sonrası fatih hoca da zaten bu minvalde bir şeyler söylemiş.
ayhan ve
yekta ise kadronun en önemli isimleriydi.
kazım ve
engin’in sergilediği futbolu yerlerine gelecek isimlerin ne kadar oynayabileceği en büyük soru işaretiydi ve maçın anahtarıydı bence. ilk olarak
ayhan’ın performansı muhtemel
melo ve
selçuk’un da oyununu birebir etkileyeceğinden takım için önemliydi. bence ilk yarıda iyi bir top oynadı. pasa girdi, mücadele etti, pres yaptı. 39. dk’da takım golü bulunca, 2. yarı açıkcası 70. – 75. dk civarında
sercan ile bir değişiklik olabileceğini düşünüyordum. böylelikle yorulan
ayhan’ın yerine o bölgeye
yekta’yı çeker, kanatta ve hücumda
sercan ile hareketlilik kazanabilirdik. nitekim 2. yarı
kayseripor 71. dk’da
selçuk’un golüne kadar inanılmaz bir baskı kurdu üzerimizde. gol öyle bir zamanda geldi ki; her ne kadar
şota, hücuma yönelik iki değişiklik yapsa da fiş çekildi.
ayhan sağolsun elinden geldiği kadarıyla 35 yaşında mücadelesini vermiştir. ancak bu oyunu yanındaki
selçuk ve
melo’ya borçludur. sahada ben fazla kaldığını düşünüyorum. yerine giren
emre’de zaten 5 dk oyunda kaldığı ve oyun düştüğü için fazla yorum yapamıyorum.
yekta ise sağ kanatta her ne kadar
kazım kadar etki edememiş olsa da bence ilk yarı başarılıydı. en azından sırıtmadı.
yekta’nın oyuna neler kattığını, için için patlayan güzel kardeşimiz
aydın oyuna girince anlamış olduk. sakatlığı yüzünden oyundan alındı
yekta, umarım önemli bir şey yoktur. benim tercihim bu zorunlu değişiklikte
sercan olurdu.
tabi bu eksikleri dolduranların dışında artık kötü performansı yavaş yavaş tepkilere sebep vermeye başlayan
riera’nın oyunu da merak konusuydu. bana göre şimdiye kadar oynadığı tüm maçlardan daha istekli, daha çok top isteyen, risk alan bir top oynadı. ilk golde kullandığı duran top, haneye asist olarak yazıldı. bu adam çizgiyi çok seviyor. çizgide
balta’nın
* bindirmeleriyle, verkaçlarıyla daha etkili olabilir bence, ki aslında
balta her geçen gün bu yönde oyununun üzerine koyuyor. sezon başında beşiktaş dedikoduları çıktığında bizim için büyük kayıp olur demiştim, yerine sol bek alınsa bile
hakan balta her zaman kadroda tutulması gereken önemli bir adam.
muslera’nın her maç bir olayı var. bu maç gol yemeden bitirse de 1 pozisyonda yanlış çıkışı, 1 pozisyonda topu kötü bölgeye uzaklaştırması ve 2 kere de taça yolladığı degajı vardı. sanırım maçın içinde oldukça daha iyi olan bir yapısı var bu adamın. yani ne kadar baskı yersek o kadar oyuna tutunan. daha iyi olacaktır inşallah, olsun. uzun yıllar ihtiyacımız var.
maçın adamı 40 derece ateşle oynayan
elmander. 11 km koşmuş. ateşi olmasaydı muhtemelen 2. yarıda ceza sahasına sağdan girdiği pozisyonu da atardı.
hakan şükür’ü görmeye başladım, yanına
sercan da
arif olur inşallah. gerçi
baros da var. maşallah diyelim devam edelim.
selçuk’tan biraz daha iyi bir performans bekliyoruz hepimiz. takımda orta sahadan topu son bölgeye köprüleyecek bir topçuya ihtiyacımız var. bunu güzel kardeşim
cagsoy çok uzun zamandır söyluyor.
selçuk o kişiye biraz evrilebilse takımda orta sahada yaratıcılık problemi biraz çözülebilir. bilemedim şimdi. attığı golde
elmander’in inadı sayesinde top oyunda kaldı,
eren’in hatası sonrası düzgün vuruş. gol sevincinde arkadan gelen
melo’nun çelmesi ( ya da tekmesi ) efsane.
melo her hafta ayrı anormallik yapıyor ama adamı seviyorum. bugün bir pozisyonda
amrabat ayhan’a çok sert girdi, cezayı
melo kesti. her yazıda adamın pozisyon almasını, düzgün ayağını, vucüdunu kullanmasını anlatıyoruz zaten. kaldığı yerden devam, yani en klişesinden
melo bildiğimiz gibi.
ujfalusi ise başka bir reyiz.
semih’le tüm hafta ilgilenmiş, maç boyu da devamlı konuştu. zaten
gökhan’la da konuşuyordu.
gökhan’ın yaşı var bir yere kadar ama
semih paçasından ayrılmasın reyizin. hatta mümkünse aynı odada kalsınlar.
takım genel olarak topa sahip olmaya çalıştı maçta. ilk yarıda bunu başardı. topu kaybettiği anlarda baskıyı koydu, kazandı. ikinci yarıda da
kayserispor, 2. golü yiyene kadar bunu iyi yaptılar.
gökhan ünal’ın sakatlanıp çıkması bence hesaplarını bozdu. gerçi sonrasında ömer 2 pozisyon buldu ama değerlendiremedi.
kayseripor,
amrabat’a sahip olduğu için çok şanslı.
okay büyük oyuncu olacak.
9. hafta itibariyle; 5 galibiyet 2 beraberlik ve 2 mağlubiyetimiz bulunuyor. 15 atıp 9 gol yemişiz. 17 puan toplamışız. iç sahada 3 galibiyet ve 1 mağlubiyet almışız. bu mağlubiyet hepimizin malumu geçen hafta kıyıldığımız
gaziantepspor maçı. attıpımız 9 gole karşılık 6 tane yemişiz. (4ü geçen hafta) dış sahada ise 2 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyetimiz var. 6 gol atıp 3 yemişiz. geçen sezon ise toplamda, 4 galibiyet, 1 beraberlik ve 4 mağlubiyet almışız. 12 atıp 12 yemişiz. 13 puan toplamışız. iç sahada 2 galibiyet ve 2 mağlubiyet alırken, attığımız 6 gole karşılık 7 gol yemişiz. 6 puan toplamışız. dış sahada 2 galibiyet, 1 beraberlik ve 2 mağlubiyetimiz var. yine 6 gol atmış, 5 gol yemişiz. bu sezon 9. hafta itibariyle en az gol yiyen 4. takımız. (tabi bizimle beraber 2 takım daha var ve henüz 7 gol yemiş fb oynamadı) bu istatistiklerin bize söylediği çok net bir şey var. o da bu takımın zor gol yiyen bir takım haline gelmeye başladığıdır. defansı öğrenen takım kazanmayı daha kolay öğrenecektir. uzun lafın kısası defansını doğru yapan takım daha kolay kazanır. oyun karakterimiz, takımdaşlığımız her geçen gün daha iyiye gidiyor. doğru yoldayız. allah bozmasın.