190
kayserispor – galatasaray : 0-2 travmadan kaçış
travmadan kaçış, çıkış artık siz ne derseniz. son üç haftada sürekli hakem hatalarına maruz kaldı galatasaray. geçen hafta olanlar ise hata değil hakem yanlışlarıydı. kendi sahasında yenilmiş, iki oyuncusunu kırmızı kartla, 2 oyuncusunu da sakatlık sebebiyle kaybeden takımın travmaya girme olasılığı çok yüksekti. kayseri’yi yenerek çabucak bu sorundan kurtuldular. büyük takım olduklarını gösterdiler.
semih kaya, ayhan akman bu sezon ilk kez oynadı sanırım, bir de yekta ilk kez ilk onbir çıktı galiba. üç oyuncu değiştirmek önemlidir. hiç kimse yerini yadırgamadan, maç eksiği falan bahanesine sığınmadan oynadı.
takım yine aynı şekilde ileride baskı ile kazandığı topları hızlıca kaleye gitme yolunu seçti. becerilemiyor olması yanlış olduğunu göstermez ki, bir çok defa başarılı da oldu takım. mesela ikinci golde. son haftalarda en çok şikayet ettiğim şey hakemlerin galatasaray’ın presini yanlış faullerle kesmesiydi. bugün bu olmayınca sonuçlarını aldık.
takım her geçen gün iyiye gidiyor, yeni bir şey öğreniyor. yeni bir takım olmanın getirdiği sıkıntıları yavaşça ve sağlam şekilde açıyor. oyuncular birbirlerini tanıdıkça oyun güzelleşiyor, sonuç almak kolaylaşıyor.
sadece takım kendiliğinden geri çekildi. fatih hoca kenarda çıkın çıkın diye bağırmaktan yoruldu. bağırdığı adamlar ujfa ve ayhan’dı. birine takımı ileri itsin diye, diğerine takımı ileri taşısın diye. olmadı bir türlü. ikinci gol zamanında geldi. haydi cimbom haydi cimbom haydiiiii, tam zamanı tam zamanı şimdiiiiii…
her maç yeni bir şey öğrenmesinden bahsediyorum, takip edenler bilir. hatta hangi maç yazısındaydı hatırlamıyorum, fatih hoca yakında takıma duran top organizasyonu da öğretir demiştim, bugün öğrettiğini gördük. sadece golde değil, gol olmayan birkaç duran topta farklı taktikler denediler. çalışılmış belli.
oyunculara tek tek bakmayı sevmem ama bugün için semih kaya’dan bahsetmek gerek. ilk maç, tek maç. değerlendirmek için biraz erken aslında. ama görünen köy de klavuz istemez doğrusu. hep söylediğim gibi futbolcuya şans verilmez, futbolcu kendi alır. iki stoperin yokluğunda fatih hoca formayı semih’e verdi. pekala çağlar’ı sol bek koyup balta’yı stoper oynatabilirdi. iki takoz stoper servet ve gökhan kadar olmasa da hoca semih’e güveniyor anlaşılan. hocaya “daha önce neden semih oynamadı da bizi kazmalara mahkum ettin hocam?” diye sorabiliriz tabii. cevabı biliyorum. hoca genç bir oyuncuyu kritik bir yerde oynatarak risk almak istememiştir, mecbur kalınca da o riski aldı işte.
semih çok ekstra işler yapmadı ama nerede duracağını, nerede nasıl müdahele edeceğini bildiğini gösterdi. oyunun sonlarına doğru onsekiz içinde topa tam vuramadı, top havada falso alıp yay üzerine düştü. olur öyle, bülent korkmaz en iyi zamanlarında bunlardan çokça yapardı.
bir de dikkatimi çeken şeylerden biri; ilk devre bir ofsayt atışını ujfa semih’e kullandırttı. normalde takımın papazı öyle topları çaylağa bırakmaz. ujfa maçtan sonra attığı twitle de “i'm happy for semih...he did a great job...!!!” semih’e destek verdi. evet bu çocuk hakikaten genç semih. sanırım ujfa her hafta kazmalara altyapı hocalığı yapmaktan sıkıldı, hiç değilse genç birine öğretirim diyordur.
sanırım bundan sonra semih ile ujfa’yı göreceğiz stoper olarak. inşallah büyük bir hata yapmaz ve inşallah sakatlık belası yaşamaz semih kaya. fotomaç’a bir şampiyonlar ligi maçından sonra “kaya gibi cimbom” manşeti attırır inşallah, allah yardımcısı olsun.
eboue de hala bir tutukluk var, kafası başka yerde gibi. henüz takıma uyum sağlayamadığı belli oluyor. yine de bugün bildiği, sevdiği yerde, sağ bekte oynadı. ilk devre bindirmeler de yaptı, ikinci devre takım geride kalınca çıkmadı. sağ bek oynatılıp takıma uyum sağladıktan sonra joker olarak istediğin yerde oynatırsın, öyle bir oyuncu. fatih hoca sırayla gidiyor, sıra yakında ona da gelecek.
elmander. maç devam ederken ve sonrasında baktım da herkes hakan şükür’e benzetmiş. sahada verdiği mücadele ve attığı gol ile hakikaten benziyor. hele bir de 40 derece ateşle oynadığını duyunca, fedakarlık denen şeyin, takım aidiyeti denen şeyin, takımdaşlık denen şeyin galatasaray’a geri geldiğini söyleyebiliriz. johan, sen böyle oyna bu taraftar seni sırtında taşır.
ayhan. elinden geleni yaptı. oynamadığı için salmadığı belli. 77’liymiş ayhan. 34-35 yaşında yani. orta sahada ilk onbir değilse de sonradan oyuna alınabilecek bir oyuncu olduğunu gösterdi. rakip onsekizin solunda adamla birebir kaldığında geçemedi, ah benim gençliğim nerde demiştir muhtemelen. sorumluluk almaktan kaçınmayan, topa basan, pas yapan, aldığı topları genellikle olumlu kullanan adamları hep sevmişimdir, ayhan da bunlardan biri. kendisini ilk onbirde görünce fatih terim’e inancını kaybedenler, galatasaraylılığını askıya almak isteyenler çıkmıştır mutlaka. cevabı sahada verdi ayhan.
eskiden valla daha güzeldi. her şeyi bilen iyi aile çocukları ilgilenmezdi futbolla. yine topçuya, hocaya, başkana, gazeteciye küfür vardı ama kimse taraftarlığı askıya almaktan bahsetmezdi.
maçın en ilginç olayı. ömer şişmanoğlu’nun melo’ya attığı çalım. bize geldiği günden beri melo’nun değil böylesini, çalım yediğini görmemiştim. ömer müthiş bir bacak arası yaptı melo’ya.
cüneyt çakır ve yardımcıları bahattin duran ve tarık ongun. bu kadro dünya futbolunda isim yapmış bir kadro. gittikleri maçlarda yüksek puanlar alarak dönüyorlar. bu yaz 2 ay kolombiya’da kaldılar. fifa düzeyinde dersler aldılar, testlere girdiler ve u21 dünya kupasında maçlar yönettiler, biri de açılış maçıydı. geçenlerde barnebeu’da real’in bir golünü yanlış kararla ofsayt diye saymadılar ama o yanlış kararı veren bu kadrodan değildi, mustafa eyisoy, tarık ongun’un yerine gitmişti, yanlış bayrağı o kaldırdı.
türk futbolunda sanırım kendisini en çok geliştiren adamdır cüneyt çakır. milli takım dahil bütün takımlarımız geriye giderken cüneyt çakır ve ekibi hep ileri gitti. birkaç yıl önceye kadar çok kötü maçlar yönetiyordu, şimdi ise maşallahı var.
son üç haftadır hakemlerden çok çeken galatasaray’ın, gördüğü çalan ve doğru gören bir hakem oldukça nasıl oynadığını gördük.
gözünü düşmanlıklar bürümüş bazı galatasaraylıların bile geçen haftaki hakem rezaletini göz ardı edip takıma, hocaya çakmaya çalıştığı bir ortamda takımın cevabı tam anlamıyla kapak oldu.
bir de yekta sakatlanmasaydı iyiydi, geçmiş olsun.
*
travmadan kaçış, çıkış artık siz ne derseniz. son üç haftada sürekli hakem hatalarına maruz kaldı galatasaray. geçen hafta olanlar ise hata değil hakem yanlışlarıydı. kendi sahasında yenilmiş, iki oyuncusunu kırmızı kartla, 2 oyuncusunu da sakatlık sebebiyle kaybeden takımın travmaya girme olasılığı çok yüksekti. kayseri’yi yenerek çabucak bu sorundan kurtuldular. büyük takım olduklarını gösterdiler.
semih kaya, ayhan akman bu sezon ilk kez oynadı sanırım, bir de yekta ilk kez ilk onbir çıktı galiba. üç oyuncu değiştirmek önemlidir. hiç kimse yerini yadırgamadan, maç eksiği falan bahanesine sığınmadan oynadı.
takım yine aynı şekilde ileride baskı ile kazandığı topları hızlıca kaleye gitme yolunu seçti. becerilemiyor olması yanlış olduğunu göstermez ki, bir çok defa başarılı da oldu takım. mesela ikinci golde. son haftalarda en çok şikayet ettiğim şey hakemlerin galatasaray’ın presini yanlış faullerle kesmesiydi. bugün bu olmayınca sonuçlarını aldık.
takım her geçen gün iyiye gidiyor, yeni bir şey öğreniyor. yeni bir takım olmanın getirdiği sıkıntıları yavaşça ve sağlam şekilde açıyor. oyuncular birbirlerini tanıdıkça oyun güzelleşiyor, sonuç almak kolaylaşıyor.
sadece takım kendiliğinden geri çekildi. fatih hoca kenarda çıkın çıkın diye bağırmaktan yoruldu. bağırdığı adamlar ujfa ve ayhan’dı. birine takımı ileri itsin diye, diğerine takımı ileri taşısın diye. olmadı bir türlü. ikinci gol zamanında geldi. haydi cimbom haydi cimbom haydiiiii, tam zamanı tam zamanı şimdiiiiii…
her maç yeni bir şey öğrenmesinden bahsediyorum, takip edenler bilir. hatta hangi maç yazısındaydı hatırlamıyorum, fatih hoca yakında takıma duran top organizasyonu da öğretir demiştim, bugün öğrettiğini gördük. sadece golde değil, gol olmayan birkaç duran topta farklı taktikler denediler. çalışılmış belli.
oyunculara tek tek bakmayı sevmem ama bugün için semih kaya’dan bahsetmek gerek. ilk maç, tek maç. değerlendirmek için biraz erken aslında. ama görünen köy de klavuz istemez doğrusu. hep söylediğim gibi futbolcuya şans verilmez, futbolcu kendi alır. iki stoperin yokluğunda fatih hoca formayı semih’e verdi. pekala çağlar’ı sol bek koyup balta’yı stoper oynatabilirdi. iki takoz stoper servet ve gökhan kadar olmasa da hoca semih’e güveniyor anlaşılan. hocaya “daha önce neden semih oynamadı da bizi kazmalara mahkum ettin hocam?” diye sorabiliriz tabii. cevabı biliyorum. hoca genç bir oyuncuyu kritik bir yerde oynatarak risk almak istememiştir, mecbur kalınca da o riski aldı işte.
semih çok ekstra işler yapmadı ama nerede duracağını, nerede nasıl müdahele edeceğini bildiğini gösterdi. oyunun sonlarına doğru onsekiz içinde topa tam vuramadı, top havada falso alıp yay üzerine düştü. olur öyle, bülent korkmaz en iyi zamanlarında bunlardan çokça yapardı.
bir de dikkatimi çeken şeylerden biri; ilk devre bir ofsayt atışını ujfa semih’e kullandırttı. normalde takımın papazı öyle topları çaylağa bırakmaz. ujfa maçtan sonra attığı twitle de “i'm happy for semih...he did a great job...!!!” semih’e destek verdi. evet bu çocuk hakikaten genç semih. sanırım ujfa her hafta kazmalara altyapı hocalığı yapmaktan sıkıldı, hiç değilse genç birine öğretirim diyordur.
sanırım bundan sonra semih ile ujfa’yı göreceğiz stoper olarak. inşallah büyük bir hata yapmaz ve inşallah sakatlık belası yaşamaz semih kaya. fotomaç’a bir şampiyonlar ligi maçından sonra “kaya gibi cimbom” manşeti attırır inşallah, allah yardımcısı olsun.
eboue de hala bir tutukluk var, kafası başka yerde gibi. henüz takıma uyum sağlayamadığı belli oluyor. yine de bugün bildiği, sevdiği yerde, sağ bekte oynadı. ilk devre bindirmeler de yaptı, ikinci devre takım geride kalınca çıkmadı. sağ bek oynatılıp takıma uyum sağladıktan sonra joker olarak istediğin yerde oynatırsın, öyle bir oyuncu. fatih hoca sırayla gidiyor, sıra yakında ona da gelecek.
elmander. maç devam ederken ve sonrasında baktım da herkes hakan şükür’e benzetmiş. sahada verdiği mücadele ve attığı gol ile hakikaten benziyor. hele bir de 40 derece ateşle oynadığını duyunca, fedakarlık denen şeyin, takım aidiyeti denen şeyin, takımdaşlık denen şeyin galatasaray’a geri geldiğini söyleyebiliriz. johan, sen böyle oyna bu taraftar seni sırtında taşır.
ayhan. elinden geleni yaptı. oynamadığı için salmadığı belli. 77’liymiş ayhan. 34-35 yaşında yani. orta sahada ilk onbir değilse de sonradan oyuna alınabilecek bir oyuncu olduğunu gösterdi. rakip onsekizin solunda adamla birebir kaldığında geçemedi, ah benim gençliğim nerde demiştir muhtemelen. sorumluluk almaktan kaçınmayan, topa basan, pas yapan, aldığı topları genellikle olumlu kullanan adamları hep sevmişimdir, ayhan da bunlardan biri. kendisini ilk onbirde görünce fatih terim’e inancını kaybedenler, galatasaraylılığını askıya almak isteyenler çıkmıştır mutlaka. cevabı sahada verdi ayhan.
eskiden valla daha güzeldi. her şeyi bilen iyi aile çocukları ilgilenmezdi futbolla. yine topçuya, hocaya, başkana, gazeteciye küfür vardı ama kimse taraftarlığı askıya almaktan bahsetmezdi.
maçın en ilginç olayı. ömer şişmanoğlu’nun melo’ya attığı çalım. bize geldiği günden beri melo’nun değil böylesini, çalım yediğini görmemiştim. ömer müthiş bir bacak arası yaptı melo’ya.
cüneyt çakır ve yardımcıları bahattin duran ve tarık ongun. bu kadro dünya futbolunda isim yapmış bir kadro. gittikleri maçlarda yüksek puanlar alarak dönüyorlar. bu yaz 2 ay kolombiya’da kaldılar. fifa düzeyinde dersler aldılar, testlere girdiler ve u21 dünya kupasında maçlar yönettiler, biri de açılış maçıydı. geçenlerde barnebeu’da real’in bir golünü yanlış kararla ofsayt diye saymadılar ama o yanlış kararı veren bu kadrodan değildi, mustafa eyisoy, tarık ongun’un yerine gitmişti, yanlış bayrağı o kaldırdı.
türk futbolunda sanırım kendisini en çok geliştiren adamdır cüneyt çakır. milli takım dahil bütün takımlarımız geriye giderken cüneyt çakır ve ekibi hep ileri gitti. birkaç yıl önceye kadar çok kötü maçlar yönetiyordu, şimdi ise maşallahı var.
son üç haftadır hakemlerden çok çeken galatasaray’ın, gördüğü çalan ve doğru gören bir hakem oldukça nasıl oynadığını gördük.
gözünü düşmanlıklar bürümüş bazı galatasaraylıların bile geçen haftaki hakem rezaletini göz ardı edip takıma, hocaya çakmaya çalıştığı bir ortamda takımın cevabı tam anlamıyla kapak oldu.
bir de yekta sakatlanmasaydı iyiydi, geçmiş olsun.
*