• 200
    galatasaray is back!

    maşallah maşallah maşallah..(37)..maşallah. 41 kere maşallah ile başlamasak olmazdı. galatasaray adına başarı dolu, müthiş bir hafta geride kaldı. önce yenilmez armada, ardından engelsiz aslanlar, ardından kadın basketcilerimiz, ve dün akşam fatih’in aslanları.. keza milli takımın play-off’lara kalmasını da işin içine katabiliriz.

    her gün pınar dilşeker'in “şinanari”sini dinliyorum resmen..

    dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama, galatasaray ile fenerbahçe’nin her karşılaştığı, salonun yarı yarıya olduğu karşılaşmalarda galatasaray taraftarının bariz bir üstünlüğü bulunuyor. anket falan değil bu. resmi, gözle görülür bir olay. mesela en yakın örnek, dün ankara’da galatasaray tribününü 4250, fenerbahçe tribününü ise 1739 kişi doldurmuş. kaynak biletix.

    - tespitçi mod on - he bir de, geçen seneki kadınlar cumh. kupası finali, çarşamba günkü erkekler cumh. kupası finali ve dün akşamki cumh. kupası finalinde de galatasaray taraftarı tv'ye göre hep sağda, fenerbahçe taraftarları ise tv'ye göre hep solda. - tespitçi mod off -

    bu arada nevizade’ye maç günleri formayla, atkıyla girme yasağını, daha doğrusu skandal oğlu skandalını es geçmeyelim. böyle bir saçmalık olamaz. hadi madem böyle bir uygulama var, neden sadece galatasaray'a geçerli bu olay? beşiktaş’ın çarşı’sında da, fenerbahçe’nin cadde’sinde de aynı uygulamalar uygulansın madem? sizin işiniz gücünüz galatasaray taraftarıyla uğraşmak tabi. yakında maçlara gömlek kravatla gitmek mecburi kılınacak, spor ayakkabı yasağı, girişte tırnak kontrolü falan, olmaz olmaz demeyin. hem eski insanlarımızdan dinlemez misiniz, "biz zamanında takım elbiselerle maçlara gider yan yana izlerdik.." diye? hedef o sanırım.

    kadın basket maçını izledikten sonra, yavaş yavaş stada doğru geçtik, bursaspor taraftarları baya bi’ inletti açıkçası maçtan önce asy arena'yı. engelsiz aslanları, bursaspor taraftarının da alkışlaması gerçekten çok güzel bir hareketti fakat bir de aşağıya sıktıkları ketçap ve mayönezler, ses bombası tarzı bir şey atmaları.. deplasman tribününe kulübün bir makyaj çekmesi gerekiyor, hala eksiklikler var. camların aralarında boşluklar var mesela en basitinden. meşale de yaktılar ayrıca 10-15 tane fakat meşale konusuna her zaman pozitif yaklaşmışımdır, 'meşale, tribünlerin olmazsa olmazıdır' görüşünü savunurum her zaman.

    stat cidden boştu, 35 bin kişi, gayet az şu maç için. hava yağmurluymuş, çamurluymuş, yolmuş, falanmış da filanmış. geçiniz. iyi gün taraftarları, geçiniz. geçen sene tamam gelmediniz de, bugün niye?

    öyleydi böyleydi derken, yağan yağmur – eski açık kapalıyken bile hissediyorduk da asy arena’da cidden hissetmiyorsun yağmuru – ile birlikte başladı maç, yepisyeni sarı formayla sahadaydı takım. cidden şahane forma olmuş.

    ilk birkaç dakikadan sonra topladı takım ve ilk yarının neredeyse tamamında, - bu zemini de hesaba katarsak - iyi top oynadık. pas organizasyonları olsun, pozisyon alma olsun. - zemin demişken, arka arkaya 3 maç + yağmur = bu sonuç. normal. - sonra geldiğinden beri gerçekten çok iyi top oynayan, mücadele eden engin’in müthiş asisti, elmander’in golü geldi. arkasından, bünyamin gezer’in veliahtı olarak kendini ön plana çıkaran, hüseyin göçek, eboue’nin, erman toroğlu gibi söylersek “penaltının babası babasıı”nı vermedi. bir de şu pozisyona, eski galatasaraylı futbolcu hakan ünsal, biraz destek çıkanı olsa penaltı değil diyecekti neredeyse dün akşam! vallahi pes. kazım’ın, ilk yarıda ceza sahası içinde bursasporlu futbolcudan, rakibe neredeyse sıfır temasla kazandığı top var ki, yeni bünyamin gezer’imiz bu pozisyonda da faul dedi! tribünler çıldırdı tabi.

    ilk yarıda başka ahım şahım pozisyon olmadı ve servet çetin’in olmadığı bir maçta daha gol yememe yolunda devam ettik. milli takımı da sayarsak, servet çetin’siz 7 devre, yani 315 dakika, yenen gol sayısı: 0. sadece bir tesadüften mi ibaret bir istatistik sizce?

    bu arada es geçmeyelim, letonya maçından sonra "ben ders almam ders veririm" diyen fatih terim, "her maçtan ders alıyoruz, bu dersleri pozitife çevireceğiz." açıklamasını yapmış dün akşam. önemli bir değişme gerçekten. iyi işler yapacak imparator bu takımda..

    kazım’ın yerine giren eboue ile yeni heinz’imiz diye bas bas bağırdığım riera ile kanatlarda sıkıntı yaşadık maç boyunca. özellikle ikinci yarı baya belli etti kendini bu sorun ve zaten tam anlamıyla tek forvet olmayan elmander tek başına çırpınıp durdu, maçın da en çok koşan ismi olmuş zaten. 65’te bir kez daha zorunlu değişiklik yapmak zorunda kaldı fatih terim ve engin’in yerine sercan’ı oyuna aldı. bu arada engin 60. dakikadan sonra neden bu kadar şişiyor anlamıyorum, yığılıyor sahaya resmen. kondisyon sorunu var belli ki.

    ardından, önce bursa tribünleri, wederson'un frikiğinin ardından adem’in uzaktan çektiği, aut’a giden şutunda "gooool” diye inletti tribünleri, golün provası gibi oldu adeta ve sonra hakikisi geldi zaten; sercan yıldırım’ın asisti(!), bursaspor’un kaptanı serdar aziz’in golü. türk futbolcuların, senelerdir topu taça atmaktan korkmaları nedir, nedir yani? atın taça gitsin yahu, korkmayın bu kadar. hayır, sercan’ın kaleciye attığı pas da pas olsa, şut çekti mübarek. çok şükür ki yedekte olduğunu unuttuğumuz bir isim vardı, kral!

    sabri -> sercan -> elmander -> baros = gol! hala ve hala, inatla, “baros çok rerererörörö ama yeaaa” diyen varsa, pes!

    inanılmaz bir goldü. tribünlerdeki sevinç, inanılmaz bir sevinçti. eve geldikten sonra gördüm, hele kulübenin sevinci..

    çok uzun zaman olmuştu, son dakikalara girilirken gol yiyip de maç çevirmeyeli. hatırlamıyorum hatta en son hangi maçı böyle çevirdik. bilmem kaç maçtan beri de şampiyon takımlara karşı galibiyetimiz de yokmuş, bu maçla o istatistik de uçtu gitti. iyiydi iyi.

    maç sırasında arkadaşlarla hep konuştuk, hatta tam elmander ile ilgili atıyordum ve bir yandan da içimden geçiriyorum "şimdi gol olsa benim tweet'i goool diye devam ettirsem.." diye, derken elmander ve gol! güzel oldu, çok da doğal bir tweet oldu açıkçası. baros ile elmander’in çift forvet oynaması gerektiğinden bahsediyordum. elmander indirecek, baros yazacak. veya baros ara koşusu yapacak, elmander boşta kalacak, selçuk arkadan paslar atacak. trabzon’da burak’la nasıl anlaşıyorsa, burada da baros ile çok iyi anlaşacaktır selçuk. şöyle de bir şey var ki zaten, ne baros ne de elmander tam anlamıyla tek forvet. he birisi tek forvet oynayacak, hangisini tercih edersin deseler, baros derim. tabi gönlüm çift forvetten yana. fakat çift forvette de, defansif olarak değil ama, kanatlar sıkıntı yaratır bir hayli. çok daha aktif olması lazım kanatların çift forvet oynanacaksa. hele sol kanat, çok az işliyor. gerçi pazubantsız kaptanımız melo her yere yeter! o başka..

    senin gibi bidona kurban be melo!

    tribünler de genel olarak daha etkiliydi. her ne kadar tüm tribünlerin tepki gösterdiği pozisyonlarda pegasus’ta ultraslan’ın hala nasıl tezahürat yapabildiğini anlayamasam da, genel olarak, önceki maçlara oranla daha etkiliydi tribünler. fakat üst tribünlerin daha aktif olması lazım, asıl ses çıkacak yer oralar.

    bir de anlayamadığım bir nokta, hani hemen kullanılacak faul atışlarından sonra rakip geliyor seni engelliyor ya, o sırada rakibe neden topu çarptırmıyor artık futbolcular? fenerbahçe'nin 5 numarası az yapmıyor bunu ve bedavadan sarı kart kapıyorlar mesela. e mantıksız da değil hani. banane arkadaşım, engelleme sen de yani..

    engelli tribününü de sanırım kale arkasından başka bir yere taşımışlar, çok iyi olmuş.

    yönetim, sporcu, taraftar..
    her kulvarda şampiyon ol galatasaray..
    inşallah!

    http://jaimelesport.blogspot.com/...tasaray-is-back.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın